Şera, Trump'ın ‘güçlü adamlara duyduğu hayranlığın’ merceği altında

ABD, DEAŞ ve İran'ın vekil güçlerini geri getirecek bir güvenlik boşluğundan korkuyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (AP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (AP)
TT

Şera, Trump'ın ‘güçlü adamlara duyduğu hayranlığın’ merceği altında

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (AP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (AP)

Ahmed eş-Şera'nın Suriye Cumhurbaşkanı olarak göreve başlamasının üzerinden 100 gün geçmesine rağmen ABD'li yetkililer, aşırılık yanlısı örgütler ve Suriye'de tutunmaya çalışan İran için verimli bir zemin oluşturabilecek kaos potansiyeli ile Suriye topraklarında genişleyen Türk nüfuzunun İsrail için ne anlama geldiğinden endişe duyarak eş-Şera yönetimine halen temkinli yaklaşıyor.

Bunlar, Şarku’l Avsat'ın ABD Dışişleri Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulunmuş ve ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilciliği'nde görev yapmış Büyükelçi Robert Wood, ABD'nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, Dış İlişkiler Konseyi Ortadoğu Çalışmaları Kıdemli Üyesi Prof. Dr. Henri Barkey ve Suriyeli siyasetçi ve gazeteci Eymen Abdunnur ile yaptığı görüşmelerde gözlemlediği bazı hususlar.

Sorular ve endişeler

Büyükelçi Robert Wood, eş-Şera'nın performansı hakkında nihai bir yargıya varmadan önce beklemeyi tercih ediyor. Suriye'deki durumu ‘çok karmaşık ve zor’ olarak tanımlayan Wood, “Eş-Şera’nın son şiddet olaylarından sonra durumu nasıl yöneteceğini görmek zorundayız” ifadesini kullandı. Wood, eş-Şera'nın Ulusal Birlik Konferansı’na ev sahipliği yapmasını takdir etmekle birlikte, “Bazı sorular ve endişeler var” dedi.

Büyükelçi Robert Ford da bir bakıma Wood'a katılıyor. Ford, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi ile imzaladığı anlaşma gibi eş-Şera'nın eylemlerinin ‘uygulandığı takdirde iç istikrara yönelik önemli bir adım olacağını’ düşünüyor.

Ancak Prof. Dr. Barkey, Abdi'nin ‘Heyetu Tahriru’ş-Şam'dan (HTŞ) çok daha büyük bir gücü kontrol ettiğini’ belirtti. Barkey’in iddiasına göre eş-Şera, ‘Dürziler ve diğer azınlıklarla ittifak kurması halinde yeni yönetime karşı önemli bir muhalefet kaynağı haline gelecek olan’ Abdi ile bir anlaşma yapmak zorunda kaldı.

fdghj
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi ve Iraklı Kürt lider Mesud Barzani'nin elçisi Hamid Darbandi (AFP)

Belki de Barkey'i daha temkinli kılan bu. Mesele daha çok liderlik meselesi, hükümetindeki ve kurumlarındaki aşırılık yanlılarını kontrol edememesi, Lazkiye ve Tartus'taki güvenlik ihlalleri ve ülkeyi gerçekten birleştirememiş olmasıyla ilgili. Barkey, eş-Şera'nın iktidara gelişini ‘rejimin ordusunun çöküşüne’ bağladı.

Barkey'in eş-Şera'ya yönelik en büyük eleştirisi, Lazkiye ve Tartus'a eski cihatçıları vali olarak ataması ve kabinesindeki tüm üyelerin ya akrabaları ya da yine kendi tabanından insanlar olması. Diğer ABD'li yetkililer ise eş-Şera'nın yaşanan olaylarda bir rolü olduğunu göz ardı etmiyor.

“Esed rejiminin 8 Aralık 2024'te devrildiği gün Suriyelilerin eş-Şera'ya bakışı ile bugün ona bakışı arasında fark var” diyen Abdunnur, ‘Aleviler de dahil olmak üzere tüm insanların Esed ve rejiminin kan dökülmeden devrilmesinden mutlu olduğunu’ vurguladı. Abdunnur, yaklaşık 100 gün sonra durumun değişmesinin nedenini ise ‘Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve etrafındaki ekibin, özellikle Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve çoğu orta düzey yetkilinin çeşitli vesilelerle söyledikleri ile sahadaki uygulama arasındaki fark’ olarak açıkladı.

