Kahire, İsrail sınırında karşılıklı ateş açılmasıyla ilgili soruşturma başlattı

Yaşanan çatışma sonucu, bir Mısır ve 3 İsrail askeri öldü. Netanyahu, olayın iki ülke arasındaki ortak iş birliğini etkilemeyeceğini söyledi.

Olay yerindeki İsrail askerleri (Reuters)
Olay yerindeki İsrail askerleri (Reuters)
TT

Kahire, İsrail sınırında karşılıklı ateş açılmasıyla ilgili soruşturma başlattı

Olay yerindeki İsrail askerleri (Reuters)
Olay yerindeki İsrail askerleri (Reuters)

Saatler süren bekleyişin ve İsrail resmî kurumları ile medyasının verdiği çelişkili bilgilerin ardından Mısır, “Uluslararası Sınır Güvenliği Güçleri’nden bir askerin güvenlik bariyerini aştığını ve uyuşturucu kaçakçılığı unsurlarını kovalarken karşılıklı ateş açıldığını” duyurdu. Karşılıklı ateş sonucu, Mısırlı askerin yanı sıra İsrail güvenlik güçlerinden 3 kişi öldü, 2 kişi ise yaralandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden hükümetteki bakanlara, olayın ‘istisnai’ olduğ ve Mısır ile güvenlik alanında iş birliği ve ortak çalışmanın gerçekliğini temsil etmediğinin belirtildiği bir mesaj gönderilirken, yaşanan olayın gelecekte Mısır ile iş birliğini etkilemeyeceği vurgulandı. Mısır tarafının yaptığı açıklama, dün (Cumartesi) öğleden sonra Mısır Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Albay Garib Abdulhafız tarafından sosyal medyadaki resmi hesaplar aracılığıyla yapıldı. Sözcü, “Olayla ilgili olarak tüm araştırma, inceleme ve yasal önlemlerin alındığını” belirterek, hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifa dileklerini dile getirdi. Olay, Sina'nın merkezinde, Mısır-İsrail sınırına bitişik el-Avce geçidi yakınında, bölgede uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapan çetelerin faaliyet gösterdiği yerde meydana geldi.

İsrailli bir kadın, kazadan sonra bir kadın askeri sakinleştirmeye çalışıyor (Reuters)
İsrailli bir kadın, kazadan sonra bir kadın askeri sakinleştirmeye çalışıyor (Reuters)

Bölge, sınırlar arasında çok sayıda kaçakçılık operasyonuna tanık oldu. Söz konusu operasyonların en sonuncusu, Mısırlı kaçakçıların sınır tellerini aşıp İsrail tarafına girmesinin ardından geçen yılın aralık ayı başlarında gerçekleşti. Operasyonda, Mısır tarafındaki sınır güvenlik güçleri kaçakçılara ateş açarken, sınırın diğer tarafındaki İsrail güçleri kaçakçıları uyuşturucu torbalarıyla tutukladı. İsrail ordusu daha önce Ağustos 2022'de “Ürdün ve Mısır sınırlarında uyuşturucu ve silah kaçakçılığı operasyonlarını engelleme oranlarında önemli bir artış olduğunu” duyurmuştu. Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışmanı Dr. Muhammad Mücahid ez-Zeyyat, olayın tüm koşullarını ortaya çıkarmak için derinlemesine bir soruşturma gerektirdiğini belirterek, Mısır askeri sözcüsünün yaptığı açıklamada olayla ilgili resmi soruşturma başlatılmasına değindi. Ez-Zeyyat, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “olayla ilgili tüm gerçekleri ortaya çıkarmak için soruşturmanın Mısır ve İsrail tarafları arasında ortaklaşa yürütüleceğini” ifade etti. “İsrail güvenlik personelinin kaçakçılık operasyonuna karışıp karışmadığını ortaya çıkarmak ve Mısır askerinin İsrail topraklarına nasıl girdiğini netleştirmek için soruşturmanın şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini” vurgulayan ez-Zeyyat, “Mısır askeri teşkilatının, gerçekler tamamlanıp uygun bir şekilde sunulana kadar yapacağı herhangi bir açıklamada dikkatli davranacağını” ifade etti. “Olayın, olayı gerçekleştiren askerin kimliği ve kendisine verilen görevler de dahil olmak üzere birçok ayrıntı üzerinde durulmasını gerektirdiğini” de belirten ez-Zeyyat, “Orası görev yeri miydi yoksa başka bir yerden mi gelmişti? Tüm bu detayların, her boyutuyla bilinmesi önemli. Bu da detayların açıklanmasında dikkatli ve temkinli olmayı ve devam eden soruşturmalar üzerine tahmin yürütmemeyi gerektiriyor” şeklinde konuştu.

