Irak’ta seçim yasasına karşı çıkanlar Irak Yüksek Federal Mahkeme’deki davayı kaybetti

Başbakan Sudani, hükümetinin seçim sürecinin başarısı için çalışmaları kolaylaştırmakta kararlı olduğunu vurguladı.

Irak Meclisi’ndeki görüşmelerin gündeminde bütçe var.  (Twitter)
Irak Meclisi’ndeki görüşmelerin gündeminde bütçe var.  (Twitter)
TT

Irak’ta seçim yasasına karşı çıkanlar Irak Yüksek Federal Mahkeme’deki davayı kaybetti

Irak Meclisi’ndeki görüşmelerin gündeminde bütçe var.  (Twitter)
Irak Meclisi’ndeki görüşmelerin gündeminde bütçe var.  (Twitter)

Irak Meclisi’nden ve meclis dışından eyalet seçim yasasına karşı çıkanların, geçtiğimiz mart ayı sonlarında parlamentodaki oylamadan sonra Yüksek Federal Mahkeme’ye yaptıkları itiraz kabul edilmedi. Böylece Meclis’te çoğunluğu sağlayan ve Şii, Sünni ve Kürt güçlerin büyük bölümünün yer aldığı ‘Devleti Yönetme İttifakı’nın 2020’nin ekim ayında son genel seçimlerin yapıldığı çoklu seçim bölgesi sistemi yerine ‘St. Lego’ adıyla bilinen kapalı liste ve tek seçim bölgesi sistemine göre önümüzdeki kasım ayında yapılacak yerel seçimlere katılmasının önü açılmış oldu.

Irak'ta anayasal ihtilafları karara bağlayan en yüksek yargı mercii olan Yüksek Federal Mahkeme, temyiz başvurusunun reddi kararına ilişkin açıklama yapmazken, bağımsız milletvekili Haydar es-Selami şunları söyledi:

“Yüksek Federal Mahkeme, seçim yasasına ilişkin oylamanın anayasaya aykırılığına itiraz eden partili ve bağımsız bazı milletvekilleri tarafından açılan davayı, kararın meclis çoğunluğuyla kabul edilmesinden ötürü reddine karar verdi. Yolsuzluk ve yozlaşma karşısında teslim olamayacağız. Siyasi gerçekler konusunda kamuoyu bilincine ihtiyaç var. Bu olduktan sonra il genel meclisi seçimlerine katılmaya ve aday olmaya karar verirlerse çoğunluğun halka ait olduğu konusunda kamuoyu farkındalığı oluşmalı. Seçim yasası, halkın çoğunluğunun sandık başına gitmemesi durumunda geleneksel siyasi güçlerin güçlenmesine katkıda bulunacak, birçok bölge ve şehrin il genel meclislerinde ve bir sonraki mecliste zayıf bir şekilde temsil edilmesine katkı sağlayacaktır.”

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Bağımsız ve küçük partilerden 70'den fazla milletvekilinin yanı sıra meclis dışı kalan Sadr Grubu ve Irak Komünist Partisi’nin de aralarında bulunduğu geniş bir sivil güç yelpazesinden güçler, yasa değişikliğine karşı çok sayıda kampanya başlattılar. Ancak Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri gibi güçlü ve etkili güçleri caydıramadılar. Tamamı hükümeti oluşturan Devleti Yönetme İttifakı’nda yer alan Kürt ve Sünni güçler, yasayı değişikliğiyle ilgili oylamaya devam etmeyi reddettiler.

Kanun değişikliğine en çok yapılan itirazlar arasında yasanın St. Lego adlı kapalı liste ve tek seçim bölgesi sistemini benimsemesinin yanı sıra genel milletvekili seçimleri ile yerel il genel meclisi seçimlerine ilişkin kanunları birleştirmesi yer alıyor. Yasaya karşı çıkanlar, bunun büyük partilerin iktidarını sürdürmesine ve ülkeyi yirmi yıldır yönetmekte ‘başarısız olmalarına’ rağmen iktidarda kalmalarına etkin bir şekilde katkıda bulunacağına, ayrıca yükselen küçük güçlerin ve partilerin federal ve yerel meclislere girmelerini engelleyeceğine inanıyorlar.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın talebi üzerine 2022 yılının temmuz ayında Sadr Grubu’nun 72 milletvekilinin istifa etmelerinin ardından Sadr Hareketi’nin yerel seçimlere katılmaması bekleniyor.



Irak, Körfez ülkelerinden Türkiye’ye uzanan karayolu ve demiryolu bağlantısına yönelik ‘Kalkınma Yolu’ projesini duyurdu

Başbakan Sudani, Bağdat'ta yapılan Kalkınma Yolu Projesi konferansının açılışında konuştu (Irak Başbakanlığı)
Başbakan Sudani, Bağdat'ta yapılan Kalkınma Yolu Projesi konferansının açılışında konuştu (Irak Başbakanlığı)
TT

Irak, Körfez ülkelerinden Türkiye’ye uzanan karayolu ve demiryolu bağlantısına yönelik ‘Kalkınma Yolu’ projesini duyurdu

Başbakan Sudani, Bağdat'ta yapılan Kalkınma Yolu Projesi konferansının açılışında konuştu (Irak Başbakanlığı)
Başbakan Sudani, Bağdat'ta yapılan Kalkınma Yolu Projesi konferansının açılışında konuştu (Irak Başbakanlığı)

Irak’ın komşusu olan ülkelerden gelen yetkililerim katılımıyla Bağdat'ta düzenlenen konferansta, Irak ve Arap Körfezi ülkelerini Türkiye sınırına bağlayacak ve Irak'ın Ortadoğu ile Avrupa arasında yapılacak ürün ticaretinde başlıca güzergâh olmasını sağlayacak karayolu ve demiryolu ulaşım projesinin başlatıldığı duyuruldu. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, projenin petrol dışı sürdürülebilir bir ekonominin temel direği ve Irak'ın komşularına ve bölgeye hizmet etmesini sağlayacak bir bağlantı olacağını söyledi.

Bağdat'ın ev sahipliğinde dün (Cumartesi) düzenlenen ve Irak'a komşu ülkelerin (Türkiye, Suriye, Ürdün, İran) yanı sıra birçok Körfez ülkesinin ulaştırma bakanlarının katıldığı Kalkınma Yolu Projesi konferansının çalışmaları dün başladı.

Irak hükümeti, yolun, ülkenin güneyindeki Basra ilinde bulunan Büyük Faw Limanı’ndan başlayıp 10 ilden geçerek kuzeyde Türkiye'ye bağlanacağı ve buradan da Avrupa ülkelerine ulaşacağını açıkladı. Bin 200 kilometre uzunluğunda olacak olan yolun 2028 yılına kadar tamamlanması bekleniyor.

Büyük Faw Limanı hakkında neler biliyoruz?

* Büyük Faw Limanı’nın şu an yüzde 50'den fazlası tamamlanmış durumda.

* Limanın kapasitesi 4,6 milyar euroluk bir maliyetle yıllık 99 milyon tondur.

*Limanın inşası, birincisi 2028'de, ikincisi 2038'de olmak üzere iki aşamada tamamlanacak.

Konferansa ev sahipliği yapan Başbakan Sudani, açılış konuşmasında, konferansı, kardeş ve dost ülkelerin liderleriyle olan yapıcı bir anlayışla başlattıklarını söyledi. Irak Başbakanı, “Kalkınma Yolu Projesi, ekonomik bir arter olacak. Bu umut verici proje, çıkarların, tarihin ve kültürlerin yaklaştırılması için umut verici bir fırsattır. Irak, dost ve kardeş ülkeleri modern sanayi ve ürün ihracatçısı yapacak olan ekonomik ortaklık kuracaktır” ifadelerini kullandı.

