Trablus’taki çatışmalar Mısır'ın etrafını saran ateş çemberini daraltırken Kahire çemberi delmeye çalışıyor

Kahire, Cezayir ve Tunus ile koordinasyon mekanizmasını yeniden canlandırırken, Libya'nın iç işlerine dışarıdan müdahaleye son verilmesi çağrısında bulundu

Libya'nın iç işlerine dışarıdan müdahale edilmesi gerilimi körüklerken, krizin uzamasına neden oluyor (AFP)
Libya'nın iç işlerine dışarıdan müdahale edilmesi gerilimi körüklerken, krizin uzamasına neden oluyor (AFP)
TT

Trablus’taki çatışmalar Mısır'ın etrafını saran ateş çemberini daraltırken Kahire çemberi delmeye çalışıyor

Libya'nın iç işlerine dışarıdan müdahale edilmesi gerilimi körüklerken, krizin uzamasına neden oluyor (AFP)
Libya'nın iç işlerine dışarıdan müdahale edilmesi gerilimi körüklerken, krizin uzamasına neden oluyor (AFP)

İbrahim Mustafa

Libya, son dört yıldır nispeten sakindi. Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başkanı Abdülhamid Dibeybe’ye sadık olan silahlı gruplarla muhalif olan silahlı gruplar arasındaki çatışmaların ardından ülkede gerilim yeniden tırmandı. Libya’daki bu durum, güneyindeki Sudan’da ufukta çözüm ihtimali gözükmeyen savaş devam ederken, doğu sınırında Gazze Şeridi’nde şiddetlenen bir savaşla kuşatılmış olan Mısır'ın etrafını saran yangını daha da körükledi.

Başkent Trablus'ta mayıs ayı ortalarında patlak veren çatışmalar, dikkatleri yeniden Libya'da 2011 yılından bu yana yaşanan ve onunla bin 115 kilometrelik ortak bir sınıra sahip olan Mısır için ekonomik, siyasi ve güvenlikle ilgili sonuçlar doğuran kaosa çevirdi. Bu durum, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin 18 Mayıs'ta ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu ve Afrika İşlerinden Sorumlu Kıdemli Danışmanı Massad Boulos ile yaptığı görüşmede ifade ettiği gibi, Kahire'yi ‘Libya'daki istikrarsızlıktan en çok etkilenen ülke’ haline getirdi.

Trablus'taki çatışmaların başlamasından bu yana Mısır tüm tarafları itidalli davranmaya ve Libya halkının çıkarlarını korumaya çağırdı. Tansiyonu düşürmek amacıyla uluslararası ve bölgesel taraflarla temaslar kurdu.

Üçlü koordinasyon mekanizması

Kahire, Mısır, Cezayir ve Tunus dışişleri bakanlarının Libya konulu toplantısına ev sahipliği yaparak, 2019 yılında toplantıları askıya alınan üçlü koordinasyon mekanizmasını yeniden canlandırdı ve Libya'nın komşularıyla ülkedeki tansiyonu düşürmeye çabaladı. Toplantının sonuç bildirisinde, Libyalı tüm taraflara aralarındaki anlaşmazlığı sona erdirmelerinin yanı sıra eş zamanlı olarak parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasına yönelik siyasi süreci ilerletmek amacıyla ‘uzlaşıya varmaları’ çağrısı yapıldı. Üç ülkenin dışişleri bakanları, Libya krizinin çözümünün hızlandırılması ve çatışma çemberinin genişlemesini önlemek için siyasi bölünmenin sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayarak, ‘Libya'nın güvenliğinin komşu ülkelerin güvenliği olduğunu’ belirttiler.

Bakanlar çözümün Libya halkının tüm bileşenlerinin mutabakatından kaynaklanması gerektiğini vurgularken, Libya'da gerginliği körükleyen, krizi uzatan ve Libya ile komşu ülkelerin istikrarını tehdit eden dış müdahaleyi reddettiklerini de ifade ettiler. Üç ülke ayrıca tüm yabancı güçlerin, yabancı savaşçıların ve paralı askerlerin belirli bir takvim çerçevesinde ülkeyi terk etmesini ve askeri ve güvenlik kurumlarının yeniden birleştirilmesini desteklediklerini ifade etti.

