Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, yeni yönetimin moloz, travma ve güvensizlikten daha fazlasını devraldığını söyledi

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
TT

Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, iç ve dış politikadaki sorumlulukları veya pozisyonları hakkında yorum yaparken devrik lider Beşşar Esed'i çevreleyen tüm duvarları yıkıyor. Şera doğrudan konuşuyor; İsrail ile ilişkiler ve Suriye topraklarının işgali gibi daha önce çifte dille konuşulan, bazıları sloganlarla kamuoyuna duyurulan ancak gerçeklerin masanın altında olduğu ‘tabu konular’ hakkında açıkça konuşmaktan çekinmiyor. Şera, 6 aydan kısa bir süre önce iktidara gelmesinden bu yana ilk kez  bir Yahudi medya kuruluşuna konuştu. Şera, The Jewish Journal’a röportaj verdi.

Esed rejiminin mirası

28 Mayıs'ta yayınlanan röportaj, Jonathon Bass'ın şu sözleriyle başlıyor: “Pek çok Suriyeli, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'da bir devrimci değil; savaş yorgunu, kimliği yıpranmış bir ulusu yeniden inşa edebilecek, yenilenmiş bir lider görüyor. Tarihin her duvarından fısıldadığı, yaşayan en eski şehir olan Şam, iktidarla değil, yeniden inşa, uzlaşma ve uzun süredir parçalanmış bir ulusa liderlik etme yüküyle ilgili bir diyalog için uygun bir yer.”

Bass, Suriye Cumhurbaşkanı hakkındaki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Sessiz biri ama söylediği her kelimeyi düşünerek söylüyor. Sesinde zafer tonu yok, sadece kastettiği ve vurguladığı kelimeler var.”

Şera röportajın başında, “Bize enkazdan daha fazlası miras kaldı. Travma, güvensizlik ve yorgunluk miras aldık. Ama aynı zamanda umudu da miras aldık. Kırılgan bir umut” ifadelerini kullandı.

fgthyj
Sednaya Hapishanesi’ndeki tutukluların ailelerinden oluşan bir kalabalık, hayatta kalanları arama çalışmalarının sürdüğü binanın dışında bekliyor. (Suriye Sivil Savunma Müdürlüğü)

Suriye on yıllar boyunca sadakat ve sessizliği, bir arada yaşama ve nefreti, istikrar ve baskıyı birbirine karıştıran bir sistemle yönetildi. Esed hanedanı, Hafız ve ardından Beşşar, ülke üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmak için korku ve infazları kullanarak demir yumrukla yönetirken, ülkenin kurumları soldu ve muhalefet ölümcül bir ayaklanmaya dönüştü.

Gazeteci Jonathon Bass, Şera'nın aldığı miras konusunda açık görüşlü olduğunu düşünüyor. Zira Şera şöyle diyor: “Temiz bir sayfadan bahsetmek sahtekârlık olur. Geçmiş, her insanın gözünde, her sokakta, her ailede mevcuttur. Şimdi görevimiz bunu tekrarlamamak. Daha hafif versiyonu yok. Tamamen yeni bir şey yaratmalıyız.”

Suriyelilerin güveni

Eş-Şera'nın iktidara geldiğinden beri attığı ilk adımlar, röportajı yapan kişinin de belirttiği gibi, temkinli ama son derece sembolik oldu. Siyasi tutukluların serbest bırakılmasını emretti, sürgün edilen ya da susturulan muhalif gruplarla diyalog başlattı ve kötü şöhretli Suriye güvenlik aygıtında reform yapma sözü verdi. Ayrıca, kayıp ve ölülerin akıbetini ele almak üzere bir bakanlık kurulmasını önerdi.

Suriye'deki toplu mezarların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için Şera, DNA veri tabanları oluşturmaktan geçmişteki zulümlerden sorumlu olanların iş birliğini sağlamaya kadar adli tıp teknikleri ve ekipmanları sağlamak için ABD ile bir ortaklığa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Şera, “Eğer konuşan tek kişi bensem, Suriye hiçbir şey öğrenmemiştir. Tüm sesleri diyalog masasına davet ediyoruz. Devlet artık başkalarına dikte ettiğinden daha fazla dinlemelidir” dedi.