Mısır anlatımı İsrail'i ikna etmedi

Askeri muhabirler ve gazetecilere göre olayın Mısır kurumlarınca yapılan resmi anlatımı, İsrail'i ikna etmedi. İsrail kaynakları ilk inanışın, Mısır polisinin uyuşturucu kaçakçılığı olayından yararlanarak, boşluklardan birinden bölgeye sızıp erkek ve kadın askerleri vurarak öldürdüğü ve ardından saldırısına devam ettiği yönünde olduğunu söyledi. Netanyahu'nun ofisi ise hükümetteki bakanlara, olayın ‘istisnai’ olduğunu ve Mısırla güvenlik iş birliği ve ortak çalışmanın gerçekliğini temsil etmediğini belirttiği, bunun Mısır ile gelecekteki iş birliğini etkilemeyeceğini vurgulayan bir mektup göndermişti.

Yaşananlarla ilgili olarak Twitter hesabı üzerinden açıklama yapan İsrail Ordu Sözcüsü Avichai Adraei , “Sabahın erken saatlerinde, sınır güvenliğini sağlamak için düzenlenen bir faaliyet sırasında, Mısır sınırında açılan ateş sonucu bir askeri karakolda bir erkek ve bir kadın asker öldü. Bunun üzerine bölgeye takviye kuvvetler geldi ve bölgede tarama operasyonlarına başladı. Ordu güçleri, öğle saatlerinde İsrail topraklarındaki geniş çaplı operasyonlar sırasında saldırganı tespit etti. Burada karşılıklı çatışma çıktı. Saldırgan ve bir İsrail askeri ölürken, bir astsubay hafif yaralandı.”ifadelerini kullandı.  Adraei ayrıca, olayla ilgili soruşturmanın Mısır ordusuyla tam ve yakın iş birliği içinde yürütüldüğünü bildirdi.

Sınıra yakın üslerinin dışında bekleyen İsrail askerleri (AFP)
Sınıra yakın üslerinin dışında bekleyen İsrail askerleri (AFP)

İsrail, olayın yaşandığı 3 Haziran sabahı olayla meşgul oldu. Ordu, sınırı geçmeyi başaran silahlı bir kişinin karşılıklı ateş açıldıktan sonra öldürüldüğünü duyurdu. Bunun ardından İsrail medyası kaçakçılık, askerlerin kaçırılma girişimleri ve Filistinliler tarafından kurşuna dizilmelerle ilgili pek çok uydurma hikâyeyi yaymaya başladı. İsrail ordusu, olayın askeri gözetim altında gerçekleştiğini, yaralılara ilişkin herhangi bir detayın yayınlanmayacağını ve olayın soruşturulduğunu belirterek, karışıklığa son vermek için bir açıklama yaptı. İlk açıklamadan saatler sonra tüm detaylar açıklandı. Operasyon, İsrail ordusunun önceden herhangi bir uyarısı olmadığı bir zamanda gerçekleşti. Savunma Bakanı Yaov Gallant'ın yaptığı değerlendirmenin ardından bölgede ordunun alarm halinde tutulmasına karar verilirken, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi sınırda harekât alanını ziyaret ederek saha değerlendirmesi yaptı.

