Filistin’de üniversite öğrencileri seçime gidiyor

Seçimlerden bir gün önce Birzeit Üniversitesi'nde taraflar arasında düzenlenen münazara (üniversitenin web sitesi)
Seçimlerden bir gün önce Birzeit Üniversitesi'nde taraflar arasında düzenlenen münazara (üniversitenin web sitesi)
TT

Filistin’de üniversite öğrencileri seçime gidiyor

Seçimlerden bir gün önce Birzeit Üniversitesi'nde taraflar arasında düzenlenen münazara (üniversitenin web sitesi)
Seçimlerden bir gün önce Birzeit Üniversitesi'nde taraflar arasında düzenlenen münazara (üniversitenin web sitesi)

Batı Şeria'daki Filistin üniversitelerinde Öğrenci Konseyi seçimleri her geçen yıl daha önemli hale geliyor. Zirâ Filistinli örgütlerin popülaritesini ölçen bu seçimler, yaklaşık 18 yıldır cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin askıya alınması dolayısıyla kamuoyunun fikrini gösteriyor.

Filistinli örgütleri temsil eden öğrenci blokları bu ay çoğu Filistin üniversitesinde seçimler düzenledi. En son ise dün Filistin Yönetimi’nin kalesi sayılan Ramallah’daki Birzeit Üniversitesi Öğrenci Konseyi seçimleri düzenlendi. Geçtiğimiz yıl Fetih Hareketi ciddi bir yenilgiye tanıklık etmişti. O dönemde hareketin Filistin Otoritesi ile ilişkisi, hareketin otoriteden ayrılma olasılığı yeniden gündeme gelmişti.

Filistinliler haftalardır bu seçimlerle meşguldü. Bir üniversitede kazanılan zaferin, ağır silahların kullanıldığı ya da belirli bir müfredatın doğruluğunu ilan eden bir şenliğe dönüştüğünü, yenilginin hesap sorulmasını gerektiren bir duruma veya üzerine inşa edilmesi gereken makul bir yarışa nasıl dönüştüğünü bu seçimlerde gözlemlemek mümkün.

Gazze’deki kısa süreli savaşın ardından Filistinlilerin Batı Şeria'da yaşadığı karmaşık durum ışığında, bu yıl seçimlere ve sonuçlarına olan ilgi önceki yıllara göre daha netti. Bu sonuçların siyasi, örgütsel ve toplumsal boyutları bulunuyor.

Filistinli yazar Hedil Yasin yayınlanan yeni makalesinde, bu seçimlerin Filistin başkanlık ve yasama seçimlerinin yapılmadığı bir ortamda siyasi boşluğu doldurma girişimini temsil ettiğine inanıyor. Bu seçimlere olan yoğun ilginin bu şekilde açıklanabileceğine değinen Yasin, zirâ öğrenci seçimlerine katılan partilerin sonuçları Filistin toplumundaki popülaritelerinin bir ölçüsü olarak gördüğünü ifade ediyor.

Birzeit Üniversitesi'nde seçimlerden bir gün önce Filistin sokaklarında kaydedilen kalabalığın ve kutuplaşmanın boyutu, Öğrenci Konseyi seçimlerini kazanmak için yapılan çekişmenin rekabet sınırlarını nasıl aştığını gösterdi. Filistinli grupların liderleri, politikacıları, temsilcileri ve öğrencileri arasında düşmanca bir nitelik kazandı. Gruplardaki kadınlar dahi karşılıklı suçlamalardan ve karşılıklı tepkilerden nasibini aldı.

Öğrenciler arasındaki münazaraların Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün boyutunu yansıtması dikkat çekiciydi. Öyle ki, diğer hiziplere bağlı olanların Fetih Hareketi’nden veya Hamas hareketinden kız öğrencilere hakaret ettiği kaydedildi. Hem üniversitelerde hem de dışarıda kaydedilen gergin atmosfer, siyasetçilerin tutumlarına ve sosyal medya sayfalarına da yansıdı.

Fetih yetkilisi Munir el-Cagub, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, “16 yıllık bir bölünme varken biz hala farklılıklarımızın yaratıcılığın ve istisnanın kaynağı olduğunu öğrenemedik. Kendi ellerimizle kendimizi devirmek için yarışıyoruz. hatalarımızı yakalamak için hiçbir fırsatı kaçırmıyoruz. İşgal ile mücadele önceliğini bırakıp ikincil meselelerle ilgilenir hale geldik” vurgusunda bulunuyor.

Teknolojik gelişmelerin ve sosyal paylaşım sitelerinin durumu körüklemede büyük katkısı olduğunu söyleyen Cagub, üniversite yaşamının öğrencilere bırakılmasını talep etti.

