İsrail, İran’ın nükleer tesislerine yakın zamanda saldırmayacağını açıkladı

İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi. (İsrail medyası)
İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi. (İsrail medyası)
TT

İsrail, İran’ın nükleer tesislerine yakın zamanda saldırmayacağını açıkladı

İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi. (İsrail medyası)
İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi. (İsrail medyası)

İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Tahran ile Washington arasındaki görüşmelerin gerginliğini yatıştırmaya çalıştığı bir dönemde, yakın zamanda İran’ın nükleer tesislerine saldırı başlatmayı düşünmediğini söyledi.

Hanegbi, İsrail’in ana müttefiki olan ABD’nin, Tahran’ın nükleer programını sınırlandırabilecek ve gerginliği yatıştırabilecek adımları belirlemek amacıyla son haftalarda İran ile başlattığı görüşmelerin sonucunun ne olacağının ise henüz belli olmadığını ifade etti.

Hanegbi, Kanal 13 televizyonuna verdiği demeçte, nükleer silahlı bir İran’ı kendisine varoluşsal bir tehdit olarak gören İsrail için herhangi bir anlaşmanın bağlayıcı n da altını çizdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığına göre Hanegbi İsrail’in İran’a karşı önleyici bir grev başlatma kararı almaya ne kadar yakın olduğu sorusuna şu yanıtı verdi:

“Buna yaklaşmıyoruz. Çünkü İranlılar bir süredir durdu ve uranyumu bizim gördüğümüz seviyeye kadar zenginleştirmiyorlar. Ama bu olabilir. Bu nedenle, o ana hazırlanıyoruz. O zaman İsrail halkını, bizi yok etmek isteyen ve kitle imha silahlarıyla donanmış fanatik bir rejime karşı savunmak zorunda kalacağız.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, kırmızı çizgiyi İran uranyumunun yüzde 90 oranında saflığa ulaşması olarak tanımladı. Yapılan açıklamalar İran’ın uranyum zenginleştirme oranını son birkaç yıl içinde yüzde 60 saflığa çıkardığı yönünde.



Macron: Önümüzdeki eylül ayında Suudi Arabistan ile birlikte İki Devletli Çözüm Konferansı’na başkanlık edeceğiz

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (EPA)
TT

Macron: Önümüzdeki eylül ayında Suudi Arabistan ile birlikte İki Devletli Çözüm Konferansı’na başkanlık edeceğiz

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (EPA)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (EPA)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin Suudi Arabistan ile birlikte eylül ayında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantıları sırasında New York'ta düzenlenecek olan iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin uluslararası konferansa başkanlık edeceğini açıkladı.

Macron, sosyal medya platformu X’teki resmi hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “İsrail'in Gazze Şeridi'nde hazırladığı askeri saldırı, her iki halk için de gerçek bir felakete yol açacak ve bölgeyi kalıcı bir savaşa sürükleyecektir” dedi.

Macron, ‘bu savaşı sona erdirmenin tek yolunun Gazze Şeridi'nde kalıcı bir ateşkes sağlanması, tüm rehinelerin serbest bırakılması, halka büyük ölçekli insani yardım ulaştırılması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ndeki rolünün güçlendirilmesi’ olduğuna inanıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı bunun için ‘Gazze Şeridi'nde istikrarı sağlamak üzere uluslararası bir misyonun görevlendirilmesi ve hem İsrail hem de Filistin halklarının beklentilerini karşılayan siyasi bir çözümün geliştirilmesi için çalışılması’ gerektiğini belirtti.

Macron, ‘iki devletli çözümün rehinelerin aileleri, İsrailliler ve Filistinliler için tek güvenilir yol olduğunu’ kaydetti.

Suudi Arabistan ve Fransa, 28-29 Temmuz tarihlerinde New York'taki BM genel merkezinde bakanlar düzeyinde Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanması için Uluslararası Konferans’a başkanlık etti.

(foto altı) Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, 28 Temmuz'da New York'ta düzenlenen iki devletli çözüm konulu bakanlar konferansının açılışında konuşma yaptı. (AFP)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan konferanstaki konuşmasında, ülkesinin, bölgedeki tüm halklar için güvenlik, istikrar ve refahın sağlanmasının, Filistin halkına adalet sağlanması ve onların meşru haklarını elde etmelerinin sağlanmasıyla başladığına inandığını vurguladı. Prens Faysal bin Ferhan’a göre bu hakların başında, 4 Haziran 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devletin kurulması geliyor.

Prens Faysal bin Ferhan, “Bu sadece siyasi bir tutum değil, bağımsız bir Filistin devletinin bölgede gerçek barışın anahtarı olduğuna dair sağlam bir inanç... Konferans, iki devletli çözümü uygulamaya koyma, işgali sona erdirme ve Ortadoğu'da barış için acil ve sürdürülebilir bir vizyon gerçekleştirme yolunda bir dönüm noktası” ifadelerini kullandı.

(video)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, ‘konferans ve İki Devletli Çözümün Uygulanması için Küresel Koalisyon'un çalışmaları aracılığıyla, Filistin halkının kapasitelerini geliştirme ve ulusal kurumlarını güçlendirme çabalarını desteklemek için uluslararası düzeyde koordineli çabaların önemini’ vurguladı.

Prens Faysal bin Ferhan, Macron’un, ülkesinin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasına övgüde bulunarak, bunu ‘Filistin halkının bağımsız devlet kurma hakkına yönelik artan uluslararası desteği yansıtan ve iki devletli çözümün gerçekleştirilmesine elverişli bir uluslararası ortam yaratmaya katkıda bulunan tarihi bir adım’ olarak nitelendirdi.

Bakanlar konferansına katılan ülkeler, Filistinliler ve İsrailliler arasında adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanması için çalışmak üzere bir ‘yol haritası’ üzerinde anlaştılar. Bu yol haritası, Filistin devletinin tanınmasını artırmayı ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı ve insani felaketi durdurmak için daha fazla diplomatik çaba sarf etmeyi amaçlıyor.

Bakanlar konferansının nihai belgesi, ‘Filistin meselesine ilişkin BM'nin devam eden sorumluluğunu’ ve İsrail'in 1967'de ele geçirdiği toprakları işgaline son verilmesi gerektiğini yineledi. Belge ayrıca, ‘insani hukuk ve insan hakları hukuku dahil olmak üzere uluslararası hukuka saygının’ önemini vurguladı ve ‘Filistinli sivilleri korumak için önlemler’ alınması çağrısında bulundu.

Belge, ‘yerleşim faaliyetlerinin, ev yıkımlarının ve tüm şiddet ve provokasyon eylemlerinin derhal durdurulması’ çağrısında bulundu. İsrail'in işgal altındaki topraklardan çekilmesi çağrısının yanı sıra, Filistinlilere kendi kaderini tayin etme ve kendi devletlerini kurma hakkı verilmesi ve mülteci sorununa ‘adil bir çözüm’ bulunması çağrısında bulundu.