Hamas, Trump'ın planına yanıt vermek için acele ediyor... Beyaz Saray, planın kabul edilmesini bekliyor

Kaynaklar: Gazze Şeridi’ndeki Hamas liderleri, yurtdışındaki liderlere ‘uygun kararı’ almaları talimatı verdi

Yerinden edilmiş Filistinliler, İsrail hava saldırısının ardından Gazze şehrinden yükselen dumanı izliyor, 2 Ekim 2025. (AP)
Yerinden edilmiş Filistinliler, İsrail hava saldırısının ardından Gazze şehrinden yükselen dumanı izliyor, 2 Ekim 2025. (AP)
TT

Hamas, Trump'ın planına yanıt vermek için acele ediyor... Beyaz Saray, planın kabul edilmesini bekliyor

Yerinden edilmiş Filistinliler, İsrail hava saldırısının ardından Gazze şehrinden yükselen dumanı izliyor, 2 Ekim 2025. (AP)
Yerinden edilmiş Filistinliler, İsrail hava saldırısının ardından Gazze şehrinden yükselen dumanı izliyor, 2 Ekim 2025. (AP)

Hamas, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme planına yanıt vermek üzere diğer Filistinli gruplarla istişarelerini sürdürürken, Beyaz Saray, Hamas’a yönelik baskılarını artırarak, planı reddetmesinin ‘kırmızı çizgiyi aşmak’ olacağını söyledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt dün yaptığı açıklamada, ABD'nin, Hamas'ın Trump’ın Gazze planını kabul etmesini umduğunu ve beklediğini, Başkan Trump'ın hareketin herhangi bir yanıtına çizgi çekeceğini belirtti.

Leavitt, Fox News'e verdiği röportajda, Hamas'ın plandan çekilme olasılığıyla ilgili bir soruya yanıt olarak, “Bu, ABD Başkanı’nın çizmesi gereken bir kırmızı çizgidir ve bunu yapacağından eminim” dedi.

Trump salı günü, Hamas'a Gazze ile ilgili ABD, Arap ve İslam ülkelerinin desteklediği planı kabul etmesi için üç ila dört gün süre verdi.

Müzakerelere doğrudan veya dolaylı olarak katılan Hamas ve diğer Filistinli gruplar, Trump'ın planının akıbeti ve bu konuda alınması gereken karar konusunda büyük bir ikilemle karşı karşıya.

Hamas kaynakları Şarku’l Avsat'a, hareketin ‘planı tamamen reddetmeyeceğini, ancak bazı konularda, özellikle rehinelerin teslimi, geri çekilme ve diğer konularla ilgili değişikliklerle kısmen kabul edeceğini’ doğruladı.

Öte yandan, diğer gruplardan kaynaklar, planın ‘onlar için açık bir yenilgi tablosu çizdiğini ve planı kabul veya reddetme kararının Gazze Şeridi'nin çok tehlikeli bir kader ve gelecekle karşı karşıya kalacağı anlamına geldiğini’ düşünüyor.

Kaynaklar, planın İsrail'in hedeflerine tam olarak ulaşmasına, özellikle de ‘Gazze Şeridi’ni güvenlik kontrolü altına almasına ve orayı Batı Şeria ve Kudüs'teki mevcut duruma benzer, günlük ihlallerin yaşandığı bir bölgeye dönüştürmesine’ yol açacağından korkuyor.

Hamas kaynaklarına göre hareketin liderliği, alınacak tutum konusunda halen devam eden iç görüşmelerin yanı sıra bazı gruplarla da istişarelerde bulunuyor. Bu gruplardan bazıları plan hakkındaki görüşlerini şimdiden açıklamaya başladı.

Kaynaklar, İslami Cihad Hareketi temsilcilerinin planın ‘tehlikeli’ olduğunu belirterek, ‘planın tamamının kabul edilmemesi ve en azından İsrail'in bölgedeki güvenliği kontrol etmesine ve kaçırılan kişileri geri alma hedefine ulaşmasına olanak tanıyan tehlikeli projelerin kabul edilmesini engelleyecek değişikliklerin yapılması gerektiğini’ vurguladıklarını bildirdi.

Görüşmelerin halen devam ettiği ve arabuluculara yanıtın verilmesi için her an sonuçlandırılabileceği, bunun da bugün veya birkaç gün içinde gerçekleşmesinin muhtemel olduğu belirtiliyor.