Birzeit Üniversitesi’ndeki seçimler, Fetih Hareketi’nin geçen yılki yenilgisi ardından bu yıl yoğun bir ilgi gördü. Fetih Hareketi mensupları istifaların ve geri dönüş vaatlerinin ardından bu başarısızlığın üstesinden gelip gelinmediğini görmek isterken Hamas ise üniversitede ve Batı Şeria'da hala en güçlü varlığa sahip olduğunu kanıtlamak istiyor.

Fetih Hareketi’nin öğrenci kolu “Şehit Yaser Arafat Bloğu” geçen yıl Birzeit Üniversitesi Öğrenci Konseyi seçimlerini yalnızca 18 sandalye alarak kaybetmişti. Hamas hareketinin öğrenci kolu İslami Blok ise 28 sandalye, Halk Kurtuluş Cephesi öğrenci kolu İlerici Öğrenci Kutbu ise 5 sandalye kazanmıştı.

Bu yıl, Şehit Yaser Arafat bloğu, İslami Vefa Bloğu ve İlerici Öğrenci Kutbu 51 sandalye için yarıştı.

Söz konusu seçimler öncesinde ise Hamas hareketinin öğrenci kolu, 2006'dan bu yana ilk kez Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus'taki en-Necah Ulusal Üniversitesi'ndeki Öğrenci Konseyi seçimlerini kazanmıştı. Fetih bu seçimlerde 38, Hamas ise 40 sandalye elde etmişti.

Hamas, 2017'deki son üniversite seçimlerini belirleyen Fetih'in önüne geçti. Söz konusu seçimlerde Fetih 41, İslami Blok ise 34 sandalye almıştı.

Hamas, İslami Blok'un yeni büyük zaferinin Filistinli kitlelerin ve öğrencilerin direniş seçimi ve projesi etrafında bir araya gelmelerini yeniden teyit ettiğini vurguladı.

Beytüllahim Üniversitesi’ndeki son seçimler

Hamas hareketi, bu başarıyı, Batı Şeria'daki üniversitelerde demokratik ortamın korunması ve tüm Filistin kurumlarında düzenli seçimlerin yapılması yolunda bir adım daha atmak için bir fırsat olarak gördü. Bu ifadelerle dalga geçen Fetih Hareketi ise Hamas’ı Batı Şeria'da olduğu gibi Gazze Şeridi'ndeki üniversitelerde de seçim yapılmasına izin vermesi çağrısında bulunuyor.

Hamas, 2007'de Gazze’deki kontrolü ele geçirdiğinden bu yana, yerel meclisler ve bazı sendikalar dahil olmak üzere tüm seçimler gibi Filistin üniversite seçimlerini de engelliyor.

Beytüllahim Üniversitesi’ndeki seçimleri de kazanan Fetih Hareketi, bunu Batı Şeria'daki mensupları tarafından kanıtlandığı üzere ‘direniş yaklaşımı konusunda bir referandum’ olarak değerlendirdi.

Bu seçimler, nispeten küçük üniversitelerde gerçekleşen büyük bir savaşı temsil ediyor.



İsrail'in yeni ‘detayları’ Gazze anlaşmasının ilerlemesini tehdit ediyor

Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
TT

İsrail'in yeni ‘detayları’ Gazze anlaşmasının ilerlemesini tehdit ediyor

Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)

İsrail’de, Gazze Şeridi’ndeki ateşkes anlaşmasının hükümlerinde değişiklik ve yeni bir sınır hattı belirlenmesine yönelik tartışmalar yürütülüyor. Bu tartışmalar, arabulucuların ‘kritik’ olarak nitelendirdiği ikinci aşamaya geçişin yakın olduğuna dair değerlendirmelerle örtüşüyor.

Uzmanların Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre söz konusu detaylar, İsrail’in 10 Ekim’de imzalanan ve Gazze’de İsrail’in geri çekilmesi ile güvenlik ve idari düzenlemeleri içeren anlaşmanın ikinci aşamasına ilerlemeyi geciktirme amacı taşıyan manevraları olarak değerlendiriliyor.

Bu belirsizlik ortamında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 29 Aralık’ta ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceği duyuruldu.

Netanyahu, pazar günü İsrail’de Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Bildiğiniz gibi birinci bölümü, yani ilk aşamayı tamamladık. Son rehine Ran Gvili’nin cenazesinin dönüşünün ardından yakında ikinci aşamaya geçmeyi bekliyoruz. Bu aşama daha zor, en azından ilki kadar zorlu olacak. Kimse Trump’ın Hamas’a baskı yaparak rehineleri serbest bırakmasını beklemiyordu ama bunu başardık. Şimdi ikinci aşamaya geçiyoruz: Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi’nin silahlardan arındırılması. Üçüncü aşama ise Gazze’den aşırılığın temizlenmesi olacak” ifadelerini kullandı.

