Filistinli bir tutuklu, hastaneye kaldırıldıktan sonra İsrail hapishanesinde hayatını kaybettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5194948-filistinli-bir-tutuklu-hastaneye-kald%C4%B1r%C4%B1ld%C4%B1ktan-sonra-i%CC%87srail-hapishanesinde
Filistinli bir tutuklu, hastaneye kaldırıldıktan sonra İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti
Ekim 2025'in başına kadar İsrail işgal hapishanelerindeki toplam tutuklu ve hükümlü sayısı 11 bin 100'ü aştı (EPA)
Filistinli iki insan hakları örgütü dün yaptığı açıklamada, İsrail tarafından bir buçuk yıl önce tutuklanan bir Filistinlinin İsrail hastanesine kaldırıldıktan sonra hayatını kaybettiğini bildirdi.
Reuters'ın haberine göre Filistin Kurtuluş Örgütü Tutuklu İşleri Komisyonu ve Filistin Mahkumlar Kulübü, "El Halil Valiliği'ne bağlı Zahiriye kasabasından 22 yaşındaki idari tutuklu Ahmed Hatem Muhammed Hudeyrat'nın, Soroka İsrail Hastanesi'nde öldüğü" yönünde bildirim aldıklarını açıkladı.
İki örgüt, ortak açıklamalarında, Hudeyrat'ın "23 Mayıs 2024'te tutuklandığını ve işgalin, kronik diyabet hastası olduğunu ve tutukluluk süresinin büyük bir kısmını Negev Hapishanesi'nde zorlu ve insanlık dışı koşullarda geçirdiğini bilmesine rağmen, onu herhangi bir suçlamada bulunmadan idari olarak tutmaya devam ettiğini" belirtti.
İsrail yetkilileri, tutuklu Hudeyrat'ın ölümüyle ilgili henüz bir açıklama yapmadı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail, tutuklular hakkında gizli güvenlik dosyalarına dayanarak Filistinlileri yargılamadan üç ila altı ay arasında değişen ve yenilenebilir sürelerle tutuklayabilen eski bir İngiliz yasasını kullanıyor.
İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutukluların durumunu izleyen Filistinli örgütler, İsrail'in son iki yılda bin 600'ü çocuk ve 595'i kadın olmak üzere 20 bin Filistinliyi tutukladığını belirtti.
Örgütler dün yaptıkları açıklamada, bu sayıların "işgal tarafından gözaltına alınan ve gözaltında tutulanların yanı sıra daha sonra serbest bırakılanların tutuklamalarını da içerdiğini" ifade etti. Bu, sadece iki yıl içinde tutuklama sayısında tarihi bir dönüm noktası teşkil ediyor.
Örgütler açıklamalarına şöyle devam etti: "Bu rakamın, Gazze'deki binlerce kişi olduğu tahmin edilen tutuklamaları ve 1948'de işgal edilen topraklardaki (İsrail) tutuklama kampanyalarıyla ilgili verileri içermediğini vurguluyoruz."
Filistin resmi istatistiklerine göre, "Ekim 2025 başı itibarıyla İsrail işgal hapishanelerindeki tutuklu ve hükümlülerin toplam sayısı 11 bin 100 kişiyi aşıyor. Ancak bu sayıya işgal ordusuna bağlı kamplarda tutulan tutuklular dahil değil."
Blair'in önümüzdeki beş yıl boyunca Gazze Şeridi'ni yönetme planının ayrıntıları neler?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5194969-blairin-%C3%B6n%C3%BCm%C3%BCzdeki-be%C5%9F-y%C4%B1l-boyunca-gazze-%C5%9Feridini-y%C3%B6netme-plan%C4%B1n%C4%B1n-ayr%C4%B1nt%C4%B1lar%C4%B1
Blair'in önümüzdeki beş yıl boyunca Gazze Şeridi'ni yönetme planının ayrıntıları neler?
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar, 7 Ekim 2025 (AP)
Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde pazartesi günü Gazze'nin geleceği için genel bir çerçeve oluşturan ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik planının ilk aşamasının uygulanmasına ilişkin müzakereler başlarken, görüşmeler ‘ertesi gün’ olarak adlandırılan döneme, yani Hamas'ın kaderi, silahsızlanma, yönetim, yeniden yapılanma ve Gazze ile Batı Şeria ve Gazze ile Filistin Yönetimi arasındaki ilişkiler de dahil olmak üzere Gazze Şeridi'nin tüm yönleriyle geleceğine odaklanmaya başladı.