Mısır ve İsrail arasında barış antlaşması

Mart 1979'da Mısır ile İsrail arasında imzalanan barış antlaşması, Sina Yarımadası’nı üç bölgeye (A, B ve C) ayırıyor. Anlaşma, Mısır tarafının İsrail sınırına bitişik C Bölgesi'ne uçak ve ağır silah sokmasını yasaklıyor ve burada konuşlandırılan Mısır askeri sayısının 750'yi geçmemesini şart koşuyor. Bununla birlikte anlaşmanın hükümlerinden biri, “taraflardan birinin talebi üzerine ve onların anlaşmasıyla, Mısır veya İsrail topraklarındaki sınırlı silahlanma bölgeleri, Birleşmiş Milletler (BM) güçleri ve gözlemcileri dahil olmak üzere, mutabık kalınan güvenlik düzenlemelerinin oluşturulmasına” izin veriyor. Yıllar önce Tel Aviv, Mısır'ın ‘terörist’ örgütlere karşı yürüttüğü operasyonlarda Sina'daki Mısır kuvvetlerinin sayısını artırmayı kabul etti. İsrail Kasım 2021'de, Mısır ordusunun buradaki güvenlik varlığının güçlendirilmesi lehine (C Bölgesi kapsamında yer alan) Refah bölgesinde muhafız kuvvetlerinin bulunmasına izin verecek bir anlaşma değişikliğinin imzalandığını duyurdu. O sırada Mısır tarafından herhangi bir yorum yapılmadı. 2014 yılında ise dönemin Mısır Savunma Bakanı Mareşal Abdulfettah Sisi şunları söyledi: “İsrail tarafı, ortak sınırdaki Mısır kuvvetlerinin sadece bölgedeki durumu güvence altına almak ve Sina’yı, Mısır ve komşularına yönelik saldırılardan korumak amacıyla orada olduğunu anladı. Barış, istikrara kavuştu ve bu durum Mısır güçlerinin belirli bölgelerde bulunması endişesinin ötesine geçti.” Son on yılda Mısır ordusu, Sina'nın farklı bölgelerinde çok sayıda askeri operasyon ve güvenlik baskınları gerçekleştirdi. Engebeli arazisiyle bilinen bölgede konuşlanmış terörist unsurlara karşı yoğun operasyonların yürütüldüğü bölgelerin başında dünkü olayın yaşandığı bölgenin bulunduğu Orta Sina yer alıyordu.



Gazze ateşkesi: İsrail operasyonunun ortasında Doha'da ‘önkoşulsuz’ müzakereler

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bir hayır kurumunun aşevinden sıcak yemek almak için sıraya giren Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bir hayır kurumunun aşevinden sıcak yemek almak için sıraya giren Filistinliler (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: İsrail operasyonunun ortasında Doha'da ‘önkoşulsuz’ müzakereler

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bir hayır kurumunun aşevinden sıcak yemek almak için sıraya giren Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bir hayır kurumunun aşevinden sıcak yemek almak için sıraya giren Filistinliler (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki yeni operasyonu, Arap dünyası ve Batı ülkelerinin acil ateşkes ve Gazze Şeridi'ni açlıktan kurtarmak için yardım girişi çağrılarının ortasında, Gazze Şeridi'nde ateşkesi görüşmek üzere Doha'da dolaylı müzakerelerin yeniden başladığı bir döneme denk geldi.

