İsrail’de cinsiyetçilik kadınların emeğini vuruyor

İsrail, kadınlara yönelik ayrımcılık nedeniyle Batı'nın zengin ülkeleri arasında listenin en sonunda yer aldı. İsrail’de kadınların ortalama saatlik ücreti 55 şekel iken, erkeklerin 69 şekel

Netanyahu hükümetine karşı düzenlenen protestolar sırasında kadın hakları savunucuları ünlü televizyon dizisi ‘The Handmaid's Tale’ (Damızlık Kızın Öyküsü) karakterleri gibi giyindiler
Netanyahu hükümetine karşı düzenlenen protestolar sırasında kadın hakları savunucuları ünlü televizyon dizisi ‘The Handmaid's Tale’ (Damızlık Kızın Öyküsü) karakterleri gibi giyindiler
TT

İsrail’de cinsiyetçilik kadınların emeğini vuruyor

Netanyahu hükümetine karşı düzenlenen protestolar sırasında kadın hakları savunucuları ünlü televizyon dizisi ‘The Handmaid's Tale’ (Damızlık Kızın Öyküsü) karakterleri gibi giyindiler
Netanyahu hükümetine karşı düzenlenen protestolar sırasında kadın hakları savunucuları ünlü televizyon dizisi ‘The Handmaid's Tale’ (Damızlık Kızın Öyküsü) karakterleri gibi giyindiler

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından kadınlara yönelik ayrımcılıkla ilgili hazırlanan yeni uluslararası bir raporda İsrail, gelişmiş 36 Batı ülkesi arasında listenin en sonunda yer aldı.

OECD, kadının ailedeki ve toplumdaki konumuna ilişkin küresel ortalamanın 37,8 puan, OECD ülkelerinde ortalamanın 14,2 ve İsrail'de 40,9 puan olduğunu belirtti.

OECD, araştırmasını kanunlar, sosyal gelenekler, kamu politikasının pratik uygulaması ve iş, eğitim, suç oranı ve diğer alanlarda kadın ve erkek arasındaki farklara ilişkin istatistikler gibi çeşitli alanlarda devletlerin kadınlarla ilişkilerine dayandırdı ve 100 ayrım noktası tablosu geliştirildi.

Mart 2022 ile Şubat 2023 arasındaki dönemin ele alındığı raporda, İsrail hükümetinin hükümet sistemini devirme ve yargıyı zayıflatma planı kapsamında çıkarılan yeni yasalara ve kadınların statüsünü etkileyen yasalara yer veriliyor.

Bu sıralamaya göre Belçika, İtalya, Norveç, İsveç ve İspanya kadınlar için eşitliğin sağlanmasında yüksek puan alan ülkelerin başında gelirken İsrail, Japonya ile birlikte son sırada yer aldı.

İSRAİL

İsrail Sosyal Eşitlik Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsünü İlerletme Kurumu Direktörü Avukat Ayelet Razin Bet Or, raporla ilgili değerlendirmesinde, İsrail'in aldığı puan ortalamasının 33,4, aile konusunda ise 40,9 olduğunu belirterek, “Bunlar, kadınlar konusunda henüz medeni ülkeler arasına katılmadığımızı gösteren ürkütücü rakamlar. Bu endişe verici ve üzücü. Evi içeriden yeniden gözden geçirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Avukat Bet Or, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz de değişim için büyük çaba harcıyor, çeşitli programlar başlatıyor, bütçeler ayırıyor ve muhteşem etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Ancak mizacımız halen normalleşmiş değil. Kadınlar katı bir ayrımcılığa maruz kalıyor. Politikacılarımız kadınların toplumdaki statüsünü etkileyen yasalar çıkarmaya devam ediyorlar.”

Avukat Beit Or, hükümetin kadınların toplumdaki statüsünü yükseltmek için bir bakanlık kurma kararının bazı değişikliklere yol açmasını umduğunu da ifade etti.

Bonot Alternativa Hareketi Vakfı Başkanı Moran Zer Katzenstein, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yeni hükümetini ırk ayrımcılığı politikasını sürdürmekle suçladı. May Golan'ın bakan olarak atanmasının kadınların toplumdaki statüsünü yükseltmeyi amaçladığını söyleyen Katzenstein, ancak kadınları etkileyen yasalara oy veren ve bakanlığını alay konusu yapanın da May Golan olduğunu vurguladı. Katzenstein, “Ülke kadının statüsünde ciddi bir düşüşe tanık oluyor. Sadece haklar açısından değil, bu yılın başlarından bu yana ülkede 16 kadının kadın olduğu için öldürüldüğünü bilmek yeterli” şeklinde konuştu.

İsrail Kadın Ağı’nın (IWN) Yönetici Direktörü Hadas Danieli Yellin ise aşırı sağcı yapısıyla Netanyahu hükümetinin kadınlara karşı sistematik bir politika izlediğini ve kadınların ilerlemesinin ve toplumdaki statüsünün yükseltilmesinin önüne birtakım engeller koyduğunu söyledi. Yellin OECD raporunun, pratikte, İsrail'de kadınların bugünkü durumunun ülke tarihinin en kötüsü olduğuna işaret ettiğini vurguladı.

İSRAİL

Şarku’l Avsat’ın OECD raporundan aktardığına göre kadınların saatlik ücretleri ortalama 55 şekel iken, erkeklerin saatlik ücreti ise 69 şekel. Buna karşın Arap bir erkeğin saatlik ücreti 41 şekel iken Arap bir kadın saatlik ücreti 40 şekel.

Öte yandan taciz, tehdit, cinsel saldırı, şiddet ve diğer suçlarla ilgili kadınların şikayet sayısında da önemli bir artış var.

OECD, Paris merkezli hükümetler arası bir ekonomik örgüttür ve Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Avusturya, Belçika, Türkiye, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, İsviçre, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, İsveç, İspanya, Portekiz, İtalya, Hollanda, Lüksemburg ve Norveç olmak üzere 20 ülkenin inisiyatifiyle kurulmuştur. Ardından İsrail, Japonya, Yeni Zelanda, Finlandiya, Meksika, Güney Kore, Avustralya’nın yanı sıra Doğu Avrupa ülkeleri; Çekya, Polonya, Slovakya, Estonya, Slovenya ve Macaristan olmak üzere 18 ülke daha örgüte katıldı.

Toplamda 38 ülkenin üyesi olduğu OECD, ekonomik ilerlemeyi ve küresel ticareti canlandırmayı, demokrasiye ve piyasa ekonomisine bağlı ülkeler arasında iş birliği kurmayı ve üyelerinin politika deneyimlerini karşılaştırmaları, ortak sorunlara yanıt aramaları, iyi uygulamaları belirlemeleri ve hem yurtiçi hem de yurtdışı politikalarını koordine etmeleri için bir platform sağlamayı amaçlıyor.



Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
TT

Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)

ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün, Rusya ile savaşa diplomatik bir çözüm bulmak amacıyla Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Berlin'de yapılan görüşmelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğini açıkladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff ve damadı Jared Kushner arasındaki görüşme beş saatten fazla sürdü. Witkoff’un sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamaya göre görüşmede, 20 maddelik barış planı, ekonomik programlar ve diğer konular hakkında derinlemesine tartışmalar yapıldı. Witkoff, bu sabah başka bir toplantı daha yapılacağını da sözlerine ekledi.

ABD’nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için öne sürdüğü öneriyle yürütülen Ukrayna-Rusya müzakerelerini yöneten Witkoff'un Berlin’e gönderilme kararı, Washington'ın savaşı sona erdirme planının şartları konusunda Kiev ile kalan anlaşmazlıkları çözme konusundaki aciliyetinin arttığını gösteriyor. Ukrayna ve Rusya arasındaki saldırılar devam ederken ve kayıplar artarken, ABD Başkanı Trump, 2022 şubatında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı açtığı ve yüz binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan savaşı çözme planıyla ilgili görüşmelerde ilerleme sağlanamaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını açıkça dile getirdi.

Zelenskiy daha önce Washington'ın, Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk bölgesinin kontrol ettiği kısmından Ukrayna ordusunun çekilmesini talep ettiğini açıklamıştı. Bu bölgenin silahtan arındırılmış bir ‘serbest ekonomik bölge’ haline getirilmesi planlanıyor. Ancak Washington, Ukrayna topraklarını işgal eden Rusya ordusundan aynı talepte bulunmuyor.

Öte yandan Trump'ın planı, Rusya ordusunun Sumi, Harkiv ve Dnipropetrovsk bölgelerinde (kuzey ve kuzeydoğu) ele geçirdiği küçük alanlardan çekilmesini, ancak Herson ve Zaporijya'da (güney) kontrol ettiği daha geniş toprakları elinde tutmasını öngörüyor.


Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
TT

Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)

Güney Kore polisi bugün, başkent Seul ve çevresindeki Birleşme Kilisesi'nin ofislerine ve tesislerine baskın düzenlediğini açıkladı. Baskın düzenlenen yerler arasında başkentin kuzeydoğusunda bulunan ve uluslararası genel merkez olarak kullanılan lüks bir saray da yer aldı. Polis, aramanın kiliseye ait on farklı yerde yapıldığını duyurdu.

Yonhap Haber Ajansı, aramanın bazı mevcut ve eski hükümet yetkilileri ile milletvekillerinin kiliseden rüşvet aldıkları iddialarıyla ilgili olduğunu bildirdi. Olayda adı geçenler arasında kilise lideri Hak Ja Han da yer alıyor.

Denizcilik ve Balıkçılık Bakanı Chung Jae-soo, geçtiğimiz hafta yanlış olduğunu söylediği iddiaları çürütmeye odaklanmak ve davanın Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung’un hükümetinin çalışmalarını etkilemesini önlemek istediğini belirterek istifa etmişti.

sdfrgt
Birleşme Kilisesi'nin lideri Hak Ja Han, Seul'deki özel savcıların talebi üzerine hakkında çıkarılan tutuklama emrinin yeniden değerlendirilmesi için mahkemeye geldi (Arşiv - Reuters)

Kilise tarafından geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada, tek bir eski kilise yetkilisinin karıştığı iddia edilen ve ‘aşırılıklar’ olarak nitelendirilen olaylarla Kilise’nin hiçbir ilgisi olmadığı belirtildi.

