Putin’in aşçısı neden isyan etti?

Sebastien Thibault
Sebastien Thibault
TT

Putin’in aşçısı neden isyan etti?

Sebastien Thibault
Sebastien Thibault

Con Coughlin*

Putin, eski müttefikinin isyanını “ihanet ve sırttan bıçaklama” olarak değerlendirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ulusa sesleniş konuşmasında, Rusya’nın güneyinde yer alan ve Rus askerî yönetiminin Ukrayna’ya saldırı karargâhı olan Rostov’da vaziyetin “zorlu” olduğunu kabul etti. Wagner Grup’un Başkanı Yevgeniy Prigojin de dün akşam stratejik bir havalimanı da dahil olmak üzere askerî bölgeleri kontrolü altına alıp Moskova’ya doğru ilerlediğini duyurdu.

Eski müttefikinin silahlı isyanını “bir ihanet ve kişisel hırslarla güdülenen bir sırttan bıçaklama” olarak değerlendiren Putin, ulusal sesleniş konuşmasında Rusya’da yeni bir “iç savaşın” çıkmasına izin vermeyeceğini söyleyerek Wagner Grup’un temsil ettiği “ölümcül tehdide” karşı kararlı adımlar atacağını taahhüt etti.

Zaten Rusya’nın Ukrayna ile çatışmasını idare etme görevinin ağırlığı altında olan Putin’in, sabit destekçileri kabul edilen kişiler tarafından bile maruz kaldığı sert kınamada teselli bulması pek mümkün değil.

Putin açısından Ukrayna’daki savaş, bir ulusal beka meselesi. Zira Rusya, Rusya devletini kuşatmaya yönelik bir Batılı girişim olarak değerlendirdiği şeyi önlemeye çalışıyor. Dolayısıyla Putin’e göre çatışma, her bir Rus’un operasyonun başarılı olması için elinden geleni yapmasını gerektiren üst düzey bir ulusal sorumluluk. Bu nedenle Kremlin’in Ukrayna’da “özel askerî operasyon” adını verdiği şey uğrunda kıymetli varlığını ortaya koymayan herkes Rus davasına ihanet etmiş sayılıyor.

Wagner Grup’un isyanının ardından ulusa sesleniş konuşmasında Putin. Putin silahlı isyanı “bir ihanet ve kişisel hırslarla güdülenen bir sırttan bıçaklama” olarak değerlendirdi (AFP)
Wagner Grup’un isyanının ardından ulusa sesleniş konuşmasında Putin. Putin silahlı isyanı “bir ihanet ve kişisel hırslarla güdülenen bir sırttan bıçaklama” olarak değerlendirdi (AFP)

Geçtiğimiz yılın şubat ayında savaşın başlamasından bu yana Putin, Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği üyesi olarak Batı ile daha sıkı ilişkileri kurmasını engellemek için gösterdiği çabaları desteklemeleri için önde gelen Rus milliyetçilerini kazanmakla yakından ilgileniyor. Bu isimler arasında Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme ve Devlet Başkanı Volodimir Zelenski hükümetini devirme girişimlerinin en büyük destekçilerinden biri ve olaylarda en büyük etkiye sahip paralı askerler grubunun, yani “Putin’in özel ordusu” olarak adlandırılan bağımsız milislerin başı olan Yevgeniy Prigojin de var.

Sadakat testi

Prigojin, Rusya Devlet Başkanı’nın kadim bir müttefiki olup ikilinin dostluğu Putin’in başkanlığının ilk günlerine kadar uzanıyor. Prigojin, Putin’in Rusya’ya eski imparatorluk şanını tekrar kazandırma vizyonunun sadık bir destekçisi olduğunu ispatladıktan sonra Ukrayna’nın 2014’te ilk kez işgalinden itibaren Kremlin’in son yıllarda giriştiği birçok askerî macerada önemli bir rol oynamayı başardı.

Prigojin’in liderliğindeki Wagner Grup, daha önce Rusya’nın Libya, Suriye ve Çad’daki çatışmalara müdahalelerinde de önemli bir rol oynadı. Şimdi ve Putin’in geçtiğimiz yılın şubat ayında Ukrayna’yı işgal kararı almasının ardından Prigojin’e bağlı Wagner Grup’un paralı askerleri kendilerini Rusya’nın Ukrayna topraklarını ele geçirme ve elde tutma girişimlerini gerçekleştirmek için cephe hattında buldular. Wagner güçleri, Rusya’nın doğudaki Bahmut şehrini ele geçirmek için yaptığı son saldırıda gerilimin tırmanmasından birinci derecede sorumluydu ve Wagner, bu operasyonda binlerce kurban verdi.

