Guatemala'da seçimi kazanan yolsuzluk karşıtı aday ülkeden kaçan hakim ve savcıları geri çağırdı

"Babasının yaptığı gibi insanlara umut verebilir"

Arevalo, göreve gelir gelmez "yargının temizlenmesi gerektiğini" savunuyor (Reuters)
Arevalo, göreve gelir gelmez "yargının temizlenmesi gerektiğini" savunuyor (Reuters)
TT

Guatemala'da seçimi kazanan yolsuzluk karşıtı aday ülkeden kaçan hakim ve savcıları geri çağırdı

Arevalo, göreve gelir gelmez "yargının temizlenmesi gerektiğini" savunuyor (Reuters)
Arevalo, göreve gelir gelmez "yargının temizlenmesi gerektiğini" savunuyor (Reuters)

Orta Amerika ülkesi Guatemala'da pazar günü yapılan seçimi yolsuzluk karşıtı seçim kampanyasıyla öne çıkan solcu aday Bernardo Arevalo kazandı.

Eski devlet başkanının oğlu ve eski bir diplomat olan 64 yaşındaki Arevalo oyların yüzde 58'ini almayı başarırken, rakibi eski "first lady" Sandra Torres ise yüzde 37'de kaldı.

Arevalo'nun seçim zaferi ülkede şiddet olayları ve gıda güvensizliğinin artttığı, Guatemalalıların dalgalar halinde ABD'ye göç etmeye çalıştığı bir dönemde geldi. 

Arevalo seçim kampanyası döneminde "yolsuzlar tarafından yönetilen kurumları tasfiye etme" sözü vermiş ve son yıllarda ülkeyi terk eden savcılar, hakimler ve gazetecileri "adalet için savaşmak adına" ülkeye geri çağırmıştı.

Seçim sonuçlarının ardından bir konuşma yapan Arevalo, "Zafer Guatemala halkına aittir. Şimdi Guatemala halkı olarak hep birlikte yolsuzluğa karşı savaşacağız" diye konuştu.

Guatemala'nın ilk "demokrasi baharına" gönderme yapan Arevalo, "Yeni bir bahar arıyoruz" diye konuştu. 

Ülkede "demokrasi baharı" kavramı, Arevalo'nun babası Juan Jose Arevalo'nun 1945'te Guatemala'nın seçimle yönetime gelen ilk lideri olmasını takip eden 10 yıl boyunca yaşanan değişim ve sosyal ilerleme sürecini tarif etmek için kullanılıyor.

Başkent Guatemala'daki Las Americas Oteli'nin önünde toplanan Arevalo destekçileriyse, seçim zaferinin daha iyi bir gelecek getirmesini umduklarını belirtti.

Reuters'a konuşan 27 yaşındaki Carlos de Leon Samayoa, "Yıllar boyunca bu anı bekledik. Çok duygusal hissediyorum" ifadelerini kullandı.

Öğretmen Victorina Hernández ise, "Yeni bir Guatemala istiyorum. Çok fazla değişim istiyorum. Yolsuzluğun olmadığı, aç çocukların olmadığı, daha iyi eğitim, sağlık ve güvenliğin olduğu bir ülke istiyorum" diye konuştu.

76 yaşındaki Rosa Angelica Ortiz ise, "Bernardo Arevalo'nun Juan Jose Arevalo'nun oğlu olduğunu duyduğumda, onun doğru kişi olduğunu düşündüm. Babasının yaptığı gibi Guatemala'yı değiştirerek insanlara umut verebilir" dedi.

İktidar devri için "risk devam ediyor"

Seçimler öncesinde siyasi bilinirliği düşük isimlerden biri olarak görülen Arevalo, ocaktaki ilk tur seçiminini sürpriz bir şekilde ikinci sırada tamamlamıştı.

Usulsüzlük iddiaları nedeniyle resmi sonuçlar bir süre açıklanmamış ve savcılık Arevalo'nun partisi Semilla'yı kısa süreliğine askıya alınmıştı.

Siyasi risk danışmanlık şirketi Eurasia Grup'tan analist Risa Grais-Targow'a göre, Arevalo 14 Ocak'ta yemin ederek görevi devralana kadar bu risk devam edecek.

Grais-Targow, "İktidardaki blok muhtemelen seçim yetkililerini ve Semilla partisini soruşturmalarla hedef almaya devam edecek" diye konuştu.

Eski Guatemala Dışişleri Bakanı Edgar Gutierrez ise, "Çok zor zamanlar geçirecek çünkü Guatemala'nın kurumları enkaz halinde" ifadelerini kullandı.

Guatemala'da 2007'de Birleşmiş Milletler'in desteğiyle yolsuzluk karşıtı bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon aralarında eski devlet başkanı Otto Perez'in de olduğu bazı yetkililerin hüküm giymesine neden olan soruşturmalar yürütmüştü.

Ancak 2019'da dönemin devlet başkanı Jimmy Morales bu komisyonu feshetti ve ardından komisyonla yakın işbirliği halinde çalışan 30'dan fazla Guatemalalı savcı ve hakim soruşturma başlatıldı, bazılarıysa tutuklandı.

