Filistinliler ve İsrailliler arasında kültürel bir savaş: Geleneksel yemekleri "Yahudileşmeden" korumaya çalışıyorlar

Gazze'de dünyayı "Yahudileşmeden" korumak ve İbranice anlatılara karşı çıkmak için geleneksel yemekleri tanıtmaya yönelik bir girişim başlatıldı

Filistin Mutfak Sanatları Derneği’nin başlattığı "Zadna Dafi" girişimi kapsamında Gazzeli gençler geleneksel yemekleri pişirmeyi ve yemeklerini dünyaya tanıtmayı öğreniyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Filistin Mutfak Sanatları Derneği’nin başlattığı "Zadna Dafi" girişimi kapsamında Gazzeli gençler geleneksel yemekleri pişirmeyi ve yemeklerini dünyaya tanıtmayı öğreniyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
TT

Filistinliler ve İsrailliler arasında kültürel bir savaş: Geleneksel yemekleri "Yahudileşmeden" korumaya çalışıyorlar

Filistin Mutfak Sanatları Derneği’nin başlattığı "Zadna Dafi" girişimi kapsamında Gazzeli gençler geleneksel yemekleri pişirmeyi ve yemeklerini dünyaya tanıtmayı öğreniyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Filistin Mutfak Sanatları Derneği’nin başlattığı "Zadna Dafi" girişimi kapsamında Gazzeli gençler geleneksel yemekleri pişirmeyi ve yemeklerini dünyaya tanıtmayı öğreniyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

İzzeddin Ebu Ayşe

Tarım arazilerinin ortasında Şef Samir, Filistin yemeği hazırlamanın temellerini öğretmek için Avrupa ülkelerine seyahat etmeye hazırlanan bir grup Gazze gencinin önünde 'maklube' yemeğini pişirmek üzere soğan ve patlıcanları dilimleyip, et parçalarını yıkayıp, pilavı hazırlarken Filistin ilahileri okuyor.

Odun yığınlarıyla ateş yakan ve yavaş yavaş maklube için gerekli olan malzemeleri tencereye koyan Samar, attığı her adımı gençlere anlatırken ateşi yakıyor ve onlara yemeği kendileri hazırlama fırsatı vererek dünyanın dört bir yanına ulaştırıp Filistin yemeği olarak tanıtabilmeleri için çalışıyor.

Mutfak elçileri

Samar, gençlere Filistin yemeklerini miras kalan geleneksel tariflere göre pişirmenin temellerini öğretmeye çalışıyor ve gençlerin yemek tariflerinde doğru bir şekilde ustalaşmalarını sağlıyor.

Yemeğin hazırlanışında iyi olduklarından emin olmadan kimsenin ayrılmasına izin vermiyor.

İsrail, yerel yemek tariflerinin Yahudiler tarafından bulunduğu ve daha sonra Filistin mutfağına girdiğini iddia ediyor / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia
İsrail, yerel yemek tariflerinin Yahudiler tarafından bulunduğu ve daha sonra Filistin mutfağına girdiğini iddia ediyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Samar, "Bu neslin, özellikle de seyahat eden gençlerin eski Filistin mutfağının ayrıntılarını bilmesi önemli. Bununla gelecek kuşakların kültürel ve kültürel kimliklerini kaybetmemeleri için Batı mutfağının onları etkilememesini hedefliyoruz" dedi.

Ayrıca Samar, "Bu gençler Filistin'in dünyadaki elçileridir ve yurt dışında kaldıklarında mutfağımızı savunacaklar. Gittikleri yerlerde humus, falafel, qidreh ve şakşukanın İsrail yemekleri olduğunu duyacaklar bu yüzden dünyayı mutfağımızın türleri konusunda eğitmeli ve korumamız gereken geleneksel yiyeceklerimizi savunmalılar" ifadelerini de sözlerine ekledi. 

Samar'a göre, Filistinliler ile İsrailliler arasında coğrafya sınırları dışında yemek yemekleri konusunda kültürel bir savaş yaşanıyor.

Yurt dışına gidecek bu gençler bu yiyeceklerin kökenleri ve hazırlanma yöntemleri konusunda zorluklarla karşılaşacaklarını belirtirken "Gerçeği dünyaya açıklama konusunda onlara büyük bir sorumluluk düşüyor" diye konuştu.

Gazzeli gençler, tartışmalı geleneksel yemekleri yapmayı öğrendikten sonra, farklı ülkelere gider gitmez insanların önünde pişirmeye başlamaları ve bu yemeklerin tarihini, kökenini, tarifini, besin değerini ve Filistin mutfağına dair kültürel bilgileri içeren bir broşür vermeleri gerekiyor.

Samar, "Filistin yemeklerini geleneksel, miras alınan tariflere göre korumak ve uluslararası mutfaklarda pişirmek, bu yemekleri milli kimliğimize atfetme hakkımızın korunmasına katkıda bulunuyor ayrıca İsrail'in bu tarifleri Yahudileştirme girişimlerini engelliyor" dedi. 

İngilizce tarifler

Şef Samar'ın karşısındaki köşede Şef Tahrir, zeytinyağı, sumak, soğan ve tavuk etinden oluşan 'Musahhan' yemeğini hazırlıyor.

O yemeği pişirirken meslektaşı cep telefonuyla videosunu çekiyor ve Filistinlilere özgü tarifin ayrıntılarını ve hazırlanma yöntemini İngilizce olarak anlatıyor.

Tahrir'in sosyal medyada çoğunluğu Amerika ve Avrupa ülkelerinden olmak üzere çok sayıda takipçisi bulunuyor.

Onlara kendi dillerinde Filistin yemekleriyle ilgili içerik sağlıyor ve yemek tarifleri veriyor.

Daha fazla kişiyi Filistin yemeği hazırlamaya ve tatmaya teşvik etmek amacıyla takipçilerinden aldığı desteğin fotoğraflarını yayınlıyor.

Tahrir, verdiği tariflerin Filistin mutfağına mı yoksa İsrail mutfağına mı ait olduğunu soran birçok yorum alıyor ve bunlara yemeklerin Filistin mutfağından olduğuna dair kanıtlarla yanıt veriyor.

Bu bağlamda "Geleneksel yiyecekleri korumak, Filistin kimliğini ve tarihini korumanın yollarından biri ve bu alanda dünyaya seslenmek gerekiyor. Biz bu konuda yetersiz kalıyoruz" diyor. 

Aslında, Gazzeli gençlere geleneksel yemekleri pişirmeyi ve bunları dünyaya tanıtmayı öğretmek, Filistin Aşçılık Derneği'nin başlattığı 'Zadna Dafi' girişiminin bir parçası olarak geldi.

Filistin Mutfak Sanatları Derneği tarafından başlatılan etkinliğe, Filistin yemeklerini geleneksel yöntemlerle hazırlama konusunda uzun deneyime sahip 25 şef katıldı.

Şefler etkinlikte musahhan, sumaghiyyeh, er-Romaniye, qidreh, meftul ve sac ekmeği pişirdi.

Filistin Mutfak Sanatları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Rola el-Kişavi Gazzeli şeflerin seyahat engelleri nedeniyle herhangi bir uluslararası mutfak sanatları festivaline katılamamasının Filistin mutfağının faaliyetini sekteye uğrattığını söylüyor.

Ayrıca "Dünya Filistin yemeklerinden habersiz hale geldi. Dolayısıyla mutfağımızın tanınırlığını artırmak ve bu alandaki deneyimlerimizi dünyaya aktarmak, böylece kültürel kimliğimizin korunmasını artırmak için bunları farklı şekillerde ele almaya çalıştık" ifadelerini de sözlerine ekliyor. 

Gazzeli şefler seyahat engelleri nedeniyle uluslararası yemek  yarışmalarına katılamıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Gazzeli şefler seyahat engelleri nedeniyle uluslararası yemek  yarışmalarına katılamıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Yemek mücadelesi

Uzun yıllardır Filistinliler ve İsrailliler geleneksel yemek tariflerinin kökenleri hakkında çatışıyor ve söz konusu yemekler arasında humus, falafel, şakşuka ve meftul yer alıyor.

İsrail, her yıl Aralık ayında bir haftayı şakşuka yemeğine ayırmanın yanı sıra, humusu ulusal yemeği ve vatandaşları arasında en popüler yiyecek olarak sınıflandırıyor.

Kültür Bakanlığı Kültür Dairesi Başkanı Atıf Aşkul "İsrail, Filistin yemeklerinin pazarlanması alanında bazı atılımlar yaparak bunun kendi mutfağından olduğunu söylerken, yüzlerce yıl öncesine dayanan mirasa ve kültürel mirasa sahip olduğumuzu unuttu" ifadelerini kullanıyor.

Aşkul, sözlerine şunları ekliyor:

Geleneksel yemeklerimizi korumak için Filistin'in somut olmayan mirasının bir listesini yayınladık ve yemekler de bunların arasında bulunuyor. Bu listeyi UNESCO'ya gönderdik, kurum listedekileri tanıdı. Bu liste dünya çapında ülkeler tarafından tanınan bir referans, mutfağımızı korumanın bir yolu ayrıca İsrail söylemine bir yanıttır.

Ayrıca İsrailli mutfak araştırmacısı Rahila Mizrahi ise, bazı yemeklerin Arap dünyasının dört bir yanından İsrail'e gelen Arap Yahudileri ile yayıldığını, bunun da yemeklerin Filistinlilere ait olmadığını, daha ziyade Yahudi kökenli olduğu anlamına geldiğini söylüyor.

Bu bağlamda "İsrail'in yemeklerini dünyaya tanıtma kampanyasını yoğunlaştırması doğal zira bu, sahiplerine atfedilmesi gereken bir haktır ve Yahudi atalarından aktarılan geleneksel tariflerimiz var, dünyanın bunu anlaması gerekiyor" diyor.

Sonrasında "Filistinliler ve İsrailliler, yaşamlarının doğasındaki örtüşme nedeniyle, yemek tariflerini evleri arasında aktarmaya ve bunları hazırlamaya başladılar, dolayısıyla bunları kendi mutfaklarına atfediyorlar" ifadelerini de sözlerine ekliyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Netanyahu'nun açıklamalarına İslam ve Araplardan ülkelerinden gelen tepkiyi memnuniyetle karşılayan Suudi Arabistan iki devletli çözüme bağlılığını yineledi

Geçen hafta Refah'ta Filistinliler için bir yardım konvoyu (Reuters)
Geçen hafta Refah'ta Filistinliler için bir yardım konvoyu (Reuters)
TT

Netanyahu'nun açıklamalarına İslam ve Araplardan ülkelerinden gelen tepkiyi memnuniyetle karşılayan Suudi Arabistan iki devletli çözüme bağlılığını yineledi

Geçen hafta Refah'ta Filistinliler için bir yardım konvoyu (Reuters)
Geçen hafta Refah'ta Filistinliler için bir yardım konvoyu (Reuters)

Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistinlilerin topraklarından sürülmesine ilişkin sözleriyle ilgili olarak Pazar sabahı Suudi Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamanın, Filistin davasının Arap ve İslam ülkeleri için merkezi önemine vurgu yapan tutumların Suudi Arabistan tarafından memnuniyetle karşılandığını ifade etti.

Suudi Arabistan,'dan yapılan açıklamada Netanyahu'nun Filistinlilerin topraklarından sürülmesine ilişkin açıklamalarını kategorik olarak reddettiğini vurguladı ve bu açıklamaları İsrail işgalinin Gazze'deki Filistinli kardeşlerimize karşı işlediği, maruz kaldıkları etnik temizlik de dâhil olmak üzere, ardı ardına işlenen suçlardan dikkatleri başka yöne çekmeye yönelik olduğunu belirtti. Açıklamada, Netanyahu'nun Filistin halkının topraklarından sürülmesine ilişkin açıklamalarının kardeş ülkeler tarafından kınanmasını, onaylanmamasını ve topyekûn reddedilmesini takdir ederek, bu işgalci aşırılık yanlısı zihniyetin Filistin topraklarının kardeş Filistin halkı için ne anlama geldiğini ve onların bu topraklarla olan duygusal, tarihi ve hukuki bağlarını anlamadığını kaydetti.