Bu bağlamda, Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair'in oynadığı rol ön plana çıktı. Çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgiler, Trump planının geçtiğimiz ağustos ayı sonunda Beyaz Saray'da yapılan görüşmeler sırasında şekillendiğini gösteriyor. Bu görüşmelere ABD Başkanı, damadı Jared Kushner -ki kendisi Trump’ın ilk dönemindeki gibi yine resmi bir unvan taşımadan diplomatik sahneye geri döndü- ve Tony Blair katıldı.
Diğer bilgiler, eski başbakanın birkaç yıl önce kurduğu bir araştırma enstitüsü olan Tony Blair Küresel Değişim Enstitüsü'nün, Trump'ın önerilerinin temelini oluşturan planın taslağını hazırladığını gösteriyor. 18 Eylül'den bu yana, planın ayrıntıları sızmaya başladı.
İsrail ve İngiliz medya kuruluşları planın bazı hükümlerine değindikten sonra, Fransız gazetesi Le Figaro pazartesi günü planı ayrıntılı olarak sundu.
Trump'ın planının Gazze Şeridi'nin yönetimi ile ilgili dokuzuncu maddesinde, Trump'ın başkanlık yapması beklenen ‘barış komitesinin’ denetimi altında faaliyet gösterecek bir ‘geçiş otoritesinin’ kurulmasından bahsediliyor. Bu maddede adı geçen tek isim Blair, bu da ABD'nin onu bu otoritenin başına geçirmek için hazırladığını gösteriyor.
Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair, 13 Temmuz 2025 tarihinde Ürdün'ün başkenti Amman'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi. (AFP)
Şarku’l Avsat’ın Le Figaro gazetesinden aktardığına göre 21 sayfalık plan, bölgenin yönetimini ‘Gazze için uluslararası geçiş otoritesine’ emanet ediyor. Gazete, planın ‘Tony Blair'in ofisi ve Trump yönetimine yakın ABD-İsrail çevreleriyle bağlantılı bir ekip tarafından’ hazırlandığını ve üç ila beş yıl süreceğini belirtiyor.
Diğer kaynaklar ise planın, Birleşmiş Milletler'in (BM) Batı Yeni Gine, Kamboçya, Kosova ve Doğu Timor'da kurduğu geçiş yönetimleri modellerinden bir dereceye kadar esinlendiğini belirtiyor.
Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi
Yayınlanan belgeye göre, Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi (GITA), Gazze Şeridi'nin yönetiminin ve geleceğinin temel taşını temsil ediyor ve kapsamlı olması amaçlanıyor.
GITA'nın ‘tüm yürütme, yasama ve yargı yetkilerini kullanacağı’ belirtilen belgede şöyle deniliyor: “GITA, yargıçları, bakanları ve güvenlik kurumlarının başkanlarını atar ve uluslararası otorite adına kararlar alır. Hiçbir Filistinli kuruluş onun kararlarını bozamaz.”
Belgede, söz konusu ‘otoriteyi’ kimin oluşturacağına dair herhangi bir bilgi bulunmaması dikkat çekiyor. Zira ne BM Güvenlik Konseyi ne de başka herhangi bir resmi uluslararası kuruluş belgede yer almıyor. Belge, üç ila beş yıl arasında bir süreden bahsetmekte olup, bu sürenin uzatılıp uzatılmayacağı bilinmiyor.
Gerçek şu ki, Gazze Şeridi'nde güvenliği ve silahlı grupların silahsızlandırılması gibi diğer görevleri üstlenecek ‘uluslararası gücün’ bir parçası olması planlanan ülkeler, yetki alanlarının BM Güvenlik Konseyi'nin kararıyla belirlenmesini ısrarla talep ediyorlar, ancak belgede BM Güvenlik Konseyi'nden hiç bahsedilmiyor.
Planın ‘birinci kademesi’, Blair'in genel koordinatör veya icra kurulu başkanı olarak denetlediği, iş adamları, diplomatlar ve ekonomi uzmanları arasından seçilen 7 ila 10 üyeden oluşan bir ‘uluslararası yönetim kurulundan’ oluşuyor.