Uygun kararı verme yetkisi

Kaynaklar, Hamas liderliği ile yurtdışında ve Gazze Şeridi'nde istişarelerin sürdüğünü ve Gazze Şeridi'ndeki güvenlik durumunun neden olduğu iletişim zorlukları nedeniyle, hareketin Gazze Şeridi'ndeki liderliğinin yurtdışındakilere uygun kararı verme yetkisi verdiğini belirtti.

Kaynaklar, hareketin, savaşı bir kez ve sonsuza kadar sona erdirmek ve Gazze Şeridi'nden çekilmek gibi birincil hedefine ulaşmasını sağlayacak ve ‘sınır geçişlerinin açılmasını ve yardımların serbestçe girmesini garanti altına alacak’ olan önerilen plana olumlu yanıt verme konusunda çok istekli olduğunu vurguluyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, rehinelerin serbest bırakılması ve özellikle cesetlerin iadesi gibi ‘planda belirtilenden daha fazla zaman gerektiren bazı teknik sorunlar’ olduğunu ve geri çekilme ve yeniden inşa için net bir zaman çizelgesi belirlenmesi gerektiğini ifade etti.

Kaynaklar, Filistinli gruplar ve Hamas arasında Filistin'in tek bir sesle yanıt vermesi için kapsamlı istişarelerin sürdüğünü belirtti.

Bu bağlamda Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), ‘öncelikli hedefin, vatanlarını, topraklarını ve kimliklerini savunmak ve davalarına sadık kalmak için büyük fedakarlıklar yapmış ve yapmaya devam eden Gazze Şeridi halkının katledilmesini durdurmak olduğunu’ söyledi. FHKC tarafından yapılan açıklamada, herkesin ‘tüm Filistinlilerin hızlı ve acil bir şekilde ortak bir tutum sergilemesini gerektiren tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğu’ vurgulandı.

dfrgt
Gazze şehrindeki mahallelerin İsrail tarafından bombalanması sonucu yükselen dumanlar (AP)

FHKC, ‘tüm grupların tek başına hareket etmeden veya sorumluluklarından kaçınmadan, acil bir ulusal toplantı düzenleyerek ortak bir ulusal tutum belirlemek için tüm ulusal bileşenler ve güçlerle istişare halinde çalışması gerektiğini’ vurguladı. Açıklamada, “Filistinliler, Araplar ve uluslararası toplumun, Filistin halkının karşı karşıya olduğu soykırımı durdurmak ve geri çekilme ve yeniden yapılanmayı sağlamak için bir araya gelmesi, aynı zamanda ulusal sabitelerin, Filistin halkının haklarının ve haklı davasının, özgürlük, geri dönüş ve kendi kaderini tayin etme konusundaki meşru özlemlerinin korunması gerektiği’ vurgulandı.

FHKC, bu toplantının düzenlenmesinin, ‘Amerikan önerisi ve bazı hükümlerinde yer alan siyasi ve varoluşsal riskler konusunda ortak bir ulusal karar almak için bu aşamada acil bir ulusal gereklilik’ haline geldiğini vurguladı. Açıklamada, “Bunun amacı, sahada yeni gerçekler dayatma veya savaşın sonuçlarını, ulusal haklara aykırı bir şekilde sahneyi yeniden şekillendirmek için kullanılabilecek siyasi kalıplara dönüştürme girişimlerini engellemektir” denildi.



Donald Trump yeni bir planla geri dönerken Ürdün hesaplaşmanın eşiğinde

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon
TT

Donald Trump yeni bir planla geri dönerken Ürdün hesaplaşmanın eşiğinde

Görsel: Eduardo Ramon
Görsel: Eduardo Ramon

Malik Athamneh

‘Yeni’ ifadesine yapılan atıf ve bunun herhangi bir şehrin adına eklenmesi, ‘Yeni Dünya’nın yeni temeller üzerinde şekillenmeye başladığı günden beri Amerikan zihniyetine yerleşmiş bir fikir. Örneğin, İngiliz şehri York, yeni coğrafyada New York, İngiliz Hampshire ilçesi ise yeni dünyada New Hampshire oldu, tıpkı Fransız şehri Orleans'ın New Orleans'a dönüşmesi gibi.