Başbakan Sudani sözlerini şöyle sürdürdü:

Çalışma platformları, ulusal ve yerel çıktılara sağladığı katkı ve ekonomik kaldıraçları ile Kalkınma Yolu Projesi, mevcut durumu sağlam bir ekonomik yapıya doğru değiştirmeyi hedefleyen iddialı ve bilinçli bir plandır. Bu projede, sürdürülebilir petrol dışı ekonominin bir ayağını ve Irak'ın komşularına ve bölgeye hizmet eden bir bağlantı görüyoruz.

Büyük Faw Limanı’nın inşasında uzun bir yol kat edildiğini ifade eden Başbakan Sudani, “(Liman) bu önemli ekonomik adıma giriş kapısı olacak, liman ile kentler bütünleşecek ve bunun yanında bölgenin ve dünyanın en yeni ve ülkemiz için önümüzdeki elli yılın mevcut ve beklenen teknolojik gelişmelerinin uygulanacağı akıllı sanayi kentini kuracağız” şeklinde konuştu.

saf

Irak Başbakanı’nın açıklamalarına göre Irak, inşa edilecek yolun yapımı sırasında Intermodal koridorlara ve bin 200 kilometreden fazla demiryollarına ağırlık verecek ve bunların birlikte çalışabilirliğini sağlayacak. Otoyollar ve demiryolu ulaşımı ile nakliyeyi kolaylaştıracak bu projelerin yaratacağı istihdam, bölge halklarını bütünleşme, istikrar ve zorluklarla mücadele aşamasına taşıyacak olumlu yönde etkileyecek.

Büyük iyimserlik

Sudani ve danışmanlarının Kalkınma Yolu Projesi’nin uygulanışına ilişkin konuşmalarında büyük bir iyimserlik hakim. Projenin 100 binden fazla kişiye iş imkânı sağlayacağını, ülke için yılda yaklaşık 4 milyar dolarlık bir gelir oluşturacağını ve tüm bunlara yaklaşık 17 milyar dolar nihai maliyetle sahip olacağını, ayrıca, Körfez ve Asya'dan Avrupa'ya ve tersi yönde ürün ticareti için ortalama geçiş süresinin 30 günden yalnızca 15 güne düşürülmesine de katkıda bulunacağını söylediler.

Yine yetkililer, çalışmaları yaklaşık iki yıldır Güney Koreli Daewoo şirketi tarafından yürütülen Büyük Faw Limanı’ndaki başlangıç ​​noktası baz alınarak, projenin tamamlanma oranının yaklaşık yüzde 40'a ulaştığını vurguladılar.

Temsilciler Meclisi’ndeki Ulaştırma ve Ekonomi Komitesi'nden yapılan ve Şarku’l Avsat’ın Irak Haber Ajansı (INA)’dan aktardığı açıklamada, projenin katılımcı ülkeler için bir yatırım olacağı ve her ülkenin projenin bir bölümünü tamamlayabileceği belirtildi. Projenin 3-5 yıl içinde tamamlanmasının umulduğuna dikkati çekilen açıklamada, katılımcı ülkelerle konferansın ardından yatırım mekanizmasının ele alınacağı kaydedildi.

Irak'ın projenin toplam maliyetini üstlenip üstlenmeyeceği yahut diğer ülkelerin buna katkıda bulunup bulunmayacağı henüz tam olarak bilinmiyor.

Sudani, geçtiğimiz mart ayında Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında şunları söylemişti:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile sadece Irak ve Türkiye için değil, bölge ve dünya için ürün ve enerji taşımacılığının küresel koridoru olan Doğu ile Batı'yı birbirine bağlayan Kalkınma Yolu Projesi ve Kuru Kanal Projesi hakkında konuştuk.

Irak Hükümet Sözcüsü Basim El-Avvadi, dün yaptığı açıklamada, teknik nedenlerden ötürü son anda katılım gösteremeyen Bahreyn dışında Kalkınma Yolu Projesi Konferansına 6'sı Irak'ın komşusu olan tüm Körfez ülkeleri katıldı.

Avvadi, resmi haber ajansına yaptığı açıklamada, “Konferans, proje sunma, ülkeleri tanıtma ile planları belirleme ve ardından tüm ülkelere konuyu tartışmaya açma imkânı verdi” dedi.

Ana stratejik güzergahın güneyde iki farklı yol olacağını, yani bin 190 kilometrelik kara yolunun yanı sıra bin 175 kilometrelik demiryolu olacağını belirten Avvadi, karayolu ve demiryolunu dini bir merkez olan Kerbela şehrinin kuzeyinde buluşacaklarını ve Fişhabur Sınır Kapısı’na varana kadar yan yana ilerleyeceklerini ifade etti.

Kalkınma Yolu Projesi’nin görevini, Avrupa’dan Türkiye’ye gelen her türlü ürünün Irak üzerinden Körfez ülkelerine taşınması olduğunu belirten Avvadi, ayrıca Körfez ülkelerinden gelen ürünlerin ve enerji kaynaklarının Irak üzerinden Türkiye ve Avrupa'ya taşınacağını açıkladı.

sa

Öte yandan Iraklı bazı gözlemciler, Başbakan Sudani hükümetinin, bu iddialı projeyi gerçekten uygulayamasa bile hükümetin vaatlerine fazla güvenmeyen vatandaşlarının hayatlarına umut aşılayacağını düşünüyorlar.

Bazı gözlemciler ise büyük projelerin uygulanmasıyla ilgili olarak son yirmi yılda ülkenin deneyiminin, projelerin uygulanmasındaki gecikmeler, kötü yönetim ve yolsuzluk açısından güven verici olmadığını söylüyorlar.

“Bağlılık”

Katılımcı ülkelerin çoğu, projeyi desteklerini ifade ederken, Türkiye’den gelen heyetin temsilcisi Ali Rıza Günay, Ankara'nın Kalkınma Yolu Projesi’nde önemli bir ortak olduğunu söyledi.

Günay, konferansta yaptığı konuşmada, “Hepimiz için kazan-kazan imkanı sunan Kalkınma Yolu Projesinde önemli bir ortağız. Sorumluluk, Irak ile Türkiye arasındaki ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasında yatmaktadır. Proje, bölge ülkeleri arasındaki karşılıklı bağlılığı artıracaktır” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan Ulaştırma Bakanı Salih bin Nasır el-Casir ise düzenlediği basın toplantısında, “Suudi Arabistan, Irak ile ortak ilişkilerini güçlendirmeye istekli. Son iki gün içinde çok sayıda bakanın katılımıyla Irak-Suudi Arabistan Koordinasyon Konseyi'nin toplanmasına tanık oldu” değerlendirmesinde bulundu.

Suudi Arabistan Ulaştırma Bakanı Salih bin Nasır el-Casir, dün Bağdat’taki konferansa katıldı (Irak Başbakanlığı)

Suudi Arabistan Ulaştırma Bakanı Casir, şunları söyledi:

Suudi Arabistan ile Irak arasındaki Ar Ar - Cemima Sınır Kapısı, ürün taşımacılığı ve yolcu ulaşımı alanlarında yoğunluk yaşıyor. İki ülke arasındaki ticaret geçtiğimiz yıl 1 milyar doları aştı. Haftalardır Ar Ar - Cemima Sınır Kapısı’ndan günlük yaklaşık 6 bin hacı adayı geçiş yaptı ve  70 bin hacı adayı daha geçişe hazırlanıyor.

