Hizbullah, İsrail ile savaşın ardından ilk yılına askeri ve toplumsal yaralarla girdi. Uzmanlara göre, kendisini yenilmez bir güç olarak sunan Hizbullah, hâlâ gizli bir kapasiteye sahip, ancak saldırı ivmesinden yoksun. ‘Destekleyici çevrenin’ bedel ödediği, liderliğin darbeler aldığı ve İsrail'in her zaman Hizbullah’ın önünde yer alan istihbarat önlemleriyle ilerlediği bir dönem yaşanıyor.
2006'dan 2025'e
Temmuz 2006 savaşından bu yana Hizbullah, eskiden söylediği gibi, caydırıcılık denklemi dayatmasını sağlayan bir füze cephanesi oluşturmak için çalıştı. Suriye savaşı (2011) ile birlikte, Şam ve ağır füzelerin üretildiği Masyaf fabrikası üzerinden tedarik hatlarından yararlanarak etkisini genişletti. Ancak Suriye rejiminin devrilmesi ve güç dengesindeki değişim bu stratejik derinliği zayıflattı.
Yeni bir hedef bankası
8 Ekim 2023 ile ateşkesin ilan edildiği 27 Kasım 2024 tarihleri arasında süren destek savaşı sırasında İsrail oyunun kurallarını değiştirdi. Depoları ve füze rampalarını hedef aldıktan ve saha komutanlarına suikast düzenledikten sonra, köylerdeki Hizbullah üyelerinin evlerini bombalamaya başladı.
Güvenlik ve savunma uzmanı Riyad Kahveci, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, bu değişimin ‘yıkılan evler ve devam eden yerinden edilme nedeniyle çevrenin yıkım ve acı ile dolu hale gelmesi ve bunun da Hizbullah’ın iç ve askeri durumunu doğrudan etkilemesi sebebiyle sosyal maliyeti önemli ölçüde artırdığını’ söyledi.
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki bölgelere düzenlediği hava saldırıları sonrasında dumanlar yükseliyor. Saldırının hedefinin Lübnan'ın güneyindeki Nebatiye kenti yakınlarında bulunan Hizbullah mevzilerinin olduğu iddia ediliyor. (DPA)
Emekli Tuğgeneral Said Kazh, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte “Hizbullah'ın 1985'ten bu yana oluşturduğu muazzam saldırı ve savunma kapasitesi ile gelişmiş silahlar, mühimmat, mayınlar, bubi tuzakları, füzeler ve insansız hava araçlarını (İHA) içeren askeri cephaneliği, İsrail ile ciddi çatışmaların ilk gününde bir anda yok oldu” dedi. Kazh, ‘İsrail ordusunun Bekaa, Güney Lübnan ve banliyölerdeki yaklaşık bin 800 hedefi vurduğunu, bunların hepsinin silah ve mühimmat depolama merkezleri olduğunu ve tamamen imha edildiğini’ belirtti.
Liderlik felç oldu, lojistik durma noktasına geldi
Hedefli suikastlar dizisi, Rıdvan Gücü'nün kalbine darbe vurdu ve niteliksel operasyonlar planlama kabiliyetini zayıflattı. Kahveci'ye göre, İsrail istihbaratının sızması Hizbullah’ı tamamen felç etti ve niteliksel operasyonlar yürütmesini engelledi. Bu da İsrail'in, Hizbullah’ın hareketlerini ve adımlarını doğru bir şekilde okumasını sağladı ve Hizbullah’ı daha önce hiç görmediği bir stratejik yetersizlik durumuna soktu.
Mayıs 2023'te Lübnan'ın güneyinde gerçekleştirilen askeri tatbikat sırasında Hizbullah savaşçıları (Arşiv – AP)
Kazh, “Çağrı cihazı operasyonu, Celile'ye ilerleyip Şeba Çiftlikleri ve Kfar Şuba'yı işgal etmek için hazırlanan ve eğitilen Rıdvan Gücü'nü tuzağa düşürdü. Söz konusu operasyon çok sayıda ölü, yaralı ve sakatla sonuçlandı. Operasyondan sonra Rıdvan Gücü savaş denkleminden çıkarıldı” ifadelerini kullandı.