Bu nedenle, Donald Trump o zamanlar ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak adlandırdığı ilk planını açıkladığında, birçok kişi bunu, politika oluşturmaktan çok slogan satmayı bilen bir adamın seçim kampanyasının parçası olarak değerlendirdi. Ancak bu hafta açıklanan ve ‘Yeni Gazze’ olarak bilinen yeni plan, biçim, içerik ve belki de zamanlama açısından farklı görünse de ABD’nin tüm dünyanın sadece bir sürü coğrafya ve biraz tarihten ibaret olduğu şeklindeki temel düşüncesiyle tutarlı görünüyor.

Başlangıçta 21 maddeden oluştuğu belirtilen plan, yüzeysel olarak Gazze'deki savaşı sona erdirmek için cazip bir vizyon gibi görünse de gerçekte tüm bölgeyi, özellikle de Ürdün’ü etkileyebilecek siyasi ve güvenlik değişikliklerinin önünü açıyor.

Planın The Times of Israel gazetesi tarafından sızdırılan ilk versiyonuda, 21 maddeden oluştuğu ve barışın nihai hedefi olarak gelecekteki Filistin devletinin kurulması için siyasi ufukların açılmasını talep eden açık bir maddeye yer verdiği belirtildi. İsrail ve Amerikan çevrelerinde yaygın tartışmalara yol açan madde de bu maddeydi.

Ancak daha sonra planın Beyaz Saray tarafından yayınlanan versiyonu 20 maddeden oluşuyordu ve Filistin devletiyle ilgili madde çıkarılmıştı. Bu değişiklik dikkat çekiciydi ve yeni bir stratejik vizyonun ya da ilk tekliften geri adım atılmasının işaretiydi. 

Bu kez Trump kendisini İsrail'in körü körüne müttefiki olarak değil, barışın savunucusu olarak tanıtıyor. Bu yaklaşım, Araplar tarafından ihtiyatlı bir hoşgörüyle ve Körfez ülkeleri tarafından da zımni bir destekle karşılanmış görünüyor.

Bu eksikliğin birkaç mantıklı nedeni bulunuyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1- Filistin devletini açıkça ilan etmek İsrail içinde kırmızı çizgi oluşturur ve hükümetin aşırı sağ kanadının reddine yol açabilir, bu da planın nihai metne dahil edilmesi halinde uygulanmasını olasılık dışı hale getirir.

2- Bu maddenin çıkarılması, ABD yönetimine ve müzakerecilere esneklik ve müzakere alanı sağlar, böylece taraflara daha sonra reddedilebilecek resmi bir taahhütte bulunma riskini almazlar.

3- Bu eksiklik, maddenin teknik veya siyasi açıdan olgunlaşmamış olduğunu ya da bölgesel ve Filistinli ortaklarla henüz üzerinde anlaşmaya varılmadığını, bu nedenle doğrudan çatışmayı önlemek için ertelendiğini veya dondurulduğunu gösterebilir.

Son maddesi çıkarılarak sunulan plan, başlangıçta sızdırılandan daha muhafazakâr bir nitelik taşıyor. Bu durum, planın nihai metninin, nihai yapısını etkileyen bölgesel ve İsrail'in tepkilerine tabi olduğunu ortaya koyuyor.

ABD’nin önde gelen yazarlarından David Ignatius, The Washington Post gazetesindeki son makalesinde bu planı, savaşın başlangıcından bu yana sunulan en ciddi plan olarak nitelendirdi ama planın beklenen sonuçlar açısından iddiasız ve uygulanması ve hayata geçirilmesi için gerekli mekanizmalardan yoksun olduğunu belirtti. Ignatius, makalesinde planı “Bu, iradeye dayalı, ancak uyuma bağlı bir vizyon” diyerek özetledi.

dfgt
Trump, New York'ta Arap ve Müslüman ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantıya başkanlık yaptı, 23 Eylül 2025 (Reuters)

Plan temel olarak, Hamas'ın tamamen silahsızlandırılması, tüm rehinelerin serbest bırakılması, cesetlerin iadesi ve Hamas’ın Gazze Şeridi'nden ayrılmak isteyen tüm üyelerine güvenli geçiş imkanı sağlanması karşılığında kapsamlı bir ateşkes öneriyor. Ardından, Trump ve Tony Blair'in başkanlık ettiği uluslararası bir ‘Barış Konseyi’nin denetimi altında, Gazze için geçici bir sivil yönetim kurulması ve Hamas'ın katılmayacağı bir geçiş dönemini yönetecek Filistin hükümeti kurulmasının önünün açılması öngörülüyor.

