ABD'nin İran'la diplomatik temasları yeniden başlattığı iddiası

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'nin İran'la diplomatik temasları yeniden başlattığı iddiası

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 ABD'nin, İran'da tutuklu vatandaşlarının serbest bırakılması ve nükleer çalışmalarını frenleme hedefiyle Tahran'la diplomatik temasları sessizce yeniden başlattığı iddia edildi.

Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin konuya yakın kaynaklara dayandırdığı habere göre, ABD'de Joe Biden yönetimi, Tahran tarafından tutulan ABD'li mahkumların serbest bırakılması ve gelişen nükleer programını frenleme hedefiyle İran'la müzakereleri sessizce yeniden başlattı.

Haberde, aralıkta New York'ta başlayan iki ülkenin üst düzey yetkilileri arasında yapılan görüşmelerin ardından Beyaz Saray yetkililerinin en az üç kez Umman'a gittiği ve Ummanlı yetkililerin taraflar arasındaki mesajları ilettiği öne sürüldü.

Buna göre, tutukluların salıverilmesi ve nükleer çalışmalarını sınırlaması karşılığında Tahran yönetimi, yurt dışında ABD yaptırımlarına takılan milyarlarca dolarlık enerji gelirini elde etmek istiyor.

- Tahran enerji gelirlerini istiyor

İki ülke arasındaki temasların yeniden başlamasıyla, Washington'un daha önce ekonomik yaptırımlar nedeniyle dondurulan, Irak'ın, elektrik ve gaz ithalatı için İran'a 2,7 milyar dolarlık ödeme yapmasını da onayladığı öne sürüldü.

Ancak yetkililer söz konusu transferin görüşmelerden bağımsız, "rutin" olduğunu, daha önce de benzer fonların serbest bırakıldığını kaydetti.

ABD yönetimi İran ile müzakere ve anlaşma haberlerini resmi olarak doğrulamıyor.

İran ile Rusya arasındaki savunma işbirliğinin derinleştiğini öne süren Washington son olarak Tahran'ın, Rusya içerisinde yeni bir İHA tesisi kurması için Moskova'ya yardım ettiğini ve bundan endişe duyduklarını açıklamıştı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, İran'ın "nükleer emellerinin yanı sıra balistik füze yeteneklerini artırmaya çalışması, Rusya ile savunma işbirliği, deniz taşımacılığına yönelik tacizleri" gibi birçok alanda "bölgedeki istikrarsızlaştırıcı" faaliyetlerine odaklandıklarını söylemişti.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times