Ayrıntılar önemli

Ford, Lazkiye ve Tartus'taki olaylardan sonra hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğü de dahil olmak üzere ‘bazı büyük sorular’ sordu. Eş-Şera'nın olanları araştırmak üzere bir komite kurduğunu belirten Ford, sormaya devam etti: “Her iki tarafta da ihlallerde bulunanlar, güvenlik güçlerindeki diğer kişilerin bu ihlallerin kabul edilmeyeceğini ve hoş görülmeyeceğini görebilmeleri için kamuoyu önünde hesap verecek mi?”

Büyükelçi Wood, eş-Şera'nın gösterdiği açıklığın ve Ulusal Birlik Konferansı'nı toplamasının ‘çok önemli’ olduğunu savundu. Ancak SDG ile eş-Şera arasında ne tür bir anlaşma imzalanacağını ‘büyük bir endişeyle’ bekliyor, çünkü ayrıntılar önemli. ‘Şu ana kadar gördüklerimizin iyi işaretler olduğunu’ kabul eden Wood, eş-Şera'nın cinayetlerle ilgili kapsamlı bir soruşturma yürüteceğini umuyor.

Abdunnur şu anda Washington'da var olan iki bakış açısından söz etti: Birincisi, Şam'daki yeni yöneticilerin sakallarını kesseler bile değişmeyecekleri görüşü. Diğer görüş ise yeni gerçekliğe nasıl uyum sağlayabileceklerini görmek için onlara birkaç ay şans verilmesi gerektiği yönünde.

DEAŞ mahkumları

Büyükelçi Wood, Suriye genelinde 20'den fazla hapishanede tutulan yaklaşık 9 bin 500 DEAŞ militanının SDG ile eş-Şera güçleri arasında niteliksel bir anlaşmaya varılması halinde serbest bırakılabileceğine dair endişelerini gizlemiyor. Wood bu militanların ‘sadece Suriyeliler için değil, Iraklılar ve bölgedeki diğer halklar için de bir endişe kaynağı’ haline gelebileceğini söyledi.

Büyükelçi Ford bu endişelere değinerek, Ahmed eş-Şera'nın radikal dönüşümünü ve bir noktada Nusra Cephesi ile DEAŞ arasındaki savaş dönemini hatırlattı. Eş-Şera'nın ‘karar verici’ olmak istediğini öne süren Ford, “Şunu merak ediyorum, Ahmed eş-Şera bir terörist grubu siyasi amaçlarla kullanarak nüfuz ve güç elde eden bir siyasetçi mi, yoksa şimdi siyasete yönelen bir aşırılık yanlısı mı?” dedi.

İran'ın etki yaratma fırsatı

Büyükelçi Ford, ABD yönetimi ve Kongre'nin ‘Suriye daha istikrarsız hale gelirse, İran'ın bazı Suriye toplulukları üzerindeki etkisini yeniden inşa etmesi için bir fırsat doğacağını’ fark etmesini umuyor. Bunun ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına olumlu bir katkı sağlamayacağına inanan Ford, bazıları 40 yıl öncesine dayanan çok eski yaptırımların kaldırılmasını önerdi.

“Tüm Arap ülkelerinin yanı sıra İsrail ve Türkiye'nin de kendisiyle savaşan bir Suriye değil, birleşik bir Suriye görmekte büyük çıkarı var, çünkü savaş kesinlikle komşu ülkelere de sıçrayacaktır” diyen Büyükelçi Wood, ‘bunun Suriye'nin geleceği için kritik bir an olduğunu’ söyledi. Wood, “Suriye'nin geleceği için sorumluluk almak Arap ülkelerinin görevidir. Suriye halkının hak ettiği özgürlüklere ve refaha kavuşmasını sağlamak Arap devletlerinin, BM'nin, ABD'nin ve bu konuda çıkarı olan diğer ülkelerin sorumluluğudur. Herkes Suriye'deki olası İran etkisinden endişe duymalıdır” ifadelerini kullandı.