Bu kurul, ‘siyaset, güvenlik ve ekonomi alanlarında temel kararları almakla’ sorumlu olduğu için geniş yetkilere sahip. Kurulun merkezinin Gazze dışında, Katar'ın başkenti Doha'da veya Mısır'ın el-Ariş kentinde kalması öneriliyor.
Tony Blair, 4 Mayıs 1998 tarihinde Londra'daki Başbakanlık Konutu’nda merhum Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile tokalaşırken (AFP)
Önerilen isimler arasında, geçiş dönemi otoritesinin başkanı olarak Blair'in yanı sıra, insani yardım işlerinden sorumlu başkan yardımcısı olarak Hollandalı Sigrid Kaag, yeniden inşa fonunun başkanı olarak Amerikalı Mark Rowan, bölgesel yatırımların başkanı olarak Mısırlı Necib Saviris ve İbrahim Anlaşmaları'nın temsilcisi olarak İsrail asıllı Amerikalı Aryeh Lightstone yer alıyor. Son olarak, belgede yetki sahibi olmayan, kimliği belirsiz bir Filistinli ‘temsilciden’ bahsediliyor.
Plan, ‘tarafsız, partizan olmayan profesyoneller’ arasından seçilen Filistinlilerden oluşan bir ‘ikinci kademe’ öneriyor. Bu kişilerin görevi, GITA'nın doğrudan denetimi altında kamu sektörlerini yönetmek olacak. Daha fazla güvence sağlamak için plan, bu kişilerin ‘uluslararası bir komite tarafından periyodik olarak denetleneceklerini’ belirtiyor.
‘Üçüncü kademe’, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'dan Filistinli şahsiyetlerden oluşan ve tamamen danışma rolünde olan, herhangi bir yürütme yetkisi bulunmayan bir ‘yerel danışma konseyinden’ oluşuyor.
Ekonomik bileşen
Gazze Şeridi’nde eşi görülmemiş bir yıkım yaşandığı göz önüne alındığında, misyonu Gazze Şeridi’ni rehabilite ederek daha iyi bir yaşam alanı haline getirmeye odaklanacağı için ekonomik boyut büyük önem taşıyor.
Bu nedenle, yukarıda bahsedilen kişiler tarafından yönetilecek olan ‘Gazze İyileştirme ve Yatırım Fonu’ adlı uluslararası bir fonun kurulması büyük önem taşıyor. Le Figaro'ya göre, bu fonun finansmanı Batı yatırımları ve uluslararası garantili kredilerin yanı sıra yabancı bağışlarla sağlanacak.
Burada iki önemli gözlem yapılabilir. Birincisi, İsrail'in Gazze Şeridi'nin yıkımındaki sorumluluğundan ve uçakları, tankları ve buldozerleriyle yıkılanların yeniden inşasına katkısından hiç bahsedilmemesi. İkincisi ise, yeniden inşa projelerinin, şirketlerin yatırım yapıp kârı paylaşması ilkesine dayanan ticari bir kâr modeline göre yürütülecek olması.
Güvenlik ve siyasi yönler
Plan, BM veya ABD liderliğindeki koalisyonun denetimi altında çok uluslu bir güvenlik gücü kurulmasını öneriyor ve ‘geçiş döneminde Gazze Şeridi'ndeki tüm silahlı Filistin gruplarının tamamen yasaklanmasını’ kesin bir dille vurguluyor. Bu gücün görevleri arasında ‘uluslararası denetim altında Filistin güvenlik hizmetlerinin yeniden yapılandırılması’ da yer alıyor.
Gazze şehrine yönelik bombardıman, pazartesi gününden bu yana Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde devam eden müzakerelere rağmen dün de sürdü. (EPA)
Geçiş dönemi otoritesinin çalışmaları ve hedefleri ile ilgili olarak, ilk üç aylık bir kuruluş aşaması öngörülmekte olup, bu aşamada otorite faaliyete geçecek ve Gazze Şeridi dışında kalacak üyeleri seçilecek. ‘İlk konuşlandırma’ olarak adlandırılan ikinci aşama, yeni yönetimin tam anlamıyla göreve başlaması ve güvenlik durumunun sağlanması için altı ay sürecek. Bundan sonra, altyapı projelerine odaklanan ve iki ila üç yıl sürecek yeniden inşa aşaması başlayacak.
