Yemen hükümeti, İran füze ve İHA üretiminin Husi bölgelerine aktarılmasına karşı uyardı

Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani (Şarku'l Avsat)
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani (Şarku'l Avsat)
TT

Yemen hükümeti, İran füze ve İHA üretiminin Husi bölgelerine aktarılmasına karşı uyardı

Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani (Şarku'l Avsat)
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani (Şarku'l Avsat)

Uluslararası tanınırlığa sahip Yemen hükümeti dün, İran'ın başta füze ve insansız hava aracı (İHA) üretimi ve geliştirilmesi olmak üzere askeri sanayi programının bazı bölümlerini Yemen'de Husilerin kontrolündeki bölgelerde, özellikle de Sada, Hacca ve Sana kırsalında yerelleştirme eğilimine karşı uyarıda bulundu.

Uluslararası tanınırlığa sahip Yemen hükümetinin Enformasyon Bakanı Muammer el İryani “X” platformundaki hesabında, “Bu göstergeler karşısında uluslararası kayıtsızlık bölgeye ve dünyaya çok pahalıya mal olacak ve İran'a, Yemen'i yasaklanmış programlarını geliştirmek için bir arka bahçe atölyesine, İran Devrim Muhafızları için gelişmiş bir füze üssüne ve bölgesel güvenliğe karşı tehditler başlatmak için bir platforma dönüştürerek, tehlikeli bir gerçekliği pekiştirme fırsatı verecektir” ifadelerini kullandı.

İryani şöyle devam etti: “Bu, Yemen'de ya da hayati çevresinde istikrara izin vermeyen bir gerçekliğin tesis edilmesi ve dünyanın en önemli deniz yollarından birinde uluslararası seyrüsefer ve ticarete karşı kalıcı bir cephe açılması anlamına gelmektedir. Bu artan tehdit sadece komşu ülkeleri etkilemekle kalmamakta, aynı zamanda küresel ekonomi, tedarik zincirleri ve enerji fiyatları için de doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır. 12 günlük savaş sırasında Devrim Muhafızları tarafından kullanılan füze sistemleri, balistikten hipersonik ve kamikaze saldırısına kadar çeşitli tipleriyle, Husi füze sisteminin gerçek kaynağının pratik kanıtını temsil ediyordu. Bu çatışma, füze atma, çoklu saldırı yolları ve radarları atlatmak için alçak irtifa İHA’ların kullanımı da dahil olmak üzere, DMO tarafından benimsenen saha taktiklerinin, komşu ülkelere ve ticari gemilere yönelik saldırılarda Husi taktiklerinin birebir kopyası olduğunu gösterdi; bu da aynı operasyonel doktrini yansıtıyor ve Yemen'deki DMO uzmanlarının varlığı ve uluslararası nakliye hatlarına saldırılar da dahil olmak üzere operasyonları doğrudan sahada yönlendirmeleri konusunda uluslararası raporların belgelediklerini doğruluyor.”

El-İryani bu verilerin, Husilerin “askeri sanayileşme” iddialarını çürüttüğünü ve Husilerin kontrolündeki bölgelerde stratejik askeri karar alma mekanizmasının tamamen Tahran'ın komutası altında olduğunu kanıtladığını vurguladı.

Uluslararası toplumu bu tehditlerle ciddi bir şekilde ilgilenmeye çağıran el-İryani, rehavetin İran'a Yemen'i yasaklanmış programları için bir üsse dönüştürme fırsatı vereceğini, bölgesel güvenliği tehdit edeceğini, herhangi bir siyasi çözüme kapıyı kapatacağını ve dünyanın en önemli deniz yollarından birinde uluslararası seyrüsefer ve ticarete karşı kalıcı bir cephe açacağını vurguladı.



Reuters: Suriye’de Alevi kadın ve kız çocukları kaçırılıyor

2011’de patlak veren iç savaş, Suriye’nin birçok bölgesini harabeye çevirmişti (Reuters)
2011’de patlak veren iç savaş, Suriye’nin birçok bölgesini harabeye çevirmişti (Reuters)
TT

Reuters: Suriye’de Alevi kadın ve kız çocukları kaçırılıyor

2011’de patlak veren iç savaş, Suriye’nin birçok bölgesini harabeye çevirmişti (Reuters)
2011’de patlak veren iç savaş, Suriye’nin birçok bölgesini harabeye çevirmişti (Reuters)

Suriye’de kadın ve kız çocuklarının kaçırıldığı olayların arttığı aktarılıyor.

Reuters’ın haberinde Tartus, Lazkiye ve Hama vilayetlerinde bu yıl en az 33 Alevi kadın ve kız çocuğunun kaçırıldığı ya da kaybolduğu belirtiliyor. Bu kişilerden yarısının sonradan geri döndüğü, geri kalanlarınsa akıbetinin belli olmadığı yazılıyor.

Analizde, bu olayların Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından Suriye’de yaşanan siyasi kaos ve mezhepsel gerilimlerin bir yansıması olduğu yorumu paylaşılıyor.

Haberde, 29 yaşındaki Abir Süleyman’ın 21 Mayıs’ta Şafita kentinde kaçırıldığı, daha sonra ailesine Irak numaralı bir telefondan “Onu beklemeyin, geri dönmeyecek” diye mesaj atıldığı belirtiliyor.

Kadını kaçıran kişilerin Süleyman’ın hayatı karşılığında 15 bin dolar fidye talep ettiği, ailenin de parayı İzmir’deki üç banka hesabına gönderdiği ancak sonra iletişimin tamamen kesildiği aktarılıyor. Ailenin, Süleyman’dan hâlâ haber alamadığı ifade ediliyor.

Başka bir olayda da 17 yaşındaki Zeynep Kadir’in Lazkiye’de okula giderken 27 Şubat’ta kimliği belirsiz kişilerce kaçırıldığı belirtiliyor. Kadir’in bir kez ailesini aramasına izin verildiği fakat daha sonra kendisiyle iletişim kurulamadığı yazılıyor.

Tartus Valiliği’nde medyadan sorumlu yetkili Ahmed Muhammed Kahir, bunların kaçırma olayı olmadığını savunarak şunları söylüyor:

Bu vakaların çoğu kaçırma olayı değil, kişisel veya ailevi sebeplerden kaynaklanıyor. Bazı kadınlar sevmedikleri kişilerle evlendirilmek istenince kaçıyor. Bazılarıysa ilgi çekmek için evlerini terk edip kayboluyor.

Lazkiye Valiliği’nden yetkililer de çoğunlukla kadınların sevdikleri kişilerle birlikte kaçtığını, ailelerin de toplumsal baskı görmemek için çocuklarının zorla kaçırıldığına dair hikayeler anlattığını iddia ediyor.

Suriye'de Alevi nüfusunun yoğun olduğu Lazkiye ve Tartus'ta martta çatışmalar yaşanmıştı. 

Birleşik Krallık merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü (SOHR), yaklaşık 1600 kişinin Şam destekli milisler tarafından öldürüldüğünü öne sürmüştü. Bunlardan 600'den fazlasının sivillerden oluştuğu savunulmuştu.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ise iddiaları reddederek saldırıları Esad rejimi destekçilerinin düzenlediğini ileri sürmüş, olayla ilgili inceleme başlatıldığını ve tüm sorumluların cezalandırılacağını duyurmuştu.

Independent Türkçe, Reuters, Guardian