Prigojin’in paralı askerleri Rusya’nın askerî çabalarında en etkili birliklerden biri olduğunu ispatlarken paralı askerlerin Rus askerî liderlerinden yeterli desteği almadığı yönündeki iddialar, Wagner liderini Rusya rejimine karşı giderek daha düşmanca saldırılar başlatmaya sevk etti. Bu gelişme, Kremlin ile önemli bir gerilim kaynağı oldu.

Özel paralı asker grubu Wagner’in kurucusu Yevgeniy Prigojin, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov ile 24 Haziran 2023’te Rus Silahlı Kuvvetleri’nin Rostov’daki Güney Askerî Bölgesi karargâhında konuşurken (Handout via Reuters)
Özel paralı asker grubu Wagner’in kurucusu Yevgeniy Prigojin, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov ile 24 Haziran 2023’te Rus Silahlı Kuvvetleri’nin Rostov’daki Güney Askerî Bölgesi karargâhında konuşurken (Handout via Reuters)

Putin’in eski müttefikiyle ilişkisindeki gerilim ilk kez bu yılın başında, Prigojin Ukrayna’nın Solidar kasabasının ele geçirilmesinin arkasında kendi güçlerinin olduğunnu iddia ettiğinde baş göstermeye başladı. Bu kasaba, Moskova’nın savaştaki ilk önemli bölgesel kazanımlarından biriydi. Rus ordusu, bu iddiaya epey şüpheyle yaklaşırken Prigojin, Wagner’i şu sözlerle övdüğü bir video yayınladı: “Wagner, bugün belki de dünyanın en tecrübeli ordusudur.”

“Ukrayna’yı iliklerine kadar askerî karaktere büründürdük”

O zamandan bu yana Prigojin, Kremlin’in çatışmayı ele alış tarzından ötürü Rusya’yı eleştirenlerin başında yer alıyor. Prigojin geçtiğimiz mayıs ayında Putin hükümetinden aldığı cephane eksikliğinden ötürü güçlerini Ukrayna’nın doğusunda kuşatma altında olan Bahmut şehrinden çekmekle tehdit etti. Bundan sonra güçleri, nihayet şehri ele geçirdiğini ve bu operasyonda yaklaşık 10 bin kayıp verdiğini iddia etti. Wagner lideri de o sırada Rus ordusuna açıktan bir saldırı başlattı ve Rus güçlerini şehrin dış mahallelerindeki mevzilerini terk etmekle suçladıktan sonra bunu “rezalet” olarak nitelendirdi. Prigojin’e göre bu durum, Ukraynalıların kritik toprakları geri kazanmalarına meydan vermişti.

Ancak Prigojin’in en sert eleştirileri, Putin’in şahsına yönelikti. Geçen ayın sonunda yaptığı konuşmada Putin’in izlediği zayıf ve eksik işgal stratejisi sebebiyle Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşında büyük bir kayıpla yüzleştiğini ve ülkenin 1917’dekine benzer bir devrimin patlak vermesi ihtimaliyle karşı karşıya olduğu sözlerine yer verdi.

Prigojin, Rusya Devlet Başkanı’nın kadim bir müttefiki olup dostlukları, Putin’in başkanlığının ilk günlerine kadar uzanıyor. Prigojin, Putin’in Rusya’ya eski imparatorluk şanını yeniden kazandırma vizyonunun sadık bir destekçisi olduğunu ispatladıktan sonra Ukrayna’nın 2014’teki ilk işgalinden itibaren Kremlin’in son yıllarda girdiği askerî maceraların çoğunda önemli bir rol oynamayı başardı

Rusya’nın savaşını destekleyen tanınmış Rus blog yazarı Konstantin Dolgov ile yaptığı bir röportajda Prigojin, Rus işgalinin, Ukrayna’nın Batı’dan aldığı desteğin sonucunda Kiev’in Ukrayna ordusunu “dünyanın en güçlü ordularından biri” haline getirmesine yardımcı olmaktan başka işe yaramadığını iddia etti.

