Zambiya'da el koyulan dolar ve altın yüklü uçağın hikâyesi

Independent Arabia'ya konuşan Mısırlı bir kaynak, uçağın başkent havalimanına kısa bir süreliğine indiğini ve doğrudan havalandığını anlattı

Zambiya'daki Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, alıkonan uçağa ilişkin basın açıklamasında / Görsel: YouTube
Zambiya'daki Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, alıkonan uçağa ilişkin basın açıklamasında / Görsel: YouTube
TT

Zambiya'da el koyulan dolar ve altın yüklü uçağın hikâyesi

Zambiya'daki Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, alıkonan uçağa ilişkin basın açıklamasında / Görsel: YouTube
Zambiya'daki Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, alıkonan uçağa ilişkin basın açıklamasında / Görsel: YouTube

Kimilerinin deyimiyle "Ali Baba'nın Uçağı" etrafındaki belirsizlik ve heyecan sürüyor.

Zambiyalı yetkililer, içinde 5,6 milyon dolardan fazla nakit, 127,2 kilogram altın, beş tüfek ve bir miktar mühimmat buldukları uçağı alıkoydu.

Alıkonanlar arasında yine uçağın içinde bulunan 6'sı Mısırlı 10 kişi de var. Uçağın Kahire Havalimanı'ndan geldiği düşünülüyor.   

Zambiya Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu Genel Müdürü Nason Panda, yaptığı basın açıklamasında geçtiğimiz pazartesi günü akşam saat 7 sularında Kahire'den gelen bir uçağın Lusaka'daki Kenneth Kaunda Uluslararası Havalimanı'na iniş yaptığını ve içerisinde altın, para ve mühimmat bulunduğunu söyledi.

Paranın, soruşturma bitene kadar Zambiya Bankası'na emanet edildiğini belirten Panda, aynı kaçakçılık operasyonu kapsamında yerel bir havayolu şirketine ait bir başka uçağa da el koyulduğunu ekledi. 

Kahire, gidiş-dönüş

Zambiyalı haber sitelerinin aktardığı basın açıklamasında Panda, uçağın Kahire'den geldiğini ve uçuş programına göre tekrar Mısır'a dönmesinin planlandığını ifade etti.

Ayrıca, gözaltına alınan 10 kişiden 6'sının Mısırlı ve diğer 4 kişinin de İspanyalı, Hollandalı, Letonyalı ve Zambiyalı olduğunu, ama meseleye karışan daha fazla Zambiyalı olabileceğini belirtti. 

Panda'nın açıklamasına göre elde edilen ilk bilgiler, bu kişilerin Zambiya'ya bazı ticari işlemlerde bulunmak üzere geldiğine işaret ediyor.

Bununla birlikte Panda, soruşturmaların henüz başlangıç aşamasında olduğunu ve olaya karıştıklarından emin olmadıkça böyle bir şey yapılamayacağını gerekçe göstererek söz konusu kişilerin ismini vermeyi reddetti. 

Aynı şekilde yasa dışı faaliyetlerde bulunmak üzere geldiği bilgilerine dayanarak uçağın alıkonup arandığını doğruladı. 

15 Ağustos'ta Panda'nın ofisinden yapılan açıklamaya göre Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu, tehlikeli maddeler taşıyan ve 13 Ağustos 2023 günü saat 19.00'da Kenneth Kaunda Uluslararası Havalimanı'na iniş yapan özel bir kiralık uçak (charter) seferi hakkında bilgi aldı.

Kurum, bu bilgiye dayanarak çeşitli kolluk kuvvetlerinden görevlilerle birlikte 14 Ağustos Pazartesi günü bir operasyon düzenledi.

Operasyon sonucunda 5,6 milyon dolardan fazla para, 5 adet tabanca, 7 mühimmat deposu, 126 adet mermi, 127,2 kg ağırlığında 602 parça altın ve 1 altın ölçüm cihazı ele geçirildi. 

Yine açıklamaya göre Kurum, içinde zikredilen eşyaların bulunduğu Global Express T7-WW uçağının yanı sıra yerli bir havayolu şirketine ait King Air B190 uçağını da alıkoydu, ancak ikinci uçağın konuyla ilişkisine dair detay verilmedi. Ayrıca aralarında bir Zambiya vatandaşının bulunduğu 10 kişi de gözaltına alındı.

Mısır'ın sessizliği

Mısır tarafında ise bir sessizlik hali hüküm sürüyor. Nitekim Mısırlı yetkililer, bu satırların yazılıp yayımlandığı zamana kadar konuya ilişkin herhangi bir yorum yapmadı.

Bununla birlikte resmi Ortadoğu Haber Ajansı (Middle East News Agency), konu hakkında bilgi sahibi olduğunu söylediği bir kaynaktan, Zambiya tarafından alıkonan özel uçağın Mısır menşeli olmadığını, Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu'nun açıklamasında işaret edilen diğer uçağın da aslında Mısır hava sahasından geçmediğini aktardı. 