Kahire'deki toplantı öncesinde Mısır'ın Birleşmiş Milletler (BM) ile koordinasyonu sağlandı. Mısır Genel İstihbarat Başkanı Tümgeneral Hasan Mahmud Reşad, BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh ile Kahire'de bir araya gelerek Libya'daki siyasi ve güvenlik durumuyla ilgili gelişmeleri ele aldı. BM Libya Özel Temsilciliğinden yapılan açıklamaya göre iki taraf da Trablus'ta tansiyonun düşürülmesi ve çatışmaların daha da şiddetlenmesinin önlenmesi gerektiğini vurguladı.

Libya Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih’le de bir araya gelen Reşad, Kahire'nin Libya'da uzlaşmaya dayalı ve dış müdahaleyi sınırlayan bir çözümü desteklediğini vurguladı. Aynı görüşmede Salih ise Mısır'ın Libya krizinin çözümündeki rolünü, istikrarı sağlama ve Libyalı tarafları birbirine yakınlaştırmayı istediğini ifade etti.

Arap uzlaşıları

Mısır’ın eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Salah Halime, BM’nin Trablus'taki durumu kontrol altına almak ve herhangi bir silahlı çatışmayı engellemek için Libya'nın komşusu olan ülkelerle iş birliği yapmak ve Libya'daki istikrarsızlığı sona erdirecek seçimlere ve bu seçimleri denetleyecek yeni hükümetin kurulmasına yol açacak bir vizyona ulaşmak için harekete geçtiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre Halime, geçmişte Arap ülkelerinin rolünün ‘istenilen düzeyde’ olmadığını, ancak şu anda bu ülkelerin Libya'daki duruma ilgisinin arttığını söyledi. Halime, Sudan ve Filistin'in yanı sıra Suriye ve Yemen'de daha büyük ölçekte yaşanan krizler ve İsrail'in İran'ı vurması halinde bölgesel bir savaş çıkacağı endişeleriyle, Libya'daki gerginliği yatıştırmak için özelde Mısır'ın, genelde ise Arap ülkelerinin atacağı adımların önemine dikkati çekti.

Türkiye ile uzlaşılar

Mısır'ın Libya'daki gelişmelere ilişkin diplomatik hamleleri Arap dünyasıyla sınırlı kalmadı. Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Trablus'taki çatışmaların başlamasından birkaç saat sonra ilk görüşmesini Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile gerçekleştirdi. Libya liderliğindeki siyasi sürece, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasına verdikleri desteği vurgulayan iki bakan Libya topraklarının birliğine ve bütünlüğüne bağlılıklarının altını çizdi.

Türkiye'nin Libya'nın batısındaki önemli rolü ve Abdulhamid ed-Dibeybe hükümetiyle iletişimi çerçevesinde Kahire ile Ankara arasında son dönemde Libya da dahil olmak üzere çeşitli dosyalar konusunda bir fikir birliği olduğunu belirten Mısırlı eski diplomat, Libya dosyasındaki önemli rolleri açısından Mısır'ın ABD yönetiminin yanı sıra İtalya ile de koordinasyon kurmasını bekliyor.

dfrgtyu
Dibeybe liderliğindeki UBH karşıtı protesto gösterisinden (AFP)

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Kahire'de ABD Başkanı Trump’ın Ortadoğu ve Afrika İşlerinden Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos ile Libya'da istikrarın nasıl yeniden tesis edilebileceğini görüştü. Sisi görüşmede, Kahire'nin Libya dosyasında önerilen siyasi çözümün tüm adımlarını desteklemeye ve TM, Devlet Yüksek Konseyi (DYK) ve Başkanlık Konseyi’nin desteğini alan, başlıca görevi cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini gerçekleştirmek olan ortak bir hükümetin kurulması için anlaşmaya varılmasını istediğini vurguladı.