‘Ama insanlar bir kez daha güvenecek mi? Diktatörlüğün küllerinden doğan bir hükümetin vaatlerine inanacaklar mı?’ sorusuna Şera şöyle cevap verdi: “Ben güven istemiyorum, sabır ve inceleme istiyorum. Beni sorumlu tutun. Güven bu şekilde sağlanır.”

Suriyelilerin evlerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor

Şera, Suriyelilerin şu anda en çok neye ihtiyacı olduğu sorusuna tereddüt etmeden cevap verdi: “Eylem yoluyla haysiyet. Amaç yoluyla barış.”

Savaşın boşalttığı şehirlerde ve çatışmanın etkilerinden halen mustarip olan köylerde kimse siyaset istemiyor, normale dönüş istiyor; evlerini yeniden inşa etme, çocuklarını büyütme ve barış içinde hayatlarını kazanmak istiyorlar.

dfgthy
Halep'te yıkılan evlerin yeniden inşası bazı bölge sakinlerinin kişisel inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor. (Reuters)

Şera bunun gayet farkında. Tarım, sanayi, inşaat ve kamu hizmetlerinde istihdam yaratmaya odaklanan acil ekonomik programlar için bastırıyor. Şera, “Artık mesele ideoloji değil, mesele insanlara kalmak için bir neden, yaşamak için bir neden, inanmak için bir neden vermek. Bir işi olan her gencin radikalleşme riski daha az olacak. Okuldaki her çocuk gelecek için bir ses” dedi.

Şera, bölgesel yatırımcılarla ortaklıkların, geri dönenlere yönelik küçük işletme hibelerinin ve ‘gençler için mesleki eğitimin’ önemini vurguladı. Şera, “İstikrarlı bir Suriye nutuklarla ya da sloganlarla değil, eylemlerle inşa edilecek; pazarlarda, sınıflarda, çiftliklerde, atölyelerde... Tedarik zincirlerini yeniden inşa edeceğiz. Suriye bir ticaret merkezi olarak geri dönecek” şeklinde konuştu.

İsrail ile ilişkiler

Bu ekonomik vizyonun ardında daha derin bir vizyon var. Bir neslin kaybından sonra Suriyeliler çatışmadan yoruldu. Barışa, sadece savaşın yokluğuna değil, fırsatların varlığına da hasretler. Bass şöyle diyor: “Sohbetimizin en hassas bölümlerinden birinde Şera, Suriye'nin İsrail ile gelecekteki ilişkisine değindi. 1948'den bu yana bölgeyi rahatsız eden bu konu, her hava saldırısı, gizli operasyon ve vekalet savaşı suçlamasıyla daha da şiddetleniyor.”

ı89o
Golan'daki tampon bölge sınırında duran bir İsrail askeri (AFP)

Şera, “Açık konuşmak istiyorum. Sonsuz karşılıklı bombardıman dönemi sona ermeli. Hiçbir ülke korku ile doluyken gelişemez. Gerçek şu ki ortak düşmanlarımız var ve bölgesel güvenlikte kilit bir rol oynayabiliriz” ifadelerini kullandı.

dwert5y6
İsrail saldırılarına tepki olarak 25 Şubat'ta Suriyeli Dürziler tarafından açılan bir pankart: ‘Suveyda, Suriye'nin sırtındaki zehirli hançer olmayacak.’ (AP)

Şera, sadece bir ateşkes hattı olarak değil, karşılıklı itidal ve sivillerin, özellikle de güney Suriye ve Golan Tepeleri’ndeki Dürzilerin korunması için bir temel olarak 1974 Ayrılma Anlaşması’nın ruhuna geri dönme arzusunu dile getirdi. Şera, “Suriye'nin Dürzileri piyon değildir. Onlar vatandaştır, köklüdür, tarihsel olarak sadıktır ve yasalar çerçevesinde her türlü korumayı hak etmektedir. Onların güvenliği müzakere edilemez” dedi.

Derhal normalleşme önermekten kaçınan Şera, uluslararası hukuk ve egemenlik temelinde gelecekteki görüşmelere açık olduğunu belirtti.

