ECOWAS, Nijer ile ilgili herhangi bir seçeneği dışlamıyor

Nijer’de darbe yapan askeri konsey üyeleri, başkent Niamey’de bir stadyumda yapılan destek mitingine katıldı (Reuters)
Nijer’de darbe yapan askeri konsey üyeleri, başkent Niamey’de bir stadyumda yapılan destek mitingine katıldı (Reuters)
TT

ECOWAS, Nijer ile ilgili herhangi bir seçeneği dışlamıyor

Nijer’de darbe yapan askeri konsey üyeleri, başkent Niamey’de bir stadyumda yapılan destek mitingine katıldı (Reuters)
Nijer’de darbe yapan askeri konsey üyeleri, başkent Niamey’de bir stadyumda yapılan destek mitingine katıldı (Reuters)

Nijerya Cumhurbaşkanlığı, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) diplomatik yola öncelik verse, bile Nijer’deki krizi çözmek için diğer herhangi bir seçeneği dışlamadığını belirtti.

Aynı zamanda bloğa başkanlık eden Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu’nun Sözcüsü Aguri Ngilal, Tinubu ve Afrika bloğunun liderlerinin diplomatik ve barışçıl yollarla varılan bir çözümü diğer tüm yollardan daha çok tercih ettiklerini söyledi.

ECOWAS’ın herhangi bir seçeneği dışlamadığını söyleyen Ngilal, ECOWAS’ın Perşembe günü yapılması planlanan acil durum zirvesinden çıkacak diğer herhangi bir kararı bekleyerek konumunu koruduğunu da ekledi.

Nijer’de iktidara geçen askeri cunta, ECOWAS liderlerinin Nijer’deki durumu görüşmek üzere yapacakları zirveden iki gün önce, Niamey’e heyet göndermek isteyen ECOWAS’a ‘güvenlik’ gerekçesiyle olumsuz yanıt verdi.

Nijer Dışişleri Bakanlığı’nın, ECOWAS’ın Niamey’deki temsilciliğine hitaben yazdığı mesajda, “ECOWAS tarafından uygulanan yaptırımların ardından halkın öfkesi ve hoşnutsuzluğu, söz konusu heyetin sakin ve güvenli bir atmosferde karşılanmasına izin vermiyor” ifadeleri kullanıldı.

ECOWAS, 26 Temmuz’da darbeyle devrilen Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum’u yeniden iktidara getirmek için Nijer’e askeri müdahale tehdidinde bulundu.

ECOWAS liderleri tarafından 30 Temmuz’a kadar verilen 7 günlük süre dolsa da, topluluk diyalog yolunu tercih ettiği için bu uygulanmadı.

Zor diyalog

Nijer ve Sahel’in büyük kısmının altını oyan radikal gruplarla mücadelede Fransa’nın bir ortağı olan ABD, diyalogu teşvik etmeye çalıştı.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland, Nijer’i ziyaret ederek bazı cunta yetkilileriyle görüştü.

Nuland, yaklaşık iki hafta önce alıkonulmasından bu yana Niamey’de ev hapsinde tutulan Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum ve Vatanı Koruma Ulusal Konseyi isimli cuntanın liderliğini üstlenen Abdurrahmane Tchiani ile görüşemedi.

Cunta yönetiminin Genelkurmay Başkanı olarak atadığı General Musa Salaou Barmou ve diğer askeri yetkiliyle görüşen Nuland, görüşmeleri ‘son derece samimi ve zaman zaman zor’ olarak nitelendirdi.

Darbeyi bitirmek için bir dizi seçenek sunduğunu dile getiren Nuland, “Bu teklifin hiçbir şekilde dikkate alındığını söyleyemem” dedi.

Aynı şekilde Nuland, darbecilerin Wagner Nijer’e davet edildiğinde, egemenliklerine yönelik oluşturulabilecek risklerin çok iyi farkında olduklarını belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Pazartesi günü Radio France International’a verdiği demeçte, “Kesinlikle diplomasi bu durumu çözmenin en iyi yolu” dedi.

Daha sonra BBC’ye yaptığı açıklamada, Mali’de bulunan Rus Wagner grubunun komşu Nijer’deki istikrarsızlıktan yararlandığı konusunda uyarıda bulundu.

Blinken, “Nijer’de olanlar ya da olacak şeyler Rusya ve Wagner tarafından teşvik edilmedi. Ama avantaj elde etmeye çalıştılar. Wagner grubunun gittiği her yere ölüm, yıkım ve istikrarsızlıklar da gitti” diye ekledi.

Mali ve Burkina Faso ile dayanışma

Batı Afrika’daki protestolar sırasında sık sık hedef alınan eski sömürgeci güç Fransa, bölgedeki ülkelerin Nijer’de demokrasiyi yeniden tesis etme çabalarını desteklediğini duyurdu.