Füzeler ve ‘İHA ekonomisi’
Önleyici saldırılarla ağır füze saldırıları düzenleme kabiliyeti azalan Hizbullah, düşük maliyetli saldırı ve keşif İHA’larına başvurdu. Ancak Kahveci, ‘Hizbullah’ın cephaneliğinde kalanların, az sayıda İHA ve doğuda depolanan birkaç uzun menzilli füzeye ilave olarak, yerel olarak üretilen kısa menzilli füzelerin yüzde 30'unu geçmediğini’ tahmin ediyor. Kahveci, bu değişimin ‘sürdürülebilir ateş gücü oluşturmak için gerçek bir alternatif oluşturmadığını, aksine Hizbullah’ın yeteneklerini yerel düzeyde hasarla sınırladığını’ düşünüyor.
Mayıs 2023'te Lübnan'ın güneyinde düzenlenen askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)
Kazh, “İsrail, Hizbullah’ın merkezlerini hedef almaya devam etti, sınır köylerine girip yok etti, mağaraları ve tünelleri aradı ve havaya uçurdu, Lübnan'ın çeşitli bölgelerindeki mühimmat depolarını imha etti. Suriye'de bulunan füze ve İHA fabrikaları bile İsrail özel kuvvetlerinin baskınıyla yok edildi” şeklinde konuştu.
Tedarik hatlarının kaybı
Kahveci, “Suriye rejiminin devrilmesi, Hizbullah’ın konumunu geri kazanmasını engelledi. Çünkü Suriye silah üretiminin merkezi ve Lübnan'a geçiş rotasıydı. Masyaf fabrikası tüm ağır roketlerin ana kaynağıydı ve fabrikanın kapanmasıyla Hizbullah, askeri dengesinin temel direğini kaybetti. Hizbullah’ın elinde birkaç tünelin yanı sıra, sınırlı miktarda Katyuşa ve Grad roketi üretim tesisinden başka bir şeyi kalmadı” dedi. Kahveci, ‘gelecekteki herhangi bir savaşın son savaş olabileceğini’ vurguladı.
Kazh, “Hizbullah’a sadık Suriye rejiminin devrilmesi ve ona düşman bir otoritenin yükselişi, İran'ın silah, lojistik ve mali desteğini keserek Hizbullah’ı ana silah kaynağından mahrum bıraktı. Hizbullah özellikle Genel Sekreter Naim Kasım'ın yaklaşık 6 bin kişinin öldüğünü ve 13 bin kişinin yaralandığını ve sakatlandığını, yani yaklaşık 20 bin kişinin askeri çatışmanın dışında kaldığını bizzat kabul etmesinin ardından, İsrail'e karşı mücadele denkleminden çıkarıldı” dedi.
Değişen iç manzara
Kahveci sözlerini şöyle noktaladı: “İsrail istihbaratı derinlemesine nüfuz ettiği sürece, her zaman Hizbullah’tan bir adım önde olacak. Bu durum, başlı başına Hizbullah’ı tüketen ve kırılganlığını doğrulayan bir etken. Halkın durumu çok değişti. Hizbullah’ın destek tabanında sürekli bir acı var. Birçok aile halen şehirlerinin dışında, birçok ev yıkılmış durumda. Hizbullah ile ittifak halinde olan güçler Hizbullah’tan uzaklaştı. Bu değişim, Hizbullah’ın iç ve askeri durumuna doğrudan yansıyor.”
Kahveci’nin ifadeleri, Hizbullah'ın ikmal hattını kaybetmesi, tüm depolarını ve altyapısını etkileyen yıkıcı saldırılara maruz kalması, hatta askeri merkezlerin yıkıldığı Litani Nehri'nin kuzeyinde bile, İsrail ordusuyla çatışacak savaş kabiliyetini kaybettiğini düşünen Kazh'ın söyledikleriyle örtüşüyor.
Kazh, “Siyasi olarak Hizbullah’ın müttefiklerinin çoğu onu terk etti. Şimdi, uluslararası kararların uygulanmasından önce bile, Hizbullah’ın silahlarını devlete teslim etmesini ve anayasayı ve Taif Anlaşması’nı uygulamak için hükümetin planını izlemesini istiyorlar” diyerek sözlerini bitirdi.