Suudi Arabistan, kardeş Filistin halkının kendi toprakları üzerinde hak sahibi olduğunu ve acımasız İsrail işgalinin istediği zaman kovabileceği yabancılar ya da göçmenler olmadıklarını vurgulayarak, bu aşırılık yanlısı fikirlerin sahiplerinin, barış içinde bir arada yaşamayı kabul etmeyerek, Arap ülkeleri tarafından benimsenen barış girişimlerini reddederek ve kendi topraklarında onurlu bir şekilde yaşama hakkı da dâhil olmak üzere Birleşmiş Milletler Şartı'nda yer alan hak, adalet, hukuk ve değerleri dikkate almaksızın 75 yılı aşkın bir süredir Filistin halkına karşı sistematik olarak zulüm yaparak İsrail'in barışı kabul etmesini engelleyenler olduğuna dikkat çekti.

Filistin Yönetimi ve bir dizi Arap ve İslam ülkesinin yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), Netanyahu'nun televizyonda yayınlanan açıklamalarını kınadı. Suudi Arabistan ise, kardeş Filistin halkının haklarının ne kadar uzun sürerse sürsün kimsenin bunu ellerinden alamayacağını, kalıcı barışın ancak aklın mantığına dönerek ve iki devletli çözüm yoluyla barış içinde bir arada yaşama ilkesini kabul ederek sağlanabileceğini söyledi.

xscdfvgrthy
Riyad'da düzenlenen son Arap-İslam zirvesinde iki devletli çözümün hayata geçirilmesi ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının önemi vurgulandı (DPA)

Yazar Abdul Latif Al-Melhem Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte İsrail başbakanının açıklamalarına Arap diplomatik tepkisinin Filistin meselesinin merkezi önemine işaret ettiğini ve Suudi Arabistan ile Arap ülkeleri arasındaki koordinasyonun ister ikili düzeyde ister Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Körfez İşbirliği Konseyi gibi örgütlerde olsun sürekli diyalog ve özellikle Filistin meselesine ilişkin ortak tutumların koordinasyonu yoluyla güçlendirildiğini söyledi.

Bu tür açıklamaların bölge ve dünya kamuoyunun dikkatini asıl meseleden, yani Filistinlilere, özellikle de Gazze sakinlerine yönelik yaklaşan etnik temizlikten uzaklaştırabileceğini söyledi.

ABD ilişkileri konusunda uzman Suudi siyasi analist Ahmed el İbrahim, İsrail başbakanının ABD medyasını Suudi Arabistan'a karşı baskı oluşturmak için kullanabileceğini düşündüğü fikirleri pazarlamak için bir platform olarak kullanmaya çalıştığını, ancak “Şafak Bildirisi ”ndeki doğrudan ve açık Suudi tutumunun İsrail başbakanı ve diğerleri tarafından yapılmak istenen diğer girişimlere kapıyı kapatığını belirtti. 

Suudi Arabistan'ın açıklaması Pazar günü, Filistin meselesindeki “yeni ve tehlikeli” gelişmeleri görüşmek üzere 27 Şubat'ta Mısır'ın başkenti Kahire'nin ev sahipliğinde acil bir Arap zirvesi düzenleneceğinin duyurulmasının ardından geldi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Arap Zirvesi'nin mevcut başkanı Bahreyn Krallığı ve Arap Birliği Genel Sekreterliği ile koordinasyonun yanı sıra Filistin meselesindeki yeni ve tehlikeli gelişmeleri ele almak üzere zirvenin düzenlenmesini talep eden Filistin Devleti de dâhil olmak üzere Mısır'ın son günlerde kardeş Arap ülkeleriyle en üst düzeyde gerçekleştirdiği istişare ve koordinasyonun ardından zirvenin düzenlenmesine karar verildiği belirtildi.

Çarşamba günü Suudi Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Suudilerin Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve sarsılmaz olduğu, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bu tutumu hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde açık ve net bir şekilde teyit ederek, Suudi Arabistan'ın bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacağını vurguladığı ifade edildi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Salı günü Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile düzenlediği basın toplantısında sarf ettiği çarpıcı sözlerden yaklaşık 60 dakika sonra gelen Suudi açıklaması geniş çapta memnuniyetle karşılandı. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas yaptığı açıklamada kardeş Suudi liderliği tarafından art arda yayınlanan ve yerleşimi, ilhakı ve yerinden edilmeyi reddeden ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını destekleyen samimi kardeşçe tutumları memnuniyetle karşılarken, Suudi Arabistan'ın cesur ve onurlu tutumlarının yanı sıra, son zamanlarda Gazze Şeridi'ne devam eden insani yardımların yanı sıra Filistin halkına sağladığı büyük desteği takdir etti.