ABD basınında çıkan haberlere göre Trump’ın, Gazze barış sürecinin ikinci aşamaya geçtiğini Noel’den önce açıklaması bekleniyordu. Anlaşmanın ikinci aşaması, İsrail’in Gazze’nin bazı bölgelerinden çekilmesini, istikrar için uluslararası bir gücün konuşlandırılmasını ve Trump’ın liderliğinde oluşturulacak Barış Konseyi’ni içeren yeni yönetim yapısının devreye alınmasını kapsıyor.

İsrail Başbakanı’nın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmasına yönelik açıklamalarının ardından, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki sarı hattın yeni bir sınır hattı olduğunu söyledi. Zamir, Gazze’de yaptığı saha turu ve durum değerlendirmesi sırasında, “Hamas’ın yeniden konuşlanmasına izin vermeyeceğiz. Gazze Şeridi’nin geniş bölgelerini kontrol ediyoruz ve kontrol hatlarında konuşlanmış durumdayız. Sarı hat yeni bir sınır hattıdır; Gazze çevresindeki İsrail yerleşimleri için ileri bir savunma hattı ve aynı zamanda bir saldırı hattıdır” dedi.

Sarı hat, İsrail ordusunun ABD Başkanı’nın Gazze savaşını sonlandırma planının birinci aşaması kapsamında çekildiği hattı ifade ediyor.

ABD planına göre İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 53’ünü oluşturan ve hâlen bulunduğu bölgelerden kademeli olarak geri çekilecek.

Mısırlı uluslararası güvenlik uzmanı Tümgeneral Ahmed eş-Şehhat, bu İsrail açıklamalarının ‘anlaşma için yeni bir tehdit oluşturduğunu, İsrail’in kötü niyet taşıdığını ve sarı hattın güvenlik hattından coğrafi bir sınıra dönüşme ihtimalinin Gazze’nin bölünmesi yönündeki planları güçlendirdiğini’ belirtti. Şehhat’a göre bu durum, anlaşmanın ikinci aşaması için uygun olmayan bir ortam yaratıyor.

Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mutava ise bu ayrıntıların ‘ikincil önemde olduğunu, Washington’ın himayesinde yürüyen bir anlaşma bulunduğunu ve İsrail’in buna uymak zorunda olduğunu’ ifade etti. Mutava, “İkinci aşamanın bu şekilde tartışılması için erken. Çünkü uluslararası kabul gören ve Arap dünyası tarafından desteklenen bir barış planı var; herhangi bir değişiklik kabul edilmeyecektir” dedi.

c
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Cibaliye'de yıkılmış binaların arasında duran Filistinliler (AFP)

Diğer yandan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, pazar akşamı bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, ‘Gazze Şeridi’nde ateşkesin her iki tarafça uygulanmasını güvence altına almak ve İsrail’in askeri operasyonlarını yeniden başlatmasına gerekçe oluşturabilecek herhangi bir durumu önlemek için uluslararası güçlerin konuşlandırılmasının gerekli olduğunu’ vurguladı.

Abdulati, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını, İsrail’in ABD planında belirtilen hatlar doğrultusunda Gazze’den çekilmesini öngörmesi ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla ilişkili olması nedeniyle ‘büyük önem taşıyan’ bir dönem olarak nitelendirdi. Bakan, ikinci aşamaya geçiş için ciddi ve hızlı adımlar atılması gerektiğini belirtti.

Abdulati’ye göre ikinci aşamanın hükümlerine uyulmasının temel güvencesi, şu anda ABD’nin -özellikle de Başkan Trump’ın- sürece doğrudan dahil olmasıyla sağlanacak.

Ahmed eş-Şehhat ise ABD’nin ikinci aşamanın başarıya ulaşmasında belirleyici rol oynayacağını, Washington’ın İsrail’in olası manevralarını engellemek için Netanyahu üzerinde gerçek baskı kurması gerektiğini ifade etti.

Mutava da Trump ile Netanyahu’nun aralık ayı sonunda yapacağı görüşmenin, ikinci aşamanın geleceğini ve Washington’ın anlaşmanın ilerlemesi için uygulayabileceği baskının sonuçlarını göstereceğini belirtti.


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitabında Gazze'den fotoğraflar gösterdi (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitabında Gazze'den fotoğraflar gösterdi (AFP)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitabında Gazze'den fotoğraflar gösterdi (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitabında Gazze'den fotoğraflar gösterdi (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 80. Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etti. ABD Başkanı Donald Trump'ın ardından Birleşmiş BM Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan yaklaşık 40 dakika süren konuşmasının geniş bir bölümünü Gazze'ye ayırdı. Erdoğan, İsrail'in 23 aydır Gazze'de her saat başı bir çocuğu öldürdüğünü söyledi.

