Gazze ateşkesi: ‘Witkoff önerisinin’ boşluklarını doldurma çabaları

İsrail medyası, gerilime paralel olarak ‘dolaylı müzakerelerden’ bahsediyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni vuran İsrail saldırısının ardından mezar başında dua eden bir Filistinli (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni vuran İsrail saldırısının ardından mezar başında dua eden bir Filistinli (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: ‘Witkoff önerisinin’ boşluklarını doldurma çabaları

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni vuran İsrail saldırısının ardından mezar başında dua eden bir Filistinli (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni vuran İsrail saldırısının ardından mezar başında dua eden bir Filistinli (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varılmasının önündeki engellerin kaldırılması için çabalar sürerken, İsrail medyasında Washington'daki karar alıcı çevrelere yakın olan Filistin asıllı Amerikalı iş adamı Bishara Bahbah'ın, Mısır ile Katar'ın bu yöndeki çabaları ışığında Hamas'la görüşmelerde bulunmak üzere Doha'da olduğu konuşuluyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a yakın olan Bahbah'ın çabaları, ABD'nin, Mısırlı ve Katarlı arabulucuların rolünün aynı kalması koşuluyla, Filistin hareketiyle yapılan görüşmelerin ardından geçen ay ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasına neden olan arabulucu aracılığıyla Hamas ile doğrudan müzakere etme arzusunun bir ifadesi.

Uzmanlara göre mevcut göstergeler, Washington ‘ciddi’ bir şekilde hareket edip İsrail'e baskı yapmadığı sürece, esas olarak savaşın sona erdirilmesiyle sonuçlanacak müzakerelere geçişin sağlanmasında temsil edilen boşlukların kapatılmasının mümkün olduğuna dair umut vermiyor.

yuı
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta gıda yardımı almak için koşan Filistinli bir genç (AFP)

İsrail Kanal 12 televizyonu dün ismi açıklanmayan bir güvenlik kaynağına dayandırdığı haberde, İsrail'in ‘Hamas'la Doha ya da Kahire'ye heyet göndermeden uzaktan müzakere etmeye karar verdiğini’ ve ‘sanki ortada müzakere yokmuş ve ateşkesi durdurmanın tek yolu Hamas'ın Witkoff'un son önerisini kabul etmesiymiş gibi Gazze Şeridi'nde tam güçle faaliyet gösterdiğini’ bildirdi.

Yedioth Ahronoth'un haberine göre Witkoff, Bahbah'tan Doha'da kalmasını ve Hamas'ı kendi önerisine yaklaştırmak ve kapının kapanmış gibi görünmemesi için müzakerelere devam etmesini istedi.

Anlaşma ‘halen mümkün’

Eş zamanlı olarak İsrail Yayın Kurumu da pazartesi akşamı bir açıklama yaptı: “ABD, Katar ve Mısır, Hamas ile aradaki boşlukları kapatmak için bir dizi görüşme yürütüyor. Görüşmeler hâlâ devam ediyor ve henüz çökmüş değil. Ancak iki tarafın pozisyonları, özellikle savaşı sona erdirme konusunda birbirinden çok uzak. Bir anlaşmaya varmak halen mümkün.”

sı89o
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta bulunan el-Ensar Camii’ni de vuran İsrail saldırısında tahrip olan mezarların arasında oturan bir çocuk (AFP)

Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin Hamas liderleriyle yurtdışında bir araya gelerek ‘Witkoff'un mevcut önerisi ile Hamas'ın yorumlarla dolu yanıtı arasındaki boşlukların nasıl giderileceğini görmeye çalıştığını’ belirten İsrail Yayın Kurumu, Hamas'ın herhangi bir anlaşmada halen ek ABD garantileri talep ettiğini söyledi.

Öte yandan Hamas lideri Mahmud Merdavi, İsrail'i iç meselelerini çözmek için Filistinli gruplar ve ABD arabulucusu tarafından onaylanan ateşkes önerisinin etrafından dolanmakla suçladı ve İsrail'in diğer maddelerin uygulanması konusunda garanti vermeden ilk gün on esiri teslim almak istediğini belirtti. Merdavi, İsrail'in arabulucular tarafından üzerinde mutabık kalınan insani protokolün asgari şartlarına uymayı reddettiğini de vurguladı.

