Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme planının uygulanması için ‘birincil garantinin Trump'ın kendisi’ olduğunu düşündüğünü belirtti. Abdulati, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, ABD Başkanı’nın ‘bu planı uygulamaya ve Ortadoğu'da güvenlik, istikrar ve barışı sağlamaya kararlı olduğunu açıkça belirttiğini’ söyledi.
Abdulati, geçen ay New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu sırasında, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye başta olmak üzere Arap ve İslam ülkelerinden çok sayıda lider ve bakanın katıldığı Trump ile yapılan toplantıya Başbakan Mustafa Medbuli ile birlikte katıldı.
Abdulati'nin açıklamaları, Mısır'ın bugün ev sahipliği yaptığı, Trump'ın planının ilk aşamasının İsrail ve Hamas arasında arabulucuların gözetiminde uygulanmasına yönelik müzakerelerden birkaç saat önce geldi. Filistinli gruplar, İsrail'in anlaşmayı ihlal edeceğinden endişe duyuyor.
Abdulati, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, Trump'ın ‘BM Genel Kurulu'nun New York'ta düzenlenen toplantısında Arap ve İslam dünyasının liderlerine ilettiği mesajlarla’ Ortadoğu'da barışın sağlanması konusundaki taahhütlerini ve kararlılığını dile getirdiğini bildirdi.
Arap ve Avrupalı kaynaklara göre Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ‘kolunu bükebilecek’ tek kişi. Netanyahu, Filistin devletinin kurulmasını da içeren Amerikan planını kabul etti, ancak İsrail'e döndükten hemen sonra ‘Filistin devletinin kurulmasını kabul etmediğini ve etmeyeceğini’ açıkladı.
Sorumluluk alma
Kahire, Hamas'ın ABD girişimi karşısındaki tepkisini olumlu değerlendiriyor. Bakan Abdulati, bu tepkiyi ‘Hamas ve tüm Filistinli grupların, Filistin halkının kaderini ve sivillerin korunmasını göz önünde bulundurarak sorumluluk alan bir adım’ olarak görüyor.
Abdulati, ‘savaşı sona erdirmek, ilhakı ve yerinden edilmeyi reddetmek dahil olmak üzere Trump'ın planının olumlu yönlerini’ sıraladı ve ‘bunların hepsinin, söz konusu planı sahada uygulanabilir hale getirmek için önemli ve güçlü unsurlar olduğunu’ açıkladı.
Abdulati, “Filistin'in yanıtının doğru yönde atılmış çok olumlu bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bunu takdir ediyoruz ve diğer tarafın (İsrail) plan kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmesini umuyoruz. Böylece her iki taraf da yükümlülüklerini yerine getirmiş olacak” ifadelerini kullandı.
Detaylar tartışılmalı
Bakan Abdulati, ABD planında ‘tartışılması ve açıklığa kavuşturulması gereken detaylar olduğunu’ inkâr etmiyor ve bunun ‘doğal olduğunu, çünkü hiçbir planın tüm konuları ve detayları kapsayamayacağını’ düşünüyor. Abdulati’ye göre plan, savaşı ve cinayetleri sona erdirmek, insani yardım sağlamak, rehineleri serbest bırakmak ve cesetleri iade etmek için genel bir çerçeve sunuyor.
Abdulati, “Zemin hazırlamak ve doğru ortamı yaratmak için teknik düzeyde yapılacak müzakerelerle ele alınması gereken birçok ayrıntı var” dedi.
Bu bağlamda Mısırlı bakan, ülkesinin ev sahipliği yaptığı toplantıları ‘planın ilk aşamasını tamamlamak için teknik toplantılar’ olarak nitelendirerek, planın unsurlarını ‘her iki taraftan rehine ve mahkumların serbest bırakılması ve İsrailli cesetlerin teslim edilmesi’ olarak sıraladı ve bunun ‘bir başlangıç ve ilk aşama olduğunu, ardından sonraki aşamaların geleceğini’ belirtti.
Netanyahu isyan edecek mi?
Mısırlı bakanın Şarku'l Avsat ile yaptığı görüşme sırasında, Amerikan talebinin ardından ilk gün en az 30 kişinin öldürüldüğü göz önüne alındığında, İsrail'in ateşkes taahhüdünde bulunmayacağına dair beklentilerle ilgili bir soru ortaya çıktı: Bu, Netanyahu'nun Başkan Trump'a ‘isyan’ edebileceği anlamına mı geliyor?
Bakan Abdulati bu soruya şöyle yanıt verdi: “Bu savaşı sona erdirip barışı getirmek için Başkan Trump'ın liderliğine ve önemli planını uygulamaya koyma kararlılığına her zaman güveniyoruz. Bunu İsrail tarafına dayatabilecek tek kişi o.”