Ayrıca olayın aslını ve koşullarını öğrenmek için halihazırda Mısırlı yetkililer ile Zambiyalı mevkidaşları arasında koordinasyonun en üst düzeyde yürütüldüğünü vurguladı. 

Independent Arabia, Mısır Sivil Havacılık Bakanlığı'ndan bilgi almaya çalıştı, ancak soruları yanıtsız kaldı.

Bununla beraber Kahire Uluslararası Havalimanı'nda bir kaynak, olan bitenin koşullarını ortaya çıkarmak üzere havalimanında bir soruşturma yürütüldüğünü bildirdi.

İsminin açıklanmaması şartıyla konuşan kaynağa göre söz konusu uçak, bir başka ülkeden geldi ve birkaç saatliğine Kahire Havalimanı'na iniş yaptıktan sonra doğrudan Zambiya'ya doğru havalandı.

Şu an uçuş verileri soruşturuluyor ve iniş-kalkış koşulları tam olarak tanımlanıyor. Kaynak açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

Kahire Havalimanı'na veya bir başka havalimanına inen herhangi bir uçak tamamen aranıyor. Bu uygulama, 2015 Şarm el-Şeyh Havalimanı'nda Rus uçağının bombalanması hadisesinden bu yana sıkı bir şekilde takip ediliyor. Depolama hattında bir saatten fazla kaldığı sürece uçak, iniş ve kalkış esnasında aranacak. Uçak, sadece yakıt ikmali yapıp doğrudan havalanmak için havalimanına iniş yaparsa aranmaz.

El konulan altınlar sahte mi?

Uçağa ve el koyulanlara dair pek çok gizem mevcut. Basında çıkan haberlere göre Zambiya Maden ve Mineral Geliştirme Bakanı Paul Kapusui, ele geçirilen madenlerin gerçekten altın olup olmadığından emin olmak için bakanlığındaki jeoloji biriminden bir ekip görevlendirdi.

Jeoloji Dairesi tarafından yapılan bir laboratuvar incelemesinden sonra ise ele geçirilen madenlerin altın değil, bakır, nikel, kalay ve çinko olduğu ortaya çıktı. 

CNN Arabic'in haberine göre Kapusui, "kapsamlı bir incelemeden sonra, iddia edilen altın külçelerinin yüzde 58 ila 61 oranında bakır, yüzde 38 ila 41 oranında çinko ve eser miktarda kalay ve nikel içerdiğini" açıkladı.

Uluslararası hava trafiği verilerinin izlenmesi ve takibi alanında uzmanlaşmış Flightradar24 internet sitesinde araştırma yapıldığında, Zambiya Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu'nun açıklanmasında işaret edilen T7-WW numaralı uçak için bir sicil numarası bulunamadı.

Sitenin verilerinde belirtilen en yakın numara, T7-WSS. Bu durum, Zambiyalı kurumun açıklamasında bir hataya işaret ediyor olabilir.

Bilgi incelemesi konusunda uzmanlaşmış 'matsda2sh' sayfası, sayfa ekibinin, el koyulan uçağın başkent Lusaka'daki Kenneth Kaunda Uluslararası Havalimanı'nda çekilen ve gerçek kayıt numarasının görüldüğü fotoğraf ve videoların analizini yaptığını açıkladı.

Analizin neticesinde uçağın T7-WSS kayıt numarasına sahip ve San Marino Cumhuriyeti'nde kayıtlı olduğu öğrenildi. 

Sayfa, Facebook hesabında şu açıklamayı yaptı:

Flightradar24 sitesine göre seyrüsefer verileri, uçağın 12 Ağustos Cumartesi akşamı Ürdün'ün başkenti Amman'daki havalimanından kalkıp, cumartesiyi pazara bağlayan gece yarısında Kahire Havalimanı'na vardığına ve sonra pazar sabahı Kahire yerel saatiyle saat 11'de tekrar havalandığına işaret ediyor.

Yaklaşık 7 saat sonra ve Kahire saatiyle tam olarak 18.13'te uçak, Zambiya'nın başkenti Lusaka'daki Kenneth Kaunda Uluslararası Havalimanı'na vardı.

Çalışmalarını sivil ve askerî havacılığı desteklemeye odaklayan bir Avrupa kuruluşu olan Eurocontrol veri tabanına göre, yapılan aramalar uçağın Flying Group Middle East adlı bir şirket tarafından işletildiğini ortaya çıkardı. Uçağı işleten şirketin merkezi, Birleşik Arap Emirlikleri'nde bulunuyor.