Ancak asıl değişiklik şartlarda değil, üslupta. Bu kez Trump kendini İsrail'in körü körüne müttefiki olarak değil, barışın savunucusu olarak gösteriyor. Bu yaklaşım, Araplar tarafından ihtiyatlı bir hoşgörüyle, Körfez ülkeleri tarafından gayri resmi bir destekle ve Mısır, Türkiye ve Katar gibi ülkeler tarafından ilk etapta kabul gördü. Ürdün ise, kamuoyunda adı pek geçmese de her zaman sahnede yer alıyor.

Ürdün’de resmi makamlar, özellikle Filistinlilerin topraklarından yeniden yerinden edilmelerini veya zorla çıkarılmalarını reddetme konusunda halkın verdiği açık desteğe sahip.

Ancak asıl endişenin temelinde söylenmeyenler yatarken, “Bu plan, kaosun tohumlarını ekmeden Hamas'ı etkili bir şekilde ortadan kaldırmayı başarabilecek mi? Gazze, Batı Şeria'ya ihraç edilebilecek bir model haline gelecek mi? Siyasi süreç başarısız olursa ve uygulama mekanizması çökerse ne olacak? Ürdün, savaş sonrası denklemler için gerekli bir kanal haline gelecek mi?” soruları gündemi meşgul ediyor.

Ignatius, Ürdün gibi ülkelerin ya oyuna katılmak ya da uzaktan izlemek arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaklarını açıkça belirtse de bu durumda oyuna katılmak hiç kolay değil. Bir yandan Ürdün, savaşı durdurmak ve sivilleri korumakla ilgileniyor. Öte yandan, sınırlarında demografik ve siyasi baskıları yeniden üretecek herhangi kısmi çözüme karşı tarihi bir takıntısı var.

Filistin meseleleri uzmanı Hamid Karman, planda iki devletli çözüme atıfta bulunan 21’inci maddenin çıkarılmasının Netanyahu'nun planının hükümet içinde kabul edilmesini kolaylaştırmak için yapıldığını, planın yine de kabul edilebilir ve faydalı olduğunu düşünüyor. Çünkü Karman’a göre planın hemen uygulanması halinde üç hayati hedef gerçekleştirilebilir. Bunlar; ateşkes, Gazze'deki katliamın sona ermesi, yerinden edilme fikrinin ortadan kalkması ve son olarak, plan Gazze Şeridi veya Batı Şeria'nın ilhakı fikrini durdurmak için bir temel oluşturması.

gh
Ürdün Kralı 2. Abdullah, New York'taki Birleşmiş Milletler genel merkezinde Filistin meselesi üzerine düzenlenen zirvede konuşurken, 22 Eylül 2025 (AFP)

Filistin Yönetimi’ne yakın bir isim olan Karman'a göre planın ilk aşamasının uygulanması zaman alacak, muhtemelen en az üç yıl sürecek, bu da bize Trump'ın o zamana kadar görevde olmayacağı gerçekçi bir olasılık sunuyor.

Ürdün’de resmi makamlar, özellikle Filistinlilerin topraklarından yeniden yerinden edilmelerini veya zorla çıkarılmalarını reddetme konusunda halkın verdiği açık desteğe sahip. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre plan ‘yeniden yerleştirme’ ifadesini kullanmaktan tamamen kaçınsa da Hamas üyelerinin Gazze Şeridi’nden ayrılması, Gazze Şeridi'nin güneyindeki güvenlik düzenlemeleri ve Filistin Yönetimi'nin yeniden yapılandırılması konularından her bahsedildiğinde şüpheler artarak devam ediyor.

Ürdünlü Milletvekili Ömer el-Ayasira, planın nihayetinde Ürdün'ün çıkarlarına uygun olduğu yönündeki açıklamalarına ilişkin olarak, “Başka bir seçeneğimiz yok” dedi.

