NATO Zirvesi’nin Rusya’nın ‘arka bahçesi’ Belarus’un yakınındaki Vilnius’ta düzenlenmesi ne anlama geliyor?

Pazar günü Vilnius'ta düzenlenen "NATO" zirvesinin karargahından görev yapan bir güvenlik görevlisi koruyor (EPA)
Pazar günü Vilnius'ta düzenlenen "NATO" zirvesinin karargahından görev yapan bir güvenlik görevlisi koruyor (EPA)
TT

NATO Zirvesi’nin Rusya’nın ‘arka bahçesi’ Belarus’un yakınındaki Vilnius’ta düzenlenmesi ne anlama geliyor?

Pazar günü Vilnius'ta düzenlenen "NATO" zirvesinin karargahından görev yapan bir güvenlik görevlisi koruyor (EPA)
Pazar günü Vilnius'ta düzenlenen "NATO" zirvesinin karargahından görev yapan bir güvenlik görevlisi koruyor (EPA)

NATO’nun, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin başlangıcından bu yana dördüncü zirvesini, Kremlin müttefiki, Rus nükleer silahlarına ve bilinmeyen sayıda Wagner paralı askerine ev sahipliği yapan ‘arka bahçesi’ Belarus’tan sadece onlarca mil uzakta bulunan, Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlemesi tesadüf değil.

Avrupa’da ve belki de dünyada güvenlik denklemlerini yeniden şekillendirmeye başlayan stratejik çatışmanın zirvesinde NATO’nun doğu kanadında buluşmak, Kremlin’e ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e güçlü bir mesaj göndermek için sembolik bir seçim olarak görülüyor.

Rusya ve Çin

Bu zirvede el alınacak ana konu, Türkiye’nin hala karşı çıktığı İsveç’in üyelik talebi gibi diğer önemli konuların yanı sıra Ukrayna’nın geleceği hakkında siyasi bir anlaşmaya varmak ve NATO’ya katılım yolunu ve güvenlik taahhütlerini belirlemek olacak.Söz konusu zirvede, ittifakın Soğuk Savaş’tan bu yana askeri yapısının kapsamlı bir yeniden değerlendirmesini oluşturan yeni bölgesel savunma planlarının başlatılması konusu da tartışılacak.

Hiç şüphe yok ki, Ukrayna’daki savaş NATO’yu yeniden canlandırdı.

ABD eski Başkanı Donald Trump’ın defalarca yaptığı uyarıların yanı sıra Avrupa ülkelerinin askeri harcamalarının tavanını yükseltmekten kaçınması ve ittifakın bütçe yükünün çok daha fazlasını üstlenmesi durumunda çekilme tehdidinin ardından NATO’nun faydası sorgulanma aşamasına girmişti.

Bu savaşın başından beri ortaya çıktı ki, 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra NATO’nun kurulması çağrısında bulunan Avrupa ülkeleri, bugün NATO’nun ilk çekirdeği olan Batı Avrupa Birliğinin Savunma Organizasyonu’na katılma konusunda başlangıçta isteksiz olan ABD’nin insafına kalmış durumdadır.

Ancak Pasifik Okyanusu’ndan dört ülkenin, yani Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bu zirveye katılması, bugün ittifakın odak noktası Rusya olsa da, Çin’in de ilgi alanları arasına girdiğinin bir mesajıdır.

Ukrayna’nın üyeliğinin kaderi

Rusya, Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşı meşru göstermek amacıyla, NATO’nun sınırlarına erişiminin ulusal güvenliği için aşılmasına izin veremeyeceği bir kırmızı çizgi olduğunu ve NATO’ya üye devletlerin Ukrayna’yı Batı savunma sistemine dahil etmeme konusundaki söz ve taahhütlerinden döndüğünü vurguluyor.

sdsd
Biden’ın NATO zirvesinde Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e daha fazla yardım sözü vermesi bekleniyor (AP)

Salı günü Vilnius’ta başlayacak zirve, nükleer müzakerelerinin büyük bölümünü NATO’nun 2008’deki Bükreş zirvesinde katılmaya davet ettiği Ukrayna ile NATO ilişkisinin çerçevesini belirlemeye ayıracak.