INA’nın aktardığına göre İran Yol ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Şehryar Efendizade, “Demiryollarının rolü çok önemli. Irak’taki bu yeni proje ürün taşımacılığında büyük bir role sahip olacak” dedi.

“Akış” eksikliği

Irak'ın en güneyinde ve Körfez ülkelerine komşu olan Büyük Faw Limanı’nın, ticari ürünleri kara yoluyla taşımadan temel bir istasyon olacak şekilde düzenlenmesi için çalışmalar devam ediyor.

Körfez bölgesi, özellikle bölge ülkeleri tarafından çıkarılan petrol kaynaklarının taşınması alanında önemli bir deniz ulaşım platformu oluşturuyor.

Uluslararası taşımacılık ekonomisi danışmanı Ziyad Haşimi, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada, ‘akış’ eksikliği olduğunu düşündüğü bu projenin öncesinde yapılan fizibilite çalışmasıyla ilgili soruları gündeme getirdi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in 2013 yılında duyurduğu ‘Yeni İpek Yolu’ gibi küresel ulaşımda önemli bir arterin geri dönüşü hedeflerini merkezine koyan başka küresel projeler de var.

Çin Devlet Başkanı’nın duyurduğu proje, resmi olarak ‘Kuşak-Yol Projesi’ olarak adlandırılıyor, 130 ülkeyi kapsıyor ve Çin (Asya), Avrupa ve Afrika arasında daha iyi bağlantı sağlamak için kara ve deniz altyapılarını geliştirmeyi hedefliyor.


Ürdün’ün Baas’a izin vermesi Irak’ı kızdırdı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Ürdün’ün Baas’a izin vermesi Irak’ı kızdırdı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki’nin liderliğindeki İslami Davet Partisi (Dava), Ürdün’ün kapatılan Baas Partisi’nin siyasete dönmesine izin vermesini ‘düşmanca ve kışkırtıcı bir adım’ olarak nitelendirdi.

Parti’nin Siyasi Ofisi yaptığı açıklamada “Iraklılar, Ürdün hükümetinin Saddamcı Baas Partisi’nin siyasi faaliyetlerde bulunmasına izin verdiği haberi karşısında büyük bir şok yaşayıp öfkelendi” ifadelerini kullandı.

1957 yılında Şii dini mercii Muhammed Bakır es-Sadr tarafından kurulan İslâmî Davet Partisi, Irak’ta Baas Partisi’ne en düşman ve en muhalif siyasi partilerden biri sayılıyor. Baas rejimi, 1980 yılında partinin kurucusu Sadr’ı idam etmiş ve birçok üyesi ve kadrosunu da aynı şekilde idam edip tutuklamıştı. Bu durum, geriye kalan pek çok Şii alimi ülkeden kaçmaya zorlamıştı. Baas rejimi ve eski Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin’in 2003 yılında devrilmesiyle birlikte Irak’a geri dönen partinin üyeleri, iktidara yükselerek 2005-2018 yılları arasında üç ardışık dönem boyunca başbakanlık makamını ellerinde tutmuşlardı.

İslami Davet Partisi açıklamasının devamında “Bu faşist partinin kara sicili ve iktidardayken Kuveyt işgali ve Irak’ın kapılarını yabancı işgaline açması da dahil olmak üzere, iç çatışmaları ve düşmanca savaşları körükleyerek bölge halklarına yaşattığı trajediler faaliyetlerinin engellenmesi için yeterli bir kanıttı” ifadelerini kullandı.

Açıklama şöyle devam etti:

Komşu ve kardeş ülke Ürdün ile ortak kardeşlik ilişkisine özen göstermekle birlikte, bu adımın iyi komşuluk ilkeleriyle bağdaşmadığını, Irak halkının büyük çoğunluğunun duygularına saygı duymadığını, aksine Irak’a ve istikrarına yönelik bozuk niyetler içerdiğini düşünüyoruz. Bu kamuoyu ve siyasi durumu olumsuz bir şekilde etkileyip Ürdün tarafıyla mevcut ilişkileri gözden geçirme yönünde baskılara yol açacaktır.

Şarku’l Avsat’ın Irak basınından aktardığına göre İslami Davet Partisi, “bu Baas Partisi’nin kanlı geçmişiyle Ürdünlülerin çıkarlarına hizmet etmeyeceğini, aksine saldırgan ve pervasız politikalarından zarar görmüş bir dizi Arap ve Müslüman ülkesiyle ilişkilerini olumsuz yönde etkileyeceğini” vurguladı.

İslami Davet Partisi, Ürdün hükümetine ‘yeni ve gelişen bir dönemi başlatan ortak çıkarları ve iki halkın arasındaki iş birliği ve kardeşlik ilişkilerini korumak için bu partinin çalışma iznini iptal etmesi ve herhangi bir faaliyette bulunmasını yasaklaması’ çağrısında bulundu. Ayrıca Irak Dışişleri Bakanlığı’ndan ‘Irak’a yönelik bu düşmanca adımı protesto etmek için Ürdün Haşimi Krallığı’nın Bağdat Büyükelçisi’ni çağırmasını’ istedi.

Parti ‘Iraklıları ve aktif güçleri bu düşmanca ve kışkırtıcı adıma karşı rahatsızlıklarını çeşitli barışçıl yollarla ifade etmeye’ çağırdı.

Ürdün Krallığı’ndaki Bağımsız Seçim Komisyonu, mayıs ayı ortasında Arap Sosyalist Baas Partisi de dahil olmak üzere 27 partinin faaliyet iznini onaylamıştı.

İslami Davet Partisi, Arap Sosyalist Baas Partisi’nin Irak koluna büyük bir düşmanlık beslemekle birlikte Suriye kolu ile iyi ilişkilere sahip. 2011’de Suriye’deki protestoların başlamasının hemen ardından bir parti heyeti Suriye’yi ziyaret etmiş ve Devlet Başkanı Beşşar Esed’in rejimine tam destek verdiğini açıklamıştı.

Şii siyasilerden birçok isim, Baas Partisi’nin Ürdün topraklarında yürüteceği herhangi bir siyasi faaliyetten endişeli. Özellikle Saddam Hüseyin’in kızı Raghad Hüseyin’in Ürdün’de yaşaması ve aylar önce siyasete dönmek istediğini açıklaması bu endişeyi daha da artırıyor. Pek çok Şii taraf, Ürdün’ün Irak’la ticari faaliyetlerinin değerinden yararlanmasına ek olarak, Irak’ın Ürdün’e pozitif ayrımcılık yaparak ucuz fiyatlandırmayla petrol satarak sağladığı yardım göz önüne alındığında, Ürdün’ün Irak’ın durumunu dikkate alması gerektiğini savunuyor.


Irak’taki yangınlar buğday tarlalarını ve hurma bahçelerini yok ediyor

 Irak’ta bir buğday tarlasında çıkan yangın sosyal medyada hızla yayıldı.
Irak’ta bir buğday tarlasında çıkan yangın sosyal medyada hızla yayıldı.
TT

Irak’taki yangınlar buğday tarlalarını ve hurma bahçelerini yok ediyor

 Irak’ta bir buğday tarlasında çıkan yangın sosyal medyada hızla yayıldı.
Irak’ta bir buğday tarlasında çıkan yangın sosyal medyada hızla yayıldı.