Prigojin şu ifadeleri dile getirdi: “Ukrayna’yı dünyanın uzak yakın her noktasında bilinen bir ülke haline getirdik. Onları Yunanlar veya Romalılar kadar şöhret sahibi yaptık. Ukrayna’yı iliklerine kadar askerî bir karaktere büründürdük.” Gerçekten de Ukrayna şu an, savaşın başında sahip olduğundan daha fazla tanka ve birliğe sahip.

Prigojin Rusya’nın savaştaki çoğu başarısızlığının sorumluluğunu Bakan Sergey Şoygu, Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov gibi üst düzey Rus savunma yetkililerine yükleyerek şöyle dedi: “Suçlular hak ettikleri cezayı alacaklar. En düşük ceza olarak Kızıl Meydan’da asılacaklar.” Sonra da askerler ön saflarda ölürken Rus seçkinlerin Rusya’da iyi bir hayat yaşadıklarını iddia etti.

sawd
Prigojin, Rusya Devlet Başkanı’nın kadim bir müttefiki olup ikilinin dostluğu, Putin’in başkanlığının ilk günlerine kadar uzanıyor (Handout via Reuters)

Prigojin’in Putin’in Ukrayna savaşına yaklaşım tarzına yönelik sert eleştirisi, Rusya lideri Putin’in günlerinin sayılı olduğu ve Wagner Grup’un lideri gibi daha radikal bir milliyetçi liderle değiştirilebileceği söylentilerine sebep oldu. Basit gibi görünen bu değişimin işaretlerini göz önünde bulundurursak bu, çok büyük bir değişim teşkil edebilir.

Fakir bir çocukluk

1961 yılında şimdiki adı St. Petersburg olan Leningrad şehrinde doğan Prigojin, yoksullukla dolu bir çocukluk geçirdi. Prigojin’in daha sonraki bir zamanda belirttiğine göre babası, genç yaşta ölünce annesi, bir hastanede çalışmak zorunda kalmış.

Genç Prigojin, bir spor akademisine gönderildi; burada çoğu zaman kırsal bölgelerde saatlerce kayak yapmak gibi günlük aktiviteleri vardı. Faal olmasına rağmen profesyonel bir sporcu olmak için gerekli özellikleri haiz olmayan Prigojin, okulu bitirdikten sonra acemi bir suçlu çetesinin saflarına katıldı.

St. Petersburg’da bir kadının mücevherlerini çalmaya kalkıştığı tatsız bir olayın ardından Prigojin, 13 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve cezasının on yıldan azını çekti.

Ukrayna’yı dünyanın uzak yakın her noktasında tanınır bir ülke haline getirdik. Yunanlar ve Romalılar kadar şöhret sahibi oldular. Ukrayna’yı iliklerine kadar askerî bir karaktere büründürdük.    -Wagner Grup lideri Yevgeniy Prigojin

Serbest kaldıktan sonra Prigojin, önceki suç faaliyetlerinden vazgeçti ve sosis satarak onurlu bir yaşam sürmeye çalıştı. Prigojin, annesinin mutfağında hardal yapıyordu. Çok geçmeden ayda yaklaşık bin dolar kazanır hale geldi ki bu miktar, Yeltsin hükümeti sırasında Rus ekonomisinin çöküş yaşadığı bir zamanda kayda değer bir miktardı.

Prigojin’in sosis satarak kâr elde ettiği faaliyeti, kısa bir süre sonra çok daha kârlı bir faaliyete dönüştü ve Prigojin kazandığı parayı bir süpermarket zincirinde hisse satın almak için kullandı. Bir süre önce de kendi restoranını açmıştı ki bu, kendi ticari yemek şirketini açmakla son bulan yolun başlangıcıydı.

Wagner Grup savaşçıları, 24 Haziran 2023’te Rusya’nın güneyinde yer alan Rostov şehrindeki Güney Askerî Bölge karargâhı yakınlarında bir caddede bir tankın üzerinde (Reuters)  
Wagner Grup savaşçıları, 24 Haziran 2023’te Rusya’nın güneyinde yer alan Rostov şehrindeki Güney Askerî Bölge karargâhı yakınlarında bir caddede bir tankın üzerinde (Reuters)  

Uzun bir süre geçmemişti ki Prigojin, Putin’in doğum yeri olan St. Petersburg’daki bağlantılarından ustaca yararlandı ve Rusya Devlet Başkanı’nın ülkeyi ziyaret eden önemli şahsiyetleri ağırlamalarında yemek organizasyonundan sorumlu kişi haline geldi; eski ABD Başkanı George W. Bush ve eşinin 2006 yılındaki Rusya ziyaretinde olduğu gibi.