Bu ofis, Belçika'nın Antwerp Havalimanı'nda bir merkezi bulunan uçak kiralama hizmetleri şirketi Flying Group'a bağlı bir ofis. 

Flightradar24 hizmetiyle uçağın son iki yılda kaydedilen uçuş geçmişi takip edildiğinde uçağın yaklaşık 361 gidiş-geliş seferi yaptığı ve bunların çoğunda kalkış ya da dönüş noktasının Kahire olduğu görüldü (125 uçuş, Kahire'de başlamış ya da sona ermiş).

Independent Arabia, Independent Türkçe



Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
TT

Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)

Suriye yıllar sonra yeniden dünya basınının manşetlerinde yer almaya başladı. Beşar Esad yönetiminin müttefiklerinin başka yerlerdeki çatışmalarla boğuşmasını değerlendiren Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve diğer örgütler yıllar sonra yeniden Suriye topraklarında ilerliyor. 

6 gündür süren çatışmaların akıbeti merak edilirken farklı ülkelerdeki medya organlarının konuyu işleyişi de farklı oldu. 

hnju
Muhalifler Halep'teki Esad resimlerine zarar veriyor (Reuters)

BBC: Esad'ın üzerini çizmek için çok erken

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'nin Uluslararası Haberler Editörü Jeremy Bowen, "Suriye'deki isyancıların saldırısı hayret verici ama Esad'ın üzerini çizmek için çok erken" başlığıyla bir analiz yazdı.

"Bazı Suriyeliler rejimi, isyanı hakimiyeti altına alan cihatçılara kıyasla daha iyi bir seçenek olarak görüyor. Ancak diğer Esad karşıtı gruplar, ki bunlardan çok sayıda var, ayaklanırsa rejimi bir kez daha ölümcül bir tehlikeye girebilir" ifadeleri kullanıldı.

HTŞ'nin saldırıya Saldırıyı Püskürtme Operasyonu adını verirken de İslami referanslardan kaçındığı ve bu sayede El Kaide gibi bir "terör örgütü" olmadığı intibasını yaratmayı amaçladığı vurgulandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı"

12 dilde yayın yapan Fransa merkezli uluslararası yayın kuruluşu Euronews, Bosnalı bir adalet aktivisti olan Refik Hodzic'in konuyla ilgili makalesini kullandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı" başlıklı yazıda Suriye rejimini uluslararası camiaya kabul etmenin, savaş suçları işleyen diktatörlere kötü mesaj vereceği vurgulandı.

Daha fazla mültecinin Avrupa'ya sığınmak isteyeceği ve bunun da kıtadaki istikrarı daha da sarsacağı savunuldu.

Avrupa'nın yaptırım ve diplomatik tecrit politikasını sonuç alana kadar sürdürmesini öneren yazar; Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere yardım edilmesi ve Suriye'de sonuç vermeyecek "güvenli bölgelerden" medet umulmaması gerektiğini öne sürdü.

"Batı sevinsin mi üzülsün mü?"

CNN ise Rusya'nın Suriye iç savaşına uçaklarıyla müdahil olmasından sonra rahatlayan Esad'ın son 8 yıldır en büyük zorlukla karşı karşıya olduğunu bildirdi.

Amerikan kanalına konuşan Aslı Aydıntaşbaş, Batı'nın "Muhalefet Suriye'nin en büyük ikinci kenti Halep'i ele geçiriyor diye alkış tutmakla İslamcıların kontrolüne geçtiği için üzülmek" arasında kaldığını söyledi. 

yjuk
Esad karşıtları Azez yakınlarındaki otobana dün ulaştı (AFP)

"Operasyonun Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülüyor"

Esad yönetiminin müttefiklerinden Rusya'da devlete bağlı RT, Kanadalı gazeteci Eva Bartlett'in "Suriye'deki teröristler ne elde etmeye çalışıyor?" başlıklı analizini yayımladı. 

HTŞ'nin operasyonu Ukrayna istihbaratından aldığı silahlar ve ekipmanla gerçekleştirdiği iddiasına yer verildi.

"Suriye'nin istikrarsızlaştırılması ve İsrail'in karşısındaki 'Direniş Ekseni'nin zayıflatılmasına yönelik son çaba da Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülen bu saldırılar oldu" dendi. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye askerlerinin Suriye topraklarından çıkmasını şart koşan Esad'ın fikir değiştirmesi için Ankara'nın bu operasyonu desteklemiş olabileceği iddiası da analizde yer aldı.

cjuk
Muhalifler ele geçirdikleri Tel Rıfat'ın önünde de poz veriyor (AFP)

İran'dan karşı destek mesajı 

Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlayan İran da Press TV aracılığıyla Şam yönetimine destek veriyor. 

