Rusya’daki derin devlet ve yarım kalmış bir darbe

Wagner’in isyanına yol açan sebepleri ve bu isyanın Rusya’nın geleceğine yansımalarını anlamaya dönük bir çaba…

Wagner lideri Yevgeniy Prigojin bir süre önce Bahmut’tan açıklamalarda bulunmuştu. (AFP)
Wagner lideri Yevgeniy Prigojin bir süre önce Bahmut’tan açıklamalarda bulunmuştu. (AFP)
TT

Rusya’daki derin devlet ve yarım kalmış bir darbe

Wagner lideri Yevgeniy Prigojin bir süre önce Bahmut’tan açıklamalarda bulunmuştu. (AFP)
Wagner lideri Yevgeniy Prigojin bir süre önce Bahmut’tan açıklamalarda bulunmuştu. (AFP)

Bir ülke stratejik bir hata yaptığında bunu düzeltmek için atılan herhangi bir adım genellikle zararı sınırlama çabası olur. Böyle bir hatanın sonuçlarının üstesinden gelmek, ulusal güvenlik kavramının temellerinin gözden geçirilmesini gerektiren uzun soluklu bir projedir.

Stratejik hatanın neden yapıldığı önemli değildir; tek bir etkenin ya da bir grup etkenin sonucu olabilir. Ancak esas olarak doğru olmayan istihbarat bilgilerinden kaynaklanan yanlış bilgilerin ya da bölgesel ve uluslararası sahnenin yanlış okunmasının bir sonucudur. Bununla birlikte bir ülkeye, ulusal güvenliği için kabul edilemez bir tehdit olarak gördüğü şeyle başa çıkmada daha az kötü bir seçenek olarak da dayatılabilir. Ukrayna’da Rusya’nın başına gelen de belki buydu.

Geçen hafta Rusya’da Wagner Grup’un isyanı, dünyayı şaşkına çevirdi. Rusya’nın bir süper güç olduğu ve orada olan herhangi bir şeyin bölgesel ve uluslararası yansımalara sebep olabileceği göz önüne alınınca bu, anlaşılır bir durum. Resmî bir konumu olmayan yarı askerî bir grubun orduya açıktan açığa meydan okuması, ciddi bir gelişmedir. Özellikle de tarih boyunca merkezî bir siyasi otoriteye sahip olan bir ülkede. Ama bu Rusya tarihinin, daha önce isyanlara tanık olmadığı anlamına gelmez. Nitekim Rusya, son iki yüz yılda buna benzer başarısız isyan girişimlerine sahne oldu.

Bu makale, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik siyasetinin avantajlarını ve dezavantajlarını ele almıyor. Komşusuna karşı gerçekleştirdiği eylemlerin saiklerini haklı çıkarmak ve itibarsızlaştırmak gibi bir hedefi de yok. Bu sadece Wagner Grup’un isyanına yol açan sebepleri ve bu isyanın Rusya’nın geleceğine yansımalarını anlamaya dönük bir çaba.

Bir ülke stratejik bir hata yaptığında bunu düzeltmek için atılan herhangi bir adım genellikle zararı sınırlama çabası olur. Böyle bir hatanın sonuçlarının üstesinden gelmek, ulusal güvenlik kavramının temellerinin gözden geçirilmesini gerektiren uzun soluklu bir projedir

Hafta sonu tatilinde yaşanan olaylar, Rusya’daki istikrarsız duruma ilişkin beklentiler konusunda büyük bir coşkuya vesile oldu. Zira Wagner’in isyanı, Rusya devletindeki zayıflığa, dolayısıyla büyük bir güç olarak Rusya’nın yaklaşan çöküşüne dair ek bir teyit olarak tasvir edildi.  

dsfv
İsyancı hale gelen askerî Wagner Grup’un lideri Yevgeniy Prigojin. (Reuters)

Hiç şüphe yok ki Ukrayna’daki savaş, Rusya devletinin, özellikle görece zayıf bir komşusuna boyun eğdirilemeyen askerî açıdan zayıf noktalarını açığa çıkardı.

Bununla birlikte çıkarım yapmak için henüz çok erken. Bu nedenle duruma farklı açılardan bakmak için 23 Haziran Cuma-24 Haziran Cumartesi akşamları arasında birkaç saat içinde meydana gelen olaylara tersten bakışa dayalı alternatif yorum üzerine düşünmek faydalı olacaktır.

Herkese açık gerçekler

Birincisi; hiç kimse Wagner Grup’un faaliyetlerinin Rusya devletinin faaliyetleriyle sıkı bir şekilde örtüştüğünü iddia edemez. Nitekim Grup, Rusya liderliğinin ihtiyaç duyduğu, ancak doğrudan sorumluluğu üstlenemediği ya da buna istekli veya hazır olmadığı önemli vazifeleri yerine getirdi. Bu durum; Donbas bölgesi, Kırım, Suriye, Afrika ve son zamanlarda Ukrayna için geçerlidir.