Kahire, Halife Hafter'in komutasındaki Libya Ulusal Ordusu (LUO) ve ülkenin doğusunda yer alan Trablus merkezli UBH’nin görev süresinin dolduğunu düşünen TM ile iyi ilişkilerini sürdürürken, UBH, BM ve uluslararası toplum tarafından tanınıyor.

Mısır'ın Trablus merkezli UBH ile ilişkileri ise özellikle UBH’nin Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli'nin geçtiğiniz yıl ağustos ayında TM tarafından atanan Başbakan Usame Hammad'ı kabul etmesini kınamasıyla gerildi.

Tehlikeyi sezme

Siyaset bilimi uzmanı İsmail Türk'e göre Mısır, Cezayir ve Tunus arasındaki üçlü koordinasyon, üç ülkenin Libya konusundaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakabileceğine işaret ediyor. Türk, Kahire'nin son toplantıdan altı yıl sonra bu mekanizmayı yeniden canlandırmasının, diğer ülkelerin güvenliğini doğrudan etkileyen Libya'nın güvenliğine yönelik tehdidin ciddiyeti bakımından ülkedeki durumu istikrara kavuşturacak bir çözüme ulaşma amacı taşıdığını ve durumun hassasiyetini teyit ettiğini belirtti.

Mısır, Cezayir ve Tunus dışişleri bakanları yılsonundan önce Libya konusunda sırasıyla Cezayir ve Tunus'ta olmak üzere iki toplantı daha yapılması konusunda mutabık kaldılar.

dcfgthy
Trablus'ta düzenlenen UBH karşıtı protesto gösterisinden bir kare (AFP)

Türk değerlendirmesinde, Mısır'ın her zaman paralı askerlerin ve yabancı güçlerin Libya topraklarını terk etmesi ve parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin eş zamanlı olarak yapılabilmesi için devlet kurumlarının desteklemesi gerektiğini vurguladığını söyledi. Mısır'ın rolünün Libya içinde kabul gördüğünü, özellikle de Kahire'nin her zaman Libya'nın egemenliğine yönelik tehditlere karşı durduğunu ifade eden Türk, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Sirte-Cufra'yı doğu ve batı güçleri arasındaki çatışmaların yayılmasına izin verilmeyecek bir kırmızı çizgi olarak ilan etmesinin, UBH’nin kurulmasına yol açan geçici siyasi çözüme ulaşılmasına katkıda bulunduğunu hatırlattı. Türk, ayrıca Kahire'nin TM, DYK ve askeri yetkililer arasında görüşlerin yaklaştırılması için köprü kurmak ve Libya-Libya çözümü için baskı yapmak amacıyla birçok toplantıya ev sahipliği yaptığının da altını çizdi.

Mısır'ın Libya'da tansiyonu düşürmeye yönelik hamlelerini hızlandırmasının, Gazze Şeridi ve Sudan'daki savaşlar ve Kızıldeniz'deki hassas durum gibi bölgesel gerilimler çerçevesinde bölgedeki durumun ciddiyetinin farkında olmasından kaynaklandığını ifade eden siyaset bilimci, Kahire'nin Arap ülkelerinin tutumlarını koordine etmeye ve Trablus'taki çatışmalar da dahil olmak üzere çeşitli krizleri yatıştıracak çözümlere ulaşmaya çabalayarak, Arap dünyasının ulusal güvenliğinden ‘geriye kalanları’ korumaya çalışmak zorunda kaldığını söyledi. Türk, Mısır'ın attığı adımlara rağmen, Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD'nin gümrük tarifeleri krizi gibi uluslararası güçlerin kendi meseleleriyle meşgul olması nedeniyle, büyük zorluklar ve güçlüklerle karşı karşıya kalmaya devam ettiğine dikkat çekti.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.