Son olarak planda, Trump planında ifade edildiği gibi, sorumlulukların ‘reform edilmiş Filistin Yönetimi’ne kademeli olarak devredilmesinin’ başlamasına atıfta bulunuluyor.
Planda dikkat çeken noktalardan biri, bölge halkının adeta yok sayılması. Yeniden imar meselesine değinilmesine rağmen, evleri yıkılan ve yerinden edilmiş Filistinliler bu planda görünmüyor. Plan, Filistin kurumlarını dışlayan bir nitelik taşırken, güvenlik sorumluluğunu da yıllar boyunca tamamen Filistin dışı güçlere devrediyor. Ayrıca, yeniden imarın büyük ölçüde kâr amacı güden şirketlerin faaliyetine bağlanması öngörülüyor. Başka bir deyişle, planın yayımlanan haliyle hayata geçirilmesi durumunda, önümüzdeki beş yıl boyunca Gazze Şeridi’nin kaderi dış aktörlerin elinde olacak.
Soru şu: Ortadoğu Dörtlüsü'nün temsilcisi olarak geçirdiği yıllarda hiçbir ilerleme veya başarı kaydetmemiş olmasına rağmen, Blair'in Amerikan iradesiyle Ortadoğu sahnesine geri getirilen planı uygulanacak mı?
Hamas, Trump ve destekçi ülkelerden Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için garantiler istiyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5194954-hamas-trump-ve-destek%C3%A7i-%C3%BClkelerden-gazze-%C5%9Feridindeki-sava%C5%9F%C4%B1-sona-erdirmek-i%C3%A7in
Hamas, Trump ve destekçi ülkelerden Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için garantiler istiyor
İsrail saldırılarının ardından Gazze Şeridi'nden yükselen dumanlar, 7 Ekim 2025 (Reuters)
Hamas'ın baş müzakerecisi Halil el-Hayye, Mısır'ın ev sahipliğinde İsrail ile yürütülen dolaylı görüşmeler kapsamında dün yaptığı açıklamada, hareketin ‘Başkan Donald Trump ve destekçi ülkelerden savaşın sonsuza kadar sona ereceğine dair garanti istediğini’ duyurdu.
El-Hayye dün Kahire el-İhbariyye televizyonuna verdiği demeçte, “İsrail işgalini yaşadık ve ona bir an bile güvenmiyoruz” dedi.
El-Hayye, “Tarih boyunca İsrail işgali sözlerini tutmadı. Bu yüzden Başkan Trump ve destekçi ülkelerden gerçek garantiler istiyoruz... Savaşı sona erdirmek için tüm olumlu adımları atmaya hazırız” ifadelerini kullandı.
Rehinelerin iadesi
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise dün, 7 Ekim saldırısının ikinci yıldönümünde yaptığı konuşmada, Hamas'ın elinde tuttuğu tüm rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamakla başlayarak Gazze Şeridi'ndeki savaşın tüm hedeflerine ulaşma sözü verdi.
Berlin'de Hamas'ın İsrail'e saldırısının ikinci yıldönümünü anmak için düzenlenen gösteri sırasında sandalyelerin üzerine yerleştirilen İsrailli kurbanların ve rehinelerin fotoğrafları (EPA)
Netanyahu, “Kader belirleyici ve kararlı günler yaşıyoruz. Savaşın tüm hedeflerine ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz; kaçırılanların geri getirilmesi, Hamas'ın iktidarının ortadan kaldırılması ve Gazze Şeridi'nin bir daha asla İsrail için tehdit oluşturmamasının sağlanması” şeklinde konuştu.
Mahkûm listeleri
Kahire el-İhbariyye televizyonu dün, Mısır'ın Hamas ve İsrail arasındaki takas anlaşması uyarınca serbest bırakılacak Filistinli mahkûmların listesini görüşmeye başladığını doğruladı. Hamas'ın serbest bırakılmasını talep ettiği mahkûm listesinde Mervan Bergusi, Ahmed Saadat, Hasan Selame ve Abbas es-Seyyid'in yer aldığı belirtildi.
Kahire el-İhbariyye, isimsiz kaynaklara atıfta bulunarak, Hamas'ın tüm rehineleri ve cesetleri teslim etmeye hazır olduğunu doğruladığını, ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın planını uygulamak için gerekli mekanizma ve prosedürlerin açıklığa kavuşturulmasını ve İsrail'in yeniden savaşa girmeyeceğine dair garantiler talep ettiğini bildirdi.