Niamey’in yeni liderlerinin darbeyi kınayan Batı ülkeleri ve Afrika ülkelerinin çoğuyla ilişkileri gerginleşirken, 2020 ve 2022’de iktidarı zorla ele geçiren askerler tarafından yönetilen Mali ve Burkina Faso ile ilişkileri mükemmel.

İki ülke Nijer ile dayanışma içinde olduklarını ifade ederek, Nijer’e ECOWAS tarafından saldırılması halinde, bunun kendilerine ‘savaş ilanı’ anlamına geleceğini vurguladı.

Aynı şekilde, Nijer’deki yeni rejim, Pazar günü Niamey’de Rus bayrakları sallayıp, Fransa ile ECOWAS’ı yuhalayan 30 bin göstericinin desteğine güvenebilir.



Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
TT

Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)

Suriye yıllar sonra yeniden dünya basınının manşetlerinde yer almaya başladı. Beşar Esad yönetiminin müttefiklerinin başka yerlerdeki çatışmalarla boğuşmasını değerlendiren Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve diğer örgütler yıllar sonra yeniden Suriye topraklarında ilerliyor. 

6 gündür süren çatışmaların akıbeti merak edilirken farklı ülkelerdeki medya organlarının konuyu işleyişi de farklı oldu. 

hnju
Muhalifler Halep'teki Esad resimlerine zarar veriyor (Reuters)

BBC: Esad'ın üzerini çizmek için çok erken

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'nin Uluslararası Haberler Editörü Jeremy Bowen, "Suriye'deki isyancıların saldırısı hayret verici ama Esad'ın üzerini çizmek için çok erken" başlığıyla bir analiz yazdı.

"Bazı Suriyeliler rejimi, isyanı hakimiyeti altına alan cihatçılara kıyasla daha iyi bir seçenek olarak görüyor. Ancak diğer Esad karşıtı gruplar, ki bunlardan çok sayıda var, ayaklanırsa rejimi bir kez daha ölümcül bir tehlikeye girebilir" ifadeleri kullanıldı.

HTŞ'nin saldırıya Saldırıyı Püskürtme Operasyonu adını verirken de İslami referanslardan kaçındığı ve bu sayede El Kaide gibi bir "terör örgütü" olmadığı intibasını yaratmayı amaçladığı vurgulandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı"

12 dilde yayın yapan Fransa merkezli uluslararası yayın kuruluşu Euronews, Bosnalı bir adalet aktivisti olan Refik Hodzic'in konuyla ilgili makalesini kullandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı" başlıklı yazıda Suriye rejimini uluslararası camiaya kabul etmenin, savaş suçları işleyen diktatörlere kötü mesaj vereceği vurgulandı.

Daha fazla mültecinin Avrupa'ya sığınmak isteyeceği ve bunun da kıtadaki istikrarı daha da sarsacağı savunuldu.

Avrupa'nın yaptırım ve diplomatik tecrit politikasını sonuç alana kadar sürdürmesini öneren yazar; Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere yardım edilmesi ve Suriye'de sonuç vermeyecek "güvenli bölgelerden" medet umulmaması gerektiğini öne sürdü.

"Batı sevinsin mi üzülsün mü?"

CNN ise Rusya'nın Suriye iç savaşına uçaklarıyla müdahil olmasından sonra rahatlayan Esad'ın son 8 yıldır en büyük zorlukla karşı karşıya olduğunu bildirdi.

Amerikan kanalına konuşan Aslı Aydıntaşbaş, Batı'nın "Muhalefet Suriye'nin en büyük ikinci kenti Halep'i ele geçiriyor diye alkış tutmakla İslamcıların kontrolüne geçtiği için üzülmek" arasında kaldığını söyledi. 

yjuk
Esad karşıtları Azez yakınlarındaki otobana dün ulaştı (AFP)

"Operasyonun Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülüyor"

Esad yönetiminin müttefiklerinden Rusya'da devlete bağlı RT, Kanadalı gazeteci Eva Bartlett'in "Suriye'deki teröristler ne elde etmeye çalışıyor?" başlıklı analizini yayımladı. 

HTŞ'nin operasyonu Ukrayna istihbaratından aldığı silahlar ve ekipmanla gerçekleştirdiği iddiasına yer verildi.

"Suriye'nin istikrarsızlaştırılması ve İsrail'in karşısındaki 'Direniş Ekseni'nin zayıflatılmasına yönelik son çaba da Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülen bu saldırılar oldu" dendi. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye askerlerinin Suriye topraklarından çıkmasını şart koşan Esad'ın fikir değiştirmesi için Ankara'nın bu operasyonu desteklemiş olabileceği iddiası da analizde yer aldı.

cjuk
Muhalifler ele geçirdikleri Tel Rıfat'ın önünde de poz veriyor (AFP)

İran'dan karşı destek mesajı 

Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlayan İran da Press TV aracılığıyla Şam yönetimine destek veriyor. 