Huysuz Prigojin, herkesin hoşuna gitmedi, ama Putin, Prigojin’in devlet etkinliklerini düzenlerken ayrıntılara gösterdiği özene ve tabakların yıkanması gibi en sıradan görevleri bile üstlenme konusundaki istekliliğine hayran kaldı.

“Putin’in şefi” unvanı

Putin, sadakatinden ötürü okulları ve Rus ordusunu beslemek için şirketi Concord Catering’e pek çok kârlı ihale vererek Prigojin’i ödüllendirdikten sonra Prigojin “Putin’in şefi” unvanını kazandı. Dahası Prigojin’in şirketi, Putin’in devlet başkanlığı görevine başlama töreninde yemek hizmetinden sorumluydu. Rusya Devlet Başkanı doğum günlerini de çoğu zaman Prigojin’in restoranlarından birinde kutlamayı tercih ediyordu.

Anlaşılacağı üzere Putin, Prigojin’e çok saygı duyuyordu. O kadar ki onunla olan ilişkisi nihayetinde Prigojin’i ünlü bir yemek şirketi ihalecisinden kötü şöhretli Wagner Grup’un kurucu başkanına dönüştürdü.

Wagner Grup’un tarihi, Putin’in Ukrayna’yı ilk kez işgal ettiği 2014 yılına uzanıyor. Putin, Rusya’nın şiddet olaylarına doğrudan herhangi bir dahli olduğunu ısrarla inkâr ediyordu. Ayrıca Moskova’nın Ukrayna’daki maceralarını yönetebilecek ve aynı zamanda Putin’e Rusya’nın doğrudan herhangi bir müdahalede bulunduğunu inkâr etme fırsatı verebilecek bir vekil milis oluşturmaya çalışıyordu.

Kısa süre sonra Prigojin, Rusya Savunma Bakanlığı’nda toplantılar düzenledi ve bu toplantılarda “gönüllülerini” eğitmek için kullanmak üzere Rus ordusuna ait toprakların kendisine verilmesini talep etti. Bu esnada milis çetesinin namı da giderek artıyordu. Rus yetkililer, onun niyetinden şüphe duyduklarında Prigojin, o zamanlarda Putin’e işaret ederek onlara şu yanıtı veriyordu: “Emirleri Baba’dan alıyorum.” 

Wagner güçleri, Ukrayna’da etkili olduklarını ispatladıktan sonra 2015 yılında Putin’in Esed rejimini iktidarda tutmak ve aynı şekilde Moskova’nın Tartus ve Lazkiye’deki askerî üslerine erişimini sürdürmesine izin vermek için yaptığı askerî müdahalenin bir parçası olarak Suriye’ye gönderildi.

Son zamanlarda Wagner güçleri, saflarının yaklaşık 50 bin savaşçıya yükseldiği Ukrayna’da operasyonun kalbindeydi. Batılı istihbarat tahminlerine göre Rusya’nın dört bir yanına dağılmış hapishanelerden toplanan ve genellikle Prigojin’in Rusya hapishanelerine yaptığı ziyaretler esnasında kişisel olarak askere alınan on binlerce eski mahkûm da bu savaşçılara dahildi. Prigojin bir hapishane ziyaretinde mahkûmların, kuvvetle muhtemel savaş cephesinde öleceğini, ancak 6 ay hayatta kalırlarsa tam bir afla serbest bırakılacaklarını ve kendilerine yüklü bir miktar ödeneceğini açıklamıştı.

Prigojin, Putin’in de doğum yeri olan St. Petersburg’daki ilişkilerini ustalıkla kullandı ve Rusya Devlet Başkanı, ülkeyi ziyaret eden ABD Başkanı George W. Bush ile eşi gibi önemli şahsiyetleri ağırlarken yemek organizasyonundan sorumlu hale geldi

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin danışmanı Mihaylo Podolyak geçtiğimiz günlerde Wagner’in son aylarda 38 binden fazla mahkûmu askere aldığını ve bunların yaklaşık 30 bininin öldüğünü, yaralandığını, esir edildiğini ya da kaybolduğunu söyledi.

Prigojin, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına katılan en acımasız komutanlardan biri olarak ünlendi. Bir defasında Prigojin, Wagner’den ayrılan birinin balyozla öldürüldüğünü gösteren bir videoyu zımnen onaylıyor gibiydi. Ayrılan savaşçı, esir takası sürecinde Prigojin’e iade edilmiş ve Prigojin bu hadiseye şöyle yorum yapmıştı: “Bir köpeğin serbest bırakılmasına karşılık bir köpeğin ölümü.”