Witkoff, Hamas'ın cumartesi günü ABD'nin önerisine verdiği yanıtı ‘tamamen kabul edilemez’ olarak nitelendirdi ve hareketin önümüzdeki günlerde 60 günlük bir ateşkes anlaşması imzalanmasının tek yolu olarak öneriyi kabul etmesinde ısrar etti. Teklife göre Hamas, yaşayan 10 İsrailli esiri serbest bırakacağını ve 18 cesedi teslim edeceğini açıklamasının ardından, yaşayan esirlerin ve elindeki cesetlerin yarısını serbest bırakacaktı.

Ertesi gün Mısır ve Katar yaptıkları ortak açıklamada, Witkoff'un önerisi temelinde anlaşmazlık noktalarını aşmak için yoğun çabalarını sürdürdüklerini duyurdu. Hamas yaptığı açıklamada, arabulucuların devam eden çabalarını memnuniyetle karşılayarak ‘Gazze Şeridi halkının rahatlamasını sağlamak ve insani trajediye son vererek kalıcı bir ateşkese ve işgal güçlerinin tamamen çekilmesine yol açmak amacıyla anlaşmazlık noktaları üzerinde bir anlaşmaya varmak için derhal dolaylı bir müzakere turu başlatmaya hazır olduğunu’ vurguladı.

‘Umudu canlı tutmak’

Eski Mısır Dışişleri Bakanı Muhammed el-Arabi, Bahbah'ın tekrar tekrar ortaya çıkmasının, taraflara bölge hakkında bilgi verebileceğine inanan ABD yönetiminin politikasının bir parçası olduğunu düşünüyor. El-Arabi, “Nihayetinde önerilen mesajları taşıyor. Ancak yakın ilişkileri göz önüne alındığında, iki arabulucu olan Mısır ve Katar’ın yerini tutacak hiçbir şey yok” ifadelerini kullandı.

p0ğ
Bishara Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile birlikte (Bahbah'ın X hesabı)

El-Arabi, şu ana kadar olası herhangi bir boşluğu kapatmak için çabaları sürdürmekten başka yol olmadığını söyledi ve arabulucuların ‘boşlukları kapatmak için olası tüm uzlaşmaları tükettiğine ve şimdi sadece Witkoff'un önerisine ve Washington'dan onu değiştirme olasılığına sahip olduğumuza’ inandığını belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Bahbah'ın Doha'da bulunmasını ABD'nin müzakerelerin sürdüğüne ve Hamas'ın üzerindeki baskılar, özellikle de askeri baskılar karşısında taviz verebileceğine dair umudunu korumakta ısrar etmesi olarak değerlendirdi.

Nazzal, “Washington Bahbah için bir rol istiyor gibi görünürken iki arabulucu, Mısır ve Katar, önemli rolleri ışığında müzakerelerin denetleyicileri olmaya devam ediyor. Witkoff'un önerisi İsrail'e yönelik önyargısını kırmadığı ve İsrail'in talepleri adına konuşmadığı sürece ateşkes sürecinde yeni bir şey olamaz” şeklinde konuştu.

Müzakerelerin geleceğine ilişkin tüm bu belirsizliklerin ortasında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırıları devam ediyor. Reuters'a göre, İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki çatışmalarda üç askerinin öldürüldüğünü açıklamasından saatler sonra, Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkilileri İsrail güçlerinin dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir gıda yardımı dağıtım alanı yakınlarında en az 27 Filistinliyi öldürdüğünü ve onlarcasını yaraladığını duyurdu.

sdfrgt
Dün Gazze'nin er-Rimal mahallesinde İsrail saldırısı sonucu yıkılan bir binanın enkazından ceset çıkarıldı. (EPA)

El-Arabi, gerilimin devam etmesi ve müzakerelerde bir ilerleme kaydedilememesi nedeniyle yakın zamanda bir anlaşmaya varılabileceğine inanmıyor. El-Arabi, “Biraz zamana ihtiyacımız olacak” dedi.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.