Mısır, bölgesel zorluklarla başa çıkmak için Suudi Arabistan ile koordinasyonun önemine vurgu yapıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5137834-m%C4%B1s%C4%B1r-b%C3%B6lgesel-zorluklarla-ba%C5%9Fa-%C3%A7%C4%B1kmak-i%C3%A7in-suudi-arabistan-ile-koordinasyonun
Mısır, bölgesel zorluklarla başa çıkmak için Suudi Arabistan ile koordinasyonun önemine vurgu yapıyor
Mısır Dışişleri Bakanı Suudi-Mısır Yüksek Koordinasyon Konseyi Sekreteri ile bir araya geldi (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır, bölgesel güvenlik ve istikrarı desteklemek doğrultusunda zorluklarla mücadele etmek için Suudi Arabistan ile koordinasyonu sürdürmenin önemine dikkat çekti.
Bu gelişme Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdülati'nin Salı günü Kahire'yi ziyaret eden Suudi-Mısır Yüksek Koordinasyon Konseyi Sekreteri Muhammed el- Tevayri ile yaptığı görüşme sırasında yaşandı.
Abdülati - Tevayri ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Abdülati, Mısır'ın Suudi Arabistan ve Mısır arasındaki kardeşlik bağları ve sağlam tarihi ilişkilerden duyduğu büyük memnuniyeti dile getirerek iki kardeş ülke arasında, iki ülke liderinin direktiflerinin uygulanması çerçevesinde, bölgenin güvenlik ve istikrarını desteklemek amacıyla bölgesel zorluklarla yüzleşmek için ortak koordinasyonun sürdürülmesinin önemini vurguladı.
Mısır Dışişleri Bakanı ülkesinin çeşitli alanlarda işbirliğini arttırma arzusunu dile getirerek, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin desteklenmesine yönelik önemli bir adım olarak Suudi-Mısır Yatırım Forumu'nun başlatılmasının önemine vurgu yaptı.
Abdülati, iki ülke arasındaki mevcut ekonomik kurumsal çerçevelerden azami ölçüde faydalanılması, üst düzey yetkililer düzeyinde karşılıklı ziyaretlerin gerçekleştirilmesi ve iş heyetleri tarafından ziyaretler düzenlenmesinin önemine dikkat çekerek, Suudi-Mısır İş Konseyi ve Suudi Odalar Federasyonu'nun mevcut yatırım fırsatlarını tespit etmek üzere 12-14 Nisan tarihleri arasında Kahire'ye gerçekleştirdikleri ziyaretten övgüyle söz etti ve Mısır'daki Suudi yatırımlarının beklentilerini arttırmak için sonuçların üzerine inşa edilmesinin önemli olduğunu belirtti.
Bakan, Kahire'nin, Mısır pazarında yatırım için en uygun ortamı sağlamak amacıyla Suudi yatırımcıların ve iş adamlarının taleplerine yanıt vermeye istekli olduğunu ifade etti.
Kahire'de iki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine yönelik Suudi-Mısır görüşmeleri (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Ayrıca dijitalleşme, teknolojik altyapı, tıp ve ilaç endüstrilerinin yerelleştirilmesi alanlarında Krallık ile işbirliğini destekleme ve bu alanda elde edilen ortak başarılara dayanarak iki ülke arasında konut ve gayrimenkul geliştirme sektöründeki ortaklığı derinleştirme arzularını dile getirdi.
89 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, uzun yıllardır yoldaşı olan Hüseyin eş-Şeyh'i halefi olarak seçerek rejimin istikrarını korumaya büyük önem veriyor. Abbas böylece Filistin'deki iç bölünmeleri yönetebilecek, İsrail ile ABD'nin artan dış baskılarına etkili bir şekilde yanıt verebilecek bir liderlik yapısı oluşturmayı amaçlıyor.
Ancak Şeyh'in Filistin Ulusal Otoritesi Başkan Yardımcısı olarak atanmasının, bir gün uzun zamandır arzulanan devleti ve ulusal egemenliği sağlayacak pragmatik Filistin liderliğine doğru gerçek bir geçişin işareti olup olmadığı sorusu hâlâ ortada duruyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) başkan yardımcılığına da atanan Şeyh'in en önemli önceliklerinden biri, işgal altındaki Batı Şeria'da Hamas'a yönelik her türlü destek ifadesine karşı katı bir sıfır tolerans politikası uygulamak olabilir. Ayrıca, İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini genişletmenin yanı sıra, Gazze Şeridi'ni bölgelere ayırma ve bazılarında süresiz kalma konusundaki ısrarının dayattığı önemli meydan okumalara rağmen, İsrail savaşının sona ermesinin ardından Filistin Otoritesi'nin Gazze Şeridi'ne kısmen veya tamamen geri dönmesine yönelik olası bir çerçevenin müzakere edilmesiyle görevlendirileceği de tahmin ediliyor.
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre 64 yaşındaki ve Fetih hareketinin kıdemli liderlerinden biri olan Şeyh’in karşı karşıya olduğu gerçek sınav sadece İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda, Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir. Başarılı olmak için gerçek halk desteğini kazanması ve FKÖ içindeki diğer Filistinli fraksiyonların onayını almanın bir yolunu bulması gerekiyor. Eğer İsrail suikastlarından sağ kurtulurlarsa, Hamas'ın yurtdışındaki lider kadrosu ile müzakere etmek gibi zorlu görevinden ise bahsetmiyoruz bile.