Düşman kazanmak

Prigojin’in ateşlediği tüm tartışmalara rağmen Putin, eski hamisini desteklemeye devam etti. Bunun sebeplerinden en basiti de Wagner Grup’un faaliyetlerinin Kremlin’e, Rusya’nın askerî operasyonlarını bir dereceye kadar inkâr etme fırsatı veriyor olmasıydı. Yakın zamanda Avusturya televizyonuyla yaptığı görüşmede Putin’e Wagner’in Ukrayna’daki faaliyetleri sorulduğunda Putin, Prigojin’in bunda parmağı olduğu iddialarını reddederek şöyle dedi: “Prigojin, ticari bir yemek şirketi işletiyor; işi bu. Onun St. Petersburg’da restoranı var.”  

Şurası muhakkak ki Putin’in sunduğu destek, Wagner’in faaliyetlerini sürdürmesinde Prigojin’e yardımcı oldu. Fakat şimdi Wagner lideri, Kremlin siyasetine doğrudan saldırılarda bulunmaya devam ederse bu desteğin ne zamana kadar süreceği konusunda sorular gündeme gelecek.

Prigojin’in Putin’in Ukrayna savaşına yaklaşımına yönelik sert eleştirisi, Rusya lideri Putin’in günlerinin sayılı olduğuna ve yerine Wagner Grup lideri gibi daha aşırı bir milliyetçi liderin gelebileceğine dair söylentilere sebep oldu

Prigojin, yıllar boyunca pek çok tarafın düşmanlığını kazandı. Bunların arasında aldatıldıklarını düşünen eski iş ortakları da var: bürokrat olmakla suçlayarak eleştirdiği generaller ve onun siyasi iktidarı ele geçirme hırsları olmasından yana endişeli olan üst düzey güvenlik yetkilileri.

Ancak Prigojin, en önemli destekçisinin, yani Baba adını verdiği adamın çıkarlarını koruyan biri olarak bu meydan okumaların üstesinden gelmeyi başardı. Prigojin’in bu desteği almaya devam edip etmeyeceği, büyük ölçüde şu iki sonuca bağlı: Ya Putin’in güveni devam edecek ya da Putin, Prigojin’in kendi ordusunu yönetmeye devam etmesine izin vermenin Ukrayna halkının hayatta kalması için olduğu kadar, Rusya Devlet Başkanı’nın iktidarda kalması için de bir tehdit teşkil ettiği sonucuna varacak.

* Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kaswar Klasra

Hindistan ve Pakistan arasında, Hindistan yönetimindeki Keşmir'de gerçekleşen yeni bir terör saldırısıyla tetiklenen son şiddet patlaması, dünyanın dikkatini Güney Asya'daki gergin cephe hatlarına yeniden odakladı. ABD öncülüğündeki uluslararası arabuluculuk çabaları, iki nükleer silahlı komşuyu savaşın eşiğinden geri çekmeyi başarmış olsa da, bu ihtiyatlı sakinlik kalıcı bir barış olarak kabul edilemez.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Keşmir anlaşmazlığına bir çözüm bulunmaması nedeniyle, bölge 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit eden bir gerilimi tırmandırma döngüsünün esiri olmaya devam ediyor.

Bu hadise, on yıldan kısa bir sürede yaşanan üçüncü büyük tırmandırma sayılıyor ve her dalga bir öncekinden daha tehlikeli. Hindistan'ın Pakistan topraklarında faaliyet gösteren militanları sorumlu tuttuğu Pahalgam'daki saldırı, her iki taraftaki askeri tesisleri hedef alan bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısını tetikledi. Gerginliğin tırmanma hızı ve yoğunluğu, durumun kırılganlığını ve yarımadanın büyük bir felakete kaymaya hazır olduğunu teyit ederek, tehlike seviyesini yükseltti. Önceki örneklerde olduğu gibi, ABD, krizi kontrol altına almak için arabuluculu olarak müdahalede bulundu. Kendisine duyurulmayan Çin ve Körfez çabaları da destek verdi.