İsrail'in tutumunda belirgin bir değişiklik olduğunu düşünen Ayasira, bunun etkili Arap ülkelerinin artık sadece seyirci değil, aktif oyuncular haline gelmesinden kaynaklandığını düşünüyor.

Ürdün, her zamanki gibi ortada kalmış, risk alamıyor ve yokluğu tolere edemiyor. Fırtına dört bir yandan yaklaşırken, temkinli hareket ediyor ve sakin bir ses tonuyla konuşuyor.

Planın bazı yeni fırsatlar içerdiğini, bunların başında Hamas'ın tamamen ortadan kaldırılması karşılığında Filistin Yönetimi'nin yeniden faaliyete geçirilmesinin geldiğini vurgulayan Ayasira’ya göre bu plan Netanyahu'nun hırslarını frenledi ve aşırı sağın saldırganlığını önemli ölçüde durdurdu. Ürdünlü Milletvekili, “Siyasi ritim bu şekilde devam ederse, Netanyahu hükümetinin çok yakında düşüşünü görebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

Ancak bazı gözlemciler Ayasira’nın açıklamalarının aksine tehlikenin, planın metninde değil, metnin yorumunda yattığını düşünüyor. Gözlemcilere göre en büyük tehlike, Amman'ın çözümün mimarlığında gerçek bir ortak olmadan Filistin davasının yeniden şekillenmesine tanık olması.

fgbhyju
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'ın Resmi Yemek Salonu'nda düzenlenen ortak basın toplantısında tokalaşırken, basın mensupları soru sormak için ellerini kaldırıyor, 29 Eylül 2025 (Reuters)

Arka planda, Trump kararlı bir dille geri döndü ve Beyaz Saray'a geri dönüş yolunu açabilecek bir plan önerdi. Ancak aynı zamanda bölge için Hamas'sız Gazze, yönetimi değiştirilmiş Batı Şeria, gelecek vaat etmeyen Kudüs ve zayıf uluslararası koruma altında ilerleyen İsrail gibi yeni bir gerçekliği de beraberinde getirdi.

Tüm bunlarla birlikte Ürdün, her zamanki gibi orta yoldan gitmeye devam ediyor. Ne risk almayı ne de ortadan kaybolmayı göze alabiliyor. Fırtına dört bir yandan yaklaşırken temkinli adımlar atıyor ve sakin bir ses tonuyla konuşuyor.

Ancak ‘Bu itidal, önümüzdeki aşamaya hazırlıklı olmak için yeterli mi yoksa bugün Filistinlilerin sesini duyurmaya devam eden ve bizim görüşümüz alınmadan bizim için yeni bir plan yazılmadan önce bölgesel dengeyi yeniden belirleyen bir karşı-Ürdün stratejisine mi ihtiyacımız var?’ sorusu halen yanıt bekliyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


İsrail donanması Gazze'ye giden filonun son gemisini de ele geçirdi

Larnaka limanında “Steadfast Filosu”nun gemilerinden biri... 3 Ekim 2025 (Reuters)
Larnaka limanında “Steadfast Filosu”nun gemilerinden biri... 3 Ekim 2025 (Reuters)
TT

İsrail donanması Gazze'ye giden filonun son gemisini de ele geçirdi

Larnaka limanında “Steadfast Filosu”nun gemilerinden biri... 3 Ekim 2025 (Reuters)
Larnaka limanında “Steadfast Filosu”nun gemilerinden biri... 3 Ekim 2025 (Reuters)

İsrail medyası bugün (Cuma) donanmanın Gazze Şeridi'ne giden “Küresel Dayanışma Filosu”nun son gemisi olan Marinet'i de ele geçirdiğini bildirdi.

İsrail, “Steadfastness Filosu”nun 40 gemisini durdurup, Gazze'ye yardım götüren filoda bulunan 450'den fazla yabancı aktivisti gözalatına almasıyla birlikte kınama ve protestolarla karşı karşıya kaldı.

Küresel Dayanışma Filosu Çarşamba günü, bazı gemilerinin İsrail güçleri tarafından yasadışı durdurmaya maruz kaldığını açıklarken, İsrail Dışişleri Bakanlığı dün filoda bulunanların hepsinin güvende ve sağlık durumlarının iyi olduğunu ve İsrail'e doğru yola çıktıklarını, buradan da Avrupa'ya sınır dışı edileceklerini açıkladı.

