ECOWAS için Nijer’de diplomasi ve askeri müdahale seçeneklerinden hangisi ağır basacak?

Nijer’de darbe gerçekleştiren askeri konsey üyeleri Pazar günü başkent Niamey’de düzenlenen mitinge katıldı (Reuters)
Nijer’de darbe gerçekleştiren askeri konsey üyeleri Pazar günü başkent Niamey’de düzenlenen mitinge katıldı (Reuters)
TT

ECOWAS için Nijer’de diplomasi ve askeri müdahale seçeneklerinden hangisi ağır basacak?

Nijer’de darbe gerçekleştiren askeri konsey üyeleri Pazar günü başkent Niamey’de düzenlenen mitinge katıldı (Reuters)
Nijer’de darbe gerçekleştiren askeri konsey üyeleri Pazar günü başkent Niamey’de düzenlenen mitinge katıldı (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, yaklaşık iki haftadır başkanlık sarayında fiilen ev hapsinde tutulan Nijer Devlet Başkanı Muhammed Bazoum ile temas halinde olduğunu bildirdi.

Blinken, zor koşullar altında yiyeceğinin bittiğine dair haberler ışığında, ABD’nin Bazoum’un güvenliğine ‘en üst düzeyde önem’ verdiğini de söyledi.

ABD Dışişleri Bakan, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) ‘Nijer’i anayasal düzene döndürecek bir çözüme’ ulaşmak için oynadığı rolü de ‘çok önemli’ olarak nitelendirdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Blinken’in darbenin gerçekleştiği 26 Temmuz’dan bu yana dört kez Bazoum ile görüştüğünü belirtti.

ABD’nin Bazoum ve ailesinin sağlığı ve güvenliği konusunda büyük endişe duyduğunu söyleyen Miller, Blinken’in Bazoum’a ‘ABD’nin Nijer’i demokratik yönetime ve anayasal düzene kavuşturacak bir çözüme desteğini sürdüreceğine dair güvence verdiğini de bildirdi.

Sahel’deki Wagner rolüyle ilgili korkular

Blinken BBC’ye verdiği bir demeçte, “Şu ana kadar Nijer’de olanlar ya da olacak şeyler Rusya ve Wagner tarafından teşvik edilmedi. Ama avantaj elde etmeye çalıştılar” diye konuştu.

Wagner’in Sahel bölgelerinde farklı yerlerinde ortaya çıktığı için endişelerini dile getiren Blinken, “Wagner grubunun gittiği her yere ölüm, yıkım ve istikrarsızlıklar da gitti. Güvensiz ortam kaybolmadı, aksine arttı” dedi.

ABD’nin ECOWAS’ın Nijer’de anayasal düzeni yeniden tesis etmeye yardımcı olma çalışmalarını güçlü bir şekilde desteklediğini de sözlerine ekledi.

afrg
Blinken, 16 Mart’ta Niamey’deki başkanlık sarayında yaptıkları görüşmede Nijer Devlet Başkanı Muhammed Bazoum ile el sıkışıyor (AFP)

Blinken, Bazoum, Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu ve Afrika Birliği’ndeki diğer liderler de dahil olmak üzere bölgedeki birçok liderle yakın temas içinde olduğunu belirtti.

Nijerya Cumhurbaşkanlığı, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) diplomatik yola öncelik verse, bile Nijer’deki krizi çözmek için diğer herhangi bir seçeneği dışlamadığını belirtti.

Aynı zamanda bloğa başkanlık eden Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu’nun Sözcüsü Aguri Ngilal, Tinubu ve Afrika bloğunun liderlerinin diplomatik ve barışçıl yollarla varılan bir çözümü diğer tüm yollardan daha çok tercih ettiklerini söyledi.

Paris’e suçlama

Nijer’deki eski sömürge gücü olan Fransa, bölge ülkelerinin demokrasiyi yeniden tesis etme çabalarına verdiği desteği tazelerken, Nijer’deki askeri konsey Paris’i ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçladı.

Yönetime el koyan Vatanı Koruma Ulusal Konseyi, geçtiğimiz Pazar günü ülkenin hava sahasını kapattı.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, Fransız kuvvetleri tarafından kullanılan bir askeri uçağın sabah 06:01’de Çad’daki N’Djamena’dan havalandığını ve yerel saatle 06:39 ile 11:15 arasında hava sahasına girdiğinde kasıtlı olarak hava trafik kontrolü ile tüm bağlantılarını kestiğini bildirdi.