Ancak o tarihten bu yana, Moskova’nın 2014’te Kırım’ı ilhak etmesinden sonra bile bu yolda ilerleme kaydedilmedi.

NATO, geçen yılın başlarında büyük Rus işgalinin başlamasından sonra, Ukrayna ile diplomatik ilişkilerinin seviyesini, Kiev hükümetinin ittifak üyeleriyle birçok konuyu tartışmaya eşit bir zeminde katılmasına izin veren ortak bir savunma konseyinde yükseltmeye karar verdi.

Bu konseyin ilk toplantısını bu zirvede yapması planlanıyor ve buradan Ukrayna’nın NATO içindeki konumunu vurgulayan bir bildiri yayınlanması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Ukraynalı mevkidaşı Vladimir Zelenskiy ile İstanbul’da yaptığı görüşmede, Ukrayna’nın NATO üyeliğini hak ettiğini söyledi.

NATO çevreleri, Ukrayna’nın ittifaka üyeliğinin savaş bitmeden tamamlanmayacağına, bu üyeliğin, örgütün bir dizi standardını tamamlamadan ve Sovyet döneminden miras kalan askeri yapılarda kapsamlı ayarlamalar yapmadan ve NATO kurallarını benimsemeden hiçbir şekilde gerçekleşemeyeceğine ikna olduğunu söylüyor.

Ancak bu, zirvede Ukrayna’ya askeri teçhizatını modernize etmesi ve kuvvetlerinin savaştan yıllar önce başlayan eğitimini tamamlaması için birkaç yıllığına ekonomik yardım paketi verilmesinin kabul edilmesine engel olmayacak.

İsrail’e benzer güvenlik koruması

Ukrayna, NATO veya bazı üyelerinden, üye devletlerin hala vermeyi reddettiği ve ölümcül saldırı silahları sağlamaktan kaçındığı bağlayıcı güvenlik garantileri almaya çalışıyor.

Aralarında ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın da bulunduğu bir grup ülke, ABD’nin onlarca yıldır İsrail’e sağladığına benzer askeri yardım, teknik ve lojistik destek akışının devamını garanti eden ikili veya toplu anlaşmalar yoluyla, Ukrayna’ya kendisine ‘güvenlik koruması’ sağlayacak bir teklifte bulunma niyetinde.

sas
NATO zirvesi arifesinde Vilnius Havalimanı’nda konuşlandırılan Alman yapımı Patriot füzelerinin önünde bulunan bir oyun parkı (EPA)

Bu anlaşmalar arasında Ukrayna’ya savunma silahları ve ileri teknoloji tedariki ve istihbarat bilgisi alışverişi yer alıyor, ancak bu anlaşmaların zirve oturum aralarında imzalanmaya hazır olup olmayacağı kesin değil.

İsveç’in katılım başvurusu

NATO Zirvesi’nde tartışılacak bir diğer önemli konu da, İsveç’in ittifaka katılma talebi olacak.

İsveç’in NATO’ya katılma talebine onay vermeyen Türkiye, Stockholm’un terör örgütleri ile arasına mesafe koyması ve aranan bazı kişilerin Türk adaletine teslim edilmesinde ısrar ediyor.

ssd
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl Ankara’da İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile düzenlediği basın toplantısında (AP)

İsveç’in üyeliğine yönelik itirazını geri çekmesi için üye devletlerin Türkiye’ye uyguladığı artan baskıya rağmen, Ankara bir süredir bu duruşundan geri adım atmıyor. Türkiye F-16 uçaklarından oluşan filosunu modernize etmek ve yeni uçaklar satın almak gibi gelişmiş ABD silahları elde etmeye çalışıyor.

Washington, Türkiye Nisan ayında Finlandiya’nın ittifaka katılmasına yeşil ışık yaktıktan sonra şu anki F-16 filosu için üst model yazılım paketi satışını kabul etmişti. Ancak Kongre’de buna hala onay verilmedi.