Irak’ta Son iki gündür çıkan büyük yangınlar, ülkenin birçok ilinde buğday tarlalarını, meyve bahçelerini ve palmiye ağaçlarını yok ediyor. Resmi kaynaklar, şiddetli gök gürültüsünün ardından düşen yıldırımların yangına neden olduğunu belirtirken yangınların kundaklama eylemi olduğunu öne sürenler de var.

Irak Takım Bakanlığı Sözcüsü Muhammed el-Huzai, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Yangınların arkasında kundaklama eylemi olduğuna dair bir kanıt yok. Yangınlar, vandalizmle ilgili olmayan birçok nedenden dolayı meydana gelebilir. Örneğin hasata eşlik eden kaza vakalarının yanı sıra iklim değişikliği ve artan sıcaklıklardan dolayı yangınların çıkması çok yaygındır.

Yerel basında çıkan haberlere göre Kerkük ilinde 200 dönüm buğday tarlası yandı. Diğer yangınlar da Samarra şehrinde bir buğday tarlasını ve Kadısiye ilinde meyve ve hurma bahçelerini etkisi altına aldı. Salahaddin eyaletindeki el-Bucivari bölgesindeki buğday tarlalarında da benzer yangınlar meydana geldi. Diyala valiliğinden kaynaklar, valiliğin merkezi olan Bakuba’nın kuzeydoğusundaki es-Selam ilçesinde yaklaşık 40 dönüm alanda yangın çıktığını bildirdi.


Koordinasyon çerçevesi yerel seçimlere ayrı listelerle katılmayı kabul etti

Sudani, il seçimlerinin yapılmasına yönelik hazırlıkların görüşüldüğü bir toplantıya başkanlık ederken (Sudani’nin Medya Ofisi’nin Twitter hesabı)
Sudani, il seçimlerinin yapılmasına yönelik hazırlıkların görüşüldüğü bir toplantıya başkanlık ederken (Sudani’nin Medya Ofisi’nin Twitter hesabı)
TT

Koordinasyon çerçevesi yerel seçimlere ayrı listelerle katılmayı kabul etti

Sudani, il seçimlerinin yapılmasına yönelik hazırlıkların görüşüldüğü bir toplantıya başkanlık ederken (Sudani’nin Medya Ofisi’nin Twitter hesabı)
Sudani, il seçimlerinin yapılmasına yönelik hazırlıkların görüşüldüğü bir toplantıya başkanlık ederken (Sudani’nin Medya Ofisi’nin Twitter hesabı)

Özel kaynaklar, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin il meclisi seçimlerine ortak bir listede katılmayı kesin bir şekilde reddettiğini ve ayrı listelerde yarışmayı tercih ettiğini belirtti.

Geçen mart ayında Irak parlamentosu, Kürdistan bölgesindeki iller dışında, 18 ilin 15’ini kapsayan il meclis seçimlerinin tarihini 6 Kasım olarak belirlemişti.

Geçtiğimiz günlerde iktidar koalisyonunda yer alan Şii partilerin liderleri, gelecek yerel seçimlerde yarışacak siyasi ittifakların haritası hakkında uzun müzakerelere girdiler.

Fetih İttifakı’nın lideri Hadi el-Amiri, Şii güçleri Koordinasyon Çerçevesi’ni ortak bir seçim listesine ikna etmeye çalıştı. Ancak başta Irak Eski Başbakanı Nuri el-Maliki olmak üzere diğer liderler, Koordinasyon Çerçevesi’nin bir seçim ittifakı değil, ‘Şii güçler arasındaki bir koordinasyon konseyi’ olduğu düşüncesinde.

Amiri dün Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hakim ile bir araya geldi ve birlikte ‘yaklaşan seçimler sırasında Koordinasyon Çerçevesi’nin güçlendirilmesini’ tartıştılar. Toplantının seyrine hâkim olan kaynaklar Şarku’l Avsat’a, seçim ittifakı planlarının masaya yatırıldığını söylediler.

Hakim ve Amiri’nin dünkü görüşmesinden (Hakim’in Ofisi)
Hakim ve Amiri’nin dünkü görüşmesinden (Hakim’in Ofisi)

Kanun Devleti Koalisyonu’nun önde gelen bir lideri, Maliki’nin yerel seçimlere tek başına gireceğini ve ‘tüm Koordinasyon Çerçevesi’nin kapsamlı bir listesinin’ avantajlı olacağına asla ikna olmadığını söyledi.

Öte yandan, önümüzdeki seçimlerin ittifaklarını görüşen Şii güçler, yakında karışık bölgelerdeki rekabet yöntemi konusunda anlaşmaya varmak için listelerin bölgelere göre dağılımını inceleyecek.

Koordinasyon Çerçevesi’nin seçimlere ayrı listelerle katılma kararı almasının ardından kulislerde Şii partiler arasında ikili veya üçlü ittifaklar oluşturmak için ‘hamleler’ yapılıyor. Ancak ‘bazı güçlerin potansiyel müttefiklerine Asaib Ehli-l Hak’ın lideri Kays el-Hazali ile ittifak yapmamalarını şart koşması’ dikkat çekti.

Kaynaklar bu konuda: “Şii partilerin Hazali’ye uyguladığı veto, Asaib’in geçmiş seçimlerde rekabet etme şeklinden kaynaklanıyor. Şii partilerin etkisi altındaki bölgelerde yarışan bağımsız adaylar, parlamento koltuklarını kazanır kazanmaz Asaib’e katılıyordu.” değerlendirmesinde bulundu.

Büyük Şii partileri, ‘bağımsız yeni isimlere’ yönelirken, yerel meclis koltukları için yarışan aday listelerini hazırlamaya başladı.

Sadr Hareketi, Necef’te yerel seçimlere katılmayacağını söylemeye devam ediyor. Ancak El-Hanane kaynakları, ‘Koordinasyon Çerçevesi’ne dahil olmayan bağımsız adaylarla diyaloglar yürütüldüğünü ve Sadr Hareketi’nin onları gelecek seçimi kazanmaları için desteklemeyi düşündüğünü’ iddia ediyorlar.

Değiştirilmiş seçim yasası (Saint-Lague), büyük güçlerin lehine bağımsızların kazanma şansını azaltsa da muhtemelen bağımsız adaylar üzerindeki seçim mücadelesi devam edecek.


Tahran, İranlı Kürtlerin Erbil’deki resmi bir törene davet edilmesini protesto etti

İran Dışişleri Bakanlığı, Irak’ın Tahran Büyükelçisi’ni çağırdı (Mehr)
İran Dışişleri Bakanlığı, Irak’ın Tahran Büyükelçisi’ni çağırdı (Mehr)
TT

Tahran, İranlı Kürtlerin Erbil’deki resmi bir törene davet edilmesini protesto etti

İran Dışişleri Bakanlığı, Irak’ın Tahran Büyükelçisi’ni çağırdı (Mehr)
İran Dışişleri Bakanlığı, Irak’ın Tahran Büyükelçisi’ni çağırdı (Mehr)

İran Dışişleri Bakanlığı, İran Kürdistan Demokrat Partisi üyelerinin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil’de düzenlenecek resmi bir törene davet edilmesini protesto etmek amacıyla, Irak’ın Tahran Büyükelçisi Nasır Abdulmuhsin’i çağırdı.

Şarku’l Avsat’ın İran medyasından aktardığı habere göre, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani bugün yaptığı açıklamada, “Irak’ın Tahran Büyükelçisi Cumartesi günü Dışişleri Bakanlığı’na çağırıldı. Bu görüşmede, ayrılıkçı grupların üyelerinin bu törene davet edilmesine ve bazı terör örgütlerinin IKBY’deki faaliyetlerine devam etmesine karşı İran’ın itirazları bildirildi” dedi.