Zorlu koşullar

Bazoum’un bir danışmanı AP’ye yaptığı açıklamada, eşi ve oğluyla birlikte iki hafta önce ev hapsine alınan cumhurbaşkanının yiyeceklerinin bitmek üzere olduğunu ve yaşam koşullarının daha kötüye gittiğini söyledi.

Söz konusu danışman, Bazoum ailesinin elektrik olmadan yaşadığını ve yemek olarak sadece pirinç ve konserve malzemelerinin kaldığını söyleyerek, “Bazoum şu anda sağlıklı ve asla pes etmeyecek” ifadelerini kullandı.

Benzer şekilde, Bazoum’un siyasi partisi de cumhurbaşkanının zor yaşam koşullarını altında olduğunu bildirerek, ailenin akan su olmadan yaşadığını ekledi.

Bu arada Vatanı Koruma Ulusal Konseyi, gücünü pekiştirmek için daha fazla adım attı ve uluslararası arabuluculuk çabalarını reddetti.

Konsey, ‘güvenlik gerekçesiyle’ Birleşmiş Milletler (BM), Afrika Birliği ve ECOWAS’tan bir heyet almayı reddetmişti.

Askeri cunta, Pazartesi günü başbakanlık görevine Lamine Zeine’yi getirdi.

Ekonomist olan Zeine, Maliye Bakanlığı yapmış, 2010 darbesinden sonra görevinden ayrılmış ve daha sonra Afrika Kalkınma Bankası’nın Çad Temsilcisi olarak göreve başlamıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı eski çalışanlarından, Afrika meselelerinde uzman olan Annelize Barnard, “Bir hükümetin kurulması önemli bir iştir ve en azından halka, hükümet desteğiyle bir planları olduğunu gösterir” dedi.

Askeri müdahale seçeneği

ECOWAS, Bazoum geçen Pazar gününe kadar görevine getirilmezse askeri güç kullanmakla tehdit etti.

Ancak askeri konsey, bu tehdidi görmezden geldi.

Bloğun, bu durumu görüşmek üzere Perşembe günü tekrar toplanması planlanıyor.

asc
ECOWAS grubunun askeri yetkilileri geçen hafta Abuja’da Nijer krizini tartıştı (EPA)

Nijer’de iktidara geçen Vatanı Koruma Ulusal Konseyi’nin, darbeyi kınayan Batı ülkeleri ve Afrika ülkelerinin çoğuyla ilişkileri gergin.

Ancak 2020 ve 2022’de iktidarı zorla ele geçiren askerlerin liderliğindeki Mali ve Burkina Faso, Nijer ile dayanışma içerisindeler.

Mevcut durumun bölgedeki terör gruplarının faaliyetlerinde artışa yol açabileceğine dair uluslararası ve bölgesel kaygılar ışığında, ordu ülkeyi şiddetten korumak için daha iyi bir iş çıkarabileceklerini iddia etti.

Nijer’in de dahil olduğu Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplar faaliyet gösteriyor.

Analistler ve diplomatlar, darbenin Cumhurbaşkanı Bazoum ile Cumhurbaşkanlığı Muhafızları Komutanı General Abdurrahman Tchiani arasındaki güç mücadelesinden kaynaklandığı düşünüyor.

Bu darbe, Nijer’i radikal tehditleri savuşturmak için birlikte çalışabilecekleri bölgedeki son demokratik ortaklardan biri olarak gören birçok Batılı ülke için de bir darbe oldu.



Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
TT

Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)

Suriye yıllar sonra yeniden dünya basınının manşetlerinde yer almaya başladı. Beşar Esad yönetiminin müttefiklerinin başka yerlerdeki çatışmalarla boğuşmasını değerlendiren Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve diğer örgütler yıllar sonra yeniden Suriye topraklarında ilerliyor. 