Ayaklananları "tekfirci teröristler" diye tanımlayan devlet televizyonu, İran Devrim Muhafızları Ordu Sözcüsü General Ali Muhammed Naini'nin "Onlar muhalif savaşçı değil, Siyonist rejimle ABD'nin paralı askerleri" ifadesini aktardı. 

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin dün Şam'da Beşar Esad'la görüşüp destek sözü verdiği de hatırlatıldı. 

Arakçi bugün de Ankara'da mevkidaşı Hakan Fidan'la görüştü. 

zxcgth
İdlib'deki muhalifler ilerleyişlerini böyle kutladı (AFP)

Al Mayadeen'den "İsrail'e gönderilen ihtiyaç listesi" haberi

Hizbullah'a yakın görülen Beyrut merkezli medya kuruluşu Al Mayadeen de benzer bir çizgiyi sürdürerek bu operasyonun İsrail'in lehine olduğunu bildirdi. 

Bir haberde İsrail'in eski askeri istihbaratçılarından Mordechai Kedar'ın iddialarına yer verildi.

Öğretim görevlisi, Suriye'deki muhaliflerle iletişime geçtiğini ve onların "Suriye ve Lübnan'ı kontrol etmek" şartıyla İsrail'le ilişkileri normalleştirmeye sıcak baktığını söyledi. 

Kedar, Suriye'nin kuzeyindeki silahlı örgütlerden "detaylı bir liste" alıp onların ihtiyaçlarını İsrail'deki üst düzey yetkililere aktardığını bildirirken İsrail'in çıkarlarına uygun davrandıkları sürece yardım edilmesi gerektiğini savundu. 

Venezuela'dan tüm Latin Amerika ülkelerinde yayın yapan Telesur televizyonunun internet sitesinde Al Mayadeen'den alınan bilgiler aktarıldı. Suriye ordusunun "Son 24 saatte 400 teröristi öldürdük" açıklaması ve karşı saldırı hazırlığına vurgu yapıldı. 

cd6j7
Hafız Esad'ın 2000'de ölmesiyle yerine geçen Beşar Esad, Arap Baharı'nda devrilmedi (AFP)

"İsrail, İran'ın Hizbullah'a silah göndermesinden korkuyor"

İsrail gazeteleri de konuya yakından ilgi gösteriyor. 

Haaretz'e göre, İsrail'in liderleri hem Hizbullah'ın dikkatini Suriye'ye çevirmesiyle Lübnan'la sağlanan ateşkesin devam edeceğini düşünüyor hem de İran'ın durumu fırsat gibi görüp Esad'a yardım bahanesiyle Hizbullah'a silah göndereceği endişesini taşıyor.

Times of Israel de aynı iddiayı sürdürerek cumartesiyi pazara bağlayan gece İran'dan Suriye'ye giden bir uçağın, Hizbullah'a silah gönderildiği şüphesiyle İsrail uçakları tarafından engellendiğini bildirdi. 

"Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?"

Suudi Arabistan'ın haber portalı Al Arabiya, Al Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi'nin "Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?" diye sorduğu yazıya sayfalarında yer verdi. 

Bu operasyonla birlikte Suriye'deki "üç mini devlet" arasında neredeyse son 5 yıldır sabit kalan cephe hatlarının değiştiği bildirildi. 

Ülkenin yüzde 65'inin Rusya ve İran destekli Esad rejimi tarafından kontrol edildiği, YPG'nin ağırlıkta olduğu ABD destekli milislerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yüzde 25 civarında bir alan kapladığı, üçüncü bölgeninse Türkiye'nin desteklediği örgütler ve HTŞ'nin kontrolündeki kuzey kısımlar olduğu aktarıldı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esad'ı normalleşmeye zorlama ve Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'na dönüşü öncesinde daha fazla pazarlık kozu elde etmek için SDG'yi kuşatma gibi amaçları olabileceği savunuldu. 

2019'da kontrol ettiği bölgelerden kısmen çekilen Amerikan askerlerini hatırlayan SDG'nin benzer bir durumun tekrarından korktuğu da belirtildi. 

scd
Şam'daki TV kanalları, Moskova ve Tahran'dan alınan desteği işaret ederek Esad'la İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ı birlikte gösteriyor (AFP)

Şinhua: Uluslararası toplum gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor

Çin devlet haber ajansı Şinhua da tarafsız kalmaya özen gösteren yayın kuruluşlarından biri oldu.

"Uluslararası toplum, isyancıların devasa saldırısı sırasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor" başlıklı haberde "sürpriz" diye nitelenen operasyonun Suriye ordusunu zor duruma soktuğu ve sıcak çatışmalara bir yenisinin eklenmesinin Ortadoğu'da endişe yarattığı bildirildi. 

Independent Türkçe, Al Arabiya, Al Mayadeen, BBC, CNN, Euronews, Haaretz, Press TV, RT, Şinhua, Telesur, Times of Israel