Kararlılık Filosu, Gazze Şeridi'ndeki soykırım sona erene kadar durmayacaklarını açıkladı.


Fas'ta protestoları yöneten Z Kuşağı 212, hükümetin istifasını istiyor

Z Kuşağı 212 hareketinin düzenlediği gösteride Rabat'ta kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi çağrısı yapıldı (AP)
Z Kuşağı 212 hareketinin düzenlediği gösteride Rabat'ta kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi çağrısı yapıldı (AP)
TT

Fas'ta protestoları yöneten Z Kuşağı 212, hükümetin istifasını istiyor

Z Kuşağı 212 hareketinin düzenlediği gösteride Rabat'ta kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi çağrısı yapıldı (AP)
Z Kuşağı 212 hareketinin düzenlediği gösteride Rabat'ta kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi çağrısı yapıldı (AP)

Fas'taki halk protestolarına öncülük eden grup, sağlık ve eğitim hizmetlerinin iyileştirilmesi talebiyle altıncı gece düzenlenen gösterilerin ardından bugün hükümetin istifasını istedi.

“Generation Z 212” hareketi, Kral VI. Muhammed'e hitaben yaptığı açıklamada, “Faslıların anayasal haklarını korumakta ve sosyal taleplerine cevap vermekte başarısız olduğu için mevcut hükümetin istifasını talep ediyoruz” dedi.

Şarku’l Avsat’ın yerel basından aktardığına göre, dün “Z Kuşağı 212” hareketinin çağrısına yanıt veren gençler tarafından Rabat, Kazablanka, Agadir ve Marakeş'te barışçıl gösteriler düzenlendi. Gösterilerde, güvenlik güçleri tarafından üç kişinin öldürüldüğü bir gecenin ardından kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi çağrısında bulunuldu.

Başkentin merkezindeki Agdal ticaret bölgesinde toplanan onlarca genç, ulusal bayraklar taşıyarak "Sadece stadyum değil, hastane istiyoruz" ve "Halk sağlık ve eğitim istiyor" gibi sloganlar attıktan sonra barışçıl bir şekilde dağıldı. Fas haber sitelerinin canlı yayınlarına göre yüzlerce kişi Kazablanka, Agadir ve Marakeş'te de benzer gösterilerde toplandı ve benzer sloganlar atarak "barışı" vurguladılar.

Hükümetin diyaloğa girme isteğini teyit etmesinden birkaç saat sonra, Başbakan Aziz Ahnuş'a yönelik bazı sloganlar atılarak istifası istendi. Bu, yetkililerin sağlık, eğitim ve yolsuzlukla mücadele gibi konularda kendisini "tartışma alanı" olarak tanımlayan bu gençlik grubunun çağrısına yanıt olarak bir izin verdiği ikinci gösteri.

Protestolar, hareketin protesto çağrısı yapmadığı şehirlerdeki gösterilere yönelik çağrının ardından yaşanan eşi görülmemiş şiddet olaylarında, krallığın güneyindeki bir jandarma karakoluna baskın yapmaya çalışan üç kişinin Fas güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürülmesinden bir gün sonra gerçekleşti.

Hareket dün yaptığı açıklamada, "Kamuoyuna ve yetkililere gösterilerimizin tamamen barışçıl olacağını temin ediyor ve her türlü şiddet, vandalizm veya isyanı reddediyoruz" ifadelerini kullandı. Ayrıca, özellikle "insan onuruna yakışır ve eşitsizlikten uzak eğitim" ve "istisnasız her vatandaş için sağlık" taleplerini yineledi.

Hareket, her gece Discord'da toplanarak tartışan ve oylama yapan liderlerinin kimliklerini açıklamasa da Sosyal Entegrasyon Bakanı Abdeljabbar Rachedi, “hükümetin gençlerin talepleriyle ilgili tartışmayı sanal dünyadan kurumlar arası diyaloga taşımaya istekli olduğunu” doğruladı.

Hareket, üyeleri her gece Discord'u tartışmak ve oylamak için bir araya geldiğinden, örgütleyicilerinin kimliğini açıklamasa da Sosyal Entegrasyon Bakanı Abdulcabbar Raşidi, “hükümetin gençlerin talepleriyle ilgili tartışmayı sanal dünyadan kurumlar arası diyaloga taşımaya hazıri olduğunu” vurguladı.