Barkey, ‘İran'ın Suriye'deki etkisinin ortadan kalkmadığı ve İranlıların pes etmediği’ uyarısında bulunarak, “Geri dönmeye çalışacaklar” dedi.

Abdunnur artık tartışmalarda yeni bir terim duyduğunu belirtti: ‘batı Suriye’. Tıpkı ‘kuzey Suriye’ terimini kullandıkları gibi... Abdunnur, “Bölünme ve federalleşme gibi tüm büyük şeyler bir terimle başlar. Yeni bir terim çıkardığınızda, gelecekteki siyasi durumla ilgili ne anlama gelmesini istediğinizi ona dahil edersiniz, sonra onu dolaşıma sokarsınız. Benimsenir, kullanılır ve bir statüko haline gelir. İşte sorun burada” şeklinde konuştu.

Türkiye-İsrail çatışmasına ilişkin endişeler

“Türkiye önemli bir oyuncu ve Suriye'deki yeni yetkililerle iyi ilişkilere sahip. Elbette gelecekte Suriye'de olacaklar üzerinde etkisi olacak” diyen Büyükelçi Ford sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda uluslararası alanda Suriye dosyasının stratejik boyutu açısından en büyük endişe İran değil. Ben daha çok Suriye'de İsrail ve Türkiye arasında doğrudan bir çatışma olasılığından endişe duyuyorum. Bu çatışma, İsrail Hava Kuvvetleri'nin Türk Hava Kuvvetleri'ne karşı olması ya da İsraillilerin 40 yıl önceki Güney Lübnan Ordusu'na benzer bir vekil güç oluşturması şeklinde olabilir. İsrail ile Türkiye arasındaki diyalog eksikliği beni endişelendiriyor. Çünkü Türkiye aniden Suriye içindeki üslere savaş uçakları konuşlandırmaya başlarsa, İsrailliler bunu düşmanca bir hareket olarak değerlendirecektir.”

scdfrgt
Antakya ve Tüm Doğu Süryani Ortodoks Patriği Mar Ignatios II. Afram, Şam'daki Paskalya kutlamalarına katıldı. (EPA)

Barkey ise işlerin o kadar ileri gidebileceğine inanmıyor ve Türklerin zaten Suriye'de geniş bir toprak parçasını kontrol ettiğini hatırlatıyor. “İsrailliler Hizbullah'ın geri dönmesinden ya da Suriye'nin güneyinde yeni aktörlerin ortaya çıkmasından daha çok endişe duyuyor. Çünkü HTŞ bölgeyi kontrol etmiyor ve tamamen kontrol edemez” diyen Barkey çoğunlukla siyasi olacak bir Türk-İsrail çatışmasından başka bir şey görmüyor.

BM'nin rolü yok

Yeni anayasa söz konusu olduğunda Büyükelçi Ford, 2254 sayılı kararın ve BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen'in gözetimindeki Anayasa Komitesi’nin bir anlamı olmadığını düşünüyor. Benzer şekilde Barkey de Araplar desteklemediği sürece BM ve özel temsilcisi için fazla umutlu değil.

Diğer pek çok kişi gibi Barkey de ‘Trump'ın bir gün aklına bir şey gelen ve bunun iyi bir fikir olduğuna karar veren’ öngörülemez biri olduğuna inanıyor. Barkey, Trump’ın ‘Erdoğan'dan çok etkilendiğini’, çünkü Erdoğan'ın kendi ülkesinde istediğini yapabilen ‘güçlü bir adam’ olduğunu söyledi.

Barkey, “Bırakın iki yıl sonrasını, bir yıl sonra bile Suriye'ye ne olacağı bilinmiyor. Eğer Suriye'de başka bir savaş olursa ya da kanun ve düzen dramatik bir şekilde bozulursa, DEAŞ'ın geri geleceğini tahmin edebilirsiniz. ABD hükümetinin, ABD güçleri tampon güç ya da caydırıcı güç olarak kullanılmadan, Suriye'deki rejimin ve hukukun çökmesi halinde bu gücün son derece önemli ve hayati hale geleceğinden endişe duyuyor olması çok muhtemeldir” ifadelerini kullandı.



Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.


Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.