Kanal, Katar, Türkiye ve ABD'den heyetlerin planın uygulanmasına ilişkin toplantılara katılmak üzere Şarm eş-Şeyh'e gelmeye devam ettiğini belirtti.
Kanal, Mısır'ın Trump'ın 20 maddelik planını uygulamak için gerekli mekanizma ve prosedürleri belirlemek ve net bir anlaşmaya varmak için çeşitli taraflarla çabalarını yoğunlaştırdığını doğruladı.
Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığına göre İsrail ve Hamas, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek amacıyla Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen müzakerelerin ilk iki gününde ‘ilerleme’ kaydetti.
CNN, bu ilerlemenin sonucunda ABD ve Katar'dan üst düzey yetkililerin bugün Şarm eş-Şeyh'e gelmesinin beklendiğini de belirtti. Kanal, görüşmelerin ‘kalan ayrıntıları’ ele almayı ve tüm tarafların üzerinde anlaşabileceği bir uygulama mekanizması geliştirmeyi amaçladığını bildirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, daha önce başka bir ABD ekibinin müzakerelere katılmak üzere yola çıktığını duyurmuş, Şarm eş-Şeyh görüşmelerini ‘ciddi’ olarak nitelendirmiş ve “Ortadoğu'da barışın sağlanması ihtimali var” demişti.
Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, kalıcı bir ateşkes sağlanması için bölgesel ve uluslararası çabaların yoğunlaştığı bir ortamda, Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin de bu sabah müzakerelere katılmak üzere Şarm eş-Şeyh'e gideceğini söyledi.
Diğer yandan Anadolu Ajansı (AA), Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın'ın da müzakerelere katılmak üzere Şarm eş-Şeyh'e gideceğini bildirdi.
Hamas liderlerinden Fevzi Berhum dün erken saatlerde yaptığı açıklamada, hareketin Mısır'daki müzakere heyetinin savaşı sona erdirmek ve ‘adil’ bir esir takası anlaşması imzalamak için tüm engelleri aşmaya çalıştığını söyledi. Berhum, İsrail'in mevcut müzakere turunu engelleme girişimlerine karşı uyarıda bulundu.
Berhum, Hamas'ın ‘kalıcı ve kapsamlı bir ateşkes, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerinden tamamen çekilmesi, yardımların sınırlama olmaksızın girişi, yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünün garanti edilmesi ve kapsamlı bir yeniden inşa sürecinin derhal başlatılmasını’ içeren bir anlaşma aradığını ifade etti.
Mısır medyası, Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin dün yaptığı açıklamada, ABD tarafının bugün, Kızıldeniz'deki Mısır kenti Şarm eş-Şeyh'te Hamas ve İsrail arasında devam eden müzakerelere katılacağını söylediğini aktardı.
Özgürlük Filosu: İsrail ordusunun saldırısı altındayız ve birçok tekneye el konulduhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5194936-%C3%B6zg%C3%BCrl%C3%BCk-filosu-i%CC%87srail-ordusunun-sald%C4%B1r%C4%B1s%C4%B1-alt%C4%B1nday%C4%B1z-ve-bir%C3%A7ok-tekneye-el
Filistin bayrakları taşıyan insanlar, Sicilya'nın Siraküza kentindeki bir limanda Gazze'ye doğru yola çıkmadan önce Özgürlük Filosu gemisi "Hanzala"nın etrafında toplandılar (AFP- Arşiv)
Özgürlük Filosu: İsrail ordusunun saldırısı altındayız ve birçok tekneye el konuldu
Filistin bayrakları taşıyan insanlar, Sicilya'nın Siraküza kentindeki bir limanda Gazze'ye doğru yola çıkmadan önce Özgürlük Filosu gemisi "Hanzala"nın etrafında toplandılar (AFP- Arşiv)
Gazze'ye ulaşmaya çalışan Özgürlük Filosu, gemilerinin İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve kuşatma altındaki Filistin topraklarına doğru seyir halindeyken bugün birkaç geminin durdurulduğunu açıkladı.
Filo Instagram'da yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun sinyalleri bozduğunu ve en az iki gemiye çıktığını belirtti.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة