Nijer... Diplomasi ve askeri müdahale yarışı

ECOWAS, askeri müdahaleyi ‘son seçenek’ olarak nitelendirdi.

27 Temmuz’da Niamey sokaklarında çıkan yangınlar ve huzursuzluk (AP)
27 Temmuz’da Niamey sokaklarında çıkan yangınlar ve huzursuzluk (AP)
TT

Nijer... Diplomasi ve askeri müdahale yarışı

27 Temmuz’da Niamey sokaklarında çıkan yangınlar ve huzursuzluk (AP)
27 Temmuz’da Niamey sokaklarında çıkan yangınlar ve huzursuzluk (AP)

Cumhuriyet Muhafızları tarafından yönetilen ve Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum’a düzenlenen askeri darbeden bir hafta sonra Nijer’deki durumun geleceği ile ilgili iki paralel yol var. Darbeyle birlikte General Abdurrahman Tiani, ‘vatanı kurtarma’ gerekçesiyle Ulusal Konsey başkanlığını üstlendi.

Anlaşıldığı üzere darbe, Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) veya Afrika Birliği (AfB) aracılığıyla bölgesel düzeyde ve ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri tarafından temsil edilen Avrupa, ABD ve uluslararası düzeylerde geniş çapta kınandı. Rusya, darbenin hemen ardından ‘anayasal düzene’ dönüş ve Bazoum’un görevine iade edilmesi çağrılarında bulundu. Bu, bölgesel ve uluslararası düzeyde üzerinde anlaşmaya varılan bir talep. Bunun karşısında darbeciler, sadece kendileri gibi darbecilerin, yani Mali ve Burkina Faso’daki askeri konseylerin desteğini aldı.

2021 ve 2022’de bu iki ülke, ordunun dizginleri devralmasına yol açan iki büyük darbeye tanık oldu. Yönetimler, uluslararası kınamalara ve ECOWAS ve diğer taraflarca uygulanan ağır yaptırımlara rağmen hala ayakta. Nijer darbesinin umut ettiği şey, kendilerini iktidara getirmek ve Afrikalılar ve dünya için silah zoruyla dayatılan oldubittiyi kabul ettirmektir. Bu da demokratik olarak seçilmiş bir cumhurbaşkanının görevden alınmasına ve Niamey’deki başkanlık sarayının dış dünyayla bağlantısı kesilmeden kanatlarından birine hapsedilmesine yol açtı. Öyle ki Bazoum, darbeler dünyasında yeni bir ‘moda’ çerçevesinde dünyanın dört bir yanından cumhurbaşkanları ve yetkililerle temaslarını sürdürüyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de dahil olmak üzere üst düzey Afrikalı ve Batılı yetkililerle birkaç kez görüşme gerçekleşti. Arayanların tümü, cumhurbaşkanlığı görevlerini yerine getirmeye geri dönmesini desteklediklerini ve kendisine destek vereceklerini dile getirdi.

Siyasi süreç

Dünya, henüz yeni oldubittileri kabullenmedi. Hâlâ siyasi- diplomatik sürece ve beraberindeki çok yönlü baskılara başvurarak zamanı geri almayı umuyor. Geçen pazar gününden bu yana, ECOWAS liderleri Çad Cumhurbaşkanı Muhammed Deby’ye orduyu darbeden geri adım atmaya ve kışlalarına dönmeye ikna etmek için Niamey’e gitmesi talimatını verdiler. Ancak çabaları başarısız oldu.

Foto: ECOWAS grubunun askeri yetkilileri, Abuja’da Nijer krizini tartışıyor (EPA)
ECOWAS grubunun askeri yetkilileri, Abuja’da Nijer krizini tartışıyor (EPA)

Bu görevi, kendisi de ‘yarı darbe’ ile ve en hafif tabirle demokratik olmayan bir şekilde iktidara gelen bir başkana emanet etmek garipti. Oğul Deby, babası İdris Deby’nin kuzey Çad’da isyancılarla yapılan çatışmalarda öldürülmesinin ardından kendisini dayattı. Yetki devrinde anayasal ilkelere saygı göstermedi. Ancak Afrikalılar, Avrupalılar ve Amerikalılarla birlikte olanlara göz yumdu.

Deby’nin başarısızlığı, Afrikalıların cesaretini kırmadı. Bu yüzden dün oyuna devam ederek, ECOWAS adına Nijeryalı Abdesselam Ebu Bekir başkanlığındaki bir heyet, darbenin liderleriyle görüşmek ve onlarla uluslararası ve Afrika iradesine yanıt verme olasılığını görüşmek üzere Niamey’e yöneldi. Bu, ECOWAS Siyasi İşler, Güvenlik ve Barış Komiseri Abdulfettah Musa tarafından da doğrulandı.

Ciddi uyarı

Afrikalıların darbecileri geri adım atmaya ikna etmek için siyasi- diplomatik yolu tercih ettikleri açık görünüyor. Bu da arabuluculuğun neden çoğaldığını açıklıyor.

Geçen pazar günü Nijerya’nın başkenti Abuja’da zirve yapılması çağrısında bulunan 11 lider, darbecilere tehdit mesajı ve ciddi uyarı gönderme yoluna giderek darbecilere darbeden geri adım atmaları için bir hafta süre verdi. Bu, Nijer’in yeni yöneticilerine uygulanan mali, ticari ve ekonomik yaptırımların ve siyasi tecridin devamı sayılıyor.

Uluslararası tepkiler, Afrikalı liderlerin kararları ve eylemleri için başta Washington ve Paris olmak üzere etkili Batılı başkentlerden, tam ve kamusal destek aldıklarını gösteriyor. Ayrıca Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ECOWAS’ın bu başkentlerin vekaletinde çalıştığını düşünenler var. Fransız kaynaklarına göre Afrikalıların, ‘Demir sıcakken dövülür’ diyen bir Fransız atasözü uyarınca, darbecilere işlerini düzenleme ve otoritelerini pekiştirme fırsatı vermemekte kararlı oldukları da açık.

Son seçenek

ECOWAS liderlerinin, Nijerya cumhurbaşkanının açık bir baskısı ile darbecilere karşı sertlik göstermesi ve dişlerini sıkması gerekiyordu. Bu noktada Abuja’da ECOWAS üyesi devletlerin genelkurmay başkanlarının çarşamba günü başlayan toplantılarının cuma gününe kadar sürmesi bekleniyor. Bu durum da Afrikalıların, darbecileri devirip anayasal düzeni ve Cumhurbaşkanı Bazoum’u görevine getirecek askeri harekata başvurma olasılığı konusundaki ‘ciddiyetini’ gösteriyor. Ancak askeri çözüme başvurmak ‘son seçenek’. Genelkurmay Başkanları toplantılarının başlamasından hemen önce Abdulfettah Musa da bu yaklaşımı dile getirdi. “Masadaki askeri seçenek son çare, ama bu olasılığa hazırlanmalıyız” diyen Musa, “Sadece konuşabileceğimizi değil, aynı zamanda eylemde bulunabileceğimizi de göstermeye ihtiyaç var” şeklinde konuştu. Nijerya, çarşamba günü darbeciler üzerinde ek bir baskı uygulamak amacıyla Nijer’e tedarik ettiği elektriği kesti. Ülkenin yüzde

Mali ve Burkina Faso’nun desteği

Darbeciler, bu toplantının amacının Nijer’e karşı askeri harekata hazırlanmak olduğunu ileri sürdü. Aynı şekilde Paris’i kendi adına askeri harekata hazırlanmakla suçlamak niyetindeydiler ve şu anda başbakanlık görevini yürüten Bazoum hükümetinin Dışişleri Bakanı’nın ülke dışında olduğu için yetki aldığını söylüyorlardı. Mali ve Burkina Faso’daki liderlerin salı günü yaptığı ve Nijer’e yönelik herhangi bir askeri harekâtı iki ülkeye ‘savaş ilanı’ olarak değerlendiren açıklamayla, ‘tehditlerinin ciddi’ olduğu gösterdi. Geçen hafta Nijer darbesinin en önde gelen isimlerinden biri olan ve Nisan ayında görevden alınan eski Genelkurmay Başkanı General Salifou Modi, dün üst düzey bir heyet başkanlığında Mali’ye ziyarette bulundu. Bu ziyaret, darbecilerin, ECOWAS’ın askeri müdahale vaadini yerine getirmesi halinde, Afrika’daki tehditlerin ciddiyetinden ve askeri koordinasyon arayışından korktuklarının bir göstergesi olarak sayılıyor.

30 Temmuz’da Niamey’deki Fransız büyükelçiliği önünde Nijer ordusu için slogan atan protestocular (AFP)
30 Temmuz’da Niamey’deki Fransız büyükelçiliği önünde Nijer ordusu için slogan atan protestocular (AFP)

Son olarak Niamey’in hedefi, kelimeleri eylemle ilişkilendirebilen ve askeri müdahaleye başvurabilen ‘Demokratlar Cephesi’ ile mücadele için Gine’nin siyasi olarak katılacağı üç kişilik bir askeri darbe cephesi oluşturmak olabilir. Ancak şaşırtıcı olan, ECOWAS son yıllarda Gine, Mali ve Burkina Faso’da yaşanan darbelere göz yummuştu ve bugün, Batı Afrika’daki dördüncü darbeyi etkisiz kılmak için seferber oluyor.

Darbeler bulaşıcı

Avrupa devletlerinin kendi vatandaşlarını Nijer’den sınır dışı etme acelesini, askeri harekât olasılığının bir göstergesi olarak görenler var. Diğer taraftan bu aceleciliğin, askeri müdahale tehdidinin darbecileri baskı altına almak ve onlara iki seçenekleri (yani ya bilinen taleplere cevap vermek ya da Afrika güçleriyle yüzleşmek) olduğunu anlatmak için yapıldığını düşünenler var. Paris’teki siyasi kaynaklar, Afrika Grubu’nun ‘güvenilirliğini kanıtlaması gerektiğini ve bunu başaramazsa fiilen başka darbelere kapı açmış olacağını’ söylüyor. Kaynaklar ayrıca, “Böylece ciddi rolünü kaybedecek ve boş bir kabuğa dönüşecektir” dedi.

O halde darbelerin bulaşıcı olması korkusu mevcut. Bu nedenle ECOWAS, öncelikle kendisini bu hastalıktan korumaya çalışıyor. Nijerya’dan edinilen bilgilere göre, ECOWAS’ın birkaç ülkesi askeri bir operasyona katılma isteklerini dile getirdi. Nijeryalı yetkililer ise ‘bölgelerinin bir kısmının Nijer ile 1.600 km’lik ortak sınırdan çok uzakta olmadığını ve müdahale etmeye hazır olduğunu’ belirtti.

Arabuluculuk başarısız olursa, Fransa, ABD, İtalya ve Almanya gibi Batılıların Nijer’de oynayacağı rol konusunda soru işareti olacak. Kesin olan şu ki, bu taraflar müdahale etmek istemiyor ve Paris daha önce Nijer’de askerî harekât planlamayı reddetmişti. Ancak bu durum, askeri konseyi zayıflatacak ve belki de onu uluslararası baskılara yanıt vermeye zorlayacak şekilde, destek sağlamasını ve ordunun kırılganlığını ve bölünmüşlüğünü vurgulamaya çalışmasını muhtemelen engellemeyecektir.



Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
TT

Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)

Suriye yıllar sonra yeniden dünya basınının manşetlerinde yer almaya başladı. Beşar Esad yönetiminin müttefiklerinin başka yerlerdeki çatışmalarla boğuşmasını değerlendiren Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve diğer örgütler yıllar sonra yeniden Suriye topraklarında ilerliyor. 

6 gündür süren çatışmaların akıbeti merak edilirken farklı ülkelerdeki medya organlarının konuyu işleyişi de farklı oldu. 

hnju
Muhalifler Halep'teki Esad resimlerine zarar veriyor (Reuters)

BBC: Esad'ın üzerini çizmek için çok erken

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'nin Uluslararası Haberler Editörü Jeremy Bowen, "Suriye'deki isyancıların saldırısı hayret verici ama Esad'ın üzerini çizmek için çok erken" başlığıyla bir analiz yazdı.

"Bazı Suriyeliler rejimi, isyanı hakimiyeti altına alan cihatçılara kıyasla daha iyi bir seçenek olarak görüyor. Ancak diğer Esad karşıtı gruplar, ki bunlardan çok sayıda var, ayaklanırsa rejimi bir kez daha ölümcül bir tehlikeye girebilir" ifadeleri kullanıldı.

HTŞ'nin saldırıya Saldırıyı Püskürtme Operasyonu adını verirken de İslami referanslardan kaçındığı ve bu sayede El Kaide gibi bir "terör örgütü" olmadığı intibasını yaratmayı amaçladığı vurgulandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı"

12 dilde yayın yapan Fransa merkezli uluslararası yayın kuruluşu Euronews, Bosnalı bir adalet aktivisti olan Refik Hodzic'in konuyla ilgili makalesini kullandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı" başlıklı yazıda Suriye rejimini uluslararası camiaya kabul etmenin, savaş suçları işleyen diktatörlere kötü mesaj vereceği vurgulandı.

Daha fazla mültecinin Avrupa'ya sığınmak isteyeceği ve bunun da kıtadaki istikrarı daha da sarsacağı savunuldu.

Avrupa'nın yaptırım ve diplomatik tecrit politikasını sonuç alana kadar sürdürmesini öneren yazar; Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere yardım edilmesi ve Suriye'de sonuç vermeyecek "güvenli bölgelerden" medet umulmaması gerektiğini öne sürdü.

"Batı sevinsin mi üzülsün mü?"

CNN ise Rusya'nın Suriye iç savaşına uçaklarıyla müdahil olmasından sonra rahatlayan Esad'ın son 8 yıldır en büyük zorlukla karşı karşıya olduğunu bildirdi.

Amerikan kanalına konuşan Aslı Aydıntaşbaş, Batı'nın "Muhalefet Suriye'nin en büyük ikinci kenti Halep'i ele geçiriyor diye alkış tutmakla İslamcıların kontrolüne geçtiği için üzülmek" arasında kaldığını söyledi. 

yjuk
Esad karşıtları Azez yakınlarındaki otobana dün ulaştı (AFP)

"Operasyonun Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülüyor"

Esad yönetiminin müttefiklerinden Rusya'da devlete bağlı RT, Kanadalı gazeteci Eva Bartlett'in "Suriye'deki teröristler ne elde etmeye çalışıyor?" başlıklı analizini yayımladı. 

HTŞ'nin operasyonu Ukrayna istihbaratından aldığı silahlar ve ekipmanla gerçekleştirdiği iddiasına yer verildi.

"Suriye'nin istikrarsızlaştırılması ve İsrail'in karşısındaki 'Direniş Ekseni'nin zayıflatılmasına yönelik son çaba da Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülen bu saldırılar oldu" dendi. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye askerlerinin Suriye topraklarından çıkmasını şart koşan Esad'ın fikir değiştirmesi için Ankara'nın bu operasyonu desteklemiş olabileceği iddiası da analizde yer aldı.

cjuk
Muhalifler ele geçirdikleri Tel Rıfat'ın önünde de poz veriyor (AFP)

İran'dan karşı destek mesajı 

Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlayan İran da Press TV aracılığıyla Şam yönetimine destek veriyor. 

Ayaklananları "tekfirci teröristler" diye tanımlayan devlet televizyonu, İran Devrim Muhafızları Ordu Sözcüsü General Ali Muhammed Naini'nin "Onlar muhalif savaşçı değil, Siyonist rejimle ABD'nin paralı askerleri" ifadesini aktardı. 

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin dün Şam'da Beşar Esad'la görüşüp destek sözü verdiği de hatırlatıldı. 

Arakçi bugün de Ankara'da mevkidaşı Hakan Fidan'la görüştü. 

zxcgth
İdlib'deki muhalifler ilerleyişlerini böyle kutladı (AFP)

Al Mayadeen'den "İsrail'e gönderilen ihtiyaç listesi" haberi

Hizbullah'a yakın görülen Beyrut merkezli medya kuruluşu Al Mayadeen de benzer bir çizgiyi sürdürerek bu operasyonun İsrail'in lehine olduğunu bildirdi. 