Abdulati, “Bugün önemli olan, Arap ve İslam ülkeleri ile uluslararası toplum tarafından memnuniyetle karşılanan bir planın olması. Bizler bu planın sahada uygulanmasına yardımcı olmak için çaba göstereceğiz. Planın hükümlerinin uygulanması ve gerçeğe dönüştürülmesi için Amerikan tarafı ve ilgili taraflarla temas halindeyiz” şeklinde konuştu.
Mısır'ın ‘uluslararası istikrar gücü’ ile ilgili koşulları
Bir diğer önemli soru, ‘uluslararası istikrar gücünün’ oluşturulması ve bu gücü oluşturacak taraflarla ilgili: Mısır bu gücün bir parçası olacak mı?
Gerçek şu ki Mısır Dışişleri Bakanı, uluslararası bir gücün konuşlandırılmasını reddetmiyor, aksine teşvik ediyor, ancak birkaç konunun dikkate alınmasını istiyor. Bunların en önemlileri, söz konusu gücün görevinin tanımlanması, BM Güvenlik Konseyi kararıyla kurulması ve işlevlerinin açıkça belirtilmesi.
Abdulati'ye göre istikrar gücü, Batı Şeria'da olduğu gibi, Gazze Şeridi'nde güvenliği sağlamak ve kanunları uygulamakla sorumlu kurum olarak Filistin polisini desteklemek ve Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasındaki ulusal birliği pekiştirmek için çalışmalı. Çünkü bu iki bölge Filistin devletinin geleceğini oluşturmakta.
Bakan Abdulati, ülkesinin bu güce katkısını Amerikan katkısının varlığıyla ilişkilendirerek şöyle açıkladı: “Bir grup ülkenin katkıda bulunduğu bir güçten bahsediyoruz. ABD bu noktada önemli ve etkili bir role sahip. Onun katkısı etkili olacak. Gelecekte, iki bölge arasındaki organik bağı pekiştirmek için Batı Şeria'da bu gücün varlığı olmalı.”
Abdulati, ‘güvenlik düzenlemelerinin Filistinlilerin günlük yaşamlarını yönetme açısından ele alınması gerektiğine ve uluslararası gücün Filistin polisine yardım ve destek sağlama ve Filistin polisiyle birlikte sınırlar ve geçiş noktaları için dış güvenlik sağlama konusunda bir rolü olduğuna’ inanıyor.
Abdulati sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası güç, ortaya çıkan sorunları çözmek ve Filistin polisine eğitim ve teknik destek sağlamak için İsrail tarafıyla temas noktası olarak önemli bir rol oynayacak.”
Mısırlı bakan, ‘Gazze Şeridi'ndeki herhangi bir uluslararası varlığın, doğası gereği, BM Güvenlik Konseyi'nin kararlaştırdığı geçici bir dönem için, yani Filistin Yönetimi'nin Gazze'ye konuşlanarak Batı Şeria ile Gazze Şeridi arasındaki organik birliği teyit etmesini sağlamak amacıyla sınırlı bir süre için olacağını’ vurguladı.
Hamas'ın silahları
Şarku'l Avsat, Abdulati'ye Hamas'ın silahlarının teslim edilmesi konusunu sorduğunda, Abdulati bunu ‘Filistinliler tarafından ele alınacak bir Filistin meselesi’ olarak değerlendirdi. Abdulati, “Hamas, Trump'ın planını ve bunun gerektirdiklerini kabul etti… Geçiş döneminin sona ermesinden sonra polis ve Filistin Yönetimi'nin doğal olarak görevi devralmasını bekliyoruz. Bu, bağımsız bir Filistin devletinin doğmasına yol açması gereken siyasi ufka hazırlık niteliğindedir. Bu olmadan, Filistin meselesinin kalıcı ve nihai bir çözümü veya nihai bir uzlaşması hakkında konuşmak imkansızdır” ifadelerini kullandı.
Trump'ın planının ‘siyasi bir ufuktan bahsettiğini ve pozisyonun çok net olduğunu’ hatırlatan Abdulati sözlerini şöyle noktaladı: “Arap pozisyonunu, İslam ülkelerinin pozisyonunu, Avrupa'nın pozisyonunu ve uluslararası konsensüsü defalarca açıkladık. Bu konsensüs, iki devletli çözüm ve Filistin halkının meşru özlemlerini ve kendi kaderini tayin hakkını somutlaştıran bir Filistin devletinin kurulması dışında nihai bir çözümün olamayacağı yönünde.”