Dört gün önce bir çıkmazdan söz edilirken başlayan bu görüşmeler, İsrail'in Gideon'un Savaş Arabaları Operasyonu'na başlamasıyla yeniden gündeme geldi. Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, söz konusu görüşmelerin İsrail'in bir baskı kartı olarak askeri tırmanışla sabote etme niyeti ışığında insani bir anlaşmayla sonuçlanabileceğine inanıyor. Uzmanlar, Mısır'ın krizin nihai çözümünde ABD Başkanı Donald Trump'ın rolüne güvenmesinin gerçekçi bir okuma olduğunu ve uluslararası baskı ile gelecekte nihai bir çözüme yol açabileceğini belirttiler.

İsrail ordusu dün sabah erken saatlerde Gazze Şeridi'ndeki bölgeleri kontrol altına almak üzere geniş çaplı hava saldırılarına ve takviye kuvvet sevkiyatına başladığını duyurdu. Ordu ve iNews24 tarafından yapılan açıklamaya göre bu, mayıs ayı başında Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından onaylanan Gideon'un Savaş Arabaları Operasyonu'nun başlatılmasına yönelik adımların bir parçası. Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkililerine göre söz konusu operasyon son 24 saatte en az 146 Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

Times of Israel'in perşembe günü bildirdiğine göre, İsrail'in Trump'ın bölge turunun bitiminden sonra başlayacağını söylediği operasyon, Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un salı günü başlayan Doha müzakerelerinde yeni bir çerçeve sunmasına rağmen bir anlaşmaya varamamasının ve Netanyahu ile iki saatlik bir telefon görüşmesi yapmasına rağmen ‘savaşın sona ermesini içermeyen bir anlaşma’ konusundaki ısrarıyla ilerleme kaydedememesinin ardından geldi.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz dün yaptığı açıklamada, operasyonun başlamasını Doha'daki Hamas heyetinin Doha müzakerelerine geri dönme açıklamasının arkasında görürken, İsrail Kanal 12 televizyonu İsrailli bir kaynağın şu sözlerini aktardı: “Bunlar kader saatleri. Müzakere ekipleri ciddi müzakereler yürütmek üzere Doha'da oturuyorlar.”

(foto altı) Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail saldırısı sonucu yaşamını yitiren bir çocuğun cenazesini taşıyan Filistinli bir adam (AFP)

Hamas Siyasi Büro Başkanı’nın Medya Danışmanı Tahir en-Nunu'nun Reuters'a yaptığı açıklamaya göre, ateşkes konusunda İsrail heyetiyle dolaylı görüşmelerin yeni turu dün Doha'da başladı ve iki taraf ‘önkoşulsuz’ olarak tüm konuları görüştü.

“Hamas başta savaşın sona erdirilmesi, geri çekilme ve esir takası olmak üzere tüm konularda kendi görüşlerini sunacak” diyen en-Nunu, ‘hareketin kalıcı ateşkes, Gazze Şeridi'nden tamamen geri çekilme, esir takası ve yardım girişinin garanti altına alınması halinde derhal bir anlaşmaya varmaya hazır olduğunu’ kaydetti.

Bölgesel ve uluslararası güvenlik uzmanı Tümgeneral Ahmed eş-Şahat, İsrail'in adil bir çözüme ulaşma konusundaki inandırıcılıktan yoksun tutumunu sürdürdüğünü ve Gazze Şeridi'ndeki felaket boyutundaki insani durumdan faydalanarak müzakere kazanımları elde etmek amacıyla askeri operasyonu başlatarak müzakereleri zora sokmaya çalıştığını düşünüyor.

Eş-Şahat, Doha'daki İsrail heyetinin hiçbir yetkisi olmadığını ve Netanyahu'nun cevabının beklendiğini, onun da engeller ve pratikte uygulanması zor maddeler koyacağını ve askeri gerilim devam ederken görüşmelerin bir kısır döngü içinde döneceğini açıkladı. Eş-Şahat, “Washington ciddi bir müdahalede bulunmaz ve kıtlığı sona erdirmek ve uluslararası kamuoyunu sakinleştirmek için yardımın başlatılmasını teklif etmezse, bu da insani bir ateşkese yol açabilir” dedi.