Fetih hareketinin deneyimli liderlerinden Şeyh'in karşı karşıya olduğu gerçek zorluk, yalnızca İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir
Şeyh’in ataması, Filistin toplumunun, özellikle de işgal altındaki Batı Şeria'daki bazı kesimleri tarafından, eski güç yapılarına dayanan siyasi çerçeveyi sağlamlaştırma girişimi olarak görülüyor. Bölgeye yaptığım sık ziyaretlerde, bu kesimlere Filistin liderliğinin ihtiyaçlarını karşılayamaması konusunda yaygın bir hoşnutsuzluk ve hayal kırıklığı duygusunun hakim olduğunu bizzat gözlemledim. Kendileri ile yaptığım görüşmelerde Filistin Otoritesi'nin eski üst düzey yetkilileri de bunu doğruladı. Onlara göre eski muhafızlar, Filistin Otoritesi’nin bölgesel ve küresel değişimlere uyum sağlama kapasitesini ciddi şekilde engelliyor, hatta gerçek reformların yapılmasını bile engelliyorlar. Bu muhalif akıma göre, Filistin Otoritesi, İsrail saldırganlığı gerçekliğiyle mücadele etmekten ve Gazze'de devam eden soykırımı durdurmaktan aciz.
Filistin kolektif hafızasının bir parçası
Şeyh, 1948’deki Nekbe sırasında zorla yerlerinden edilen Filistinli bir ailenin çocuğu olarak 1960 yılında Ramallah'ta doğdu. Bu durum, muhaliflerinin onun Filistin davasına olan sadakati konusundaki şüphelerini ortadan kaldırabilir. Zira çocukluğu ve gençliği onu Filistin'in daha geniş kaybetme, yerinden olma ve direnme anlatısına bağlıyor. Böylece Filistin toplumsal hafızasının bir parçası haline geliyor.
Taraftarlarının gözünde Şeyh, Filistin'in hakları ve tanınması için verilen süregelen mücadeleyi temsil ediyor. Hele ki henüz 18 yaşındayken İsrail tarafından hapse atıldığı ve 1978-1988 yılları arasında 10 yılını cezaevinde geçirdiği göz önüne alındığında.
Cezaevindeyken İbraniceyi öğrendi ve bu dili akıcı bir şekilde konuşur hale geldi; bu beceri daha sonra İsrail ile müzakerelerdeki rolünü güçlendirdi.
Bu ortak acı tarih, hayal kırıklıklarının ve iç bölünmelerin damga vurduğu bir ortamda birleştirici bir etken ve siyasi güç kaynağı olabilir.
2007'den bu yana işgal altındaki topraklarda İsrail ile güvenlik konularında baş koordinatör olarak üstlendiği resmi görevi, muhalifleri tarafından onun atanmasında olumsuz bir nokta olarak görülebilir. Ancak siyasi açıdan onun en güçlü silahı ve eşsiz gücü olabilir. Bunun nedeni, Sivil İşler Genel Otoritesi Başkanı olarak İsrail ile müzakerelerde sahip olduğu kapsamlı deneyimin, güvenlik dinamikleri ile doğrudan ve dolaylı müzakere kanalları konusunda derin bilgi sahibi olduğunu göstermesi.
Abbas'ın 2022 yılında onu FKÖ Yürütme Komitesi Genel Sekreteri ve Müzakere Dairesi Başkanı olarak ataması da şaşırtıcı değil. Dolayısıyla İsrail ile güvenlik koordinasyonu ve müzakerelerden sorumlu başlıca isim olması, onun Filistin Devlet Başkanı nezdinde nüfuzunu ve kazandığı güveni artırıyor.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve yeni atanan yardımcısı Hüseyin Şeyh, 26 Nisan'da Ramallah'ta düzenlenen FKÖ Yürütme Komitesi toplantısının başlangıcında (AFP)
Şeyh'in karşı karşıya olduğu bir diğer büyük zorluk ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kendisi. Netanyahu birkaç gün önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u, kendi deyimiyle “ülkemizin kalbinde İsrail Devleti'ni yıkmayı amaçlayan bir Filistin devleti kurulması” fikrini destekleyerek “büyük bir hata” yapmakla eleştirmişti. Oysa Netanyahu, Filistin Otoritesi'nin 1993 Oslo Anlaşması'ndan bu yana, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklarda, BM’nin 1947’deki Taksim Planı’nda yer alan topraklardan daha küçük bir alanda bir Filistin devletinin kurulması yoluyla çatışmaya siyasi ve barışçıl bir çözüm bulunmasını desteklediğini gayet iyi biliyor.
Geçtiğimiz yıl kendisi ile bir röportaj yaptığım ve İsrail ile birlikte bir Filistin devletinin kurulması ve Filistin Otoritesi ile müzakerelere verdiği destekle bilinen selefi Ehud Olmert'in aksine, Netanyahu ve aşırı sağcı ideolojisi, Şeyh’in siyasi güçlenme arayışının önündeki en büyük engel olabilir. Şeyh, İsrail'in en uzun süre görevde kalan ve 17 yılı aşkın iktidarı boyunca Filistin Ulusal Otoritesi Başkanı ile tek bir görüşme bile yapmayan bir Başbakan ile müzakereleri nasıl yeniden başlatabilir?