İkincisi; Wagner Grup’un genel karakteri, St. Petersburg’daki günlerinden itibaren Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakın bir arkadaşı olan Yevgeniy Prigojin’in şahsında temsil ediliyordu. Örgütün yönetiminin, Prigojin’in sahip olmadığı profesyonel askerî tecrübeye sahip olanların uzmanlık alanı olduğu açıktı.

Üçüncüsü; Prigojin’e Rusya’nın çıkarlarına hizmet ettiği sürece eylemlerini gerçekleştirirken hem operasyonel hem de genel alanda büyük bir esneklik tanındı.

“Hiç kimse Wagner Grup’un faaliyetlerinin Rusya devletinin faaliyetleriyle sıkı bir şekilde örtüştüğünü iddia edemez. Nitekim Grup, Rusya liderliğinin ihtiyaç duyduğu, ancak doğrudan sorumluluğu üstlenemediği ya da buna istekli veya hazır olmadığı önemli vazifeleri yerine getirdi.”

Dördüncüsü; Ukrayna’daki savaş, Wagner Grup için bilhassa Rus ordusuyla ilişkisi bakımından bir dönüm noktası oldu.

Beşincisi; Rus ordusu Ukrayna’daki asıl planlarını gerçekleştiremeyince zararları kontrol altına almak için Wagner Grup çağırıldı. Bu süreçte kaçınılmaz olan oldu: Wagner ile Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov temsilciliğindeki askerî kurum arasındaki ilişki kötüleşti. Nitekim Şoygu ile Gerasimov, Prigojin’in öfkesinden ve rahatsız edici sözlerinden en büyük payı alan iki isimdi.

Altıncısı; Wagner Grup’un Ukrayna’da oynadığı rolden ve özellikle Bahmut kentinin ele geçirilmesinden sonra Wagner güçleri ile komutanları Prigojin, güven ve cesaret duydu.   

Yedincisi; Prigojin’in siyasi eğilimlerinin Rusya’daki sağcı milliyetçilerle yakın çizgide olduğu herkesin malumu. Putin’e gerçek ve etkin muhalefet de liberallerden değil, milliyetçi sağdan geliyordu.

sx
Wagner Grup’un paralı savaşçıları, 24 Haziran 2023’te Rusya’nın güneyindeki Rostov şehrinde bir tankın üzerinde görüntülendi.  (Reuters)

Sekizincisi; görünüşe bakılırsa Prigojin, Putin ile ilişkisinin gücünü abartırken Rusya derin devletinin gücünü hafife aldı ve Putin’e kendisine dayatıldığı düşünülen kısıtlamaların üstesinden gelmede yardımcı olabileceğini zannetti.

Dokuzuncusu; Bahmut’taki operasyonun sona ermesi ve Rusya’ya geri çekilmesinden sonra Wagner Grup’un, Moskova’dan gelecek emirleri beklerken yapacağı pek bir şey yoktu. Bununla birlikte ordunun attığı ilk adım, Wagner Grup savaşçılarını orduya dahil etme girişimi oldu. Prigojin buna karşı çıktı; açıkça işaret ettiği üzere direnmeye de hazırdı.

Bu etkenlerin birkaç yıllık etkileşimi, cuma akşamı patlak veren isyanın inşasında başrol oynadı.

Görünüşe bakılırsa Prigojin, Putin ile ilişkisinin gücünü abartırken Rusya derin devletinin gücünü hafife aldı ve Putin’e kendisine dayatıldığı düşünülen kısıtlamaların üstesinden gelmede yardımcı olabileceğini zannetti.

İsyanın hızlı çöküşünün açıklaması

Öncelikle, Prigojin’in Rusya devleti tarafından kendisine verilen rolün sınırlarını aştığı artık açık. Ukrayna’da belirli bir süre yerine getirdiği vazifenin Bahmut’tan sonra artık kendisinden istenmediği de anlaşıldı. Esasında Bahmut savaşı, insani gücünü yıpratarak Wagner Grup’u bir şekilde zayıflattı ve kuvvetle muhtemel dağılmasına zemin hazırladı. Rusya ve Ukrayna’nın Bahmut’a çok fazla stratejik önem vermediğine dikkat çekmeliyiz. Bununla beraber savaş, her iki taraf için de önemli bir sembolik önem kazandı. Olanlar incelendiğinde Rus ordusunun çıkarlarına hizmet ettiği anlaşılır. Nitekim saflarını yeniden birleştirmesi ve Ukrayna’nın beklenen karşı saldırısına hazırlanması için ona imkân tanıdı. Bu esnada Wagner Grup da tasfiye sürecini kolaylaştıran yoğun baskılara maruz bırakıldı. Esasında Wagner güçleri Bahmut’u ancak Rus ordusunun müdahalesinden sonra ele geçirebildi. Rus ordusu, kanatlarını Ukrayna güçlerinin saldırılarından korumak üzere savaşa çok geç müdahale etti.

İkinci olarak; Rus askerî kurumu, Prigojin’in Wagner güçlerine liderlik etmesine bir süre izin verdikten sonra bu aleni kopuşun devam etmesine izin veremezdi. Wagner güçlerinde bazı değişikliklere ihtiyaç vardı ki bu, bu güçleri temsil eden genel karakterden, yan Prigojin’den kurtulmayı gerektiriyordu.