Gazze ateşkesi: İsrail'in adımları müzakerelerdeki çıkmazı derinleştiriyor

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Antalya Diplomasi Forumu'nda Gazze konulu toplantı sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Antalya Diplomasi Forumu'nda Gazze konulu toplantı sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Gazze ateşkesi: İsrail'in adımları müzakerelerdeki çıkmazı derinleştiriyor

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Antalya Diplomasi Forumu'nda Gazze konulu toplantı sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Antalya Diplomasi Forumu'nda Gazze konulu toplantı sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri tırmanışı ve Hamas'ın buna nitelikli operasyonlarla karşılık vermesi, bir süredir durmuş olan ateşkes müzakerelerindeki çıkmazı derinleştirdi. Şarku’l Avsat'a konuşan Mısırlı resmi bir kaynak, “İki taraf (İsrail ve Hamas) arasında ateşkese varmak için yapılan dolaylı görüşmeler, sahadaki gerilim nedeniyle şu anda durmuş durumda. Ancak arabulucular, görüşmeleri yeniden başlatmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz dün yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırıdan bu yana Gazze Şeridi'nde tutulan Taylandlı esir Pinta Nattapong’un cesedine ulaştığını söyledi.

Tayland vatandaşı Nattapong, 7 Ekim 2023'te Kibbutz Nir Oz'da Hamas mensupları tarafından esir alınmıştı. Taylandlılar, Hamas tarafından esir alınan en fazla sayıda yabancıyı oluşturuyor.

Bu olay, ABD vatandaşlığına sahip iki İsrailli esirin cesedine ulaşılmasından iki gün sonra gerçekleşti. Gazze Şeridi'nde halen 55 esir tutuluyor ve İsrail bunların yarısından fazlasının öldüğünü iddia ediyor.

sdfgyjuı
Gazze Şeridi'nde ilerleyen bir İsrail tankı (Reuters)

İsrail ordusu, Hamas'ın geçen ayın sonunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ateşkes önerisine verdiği -ilkeleri kabul ettiği ancak bazı şartlar sunduğu- yanıtı fırsat bilerek geniş çaplı bir saldırı başlattı. İsrail ordusu, hava ve topçu bombardımanını iki katına çıkararak, vatandaşları kuzeyden güneye ve güneyden orta kesimlere sürerek tam ölçekli bir tırmanışa geçti.

Mısırlı resmi kaynak şunları söyledi: “Söz konusu tırmanışın bir sonucu olarak durum çok zor ve şu ana kadar durumun çözümüne dair yeni bir şey yok. Müzakereler durmuş durumda ama birkaç gün içinde yeniden başlaması için çaba sarf ediliyor. Çünkü özellikle Kahire izlediği bilgiler ışığında herkesin pozisyonunu gözden geçiriyor.”

Mısır, Katar ve ABD, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için müzakereler yürütüyor. Kaynağa göre Mısır'ın pozisyon okuması şöyle: “İsrail savaşı mümkün olduğunca uzun süre devam ettirmeye çalışıyor. Zira ABD ile İran arasındaki müzakerelerin başarısız olmasını ve İran'a askeri bir darbe vurulmasını istiyor ki Hamas yalnız kaldığını hissetsin ve Gazze Şeridi'ni terk etmek istesin.”

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “İsrail, Hamas'ın Gazze Şeridi'nin yönetimini devretmesi konusuna hiç ikna olmuş değil. Çünkü İsrail’e göre Hamas esirleri elinde tuttuğu ve Gazze Şeridi'nin geleceğine ilişkin müzakereleri yürüttüğü sürece Gazze Şeridi'ndeki askeri varlığını güçlendirecek şeyleri kabul edecek. Tel Aviv'in istemediği de bu. Hamas ise esirleri teslim etmesi halinde İsrail'in herhangi bir anlaşmaya uyacağına artık güvenmiyor ve özellikle de ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ı bir iyi niyet jesti olarak teslim etmesine rağmen Washington'un bunu takdir etmemesi ve Witkoff'un önerisinin gelmesinin ardından artık ABD'ye güvenmiyor.”