6 gündür süren çatışmaların akıbeti merak edilirken farklı ülkelerdeki medya organlarının konuyu işleyişi de farklı oldu. 

hnju
Muhalifler Halep'teki Esad resimlerine zarar veriyor (Reuters)

BBC: Esad'ın üzerini çizmek için çok erken

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'nin Uluslararası Haberler Editörü Jeremy Bowen, "Suriye'deki isyancıların saldırısı hayret verici ama Esad'ın üzerini çizmek için çok erken" başlığıyla bir analiz yazdı.

"Bazı Suriyeliler rejimi, isyanı hakimiyeti altına alan cihatçılara kıyasla daha iyi bir seçenek olarak görüyor. Ancak diğer Esad karşıtı gruplar, ki bunlardan çok sayıda var, ayaklanırsa rejimi bir kez daha ölümcül bir tehlikeye girebilir" ifadeleri kullanıldı.

HTŞ'nin saldırıya Saldırıyı Püskürtme Operasyonu adını verirken de İslami referanslardan kaçındığı ve bu sayede El Kaide gibi bir "terör örgütü" olmadığı intibasını yaratmayı amaçladığı vurgulandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı"

12 dilde yayın yapan Fransa merkezli uluslararası yayın kuruluşu Euronews, Bosnalı bir adalet aktivisti olan Refik Hodzic'in konuyla ilgili makalesini kullandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı" başlıklı yazıda Suriye rejimini uluslararası camiaya kabul etmenin, savaş suçları işleyen diktatörlere kötü mesaj vereceği vurgulandı.

Daha fazla mültecinin Avrupa'ya sığınmak isteyeceği ve bunun da kıtadaki istikrarı daha da sarsacağı savunuldu.

Avrupa'nın yaptırım ve diplomatik tecrit politikasını sonuç alana kadar sürdürmesini öneren yazar; Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere yardım edilmesi ve Suriye'de sonuç vermeyecek "güvenli bölgelerden" medet umulmaması gerektiğini öne sürdü.

"Batı sevinsin mi üzülsün mü?"

CNN ise Rusya'nın Suriye iç savaşına uçaklarıyla müdahil olmasından sonra rahatlayan Esad'ın son 8 yıldır en büyük zorlukla karşı karşıya olduğunu bildirdi.

Amerikan kanalına konuşan Aslı Aydıntaşbaş, Batı'nın "Muhalefet Suriye'nin en büyük ikinci kenti Halep'i ele geçiriyor diye alkış tutmakla İslamcıların kontrolüne geçtiği için üzülmek" arasında kaldığını söyledi. 

yjuk
Esad karşıtları Azez yakınlarındaki otobana dün ulaştı (AFP)

"Operasyonun Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülüyor"

Esad yönetiminin müttefiklerinden Rusya'da devlete bağlı RT, Kanadalı gazeteci Eva Bartlett'in "Suriye'deki teröristler ne elde etmeye çalışıyor?" başlıklı analizini yayımladı. 

HTŞ'nin operasyonu Ukrayna istihbaratından aldığı silahlar ve ekipmanla gerçekleştirdiği iddiasına yer verildi.

"Suriye'nin istikrarsızlaştırılması ve İsrail'in karşısındaki 'Direniş Ekseni'nin zayıflatılmasına yönelik son çaba da Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülen bu saldırılar oldu" dendi. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye askerlerinin Suriye topraklarından çıkmasını şart koşan Esad'ın fikir değiştirmesi için Ankara'nın bu operasyonu desteklemiş olabileceği iddiası da analizde yer aldı.

cjuk
Muhalifler ele geçirdikleri Tel Rıfat'ın önünde de poz veriyor (AFP)

İran'dan karşı destek mesajı 

Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlayan İran da Press TV aracılığıyla Şam yönetimine destek veriyor. 

Ayaklananları "tekfirci teröristler" diye tanımlayan devlet televizyonu, İran Devrim Muhafızları Ordu Sözcüsü General Ali Muhammed Naini'nin "Onlar muhalif savaşçı değil, Siyonist rejimle ABD'nin paralı askerleri" ifadesini aktardı. 

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin dün Şam'da Beşar Esad'la görüşüp destek sözü verdiği de hatırlatıldı. 