Filistinli siyasi analist Suheyl Diyab, İsrail'in Hamas'ı müzakerelere iten şeyin askeri baskı olduğu yönündeki söyleminin doğru olmadığını; bunun bir anlaşmaya varmak için öfkeyi yatıştırmak ve ortaya çıkabilecek herhangi bir anlaşmanın siyasi baskılardan kaynaklandığının anlaşılmasını önlemek için iç siyasi amaçlarla yapıldığını düşünüyor. Diyab, müzakerelerin dört gündür devam ettiğini, bir anlaşmaya varılmasının Trump'ın cuma günü sona eren Körfez turu sırasında yaptığı görüşmelerin konusu olduğunu ve bunun uygulanmasını engelleyenin Netanyahu olduğunu açıkladı.

Dün Bağdat'ta düzenlenen Arap Birliği Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması ve yardım girişine izin verilmesi çağrısında bulunuldu.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi Bağdat'taki zirvede yaptığı konuşmada, Mısır'ın Katar ve ABD ile koordinasyon halinde ateşkesi durdurmak için yoğun çaba sarf etmeye devam ettiğini söyledi. Sisi, “Barışı pekiştirmeyi amaçlayan bir lider olarak Başkan Trump'ı, arabulucu ve destekçi olacağı ciddi bir siyasi sürecin başlatılması için bir başlangıç olarak Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi durdurmak üzere gerekli tüm çabayı ve baskıyı göstermeye ve 1970'lerde Mısır ile İsrail arasında barışın sağlanmasında ABD'nin oynadığı tarihi role benzer şekilde kalıcı bir barışa ulaşacak nihai bir çözüme yol açmaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr de zirvede yaptığı konuşmada, “Suudi Arabistan Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin sürdürülmesi gerektiğini vurgulamakta ve Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesine yönelik her türlü girişimi reddetmektedir” dedi.

Diğer yandan İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise ‘Gazze Şeridi'ndeki insani felakete derhal son verilmesi’ çağrısında bulundu. Benzer bir konuşmada Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bir Avrupa toplantısında ‘Gazze Şeridi'ndeki insani durumun dayanılmaz olduğunu’ ve konuyu yakında Netanyahu ve Trump ile görüşmeyi umduğunu söylemesinin ardından Gazze Şeridi sakinlerinin yerlerinden edilmesini reddetti.

(foto altı) Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de bir hayır kurumunun aşevinden sıcak yemek almak için sıraya giren Filistinliler (AFP)

Eş-Şahat, savaşı durdurmak ve yardım girişine izin vermek için Arap dünyası ve Batı desteğinin Gazze Şeridi'ndeki insani durumun çözümüne katkıda bulunabileceğine inanıyor. Eş-Şahat, Mısır Cumhurbaşkanı'nın Trump'tan rol oynamasını istemesinin ‘Washington'un felaket sahnesini değiştirme kabiliyetinin farkına varması, Netanyahu'nun uluslararası topluma yanıt vermemesi ışığında mevcut durumu çözebilecek fırsatların gerçekçi ve objektif bir okuması olduğunu ve gerçek ABD baskısı Kahire tarafından talep edilen bir çözüme yol açana kadar başlangıçta insani bir anlaşmayla sonuçlanabileceğini’ belirtti.

Diyab artan Arap dünyası ve Batı çağrılarının Gazze Şeridi'nde yaşananlara nihai bir çözüm bulunmasını istediğini vurguladı. Mısır'ın uzun vadeli bir ateşkes sağlanması ve Gazze Şeridi'ndeki insani krizin sona erdirilmesi için teklifler sunmaya devam ettiğine dikkat çeken Diyab, başta ABD olmak üzere bu baskıların artması karşısında Netanyahu'nun manevra alanının daralacağını ve gelecekte nihai bir anlaşmaya zorlanabileceğini söyledi.