Birleşme Kilisesi lideri Hak Ja Han, avantajlı iş olanakları karşılığında eski First Lady Kim Keon-hee'ye rüşvet teklif ettiği iddiasıyla yargılanıyor. Ancak Kilise lideri bu iddiaları reddediyor.


Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
TT

Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı'na düzenlenen terör saldırısını kınadı, bunu “saf kötülük eylemi” olarak nitelendirdi. Öte yandan Avustralya polisi, dün meydana gelen silahlı saldırıda en az 16 kişinin öldüğünü teyit etti.

efrty
Avustralya Başbakanı Albanese düzenlediği basın toplantısında (EPA)

Başbakan Albanese düzenlediği basın toplantısında, ‘bugünün Bondi'de neşeli bir kutlama olması gerektiğini, ancak yaşananlarla bu kutlamanın sonsuza kadar lekelendiğini’ söyledi.

Albanese, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün gördüğümüz şey, saf kötülük, antisemitizm ve Avustralya'nın simgesel bir yerinde, bizim kıyılarımızda işlenen bir terör eylemiydi.”

Avustralya'nın ‘antisemitizmi ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapacağını’ vurgulayan Başbakan Albanese, “Avustralya asla bölünmeye, şiddete veya nefrete boyun eğmeyecek ve bunu birlikte aşacağız. Onların bizi bir ulus olarak bölmelerine izin vermeyeceğiz. Buna yanıt vermek için gerekli her türlü kaynağı seferber edeceğiz. Dün, ülkemizin tarihinde gerçekten karanlık bir gündü. Ancak bir ulus olarak, bunu yapan korkaklardan daha güçlüyüz” ifadelerini kullandı.

dfgt
Sidney'deki silahlı saldırı olay yerinde polis (AP)

Öte yandan Avustralya polisi dün akşam Sidney'de Yahudi bayramı Hanuka kutlamaları sırasında 16 kişiyi öldüren iki silahlı saldırganın 50 yaşındaki bir adam ve 24 yaşındaki oğlu olduğunu açıkladı.

Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon, gazetecilere yaptığı açıklamada baba saldırganın öldürüldüğünü, oğul saldırganın ise şu anda hastanede tedavi gördüğünü söyledi. Lanyon, “Başka saldırganlar aradığımızı söyleyemem” diye ekledi.

Saldırı, yaklaşık 2 bin Yahudi’nin Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka kutlamalarına katıldığı sırada gerçekleşti.

Görgü tanıkları, kimliği belirsiz bir kişinin kutlama alanının yakınlarındaki bir arabadan inip ateş açtığını bildirdi.

Raporlara göre ateş yakınlardaki bir köprüden açıldı.

Olay yerinden çekilen görüntülerde, uzun namlulu silahlara sahip saldırganlar kutlama yerine doğru ilerlerken panik içindeki kalabalığın her yöne kaçıştığı görüldü.

Videolarda, kaosun ortasında çimlere uzanmış insanlar görülüyor. Kutlamaya katılan bir Yahudi, olayı kendileri için bir ‘felaket’ olarak nitelendirdi.

Saldırıdan birkaç saat sonra konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'ye bir mektup göndererek Canberra'yı ‘antisemitizmi körüklemekle’ suçladığını söyledi.

Diğer bir deyişle Netanyahu, Albanese'nin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının ‘sokaklarınızda yıkıma yol açan Yahudilere karşı nefreti teşvik ettiğini’ söyledi. İsrail Başbakanı, “Antisemitizm, liderler sessiz kaldıkça yayılan bir kanserdir. Zayıflığı eylemle değiştirmelisiniz” diye ekledi.

Saldırının ‘korkunç’ olduğunu söyleyen Netanyahu, “Soğukkanlı bir cinayet. Ne yazık ki, kurbanların sayısı her dakika artıyor. En büyük kötülüğü gördük” dedi. Yoldan geçerken saldırganlardan birinin silahını elinden alan ve Yahudi olduğunu söylediği bir kişiye atıfla “Aynı zamanda en büyük Yahudi kahramanlığını da gördük” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küresel anti-Semitizmle mücadele ediyoruz ve bununla savaşmanın tek yolu onu kınamak ve mücadele etmek, başka yolu yok. İsrail'de yaptığımız da bu. İsrail ordusu ve güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu yapmaya devam edecek.”

Avustralya hükümetini üstü kapalı eleştiren Netanyahu, “Olayı kınamayan, aksine teşvik edenleri kınamaya devam edeceğiz. Onlardan özgür ulusların liderlerinden bekleneni yapmalarını talep etmeye devam edeceğiz. Pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.