ıo90
Refah'ta Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından sağlanan gıda yardımını taşıyan Filistinliler (AP)

Kaynak ayrıca, ‘ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde Gazze'de ateşkes kararını veto etmesinin ortalığı karıştırdığını ve Washington'un bu dosyadaki ciddiyetine ve arabuluculuğuna gölge düşürdüğünü’ belirtti. Kaynağa göre, tüm bunlara rağmen Kahire, uluslararası kamuoyunu harekete geçirerek Tel Aviv ile Washington'a müzakereleri yeniden başlatmaları ve bir çözüme ulaşmaları için baskı yapmak amacıyla uluslararası temaslarını yoğunlaştırıyor. Kahire, savaş ne kadar sürerse sürsün durması gerektiğine, özellikle de Mısır'ın ulusal güvenliğinin bu savaşın uzaması nedeniyle tehdit altında olduğuna inanıyor.

Mısır Dışişleri Bakanlığı dün, Bakan Bedr Abdulati'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Constantinos Kombos ile bir telefon görüşmesi yaptığını ve ikilinin ‘Mısır'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması ve insani yardımın ulaşması için gösterdiği çabaları’ ele aldığını duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre iki bakan, ‘bölgesel güvenlik ve istikrarı desteklemek üzere bölgedeki gerilimin azaltılması için koordinasyonun sürdürülmesi gerektiği’ konusunda mutabık kaldı.

Filistin meseleleri konusunda uzman Mısırlı gazeteci Eşref Ebu’l Hul, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte şunları söyledi: “Ortamın karmaşıklığına ve sahadaki gerilim nedeniyle artan uçuruma rağmen, arabulucular müzakereleri yeniden başlatmak ve İsrail ile Hamas'a koşullarını hafifletmeleri ve ateşkes için bir uzlaşmaya varmaları yönünde baskı yapmak için büyük çaba sarf ediyor. Çünkü sahadaki insani durum vahim bir hal aldı.”

Ebu’l Hul, ‘İsrail'in esirlerin cesetlerini kurtararak sahada elde ettiğini düşündüğü başarıların Hamas'ı bazı koşullardan geri adım atmaya itebileceğini, zaten Hamas'ın Witkoff'un önerisini reddetmediğini, sadece Tel Aviv'in varılacak herhangi bir anlaşmaya bağlı kalacağını garanti eden bir taahhüt istediğini, Kahire ve Doha'daki arabulucuların da Washington'la birlikte bunun üzerinde çalıştığını defalarca teyit ettiğini’ belirtti.

Filistin Dışişleri Bakanlığı danışmanlarından Munir el-Cağub ise Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘müzakerelerin durmasına rağmen çıkmaza gireceğine inanmadığını, çünkü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun mevcut stratejisinin savaşla müzakere olduğunu’ söyledi. El-Cağub, ‘savaşın devam etmesinin Tel Aviv'in esirlerin hayatlarını önemsemediğini ve bu nedenle artık esir meselesinin Hamas'ın elinde bir güç kartı olmadığını doğruladığını’ düşünüyor.

Hamas dün bir açıklama yayınlayarak uluslararası toplumu, Arap ve İslam ülkelerini işgalcilerin Gazze Şeridi'nde işlediği suçları durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

ABD ve uluslararası ilişkiler uzmanı Muhammed es-Satuhi, “Washington, Hamas'ı Witkoff önerisini çekincesiz kabul etmeye ikna etmek için özellikle Kahire ve Doha ile temaslarını yoğunlaştırıyor. Söz konusu öneri, pek çok kişinin gözünde sadece İsrail'in isteklerini yerine getiren kötü bir öneri. Bu da Mısır ve Katar'daki arabulucular ile Hamas'ı zor durumda bırakıyor” dedi.