Konuşmasının başında, "Filistin'i tanıyan devlet sayısının giderek arttığı bir dönemde Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas'ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum" diyen Erdoğan, Trump yönetiminin Abbas ve heyetine vize vermeme kararını eleştirdi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları için "soykırım" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:

Erdoğan, New York'taki BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, İsrail'in 23 aydır Gazze'de her saat başı bir çocuğu öldürdüğünü söyledi.

Tüm ülkeleri Filistin Devleti'ni tanımaya çağıran Erdoğan, “Gazze'de 700 günü aşkın süredir soykırım devam ediyor. Gazze'de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti, enkaz altında kaç kişi olduğu bilinmiyor... (Dünyanın başka yerlerinde) Bir çocuğun eline küçük bir diken batsa anne babaların yüreği yanıyor ama Gazze'de çocuklar anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Ölenlerin 20 binden fazlası çocuk. İsrail tarafından, Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor.  Bu insanlığın dip noktasıdır.” dedi.

“Gazze halkı açlık silahıyla öldürülüyor” diyen Erdoğan, “Gazze'de devam eden vahşetin hiçbir gerekçesi olamaz. Gazze'de devam eden soykırımla insanlık için en karanlık dönemi yaşıyoruz... Gazze'de her şey hedef alınıyor ve yok ediliyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in kontrolden çıktığını ve Netanyahu'nun rehineleri umursamadığını belirtti.

Avrupa'nın benimsediği değerlerin Gazze'de devam eden olaylar nedeniyle aşındığını ifade eden  Erdoğan, “Gazze'de soykırım yapanların hesap vermesi gerektiğini” vurguladı.

Suriye konusunda Erdoğan, Suriye'nin maruz kaldığı adaletsizliklerin Esad rejiminin düşüşüyle sona erdiğini değerlendirdi. “Terörizmden arındırılmış, birleşik bir Suriye için” çalışmaların yapılacağını teyit eden Erdoğan, “Suriye'nin istikrarının tüm komşu ülkelerin çıkarına olduğunu” vurguladı.


Microsoft'un İsrail ordusuyla iş birliği yapmasını protesto etmek amacıyla şirket başkanının ofisine baskın düzenleyen 7 kişi gözaltına alındı

TT

Microsoft'un İsrail ordusuyla iş birliği yapmasını protesto etmek amacıyla şirket başkanının ofisine baskın düzenleyen 7 kişi gözaltına alındı

Microsoft'un İsrail ordusuyla iş birliği yapmasını protesto etmek amacıyla şirket başkanının ofisine baskın düzenleyen 7 kişi gözaltına alındı

Eylem organizatörlerine göre polis, Gazze Şeridi'nde devam eden savaş sırasında şirketin İsrail ordusu ile olan ilişkisine yönelik protestoların bir parçası olarak Microsoft Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Şirket Başkanı Brad Smith'in ofisini basan 7 kişiyi gözaltına aldı.

Eylemi organize eden ‘No Azure for Apartheid’ adlı grup, gözaltına alınanlar arasında Microsoft'un mevcut ve eski çalışanlarının da bulunduğunu belirtti.

gthyj
ABD'nin Seattle kentinde düzenlenen Build 2025 etkinliğinde Microsoft CEO'su Satya Nadella'nın sunumunu kesintiye uğrattığı için bir kadın izleyici salondan çıkarıldı. (Arşiv – AFP)

Azure, şirketin ana bulut bilişim platformudur. Microsoft, İsrail'in Filistin hedeflerine saldırılar düzenlemek için bu platformu kullandığını belirten İngiliz gazetesi The Guardian'ın bu ay yayınladığı bir raporu incelediğini duyurdu.

ffdvgf
Microsoft'un Azure yapay zekâ hizmetleri ekibinde görev yapan Joe Lopez, ABD'nin Seattle kentinde düzenlenen Build 2025 etkinliğinde Microsoft CEO'su Satya Nadella'nın sunumunu kesintiye uğrattığı için salondan dışarı çıkarıldı. (Arşiv – AFP)

Twitch'te canlı yayınlanan görüntülerde, polis ofise baskın düzenleyip protestocuları gözaltına alırken, başka bir grubun da binanın dışında toplandığı görüldü.

Öğleden sonra düzenlenen basın toplantısında Brad Smith, gözaltına alınanlardan ikisinin Microsoft'ta çalıştığını doğruladı. Geçen hafta polis, şirketin genel merkezinde benzer bir protesto sırasında 18 kişiyi gözaltına almıştı.

cdfgth
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

No Azure for Apartheid adlı grup, birkaç aydır protestolar düzenliyor. Mayıs ayında şirket, CEO Satya Nadella'nın konuşmasını kesen bir çalışanı ve nisan ayında da 50. yıl kutlamalarını kesen iki çalışanı işten çıkardı.

Protestocular, şirketin İsrail ile ilişkilerini kesmesini ve Filistinlilere tazminat ödemesini talep ediyor.