Netanyahu, Gazze'deki yıkımın amacının halkını yerinden etmek olduğunu itiraf etti

Politikasını eleştiren yedek subaylara yanıt olarak

Gazze'deki Cibaliye kampında yiyecek almaya çalışanlar, 9 Mayıs 2025 (AP)
Gazze'deki Cibaliye kampında yiyecek almaya çalışanlar, 9 Mayıs 2025 (AP)
TT

Netanyahu, Gazze'deki yıkımın amacının halkını yerinden etmek olduğunu itiraf etti

Gazze'deki Cibaliye kampında yiyecek almaya çalışanlar, 9 Mayıs 2025 (AP)
Gazze'deki Cibaliye kampında yiyecek almaya çalışanlar, 9 Mayıs 2025 (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, öfke ve kontrolünü kaybettiği bir anda, tarihi bir fırsat olarak değerlendirilebilecek ve çok sayıda Filistinliyi ortadan kaldırmayı amaçlayan bir savaş yürüttüğünü itiraf etti. Perşembe akşamı bir grup yedek subayla konuşan Netanyahu, Gazze'deki yıkımın Filistinlilerin terör eylemlerine bir tepki olmadığını, Gazze halkını yerinden etmek için yapılmış planın bir parçası olduğunu söyledi.

Haaretz'de dün yer alan habere göre yetkililer Netanyahu hükümetinin politikalarını eleştirerek, "kaçırılan askerlerin hayatlarını tehdit ettiğimiz ve partinize ve kişisel çıkarlarınıza hizmet etmekten başka stratejik bir siyasi hedefimiz olmadığı" bir savaştan yakındılar. Netanyahu onlara öfkelendi ve masaya yumruğunu vurmaya başladı: "Gazze'yi tamamen yok ediyoruz ve geri dönüp yaşayabilecekleri güvenli bir yerleri olmamalı... Gitmeliler" ifadelerini kullandı.

Aynı bağlamda, Knesset'teki (Parlamento) Dışişleri ve Güvenlik Komitesi'ne bağlı medya ve dış ilişkilerle ilgilenen komitenin tutanakları, Likud Partisi ve diğer iktidardaki sağcı temsilcilerin, Gazze Şeridi'nde çocuklar da dahil olmak üzere halkın sistematik olarak aç bırakılması, onlara ilaç ve ağrı kesici sağlanmasının engellenmesi politikasını meşrulaştırdığını ortaya koydu.

Katılımcılar arasında tartışma

 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bazı askerler arasında (Arşiv- AP)İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bazı askerler arasında (Arşiv- AP)

Perşembe akşamı düzenlenen toplantıda, Gazze'deki insani krizle ilgili görüşmelerde, dünya çapında insani yardım faaliyetleri yürüten Netan Derneği'nden Dr. Sharon Shaul şunları söyledi: “Bu masada oturanların hiçbiri, acı çeken bir çocuğun en azından ağrı kesici veya tıbbi tedavi alamaması konusunda kaygılı değil.”

Knesset üyesi Likud Partisi'nden Amit Heli, sözünü keserek şöyle dedi: “Bizim adımıza konuşup konuşmadığınızdan emin değilim, biz her çocuğu ve her kadını tedavi etmek istiyoruz, umarım bu cümleyi desteklemiyorsunuzdur.” Doktor ise ona şöyle cevap verdi: “Umarım siz de dört yaşında, eli kesilmiş bir çocuğun ağrı kesici alamaması konusunda aynı düşüncede değilsinizdir ve bu konuda empati duyuyorsunuzdur.”

Knesset üyesi Limor Son Har Melech, Itamar Ben Gvir'in Yahudi Gücü (Otzma Yehudit) partisinden, müdahale ederek parmağıyla doktoru işaret etti ve “Tek tedavi sana verilmeli” dedi. Başka bir Knesset üyesi de doktora, “Sen hayatımda gördüğüm en hasta doktorsun” ifadesini kullandı.

“Aç bırakmak meşru ve arzu edilir”

Şarku’l Avsat’ın Haaretz'den aktardığı habere göre muhalefet partisi Yesh Atid'in Milletvekili Moshe Tur-Baz'ın, kendi inisiyatifiyle düzenlenen toplantının ardından yaptığı açıklamada görüşlerini şöyle aktardı: “Bildiğim kadarıyla, İsrail Devleti aç bırakma yöntemini kullanmayı düşünmüyor, çünkü benim bildiğim Yahudi ahlakında savaşçı olmayan insanları aç bırakmaya izin veren bir şey yok ve benim izlenimim, İsrail hükümetinin Gazze'yi aç bırakma yönünde bir eğilim içinde olmadığı yönünde.”

Ancak Halevi ve Son Har-Melech komite tartışmalarına hâkimdiler ve "Masanın etrafındaki birçok kişinin Gazzeli çocuklara işkence yapmanın ve aç bırakmanın sadece meşru değil, aynı zamanda istenen bir şey olduğuna inandığını" söylediler.

Kendisini Gazze'nin sakinlerinden biri olarak tanıtan Shifra Tzur Arie, bu tartışmayı yaptıkları için Knesset üyelerine sert çıkarak, “Kime acıyorsunuz? Gazzelilere acımak yasak” diye bağırdı. 7 Ekim'de babası öldürülen ve Gazze'ye nakledilen Yizhar Levshitz, “Gazze'de neredeyse hiç masum insan kalmamış olsa da ahlaki değerleri olan her insan, çocukları aç bırakmanın övünülecek bir şey olmadığını anlayabilir. Aşılmaması gereken bir sınır vardır. Ölen çocuklarını kollarında taşıyan anneleri görmek, kaçırılanları bize geri getirecek mi?” dedi.

 Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye kampı (EPA)Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye kampı (EPA)

Son Har-Melech, “Bu korkunç, dehşet verici ve ürkütücü bir şey. Çocuklarımız vahşice katledilirken, siz açlık terimlerini kullanıyorsunuz” diye yanıtladı.

Toplantıya katılanlar, Gazze'deki kıtlık tehlikesi ve çocukların çektiği acılar hakkında konuştu. İsrail ordusunun verilerine dayanarak, Gazze'deki gıda miktarını hesaplayan istatistik uzmanı Arnon Huri-Yavin, “Gazze'de yeterli gıda var” dedi. Yavin, “Bölgedeki yoksul ve savunmasız halkın ciddi bir beslenme sorunu yaşadığına şüphe yok. Modele göre, şu anda on binlerce insan tamamen aç durumda ya da günde 300 kaloriden az besleniyor.”

Halefi, “Gazze'de aç kimse yok, kimsenin bir eksiği yok. Bu yalanı tekrarlamanız çok yazık” diyerek sert bir şekilde yanıt verdi. Son Har Melech de “Gazze'de kimse aç bırakılmıyor, (Hamas'ın) yalanlarını tekrarlamayı bırakın” ifadesini kullandı.



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.