Kenani ayrıca, “Dışişleri Bakanlığı Körfez Birinci Dairesi Başkanı da, bu grupların IKBY’deki bazı faaliyetlerine devam etmesini, İran ile Irak arasında yakın zamanda imzalanan güvenlik anlaşmasına aykırı olarak nitelendirdi” dedi.

Sözcü bu ifadelerle, İran Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani’nin 20 Mart’ta Bağdat’a yaptığı ziyarette, İran muhaliflerinin IKBY’deki faaliyetlerine son vermek amacıyla imzalanan anlaşmaya atıfta bulundu.

Iran International kanalına göre, Iraklı bir yetkili, bu güvenlik anlaşmasıyla ilgili olarak şunları söyledi;

“Irak, silahlı grupların İran’ın sınır kapılarına herhangi bir saldırı düzenlemek IKBY topraklarını kullanmalarına izin vermeyeceğini taahhüt etti.”

İran Devrim Muhafızları, son yıllarda İran rejimine karşı çıkan, IKBY’deki Kürt parti ve grupların mevzilerini defalarca füze ve drone saldırılarıyla hedef aldı.


Irak’ta su krizi: Türkiye ve Suriye’ye acil yardım çağrısı

Dicle Nehri'nin su seviyesini gösteren 1 Mart tarihli bir fotoğraf (AFP)
Dicle Nehri'nin su seviyesini gösteren 1 Mart tarihli bir fotoğraf (AFP)
TT

Irak’ta su krizi: Türkiye ve Suriye’ye acil yardım çağrısı

Dicle Nehri'nin su seviyesini gösteren 1 Mart tarihli bir fotoğraf (AFP)
Dicle Nehri'nin su seviyesini gösteren 1 Mart tarihli bir fotoğraf (AFP)

Irak Başbakanı Muhammad es-Sudani cumartesi günü yaptığı açıklamada Dicle ve Fırat nehirlerinin su seviyelerindeki düşüşün “acil uluslararası müdahale” gerektirdiğini vurgulayarak Irak hükümetinin su meselesini “öncelikleri” arasına aldığını belirtti.

Birleşmiş Milletler'e göre Irak, azalan yağış oranları ve Dicle ve Fırat nehirlerini besleyen İran ve Türkiye'nin başını çektiği komşu ülkelerden gelen düşük su seviyeleri ile kötüleşen kuraklık riskleri nedeniyle kıtlık sorunuyla karşı karşıya ve bu durum Irak’ı iklim değişikliğinden en çok etkilenen “dünyanın beşinci ülkesi” haline getiriyor.

Şarku’l Avsat’ın Irak Haber Ajansı INA’dan aktardığı habere göre Sudani, “Bağdat 3. Uluslararası Su Konferansı” sırasında yaptığı konuşmada hükümetin su dosyasını öncelikleri arasına koyduğunu ve birçok politika izlediğini ve kaynak ülkelerle yaşanan sorunların üzerinde durulması gerektiğini, bu nedenle ülkelerle yaptığımız görüşmelerde sudan tam pay verilmesi gerektiğinin vurgulandığını ifade etti.

Nesillerimize iyi bir çevre sunmak için çabalarımızın riskleri ortadan kaldırmaya veya azaltmaya odaklanması gerektiğine dikkat çekti ve şöyle ekledi: “Komşu ülkelerle yaptığımız görüşmeler, bu meseleyi ele almak ve sınırdaş ülkelerle su kaynaklarının yönetiminde adil ve eşit bir paylaşım sağlamak için yapıcı ve verimli bir diyalog diline odaklandı.”

Sudani, “Dicle ve Fırat nehirlerinin su seviyelerindeki düşüşün, Irak'ın su güvenliğini ve nesillerinin geleceğini sağlamasına yardımcı olmak için tüm dostlarımızın çabalarına ihtiyaç duyduğumuz acil bir uluslararası müdahale gerektirdiğini” vurguladı.

Yeni prosedürler

Hükümetin krizi azaltmak amacıyla yeni önlemler aldığını belirten Sudani, “su sorunlarının çözümüne yönelik deneyimlerini edinmek ve sudan faydalanmak amacıyla gelişmiş ülkelerin sahip olduğu uzmanlığa başvurduğunu” ve “modern sulama yöntemlerini uygulamaya koyarak kış tarım planını ayarladığını” ifade etti. Buna ek olarak, “bir sonraki tarım planları modern sulama yöntemlerini kullanan çiftçilerle sınırlı olacaktır.”

“Hükümetin su için bir üst konsey oluşturmak için çalıştığını ve deniz suyunu tuzdan arındırma yoluna gitmeye kararlı olduğunu” belirten Bakan, “susuzluğun Irak'ın kültür ve medeniyeti için bir tehdit olduğunu ve dünyanın en önemli medeniyetlerinin etrafında inşa edildiği Dicle ve Fırat nehirleri için de bir tehdit olduğunu” vurguladı.

Irak'a yardım çağrıları

Sudani'nin açıklamaları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert'in 4 Mayıs’ta dünya ülkelerini, özellikle de Irak'ın komşularını, su kıtlığı ve karşı karşıya olduğu kuraklık ve kirlilik tehlikelerini çözmeye yardım etmeye çağırmasının ardından geldi.

Irak'ın başkenti Bağdat'ta düzenlenen “Irak Forumu” etkinlikleri çerçevesinde yaptığı konuşmada şunları söyledi “Çevrenin mustarip olduğu iklim değişikliklerine köklü bir çözüm bulmalıyız.”

“Devletler, Irak'ın su payını güvence altına almak ve gelirlerindeki açığı gidermek için bir çözüm bulmasına yardımcı olmalıdır” diye ekleyerek “ülkenin su güvenliğini koruma ihtiyacını” vurguladı.

Alarmı çalın

Irak Su Kaynakları Bakanı Avni Diyab, geçtiğimiz günlerde önümüzdeki sezonda su seviyesi konusunda alarm verdi.

Şarku’l Avsat’ın Irak resmi haber ajansı INA’dan aktardığı habere göre “Mayıs ayından sonra bakanlık, vatandaşların tüketim ihtiyacının yanı sıra yüksek sıcaklıklar ve bunun sonucunda suyun buharlaşmasıyla temsil edilen büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak. Bu yılın zor geçeceği ve en önemlisi de bu az miktardaki suyun adil bir şekilde nasıl dağıtılacağı konusunda zorluklar yaşanacak” açıklamasında bulundu.


Irak Başbakanı Sudani’den Dicle ve Fırat’ı kurtarma çağrısı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün Uluslararası 3. Bağdat Su Konferansı’nda bir konuşma yaparken (Irak Başbakanı)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün Uluslararası 3. Bağdat Su Konferansı’nda bir konuşma yaparken (Irak Başbakanı)
TT

Irak Başbakanı Sudani’den Dicle ve Fırat’ı kurtarma çağrısı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün Uluslararası 3. Bağdat Su Konferansı’nda bir konuşma yaparken (Irak Başbakanı)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün Uluslararası 3. Bağdat Su Konferansı’nda bir konuşma yaparken (Irak Başbakanı)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es-Sudani, Dicle ve Fırat nehirlerini kurtarmak ve bu nehirlerdeki düşük su seviyelerini yükseltmek için acil uluslararası müdahale çağrısında bulundu. Sudani, Irak’ın başkenti Bağdat’ta düzenlenen Uluslararası Üçüncü Su Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ‘su konusunun tüm dünya ülkelerinde hassas ve önemli hale geldiğini’ belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Irak basınından aktardığı habere göre Sudani “Su sorunlarını bir önceki rejimden devraldık ve idari bilinçsizlik bu aşamaya ulaşıncaya kadar devam etti” ifadelerini kullandı. Başbakan hükümetinin ‘su konusunu önceliklerinden biri halinde getirdiğini, bu yönde birçok politika belirlediğini ve nehir çevrelerindeki ülkeler ile sorunları belirlemenin gerekli olduğunu vurguladı. Sudani, ‘mevcut hükümetin sudan yararlanmak için gelişmiş ülkelerin uzmanlığına yöneldiğini’ açıkladı. Hükümetin deniz suyunu tuzdan arındırmaya kararlı olduğunu belirten Sudani, su kıtlığının Irak kültürü ve medeniyeti için bir tehdit teşkil ettiği konusunda uyarıda bulundu. Başbakan, ‘gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak için çalışmaların riskleri ortadan kaldırmaya veya bunları azaltmaya odaklanması gerektiğini’ vurguladı.