Arakçi bugün de Ankara'da mevkidaşı Hakan Fidan'la görüştü. 

zxcgth
İdlib'deki muhalifler ilerleyişlerini böyle kutladı (AFP)

Al Mayadeen'den "İsrail'e gönderilen ihtiyaç listesi" haberi

Hizbullah'a yakın görülen Beyrut merkezli medya kuruluşu Al Mayadeen de benzer bir çizgiyi sürdürerek bu operasyonun İsrail'in lehine olduğunu bildirdi. 

Bir haberde İsrail'in eski askeri istihbaratçılarından Mordechai Kedar'ın iddialarına yer verildi.

Öğretim görevlisi, Suriye'deki muhaliflerle iletişime geçtiğini ve onların "Suriye ve Lübnan'ı kontrol etmek" şartıyla İsrail'le ilişkileri normalleştirmeye sıcak baktığını söyledi. 

Kedar, Suriye'nin kuzeyindeki silahlı örgütlerden "detaylı bir liste" alıp onların ihtiyaçlarını İsrail'deki üst düzey yetkililere aktardığını bildirirken İsrail'in çıkarlarına uygun davrandıkları sürece yardım edilmesi gerektiğini savundu. 

Venezuela'dan tüm Latin Amerika ülkelerinde yayın yapan Telesur televizyonunun internet sitesinde Al Mayadeen'den alınan bilgiler aktarıldı. Suriye ordusunun "Son 24 saatte 400 teröristi öldürdük" açıklaması ve karşı saldırı hazırlığına vurgu yapıldı. 

cd6j7
Hafız Esad'ın 2000'de ölmesiyle yerine geçen Beşar Esad, Arap Baharı'nda devrilmedi (AFP)

"İsrail, İran'ın Hizbullah'a silah göndermesinden korkuyor"

İsrail gazeteleri de konuya yakından ilgi gösteriyor. 

Haaretz'e göre, İsrail'in liderleri hem Hizbullah'ın dikkatini Suriye'ye çevirmesiyle Lübnan'la sağlanan ateşkesin devam edeceğini düşünüyor hem de İran'ın durumu fırsat gibi görüp Esad'a yardım bahanesiyle Hizbullah'a silah göndereceği endişesini taşıyor.

Times of Israel de aynı iddiayı sürdürerek cumartesiyi pazara bağlayan gece İran'dan Suriye'ye giden bir uçağın, Hizbullah'a silah gönderildiği şüphesiyle İsrail uçakları tarafından engellendiğini bildirdi. 

"Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?"

Suudi Arabistan'ın haber portalı Al Arabiya, Al Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi'nin "Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?" diye sorduğu yazıya sayfalarında yer verdi. 

Bu operasyonla birlikte Suriye'deki "üç mini devlet" arasında neredeyse son 5 yıldır sabit kalan cephe hatlarının değiştiği bildirildi. 

Ülkenin yüzde 65'inin Rusya ve İran destekli Esad rejimi tarafından kontrol edildiği, YPG'nin ağırlıkta olduğu ABD destekli milislerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yüzde 25 civarında bir alan kapladığı, üçüncü bölgeninse Türkiye'nin desteklediği örgütler ve HTŞ'nin kontrolündeki kuzey kısımlar olduğu aktarıldı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esad'ı normalleşmeye zorlama ve Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'na dönüşü öncesinde daha fazla pazarlık kozu elde etmek için SDG'yi kuşatma gibi amaçları olabileceği savunuldu. 

2019'da kontrol ettiği bölgelerden kısmen çekilen Amerikan askerlerini hatırlayan SDG'nin benzer bir durumun tekrarından korktuğu da belirtildi. 

scd
Şam'daki TV kanalları, Moskova ve Tahran'dan alınan desteği işaret ederek Esad'la İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ı birlikte gösteriyor (AFP)

Şinhua: Uluslararası toplum gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor

Çin devlet haber ajansı Şinhua da tarafsız kalmaya özen gösteren yayın kuruluşlarından biri oldu.

"Uluslararası toplum, isyancıların devasa saldırısı sırasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor" başlıklı haberde "sürpriz" diye nitelenen operasyonun Suriye ordusunu zor duruma soktuğu ve sıcak çatışmalara bir yenisinin eklenmesinin Ortadoğu'da endişe yarattığı bildirildi. 

Independent Türkçe, Al Arabiya, Al Mayadeen, BBC, CNN, Euronews, Haaretz, Press TV, RT, Şinhua, Telesur, Times of Israel