Ülkeden kaçan bazı savcılar yaptıkları açıklamalarda, güç iş insanları, siyasetçiler ve aralardından Guatemala Devlet Başkanı Alejandro Giammattei'nin de olduğu hükümet yetkilileri hakkında yolsuzluk soruşturması yürüttükleri için hedef alındıklarını söyledi.

Giammattei, seçim sonuçlarının ardından yaptığı açıklamada Arevalo'yu zaferinden dolayı kutlayarak iktidarın olması gerektiği gibi ocakta devredileceğini ifade etti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Reuters



İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
TT

İran: Uranyum zenginleştirmek için ‘her hakka’ sahibiz

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi medya mensuplarına konuşurken (EPA)

İran bugün, Batı'nın Tahran'ın nükleer silah peşinde olabileceğine dair artan korkularına ve ABD ile görüşmelerin ertelenmesine rağmen uranyum zenginleştirme ‘hakkını’ savundu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi X platformunda yaptığı paylaşımda, “İran'ın tam nükleer yakıt döngüsüne sahip olmaya hakkı var” dedi ve Tahran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (NPT) imzacılarından olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Arakçi, “Nükleer silahları tamamen reddederken uranyum zenginleştiren pek çok NPT imzacısı ülke var” ifadesini kullandı.

NPT imzacısı ülkeler, nükleer stoklarını beyan etmek ve bunları Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) gözetimi altına almakla yükümlüdür.

ABD ve diğer Batılı ülkeler İran'ı nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlarken, Tahran bunu reddediyor ve nükleer programının sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

İran ve ABD, 12 Nisan'dan bu yana Tahran'ın nükleer programına ilişkin görüşmeler yürütüyor.

Bu görüşmeler, Donald Trump'ın 2018'deki ilk başkanlık döneminde ABD'yi büyük güçlerin İran'la yaptığı anlaşmadan çekmesinden bu yana İran'ın nükleer programına ilişkin en üst düzey temas olma özelliğini taşıyor.

Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler (Arşiv-AFP)Tahran tarafından geliştirilen yerli santrifüjler(Arşiv-AFP)

Arabulucu Umman bu hafta başında yaptığı açıklamada, başlangıçta cumartesi günü (bugün) yapılması planlanan dördüncü tur görüşmelerin ‘lojistik nedenler’ ileri sürülerek ertelendiğini duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü verdiği bir demeçte, İran'a uranyum zenginleştirmekten ‘vazgeçmesi’ çağrısında bulunarak, ‘dünyada uranyum zenginleştiren ülkelerin nükleer silah sahibi ülkeler olduğunu’ söyledi.

İran şu anda uranyumu yüzde 60'a kadar zenginleştiriyor. Bu oran anlaşmada öngörülen yüzde 3,67'lik oranın oldukça üzerinde, ancak askeri kullanım için gerekli olan yüzde 90'lık eşiğin halen altında.

Stoklar önde gelen Batılı ülkeler için endişe kaynağı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Nool Barrot pazartesi günü yaptığı açıklamada, İran'ın ‘nükleer silah edinmenin eşiğinde’ olduğunu söyledi ve Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin Avrupa güvenliğine bir tehdit olarak görülmesi halinde Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının yeniden devreye sokulabileceğini ifade etti.

Tahran, 2015 nükleer anlaşmasının imzacılarından biri olan Fransa'nın açıklamalarını ‘gülünç’ olarak nitelendirdi.

Arakçi daha önce İran'ın uranyum zenginleştirme hakkının ‘müzakere edilemez’ olduğunu söylemişti.

UAEA Başkanı Rafael Grossi çarşamba günü yaptığı açıklamada, zenginleştirilmiş malzemenin ‘kolayca eritilebileceğini’ ya da İran dışına ‘gönderilebileceğini’ söyledi.

Geçtiğimiz ay İran hükümet sözcüsü Fatma Muhacerani zenginleştirilmiş malzemenin transferinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtmişti.

Rubio, İran'ın nükleer tesislerinin ABD'li uzmanlar tarafından da denetlenmesine izin vermesi gerektiğini vurguladı.

Rubio ayrıca Tahran'a, İsrail'e ve Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları ABD'nin misilleme saldırılarına yol açan Yemen'deki Husilere verdiği desteği sona erdirmesi çağrısında bulundu.

Tahran, Washington ile görüşmelerin sadece nükleer program ve yaptırımların kaldırılması konularını ele almasında ısrar ediyor ve bölgesel nüfuzu ve askeri kabiliyetleri ile ilgili müzakereleri dışlıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz hafta, güvenilir bir anlaşmanın ‘İran'ın nükleer silahlar için uranyum zenginleştirme kabiliyetini ortadan kaldırması’ ve balistik füze geliştirmesini engellemesi gerektiğini söyledi. Arakçi ise Netanyahu'yu ABD politikasını ‘dikte etmekle’ suçladı.