Sadr’dan cenazeye siyasetçi yasağı

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, ülkenin önde gelen Şii din adamlarından olan babası Ayetullah Muhammed Sadık es-Sadr’ın öldürülmesinin 25. yıl dönümü için bu ayın sonunda düzenlenecek törenlerine hareket dışından siyasetçilerin katılmasına izin vermeme kararı aldı. Sadr ilk kez böyle bir karar alıyor. Bu, Muhammed Sadık Sadr’ın öğrencisi ve takipçisi olan silahlı parti ve hiziplerin geniş siyasetçi kanadının bu yıl merhum dini liderin kabrini ziyaret edemeyeceği anlamına geliyor.


Bağdat, İran Devrim Muhafızları’nın Erbil’in kuzeyini bombalamasını kınadı

DMO Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Pakpur Haziran 2020 tarihinde askeri tatbikatlar sırasında İran sınırındaki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bölgelerini izlerken (Tesnim)
DMO Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Pakpur Haziran 2020 tarihinde askeri tatbikatlar sırasında İran sınırındaki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bölgelerini izlerken (Tesnim)
TT

Bağdat, İran Devrim Muhafızları’nın Erbil’in kuzeyini bombalamasını kınadı

DMO Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Pakpur Haziran 2020 tarihinde askeri tatbikatlar sırasında İran sınırındaki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bölgelerini izlerken (Tesnim)
DMO Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Pakpur Haziran 2020 tarihinde askeri tatbikatlar sırasında İran sınırındaki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bölgelerini izlerken (Tesnim)

Irak, dün İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil'in kuzeyinde, İran Devlet Televizyonu’nun ‘terör yuvaları’ olarak nitelediği noktaları hedef almasını kınadı. Öte yandan DMO güçleri, İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın DMO’nun yurtdışı kolu olan Kudüs Gücü’nde görevli bir subayı sorgulamasıyla ilişkili beş kişilik bir hücrenin etkisiz hale getirildiğini duyurdu.
IKBY basını, Erbil’in yaklaşık 100 kilometre kuzeydoğusunda, Erbil’in İran sınırı yakınlarındaki Soran ilçesine bağlı Sidekan kasabasında bir köye top mermisinin düştüğünü bildirdi. Irak Dışişleri Bakanlığı, İran'ın Sidekan'daki bazı sınır bölgelerini hedef aldığını söylediği bombalı saldırıyı kınadı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Irak Hükümeti, İran’ın IKBY’nin başkenti Erbil'e bağlı Sidekan bölgesinde bazı noktaları bombalamasını kınadı” denildi.
Açıklamada ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Irak topraklarının komşu ülkelerin güvenliğini tehdit etmek için bir karargah veya koridor olarak kullanılmaması gerektiğinin anayasal gerekliliğini bir kez daha vurgularken zorluklarla mücadele için özellikle güvenlik açısından, Irak'ın egemenliğini koruyacak ve bölgenin güvenlik ve istikrarını artıracak şekilde sürdürülebilir bir diyaloga başvurulmasının önemini teyit ediyoruz.”
İran Devlet Televizyonu, Erbil’in kuzeyine düzenlenen bombardımanda herhangi bir can kaybı yahut yaralanma vakası bildirilmediğini aktardı. Buna karşın DMO’ya yakınlığı ile bilinen Tesnim Haber Ajansı, ‘DMO tarafından daha önce de Irak'ın kuzeyinde konuşlu İranlı Kürt militanların hedef alındığını’ kaydetti.
Tesnim, İran Silahlı Kuvvetleri’nin ve özellikle DMO’nun, ülkenin kuzeybatısındaki sınır bölgelerinde terörist grupların varlığına ve hiçbir faaliyetine müsamaha göstermeyeceği konusunda defalarca kez uyararak herhangi bir yıkıcı faaliyetin tespit edilmesi halinde, buna net ve yıkıcı bir şekilde yanıt verileceğini vurguladı.
Erbil merkezli Rudaw haber sitesi, yerel bir yetkilinin geçmişte bölgeye zaman zaman top mermileri düştüğünü söylediğini bildirdi. Rudaw, Sidakan kasabası müdürü İhsan Çelebi’nin, bombardımanın yerleşim yerlerinden uzak noktaları hedef almasından ötürü şu ana kadar can kaybı ya da maddi bir hasara neden olmadığını söylediğini aktardı. Rudaw’ın yerel kaynaklardan aktardığı bilgilere göre DMO güçleri Dolmeydan tepelerine konuşlandırdığı topçu bataryaları ile Bradost bölgesini uzun menzilli toplarla bombaladı. DMO’nun Hamza Seyyid Eş-Şüheda Üssü'ndeki Halkla İlişkiler Dairesi tarafından bombardımanın üzerinden birkaç saat geçtikten sonra yapılan açıklamada, DMO Kara Kuvvetleri’nin, beş kişilik ‘bir terör hücresinin’ üyelerini tutukladığı bildirildi.
DMO’dan yapılan yazılı açıklamada, “Küresel hegemonya için pratik bir araç olan terörist grupların son zamanlarda nüfuz elde edebilmek için terör hücreleri göndermeye ve bölgemizde istikrarsızlaştırıcı eylemlerde bulunmaya yönelik kötü niyetli faaliyetlerinin ardından terör hücresi üyelerinin sabotaj saldırıları düzenleme niyetlerini itiraf etmeleri çerçevesinde teröristlerin IKBY’deki mevzileri bombalandı” denildi.
Bu açıklamadan kısa bir süre sonra Tesnim Haber Ajansı, kimliğinin gizli kalmasını isteyen bir kaynaktan, güvenlik güçlerinin son birkaç gün içinde, İsrail basını tarafından Kudüs Gücü'nde subay olduğu belirtilen ve ABD’li bir generale, Fransız bir gazeteciye ve İsrailli bir diplomata suikast düzenlemeye çalıştığına dair bir itiraf videosu yayınlanan Mansur Resuli adlı kişiyi kaçıranları tutukladığı bilgisini aktardı.
İsrailli kaynaklar, geçtiğimiz hafta Mossad ve İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet'in adamlarından oluşan bir ekibin, suikastlara hazırlanan Kudüs Gücü'nün 860. Birimi'nde görevli bir subay olan Mansur Resuli’yi İran topraklarında sorguladığı bilgisi sızdırdılar. İsrailli kaynaklara göre suikastların engellenmesi, ABD Başkanı Joe Biden'ın DMO’yu Yabancı Terör Örgütleri (FTO) listesinden çıkarma niyetinden vazgeçmeye ikna etmede etkili oldu.
Daha sonra DMO’ya ait internet siteleri, yaklaşık bir yıl önce kaçırılıp bu tür itiraflarda bulunmaya zorlandığı belirtilen Resuli'nin bir videosunu yayınladı. Londra'dan Farsça yayın yapan Iran International kanalı ise Resuli'nin kimliğiyle ilgili yeni ayrıntıları ortaya çıkardı. Iran International’ın haberine göre Resuli, DMO adına çalışan ve Dalaber adlı sınır bölgelerinde yaşayanlar için bir kooperatif şirketi aracılığıyla kara para aklayan bir mafyanın bir üyesi. DMO ile yaptığı iş birliği karşılığında kaçak yollardan ithalat yapmasına izin veriliyor.
DMO, geçtiğimiz Mart ayında, İran resmi haber ajanslarının ‘İsrail’in Erbil'deki stratejik merkezleri’ olarak niteledikleri noktalar füzeli saldırılar düzenleyerek, saldırıyı İsrail’in Suriye'de düzenlediği bir bombardımanda İran askerlerinin öldürülmesine bir yanıt olarak gerekçelendirdi. IKBY hükümeti ise Mart ayındaki saldırının yabancı ülkelere ait noktaları değil, yalnızca sivil yerleşim alanlarını hedef aldığını açıklayarak uluslararası toplumu saldırı hakkında soruşturma başlatmaya çağırdı.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin geçtiğimiz Nisan ayında Tahran'ı ziyaret etmişti. Bakan Hüseyin, burada İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile düzenlediği basın toplantısında, ‘iki ülke arasındaki güvenlik sorunlarının diyalog yoluyla çözülmesi’ çağrısında bulundu. Iraklı Bakan, Tahran’da ‘önemli ve açık görüşmeler’ yaptığını belirterek iki ülkenin güvenliğinin, bölgenin güvenliğiyle ilişkili olduğunun altını çizdi.