Ayaklananları "tekfirci teröristler" diye tanımlayan devlet televizyonu, İran Devrim Muhafızları Ordu Sözcüsü General Ali Muhammed Naini'nin "Onlar muhalif savaşçı değil, Siyonist rejimle ABD'nin paralı askerleri" ifadesini aktardı. 

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin dün Şam'da Beşar Esad'la görüşüp destek sözü verdiği de hatırlatıldı. 

Arakçi bugün de Ankara'da mevkidaşı Hakan Fidan'la görüştü. 

zxcgth
İdlib'deki muhalifler ilerleyişlerini böyle kutladı (AFP)

Al Mayadeen'den "İsrail'e gönderilen ihtiyaç listesi" haberi

Hizbullah'a yakın görülen Beyrut merkezli medya kuruluşu Al Mayadeen de benzer bir çizgiyi sürdürerek bu operasyonun İsrail'in lehine olduğunu bildirdi. 

Bir haberde İsrail'in eski askeri istihbaratçılarından Mordechai Kedar'ın iddialarına yer verildi.

Öğretim görevlisi, Suriye'deki muhaliflerle iletişime geçtiğini ve onların "Suriye ve Lübnan'ı kontrol etmek" şartıyla İsrail'le ilişkileri normalleştirmeye sıcak baktığını söyledi. 

Kedar, Suriye'nin kuzeyindeki silahlı örgütlerden "detaylı bir liste" alıp onların ihtiyaçlarını İsrail'deki üst düzey yetkililere aktardığını bildirirken İsrail'in çıkarlarına uygun davrandıkları sürece yardım edilmesi gerektiğini savundu. 

Venezuela'dan tüm Latin Amerika ülkelerinde yayın yapan Telesur televizyonunun internet sitesinde Al Mayadeen'den alınan bilgiler aktarıldı. Suriye ordusunun "Son 24 saatte 400 teröristi öldürdük" açıklaması ve karşı saldırı hazırlığına vurgu yapıldı. 

cd6j7
Hafız Esad'ın 2000'de ölmesiyle yerine geçen Beşar Esad, Arap Baharı'nda devrilmedi (AFP)

"İsrail, İran'ın Hizbullah'a silah göndermesinden korkuyor"

İsrail gazeteleri de konuya yakından ilgi gösteriyor. 

Haaretz'e göre, İsrail'in liderleri hem Hizbullah'ın dikkatini Suriye'ye çevirmesiyle Lübnan'la sağlanan ateşkesin devam edeceğini düşünüyor hem de İran'ın durumu fırsat gibi görüp Esad'a yardım bahanesiyle Hizbullah'a silah göndereceği endişesini taşıyor.

Times of Israel de aynı iddiayı sürdürerek cumartesiyi pazara bağlayan gece İran'dan Suriye'ye giden bir uçağın, Hizbullah'a silah gönderildiği şüphesiyle İsrail uçakları tarafından engellendiğini bildirdi. 

"Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?"

Suudi Arabistan'ın haber portalı Al Arabiya, Al Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi'nin "Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?" diye sorduğu yazıya sayfalarında yer verdi. 

Bu operasyonla birlikte Suriye'deki "üç mini devlet" arasında neredeyse son 5 yıldır sabit kalan cephe hatlarının değiştiği bildirildi. 

Ülkenin yüzde 65'inin Rusya ve İran destekli Esad rejimi tarafından kontrol edildiği, YPG'nin ağırlıkta olduğu ABD destekli milislerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yüzde 25 civarında bir alan kapladığı, üçüncü bölgeninse Türkiye'nin desteklediği örgütler ve HTŞ'nin kontrolündeki kuzey kısımlar olduğu aktarıldı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esad'ı normalleşmeye zorlama ve Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'na dönüşü öncesinde daha fazla pazarlık kozu elde etmek için SDG'yi kuşatma gibi amaçları olabileceği savunuldu. 

2019'da kontrol ettiği bölgelerden kısmen çekilen Amerikan askerlerini hatırlayan SDG'nin benzer bir durumun tekrarından korktuğu da belirtildi. 

scd
Şam'daki TV kanalları, Moskova ve Tahran'dan alınan desteği işaret ederek Esad'la İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ı birlikte gösteriyor (AFP)

Şinhua: Uluslararası toplum gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor

Çin devlet haber ajansı Şinhua da tarafsız kalmaya özen gösteren yayın kuruluşlarından biri oldu.

"Uluslararası toplum, isyancıların devasa saldırısı sırasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor" başlıklı haberde "sürpriz" diye nitelenen operasyonun Suriye ordusunu zor duruma soktuğu ve sıcak çatışmalara bir yenisinin eklenmesinin Ortadoğu'da endişe yarattığı bildirildi. 

Independent Türkçe, Al Arabiya, Al Mayadeen, BBC, CNN, Euronews, Haaretz, Press TV, RT, Şinhua, Telesur, Times of Israel