Üçüncü olarak; Prigojin’den kurtulmak yeterli değildi; onu tamamen itibarsızlaştırmak da lazımdı. Rostov-na-Donu’da yaşananlar, buna bir açıklama getirebilir. Nitekim Wagner güçlerinin şehri hiçbir direnişle karşılaşmadan ele geçirmesine izin verildi. Bu da Prigojin’in ordu ve hükümetteki sağcı çevrelerden yana büyük bir desteğe sahip olduğu inancını artırdı.

sdd
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 28 Haziran 2023’te Dağıstan’daki Narın Kala Kalesi’ni ziyaret etti. (AFP)

Dördüncü olarak, zırhlı bir birliği hava desteği olmadan beş yüz kilometreden fazla bir mesafeye taşıma kararı, kötü bir askerî taktikten de öte, düpedüz akılsızlıktı. Aslında Wagner güçleri, Rus Hava Kuvvetleri’nin bombalarının hedefiydi. Bu yüzden böyle bir eylemin tek mantıklı açıklaması, bunun halktaki sempatizanlardan ve derin devletteki çevrelerden destek almak için tasarlanmış siyasi bir tavırdan ibaret olmasıdır. Ancak bunun bir yanılgı olduğu çok geçmeden ortaya çıktı ve Başkan Putin, Wagner’in adımını hemen kınadı. Herhangi bir halk desteği olmadığı için Prigojin, alenen küçük düştü. Ona bir anlaşma teklif edildi; bu anlaşmayı reddedemezdi çünkü alternatif onun için çok daha kötüydü.

Beşinci olarak; isyan, Rusya’nın Ukrayna’daki askerî tutumunda ve taktiklerinde gözle görülür bir değişikliğe yol açmadı. The New York Times gazetesine göre Rus ordusu, cumartesi şafağından önce 50’den fazla füze ateşledi. Dolayısıyla Ukrayna’daki savaş, herhangi bir değişiklik yapılmadan devam edecek gibi görünüyor.

Altıncı olarak, Wagner’in yurtdışındaki operasyonlarının adı değişecek ve yeni bir liderlik altında devam edecek.

Zırhlı bir birliği hava desteği olmadan beş yüz kilometreden fazla bir mesafeye taşıma kararı, kötü bir askerî taktikten de öte düpedüz akılsızlıktı.

Derin devlet, Wagner’in isyanına neden izin verdi?

Kuvvetle muhtemel Putin, bu operasyonun çok daha kötü olacak diğer alternatifler arasında en az maliyetli olduğuna kanaat getirdi. İsyana izin vermek, sadece Rus ordusunda değil, genel olarak Rusya devletindeki zayıflığı gözler önüne serdi.

Halihazırda Putin ve derin devlet, oldukça rahatsız edici bu gelişmenin üstesinden gelebildi. Geleceğin neler getireceği ise önümüzdeki birkaç hafta içinde ortaya çıkacak. Putin, vaziyete tamamen hâkim olduğunu ispatlamak için iktidarını pekiştirmeye ihtiyaç duyacak ve bu, memurlarda ve yönetimde değişiklikler gerektirecek.

Gerçek bir ilgiyi hak eden mesele, Putin’in derin devletle, özellikle bu hadiseden daha güçlü çıkan orduyla ve ister çarlık ister komünist ister komünizm sonrası rejimde olsun, Rusya’nın her yerinde her zaman var olmuş derin devletten ayrı görünmeye çalışan milliyetçi sağla nasıl başa çıkacağıdır. Putin’in karşılaşacağı zorluk, derin devletin farklı bileşenleri arasındaki dengenin yeniden nasıl sağlanacağı olacaktır.

Wagner’in isyanının orta ve uzun vadeli sonuçları hakkında spekülasyonlar olacak. Rusya’ya karşı çıkanlar, büyük bir güç olarak Rusya’nın yok olacağına dair kendini gerçekleştiren kehanetlerini ispatlamak için Putin’in zırhındaki delikleri ortaya çıkarmak üzere hiçbir çabadan kaçmayacak. Rusya ile şahsi çıkarları olmayanlar da bu hadiseyi endişe verici, ancak Rusya’nın geleceği açısından sonuçsuz bir gelişme olarak görecekler. Kaçınılmaz olan bariz sonuç, bunun güçlü Rusya devletinin surunda açılan bir gediği temsil ettiğidir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Majalla’dan çevrildi.

Aybüke Gülbeyaz

https://www.majalla.com/node/294566/%D8%B3%D9%8A%D8%A7%D8%B3%D8%A9/%D8%A7%D9%84%D8%AF%D9%88%D9%84%D8%A9-%D8%A7%D9%84%D8%B9%D9%85%D9%8A%D9%82%D8%A9-%D9%81%D9%8A-%D8%B1%D9%88%D8%B3%D9%8A%D8%A7-%D9%88%D8%A7%D9%86%D9%82%D9%84%D8%A7%D8%A8-%D9%84%D9%85-%D9%8A%D9%83%D8%AA%D9%85%D9%84



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24