Irak’ta ‘öğretmen atamalarının yapılmaması ve memur maaşlarının gecikmesi’ protesto edildi

Irak'taki protestolardan bir kare (Reuters_Arşiv)
Irak'taki protestolardan bir kare (Reuters_Arşiv)
TT

Irak’ta ‘öğretmen atamalarının yapılmaması ve memur maaşlarının gecikmesi’ protesto edildi

Irak'taki protestolardan bir kare (Reuters_Arşiv)
Irak'taki protestolardan bir kare (Reuters_Arşiv)

Irak’ta memur atamalarının yapılması ve gecikmiş memur maaşlarının ödenmesi talebiyle ülkenin güney, kuzey ve ortak kesimindeki 3 vilayette gösteriler düzenlendi. Güneydeki Zikar vilayetinin kent merkezi Nasıriye Valilik binasının önünde bir göstericinin kendini ateşe verdiği bildirildi.
Zikar’da yüzlerce mühendislik fakültesi mezunu atamalarının yapılmamasını protesto etmek için vilayetteki Petrol Ürünleri Dairesi’ni kapattı, lastik yaktı ve çadır kurarak oturma eylemi başlattı. Yüzlerce sözleşmeli öğretmen de daimi kadro talebiyle Zikar Eğitim Müdürlüğü binası önünde gösteri düzenledi. Mezun olup da işsiz olan öğretmenler ise sözleşmeli kadro talebiyle Zikar Eğitim Müdürlüğü’nü kapatma girişiminde bulundu. Zikar’ın El-Fecr ilçesindeki Kumul Stabilizasyonu Projesi’nde çalışan işçiler sözleşmelerinin feshedilmesini ve maaşlarının kesilmesini protesto için projenin koordine edildiği binanın önünde haftalardır oturma eylemi düzenliyor ve binayı birçok kez kapattı.
Irak’ta Ekim 2019’da başlayan ve aylarca süren protestoların kalelerinden biri kabul edilen Zikar vilayeti ve kent merkezi Nasıriye, atama, yolsuzlukla mücadele, belediye hizmetlerinin iyileştirilmesi ve Ekim 2019 protestolarında ölenlerin katillerinden hesap sorulması gibi taleplerle düzenlenen gösterilere yıllardır tanık oluyor. Bazı aktivistler Bağdat’taki siyasi güçlerin hükümeti kurma konusundaki tıkanıklığı ve başarısızlığı sürdürmesi halinde ülkenin güney ve orta kesimindeki vilayetlerde yeni protesto dalgasının başlayabileceği hususunda uyarıyor.
Zikar güneydeki en yoksul vilayetlerden biri kabul ediliyor. Resmi verilere göre vilayetteki yoksulluk oranı yaklaşık yüzde 47’ye ulaştı. Irak Sağlık Bakanlığı’nın dünkü açıklamasına göre, ülke genelindeki 55 Hemorajik ateş vakasının 29’u Zikar’da kaydedildi.
Irak hükümetine bağlı Güvenlik Medya Ağı, dün yaptığı açıklamada, Zikar vilayetinin kuzeyindeki Şatra ilçesinde hakkında tutuklama kararı bulunan Hekim ez-Zeydi’ye yönelik gözaltı operasyonu sırasında el bombası patlatılması sonucu ağır yaralanan Kurmay Albay Fehmi Hüseyin’in öldüğü iddiasını yalanladı. Açıklamada, “Zikar vilayetinin kuzeyindeki Şatra ilçesinde görevini yaptığı sırada el bombasıyla yaralanan 2. Tugay-Özel Kuvvetler Komutanı Kurmay Albay Fehmi Hüseyin’in sağlık durumu günübirlik takip ediliyor. Allah'ın lütfuyla sağlık durumu stabil. Sağlık kadrolarının bu hafta içinde bir cerrahi operasyon gerçekleştirmesi bekleniyor. İlgili güvenlik birimleri kahraman subayımızın yaralanarak şehit olduğu şeklinde gerçekliği olmayan yalan haberler dolaşıma koyan birkaç sosyal medya hesabı tespit etmiştir. Bilgi aktarımında ve özellikle güvenlik durumlarıyla ilgili söylentileri yaymada hassas olunmasını bekliyoruz” ifadelerine yer verildi.
Irak’ın doğu ve kuzeyinde de gösteriler vardı. Nitekim ülkenin doğusundaki Diyala vilayetinde teknik enstitüleri mezunları iki gündür devam ettikleri gösterilerde yetkililere iş ve atama fırsatları yaratma çağrısında bulunuyor.
Kuzey’deki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) bağlı Süleymaniye kentinde ise Süleymaniye Üniversitesi öğretim görevlileri ve personelleri Mart ayı maaşlarının ödenmesinin gecikmesini protesto için dün gösteri düzenledi. Bazı göstericiler Erbil ve Duhok’taki meslektaşlarının maaşlarını alırken kendi maaşlarının gecikmesi karşısında duyduğu şaşkınlığı dile getirdi. Süleymaniye-Kerkük karayolunu ulaşıma kapatan göstericiler ödemelerin yapılmaması halinde greve gitme tehdidinde bulundu.