Trump bir barış adamı

Belki de Trump'ın yaptığı en önemli diplomatik jest, doğrudan masaya oturma isteğiydi. Şera şunları söyledi: “Medya onun hakkında ne imaj çizerse çizsin, ben onu bir barış adamı olarak görüyorum. İkimiz de aynı düşman tarafından saldırıya uğradık. Trump nüfuzun, gücün ve sonuçların ne anlama geldiğini biliyor. Suriye'nin diyaloğu yeniden başlatabilecek dürüst bir arabulucuya ihtiyacı var. Eğer bölgede istikrara ve ABD ile müttefiklerinin güvenliğine katkıda bulunacak bir uzlaşma ihtimali varsa, ben bu diyaloğu kurmaya hazırım. Bu bölgeyi onarabilecek ve bizi adım adım bir araya getirebilecek tek kişi o.”

ferty6
ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şera, 14 Mayıs'ta Riyad'da bir araya geldi. (AP)

Bass şu yorumu yaptı: “Bu sadece açık sözlülüğü açısından değil, aynı zamanda içerdiği anlamlar açısından da dikkate değer bir açıklamaydı. Yeni Suriye, barış ve tanınma arayışında alışılmadık adımlar atmaktan korkmuyor. Şera Suriye'nin sorunlarını (toplu mezarlarda bir milyondan fazla ölü, 12 milyon yerinden edilmiş insan, yaşam destek ünitesine bağlı bir ekonomi, halen yürürlükte olan yaptırımlar ve kuzeyde saklanan milisler) yumuşatarak anlatmıyor. ‘Bu bir peri masalı değil. Bu bir iyileşme ve iyileşme sancılıdır’ diyor.”



Bebekler kuvözleri paylaşıyor... Yakıt tükenirken Gazze bir sağlık felaketinin eşiğinde

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Tıp Kompleksi'nde tedavi gören çocuk Ömer el-Hums (AP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Tıp Kompleksi'nde tedavi gören çocuk Ömer el-Hums (AP)
TT

Bebekler kuvözleri paylaşıyor... Yakıt tükenirken Gazze bir sağlık felaketinin eşiğinde

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Tıp Kompleksi'nde tedavi gören çocuk Ömer el-Hums (AP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Tıp Kompleksi'nde tedavi gören çocuk Ömer el-Hums (AP)

Gazze Şeridi'ndeki insani kriz, BM ve tıbbi kuruluşların, ciddi yakıt sıkıntısının daha da kötüleşmesi nedeniyle sağlık sektörünün çöktüğü yönündeki uyarılarının artmasına neden oldu. CNN'e göre hastanelerde aynı kuvözü paylaşan birkaç bebeğin trajik görüntüleri, nüfusun karşı karşıya olduğu felaket durumunun çarpıcı bir göstergesi.

Gazze'deki doktorlar, elektrik kesintileri ve yakıt sıkıntısı nedeniyle bir dizi tıbbi cihazın durdurulmasından dolayı, birden fazla bebeği aynı kuvöze koymak zorunda kaldıklarını doğrularken, hastaneler hayati hizmetlerin azaltıldığını veya askıya alındığını duyurdu. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) ise durumu “çok kritik” olarak nitelendirdi.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) açıklamasında “Hastaneler şimdiden yakıtı karneye bağlamaya başladı, bazı ambulanslar çalışmayı durdurdu ve su sistemleri çökmenin eşiğinde” ifadelerini kullandı.

Ofis, yeterli miktarda yakıtın acilen ve düzenli olarak girişine izin verilmediği takdirde, yakıt girişine yönelik kısıtlamaların devam etmesinin “ölüm sayısında keskin bir artışa” yol açacağını kaydetti.

Aktivistler ve hastane yöneticileri tarafından sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, Gazze'nin güneyindeki el-Ehli Hastanesi müdürü tarafından paylaşılan ve prematüre bebekler için temel bakımın tamamen yetersiz olduğu el-Hilu Hastanesi'nde tek kuvözde birkaç bebeği gösteren bir fotoğraf da dahil olmak üzere, sağlık tesislerinin içinden üzücü sahneler gösteriyor.

