Nijer'deki askeri cunta, ECOWAS ile diyaloğa yaklaşıyor

Nijer'deki askeri cunta, ECOWAS ile diyaloğa yaklaşıyor
TT

Nijer'deki askeri cunta, ECOWAS ile diyaloğa yaklaşıyor

Nijer'deki askeri cunta, ECOWAS ile diyaloğa yaklaşıyor

Nijer'de 26 Temmuz'da yönetime el koyan askeri cuntanın, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu ile (ECOWAS) diyalog kurmaya açık olduğu belirtildi.Nijerya'daki Vahhabi ve Ticani tarikatlarından oluşan ortak heyet, Nijer’deki cunta lideri Abdurrahmane Tchiani ile bir araya geldi.

Görüşmenin ardından Nijerya basınına konuşan Cema'at-ü İzaleti'l-Bid'a ve İkameti's-Sünne (JIBWIS) grubunun lideri Abdullahi Bala Lau, görüşmenin yaklaşık 3 saat sürdüğünü aktardı.

Lau, görüşmede, Tchiani'nin ECOWAS ile diyalog kurmayı kabul ettiğini belirterek, "Tchiani diyaloğun ne zaman olacağına dair bilgi vermedi ancak diyalog için her zaman hazır olduklarını söyledi." ifadesini kullandı.

 

Hem müzakere hem askeri müdahale masada
ECOWAS, Nijerya'da 10 Ağustos'ta düzenlediği zirvede, Nijer'deki krizin çözümünde müzakere yolunun hala açık olduğunu vurgulamış, buna karşın güç kullanımının da son çare olarak hala masada durduğuna dikkati çekmişti.

Bu kapsamda ECOWAS üyesi ülkelerin savunma bakanlarına, "ihtiyat kuvvetlerini hazır hale getirme ve konuşlandırma" talimatı verilmişti.

İhtiyat kuvvetlerinin nerede, ne zaman konuşlandırılacağına ilişkin bilgi paylaşılmamıştı.

Askeri müdahale ilk kez 30 Temmuz'da gündeme gelmişti
ECOWAS, Nijer'de 26 Temmuz'da askerin yönetime el koyması sonrası 30 Temmuz'da ilk kez toplanmış, cuntaya Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum'un serbest bırakılması ve yeniden görevine dönmesi için 7 günlük süre vermişti.

ECOWAS'ın askeri cuntaya verdiği bir haftalık süre 6 Ağustos gece yarısı itibarıyla dolmuştu. Bu sürede taleplerinin karşılanmaması durumunda askeri müdahale dahil her seçeneği değerlendireceklerini bildiren ECOWAS, beklenenin aksine askeri operasyon başlatmamıştı.

Askeri müdahale ihtimali, Batı Afrika'daki diğer cunta hükümetlerinin de tepkisini çekmişti.

Yönetimde askerlerin olduğu Burkina Faso ve Mali, yayımladıkları ortak bildiride, Nijer'e askeri müdahalenin kendilerine savaş açmak anlamına geldiği konusunda ECOWAS'ı uyarmış, Gine de cuntaya destek açıklamasında bulunmuştu.



İsrailliler için yeni ‘vaat edilmiş toprak’: Kıbrıs

Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki  Limasol kentindeki bir konut kompleksinin genel görünümü (Şarku’l Avsat)
Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki Limasol kentindeki bir konut kompleksinin genel görünümü (Şarku’l Avsat)
TT

İsrailliler için yeni ‘vaat edilmiş toprak’: Kıbrıs

Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki  Limasol kentindeki bir konut kompleksinin genel görünümü (Şarku’l Avsat)
Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki Limasol kentindeki bir konut kompleksinin genel görünümü (Şarku’l Avsat)

Bugün Kıbrıs'ta yaklaşık 15 bin İsrailli yaşıyor ve bu kişilerin varlığı medya ve siyaset çevrelerinde hararetli tartışmalara yol açıyor. Bu çevreler, olanların küçük adada ‘İsrail yerleşim yerleri’ kurulmasına yakın olduğunu düşünüyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kıbrıs’a yerleşen İsraillilerin büyük bir kısmı emlak, tıp, teknoloji ve ticaret alanlarında başarılı kişiler olup, Kıbrıs'ta yaşamayı İsrail'de yaşamaktan daha iyi buluyorlar ve yakın zamanda ülkelerine dönmeyi düşünmüyorlar. Bu göç, okulları, sinagogları, koşer restoranları, yüksek binaları ve ana şehirlerde çoğunluğu İsraillilerden oluşan mahalleleri olan bir topluluk oluşturdu ve artık bir Yahudi mezarlığı da var.

Bazı Kıbrıslılar bu durumdan rahatsızlık duyuyor ve ‘İsrailliler için İsrail dışında istikrarlı bir yer bulma yönünde organize bir eğilim’ olduğunu düşünüyorlar. İsrailliler ise bunu şaşkınlıkla karşılıyor ve ‘antisemitizm’ olarak değerlendiriyor.

Ancak dikkat çekici olan, eleştirilerin refah ve güvenlik arayışıyla adada yaşamayı seçen kişilere odaklanması, İsrail'in güvenlik ve askeri varlığı ile son İran savaşında açıkça ortaya çıkan stratejik iş birliğine odaklanmamasıdır.