Bu hareketin adı, üyelerinin ait olduğu ve 1990'ların sonu ile 2000'lerin başı arasında doğan "Z Kuşağı" ile Krallık'ta arama yapmak için kullanılan ülke kodu 212 numarasının birleşmesinden geliyor. Eylül ayı ortasında Agadir'de sezaryen doğum için hastaneye kaldırılan 8 hamile kadının hayatını kaybetmesinden sonra düzenlenen gösterilerin ardından başlayan protestolar, diğer şehirlerde yayıldı.

2030 Dünya Kupası'na İspanya ve Portekiz ile ev sahipliği yapacak olan ve 2025 sonunda Afrika Uluslar Kupası'na ev sahipliği yapacak olan Krallık, yeni stadyumlar inşa etmek, hızlı tren ağını genişletmek ve çeşitli havalimanlarını modernize etmek gibi önemli altyapı projelerine girişti.

Sağlık Bakanı Amine Tahraoui, çarşamba akşamı Parlamento'da yaptığı açıklamada, "özellikle bazı bölgelerde sektörün karşı karşıya olduğu eksiklikleri gidermek için yetersiz kalan" hastaneler inşa etmek ve doktor sayısını artırmak için de çeşitli projeler başlattıklarını belirtti.

Fas Başbakanı Aziz Ahnuş dün, çarşamba akşamı Fas'ın birkaç küçük şehrinde meydana gelen şiddet olaylarında üç kişinin hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Geçen cumartesi başlayan protestoların ardından yaptığı ilk açıklamada Ahnuş, “Maalesef, son iki gün içinde tanık olduğumuz üzücü olayların ardından üç kişinin hayatını kaybettiğini” söyledi.

 İçişleri Bakanlığı sözcüsü Raşid el Halfi ise kimlikleri açıklanmayan üç kişinin, ülkenin güneyinde bir jandarma tugayına "baskın" yapmaya çalışırken, jandarmalar tarafından "meşru müdafaa" amacıyla öldürüldüğünü açıkladı.

Yetkililere göre saldırganlar, “mühimmat ve hizmet silahlarını” ele geçirmek için merkeze girmeye çalışıyordu. Bir önceki gün yaşanan şiddet ve ayaklanmaların “maalesef çeşitli bölgelerde daha ciddi ve tehlikeli boyutlara ulaştığını, isyancıların kesici silahlar kullanarak saldırılarda bulunduğunu, devlet binalarını ve güvenlik merkezlerini basıp yağmaladığını” belirtti. Yetkililerin “kamu düzenini korumaya ve hak ve özgürlüklerin meşru sınırları ve belirlenen yasal çerçeve içinde kullanılmasını sağlamaya” kararlı olduğunu vurguladı.

Çarşamba günkü olaylar, genellikle barışçıl olan krallıkta şok etkisi yarattı ve birçok reşit olmayan kişinin katılımıyla gerçekleşti. Gösterileri çağrısı yapan hareket, bu olaylardan uzak durdu. Rabat'ın ikiz şehri Salé'de maskeli kişiler, herhangi bir slogan atmadan iki polis arabasını ve bir banka şubesini ateşe verdi.

Bu olayların ertesi günü, Hişam Medeni adlı bir şehir sakini, “Salé'de vandalizm eylemlerini gerçekleştirenlerin, Z212 gençlik hareketiyle hiçbir ilgisi yok. Onlar, kargaşa çıkarmak amacıyla gelen haydutlar." dedi. Şiddet olayları salı gecesi, özellikle Oujda (doğu) ve Inzegan (güney) bölgelerinde güvenlik güçleriyle yaşanan ilk çatışmalarla başladı. Çatışmalarda çoğu polis memuru olmak üzere yaklaşık 300 kişi yaralandı ve 400'den fazla kişi gözaltına alındı.

Fas İnsan Hakları Derneği'ne göre, cumartesi gününden bu yana Rabat'ta yüzlerce genç gözaltına alındı ve bunların çoğu serbest bırakıldı. Fas'ın başkentinde, yakında altısı tutuklu olmak üzere toplam 134 kişi yargılanması bekleniyor.