Bir haberde İsrail'in eski askeri istihbaratçılarından Mordechai Kedar'ın iddialarına yer verildi.

Öğretim görevlisi, Suriye'deki muhaliflerle iletişime geçtiğini ve onların "Suriye ve Lübnan'ı kontrol etmek" şartıyla İsrail'le ilişkileri normalleştirmeye sıcak baktığını söyledi. 

Kedar, Suriye'nin kuzeyindeki silahlı örgütlerden "detaylı bir liste" alıp onların ihtiyaçlarını İsrail'deki üst düzey yetkililere aktardığını bildirirken İsrail'in çıkarlarına uygun davrandıkları sürece yardım edilmesi gerektiğini savundu. 

Venezuela'dan tüm Latin Amerika ülkelerinde yayın yapan Telesur televizyonunun internet sitesinde Al Mayadeen'den alınan bilgiler aktarıldı. Suriye ordusunun "Son 24 saatte 400 teröristi öldürdük" açıklaması ve karşı saldırı hazırlığına vurgu yapıldı. 

cd6j7
Hafız Esad'ın 2000'de ölmesiyle yerine geçen Beşar Esad, Arap Baharı'nda devrilmedi (AFP)

"İsrail, İran'ın Hizbullah'a silah göndermesinden korkuyor"

İsrail gazeteleri de konuya yakından ilgi gösteriyor. 

Haaretz'e göre, İsrail'in liderleri hem Hizbullah'ın dikkatini Suriye'ye çevirmesiyle Lübnan'la sağlanan ateşkesin devam edeceğini düşünüyor hem de İran'ın durumu fırsat gibi görüp Esad'a yardım bahanesiyle Hizbullah'a silah göndereceği endişesini taşıyor.

Times of Israel de aynı iddiayı sürdürerek cumartesiyi pazara bağlayan gece İran'dan Suriye'ye giden bir uçağın, Hizbullah'a silah gönderildiği şüphesiyle İsrail uçakları tarafından engellendiğini bildirdi. 

"Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?"

Suudi Arabistan'ın haber portalı Al Arabiya, Al Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi'nin "Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?" diye sorduğu yazıya sayfalarında yer verdi. 

Bu operasyonla birlikte Suriye'deki "üç mini devlet" arasında neredeyse son 5 yıldır sabit kalan cephe hatlarının değiştiği bildirildi. 

Ülkenin yüzde 65'inin Rusya ve İran destekli Esad rejimi tarafından kontrol edildiği, YPG'nin ağırlıkta olduğu ABD destekli milislerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yüzde 25 civarında bir alan kapladığı, üçüncü bölgeninse Türkiye'nin desteklediği örgütler ve HTŞ'nin kontrolündeki kuzey kısımlar olduğu aktarıldı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esad'ı normalleşmeye zorlama ve Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'na dönüşü öncesinde daha fazla pazarlık kozu elde etmek için SDG'yi kuşatma gibi amaçları olabileceği savunuldu. 

2019'da kontrol ettiği bölgelerden kısmen çekilen Amerikan askerlerini hatırlayan SDG'nin benzer bir durumun tekrarından korktuğu da belirtildi. 

scd
Şam'daki TV kanalları, Moskova ve Tahran'dan alınan desteği işaret ederek Esad'la İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ı birlikte gösteriyor (AFP)

Şinhua: Uluslararası toplum gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor

Çin devlet haber ajansı Şinhua da tarafsız kalmaya özen gösteren yayın kuruluşlarından biri oldu.

"Uluslararası toplum, isyancıların devasa saldırısı sırasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor" başlıklı haberde "sürpriz" diye nitelenen operasyonun Suriye ordusunu zor duruma soktuğu ve sıcak çatışmalara bir yenisinin eklenmesinin Ortadoğu'da endişe yarattığı bildirildi. 

Independent Türkçe, Al Arabiya, Al Mayadeen, BBC, CNN, Euronews, Haaretz, Press TV, RT, Şinhua, Telesur, Times of Israel