Bu model tanıdık hale geldi; Keşmir'de bir terör olayı gerçekleşiyor, onu Hindistan’ın yanıtı,  ardından Pakistan'ın askeri yanıtı takip ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Son şiddet dalgasını diğerlerinden ayıran husus yalnızca yoğunluğu değil, aynı zamanda kullanılan savaş araçlarının gelişmişliğiydi. Her iki taraf da geleneksel askeri güç kullanımının yanı sıra siber operasyonlara ve insansız hava araçlarına başvurdu. Bu çatışma, yapay zekanın, otonom insansız hava araçlarının ve siber savaşın savaş alanını yeniden şekillendirmeye başladığı Güney Asya'nın askeri tarihinde yeni bir bölümü işaret ediyor. Bununla birlikte, siyasi söylem durgun kaldı ve önemli bir dönüşüme sahne olmadı.

 Hindistan, çok daha büyük olan ekonomisi ve Batı'ya giderek daha yakın hale gelmesi sebebiyle stratejik bir ivmeye sahip olduğunu hissedebilir, fakat devam eden istikrarsızlık büyük hedeflerini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerini Hindistan'a taşımayı düşünen küresel şirketler, çalkantılı bir bölgesel tablo karşısında tereddüt ediyor. Kalkınma veya kuzeydeki Çin tehdidi ile yüzleşmede kullanılabilecek kaynaklar kronik sınır krizi tarafından tüketiliyor. Dahası, Keşmir'de devam eden huzursuzluk, yerel halkı devletten daha da uzaklaştırıyor ve Yeni Delhi'nin son vermeye çalıştığı ayaklanmayı körüklüyor.

Pakistan’a gelince, yüksek gerilimin maliyeti onun için daha ağır. Uluslararası kredilere bağımlı ve yakın zamanda terörizm finansmanı artırılmış izleme listesinden çıkarılan kırılgan ekonomisi, her tırmandırmada ağır kayıplar yaşıyor.

Pakistan'ın Pahalgam saldırısıyla ilgili ortak soruşturma teklifi -Hindistan'ın bu tür girişimleri tekrar tekrar reddetmesine rağmen- ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu tür konularda şeffaflık ve iş birliği, karşılıklı şüphe döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Hindistan gerçekten sadece geçici bir ateşkes değil, uzun vadeli bir barışı hedefliyorsa, yanlış değerlendirme riskini azaltacak mekanizmalar kurmak için İslamabad ile ciddi bir diyaloğa girmelidir.

Sadece krizleri yönetmek yerine, iki ülke çatışmanın kökenlerini ele alma gibi daha zor bir göreve girişmelidir. Nükleer silaha sahip iki komşu arasındaki son gerginlik, Keşmir sorununun acilen ele alınması gereken bir nükleer patlama noktası olduğunu teyit etti. Bu kriz Hindistan ve Pakistan'daki 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit ediyor.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları da dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için bu anı değerlendirmelidir

Pakistan, Keşmir sorununun çözümünün ancak diyalog yoluyla mümkün olduğunu kabul ederken, Hindistan askeri baskının siyasi bir çözüme alternatif olmadığını kabul etmelidir. Keşmir'de adil ve kalıcı bir çözüm sadece bölgeyi istikrara kavuşturmakla kalmayacak, aynı zamanda onlarca yıldır arzu edilen ekonomik ve ticari iş birliğinin ve ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacaktır.

Dış baskıyla durdurulan son turun sonucu, sahadaki gerçekleri değiştirmedi. Her iki tarafın askeri kuvvetleri halen yüksek alarm durumunda ve resmi bir barış anlaşması imzalanmadı. Ancak, her iki başkent de kısa vadeli taktik hesapların ötesine geçmeye karar verirse, bu tırmandırma bir dönüm noktası olabilir.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları, bağımsız soruşturma organları ve şeffaflığa yönelik karşılıklı taahhütler de dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için baskı yapmak üzere bu anı değerlendirmelidir. Aynı şekilde Pakistan ekonomisini ticaret ve yatırım teşvikleri yoluyla desteklemek, alışılmadık yöntemlere olan bağımlılığını azaltabilirken, Hindistan'ın daha ölçülü bir duruşu Keşmirliler ile genel olarak bölgenin sakinleri arasındaki güveni yeniden inşa edebilir.

Bu ganimet için yapılmış bir savaş değildi ve taraflardan hiçbiri zafer kazanmadı. Aksine bu savaş, Güney Asya'nın uçurumun eşiğinde olduğunun acı bir hatırlatıcısı ve Delhi ile İslamabad liderlerine kalıcı bir barış için gereken sıkı ve zorlu çalışmaya başlamaları yönünde acil bir çağrıydı.