Iraklı Şii lider Mukteda es-Sadr’ın ‘hükümetin kurulması’ için tanıdığı sürede sona yaklaşılıyor: Siyaset yeniden canlanıyor

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr Necef’teki bir basın toplantısında konuşuyor (Reuters)
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr Necef’teki bir basın toplantısında konuşuyor (Reuters)
TT

Iraklı Şii lider Mukteda es-Sadr’ın ‘hükümetin kurulması’ için tanıdığı sürede sona yaklaşılıyor: Siyaset yeniden canlanıyor

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr Necef’teki bir basın toplantısında konuşuyor (Reuters)
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr Necef’teki bir basın toplantısında konuşuyor (Reuters)

Irak’ta Sadr Hareketi ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) yetkilileri, Vatanı Kurtarma İttifakı’nın başlattığı girişimin Koordinasyon Çerçevesi çatısı altındaki gruplarla uzlaşma içermediğini ancak Çerçeve’den bir grubun yeni hükümete katılmasına yeniden kapı araladığını söyledi. Üst düzey bir siyasi kaynak, söz konusu hedefin Mesut Barzani’nin başlattığı girişimin tek amacı olduğunu belirtti.
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın, Koordinasyon Çerçevesi’ne hükümeti kurması için tanıdığı 40 günlük sürenin dolmasına az bir süre kalırken, siyaset yeniden hareketleniyor. Nitekim Koordinasyon Çerçevesi Sadr’ın tanıdığı bu süre zarfında krizi aşmayı başaramamıştı. Sadr’a yakın bir kaynak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, söz konusu sürenin sona ermesinin “Koordinasyon Çerçevesi’ne verilen fırsatın bitmesi ve hükümet kurmak için yeni bir hareket noktası anlamına geleceğini” söyledi.
Sadr Hareketi içinde yönetici pozisyonunda bulunan kaynak, “Ulusal çoğunluk hükümeti kurmak için kurulan çoğunluk koalisyonu (Sadr’ın liderlik ettiği Vatanı Kurtarma İttifakı) içindeki genel eğilim hâlâ uzlaşı hükümetinin reddedilmesi yönünde. Ulusal çoğunluk hükümeti kurma projesinin taraflarının cayabileceği yönündeki endişeler sebebiyle Vatanı Kurtarma İttifakı içerisinde Koordinasyon Çerçevesi’ne yönelik biraz esneklik gösteriliyor. Esneklik gösterilmesi taraftarı olanlar cumhurbaşkanını seçme oturumuna en az riskle gitmeyi arzuluyor” dedi.
Sadr Hareketi, Sünni Egemenlik İttifakı ve KDP’den oluşan Vatanı Kurtarma İttifakı daha önce de Koordinasyon Çerçevesi içinden bazı grupları kendi tarafına çekmeye çalışmıştı. Zira Vatanı Kurtarma İttifakı yöneticilerine göre, ülke siyasetindeki atalete son vermek için bundan başka bir seçenek yok. İranlı isimlerle yapılan görüşmelerle ilgili aktarılan kulis bilgilerine göre, İran içinde bu seçeneği destekleyen bir damar var ancak İran Devrim Muhafızları’nın Irak içindeki nüfuzuyla ilgili endişeleri söz konusu seçeneğin gerçekleşmesini engelliyor.
Vatanı Kurtarma İttifakı’nın önceki gün (pazartesi) Erbil’de düzenlediği toplantıya yakın üst düzey siyasi bir kaynak, Koordinasyon Çerçevesi içinden bazı grupları kendi tarafına çekmek amacıyla başlatılan bu son girişime rağmen, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) ve KDP’nin ‘aldığı darbeler sebebiyle’ KDP’nin cumhurbaşkanlığı makamından vazgeçmeyi düşünmediğini söyledi. Kaynağın kastettiği ‘darbeler’; Irak Yüksek Federal Mahkeme’nin KDP’nin eski cumhurbaşkanı adayı Hoşyar Zebari’yi yarış dışı bırakması ve IKBY’nin petrol ihraç etmesinin ‘yasal olmadığı’ kararı almasıydı.
Vatanı Kurtarma İttifakı’nın şu anki gündemi bağımsız milletvekilleri. Zira hem Sadr Hareketi hem de Koordinasyon Çerçevesi cumhurbaşkanı ve başbakan seçiminde bağımsız vekilleri kendi safına çekmek amacıyla geçtiğimiz günlerde bir dizi girişimlerde bulundu. Vatanı Kurtarma İttifakı, cumhurbaşkanı seçim oturumunun geçerli sayılma şartı olan ‘milletvekillerinin üçte ikisinin (220 vekil) oturuma katılmasını’ sağlamak için bağımsız vekilleri ‘sihirli anahtar’ olarak görüyor. Ancak bağımsız vekiller arasındaki siyasi görüş ayrılıkları ve silahlı grupların baskıları bağımsızların ortak hareket etmesini engelliyor. Bağımsız vekillerin düzenlediği ve pazartesi sabah saatlerine kadar süren toplantıya katılan kaynaklar, Vatanı Kurtarma İttifakı ve Koordinasyon Çerçevesi’nin bağımsız vekilleri kendi tarafına çekmek için yaptıkları girişimlerle ilgili vekillerin alacağı tutumlar hakkında konuşmanın henüz erken olduğunu ve aynı zamanda siyasi tecrübe eksikliğinin bu tutumların şekillenme etki ettiğini söyledi.
Toplantıya ilişkin kamuoyuna yapılan açıklamada, “Bağımsız vekiller, cumhurbaşkanı ve başbakan adaylarıyla ilgili kriterlerin ve siyasi çekişmenin iki tarafından (Vatanı Kurtarma İttifakı ve Koordinasyon Çerçevesi’nin) birine destek verme şartlarının belirlenmesi için bir komite kurulması konusunda anlaşmaya vardı” denildi.
Konuya yakın kaynaklar, bağımsız vekillerden bir grubun Sadr Hareketi ile anlaşmayı desteklediğini bildirdi. Kaynaklara göre söz konusu grubun bu tercihinin temelinde, Sadr Hareketi’nin Meclis’te çoğunluğu elinde bulundurması, başbakan adayını belirleme konusunda müzakerelerde ve kabinede pay sahibi olması ve ülkedeki valileri değiştirebilme gücünün bulunması yatıyor.
Ancak Koordinasyon Çerçevesi ve silahlı grupların denklem üzerindeki etkisi hesaba katıldığında bağımsız vekiller ile Vatanı Kurtarma İttifakı arasında bir anlaşmaya varılması pek olası görünmüyor. Vatanı Kurtarma İttifakı çatısı altındaki Sünni Egemenlik İttifakı’nın bir yöneticisi, “Bağımsız vekiller ile Vatanı Kurtarma İttifakı arasında yapılacak herhangi bir anlaşmanın çökeceğini düşünüyorum. Çünkü Koordinasyon Çerçevesi ve İran yanlısı silahlı gruplar, kendilerini hükümeti kurmaktan alıkoyacak bir projeye izin vermeyecek” dedi.
Süleymaniye kentinde pazartesi ikindi vakti basın toplantısı düzenleyen İmtidad Hareketi ve Yeni Nesil Hareketi, Sadr cephesini desteklediği izlenimi uyandıran bir açıklama yaptı.
İmtidad ve Yeni Nesil, meclis oturumlarına katılmayarak yasama faaliyetlerinin ve anayasal görevlerin yerine getirilmesini engelleyen vekillere para cezası verilmesi için Federal Mahkeme’ye başvuruda bulunacağını duyurdu. İmtidad Hareketi’ne yakın bir kaynak, muhalefetin cumhurbaşkanlığı makamı için belirleyeceği kriterlerin Vatanı Kurtarma İttifakı tarafından onaylanması halinde cumhurbaşkanı seçiminin yapılmasının kolay olduğunu belirtti. Kaynak, Yeni Nesil Hareketi’nin geçtiğimiz günlerde aldığı pozisyonun, cumhurbaşkanlığı makamı için kıyasıya rekabet eden Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) hesaplarında karışıklığa yol açtığını söyledi.