El Ehli Hastanesi direktörü Dr. Fadel Naim X platformuna şunları yazdı: “Bu trajik aşırı kalabalık sadece ekipman eksikliğinden değil, sağlık sistemini tahrip eden savaş ve kuşatmanın doğrudan bir sonucudur. Abluka yenidoğan bakımını bir hayatta kalma savaşına dönüştürdü... Hiçbir çocuk, yaşayıp yaşamayacağına, bombaların ve ablukaların karar verdiği bir dünyaya doğmamalıdır."

Gazze'nin kuzeyindeki Şifa Hastanesi'nin müdürü Dr. Muhammed Ebu Silmiyye ise birkaç saat içinde hastanenin tamamen çökebileceği uyarısında bulundu: “Önümüzdeki birkaç saat içinde yakıt sağlanmazsa, hastane üç saat içinde hizmet dışı kalacak ve bu da kuvözlerdeki 22 bebek de dahil olmak üzere onlarca hastanın ölümüne yol açacak.”

Ebu Silmiyye CNN'e yaptığı açıklamada, hastanenin ameliyathanelere ve yoğun bakıma odaklanmak için diyaliz bölümünü kapatmak zorunda kaldığını ve çalışmaların artık el fenerleri altında yapıldığını söyledi.

Nasır Tıp Kompleksi yönetimi, kalan yakıtın sadece bir gün yeteceğini ve başta doğum ve yoğun bakım olmak üzere sadece kritik bölümlere tahsis edildiğini duyurdu.

Temel hizmetlerin çökme noktasına gelmesi

Yansımalar yakıt eksikliğiyle sınırlı kalmadı, hastanelerin güvendiği jeneratörleri çalıştırmak için gereken yedek parçaların temininde yaşanan zorluklara ve sürekli elektrik kesintilerine kadar uzandı.

Merkez Valilikteki el Aksa Şehitleri Hastanesi yönetimi, yedek parça eksikliği nedeniyle ana jeneratörün arızalandığını ve tüm bölümleri çalıştırmaya yetmeyen küçük bir yedek jeneratör kullanmak zorunda kaldıklarını duyurdu. Açıklamada şöyle denildi: “Saatler içinde yakıtımız tükenecek ve hastanenin kapanması yarım milyon insanı etkileyecek.”

Tıp ve yardım kuruluşları yakıtın sadece hastaneleri çalıştırmak için değil, aynı zamanda yemek pişirme, tuzdan arındırma ve kanalizasyon arıtma tesislerinin yanı sıra, ambulans ve kurtarma araçları için de gerekli olduğunu vurguluyor.

İsrail, askeri operasyonların başlamasından bu yana Hamas tarafından silah yapımında kullanılabileceği iddiasıyla Gazze'ye yakıt girişine ciddi kısıtlamalar getirirken, insani yardım malzemelerinin girişine derhal ve koşulsuz izin verilmesini talep eden yardım kuruluşları bu iddiayı reddediyor.

Uluslararası uyarılar ve ateşkes çağrıları

Sınır Tanımayan Doktorlar, Gazze Şeridi'nde “eşi benzeri görülmemiş insani felaket” yaşandığı uyarısında bulunan bir açıklama yayınlayarak, acil ateşkes ve geniş çaplı yardım erişimi çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre kuruluş açıklamasında, "Ekiplerimiz, milyonlarca Filistinlinin hayatını tehdit eden koşullar altında yaralıları tedavi ediyor ve aşırı kalabalık hastanelere tıbbi malzeme sağlıyor. İsrail hükümetini ve bu felakete ortak olan ülkeleri, özellikle de Birleşik Krallık'ı, ablukayı sona erdirmek ve Gazze'deki Filistin varlığının silinmesini önlemek için acilen harekete geçmeye çağırıyoruz" ifadeleri yer aldı.

Kötüleşen kriz ortamında, başta bebekler ve kritik durumdaki hastalar olmak üzere yüzlerce hastanın hayatı acil yakıt girişine bağlıyken, abluka kırılmaz ve artan insani ihtiyaçlar karşılanmazsa, sağlık sisteminin günler ve belki de saatler içinde tamamen çökeceğine dair korkular artıyor.