Son nefesini veren küresel sistem ve Nijer

Nijer’deki Askeri Konsey destekçileri dün Niamey’de gösteri yaptı (AFP)
Nijer’deki Askeri Konsey destekçileri dün Niamey’de gösteri yaptı (AFP)
TT

Son nefesini veren küresel sistem ve Nijer

Nijer’deki Askeri Konsey destekçileri dün Niamey’de gösteri yaptı (AFP)
Nijer’deki Askeri Konsey destekçileri dün Niamey’de gösteri yaptı (AFP)

Ünlü bir atasözü şöyle diyor; “Millet değişirken başını koru”. Bu benzetme, günümüz dünyasındaki büyük dönüşümlerin onu tüm önlemleri almayı gerektiren bir dengesizlik durumuna soktuğu anlamına mı geliyor? Ve büyük dönüşümler gerçekleştiğinde, bir ülkenin ulusal güvenliği ne oluyor? Ülkeler, başlarını nasıl korumaya çalışıyor? Özellikle uluslararası bir merciinin yokluğunda gıda, su ve enerji güvenliği ne durumda?

Bu bağlamda ABD’li Siyaset Bilimci George Modelski, genel olarak küresel sistemdeki değişim modeli hakkında teoriler geliştirdi. Modelski’ye göre değişim her yüz yılda bir olur ve her biri 25 yıl olan dört aşamaya ayrılır. İlk 25 yılda, büyük bir savaşın ardından dünya yeni bir dünya düzeni üretir. Yüz yılın ikinci aşamasında, küresel sisteme hâkim olan kişi ortaya çıkar ve dünyayı olabildiğince kendi suretinde resmeder. Üçüncü aşamada, hegemonun meşruiyeti, yorgunluk, aşırı genişleme ve yeni rakiplerin ortaya çıkması gibi çeşitli nedenlerle aşınmaya başlar. Dördüncü aşamaya gelince bu, küresel kaosa bir dönüş veya en başa bir dönüştür.

Bugünün dünyası

Öyle görünüyor ki dünya, Modelski’nin bahsettiği üçüncü aşamaya benzer bir aşamadan geçiyor. Yani hegemonun meşruiyetinin aşınması ve dolayısıyla onun otoritesine ve hegemonyasına meydan okuyan diğer devletlerin yükselişi aşamasına tanık oluyoruz. Bu durumda Çin ve Rusya, ABD başta olmak üzere Batı’ya meydan okuyor.

Bugünün dünyası aşağıdakilerle karakterize edilir:

-Başta yeni NATO, AUKUS ve jeopolitik bir ittifak olarak sınıflandırılmasa da zamanla buna dönüşen QUAD olmak üzere jeopolitik blokların oluşumu başladı. Öte yandan Çin ile Rusya arasında Avrasya bloğu mevcut. Hindistan ise jeopolitik konumlanma hedefiyle dönüşümleri irdeleme ve farkındalık aşamasında.

-Küresel sistemdeki bu dalgalanma ışığında, başlıca bölge ülkeleri bundan en çok yararlananlar gibi görünüyor. Kim yeni bir dünya düzeni çizmek isterse, bu ülkelere kur yapmak da ister. Kim mevcut statüyü korumak isterse, bu ülkelerin onunla aynı çizgiye gelmesi de onun çıkarınadır. Çok kutuplu bir uluslararası sistemde bu ülkelerin seçenekleri, mevcut uluslararası ittifaklarla nasıl uyumlu hale gelip gelmeyecekleri konusunda genişliyor ve çoğalıyor.

Nijer modeli

Nijer’deki darbe, Sahel bölgesinde önemli bir dönüm noktası sayılmayabilir. Zira özellikle Mali ve Burkina Faso’da art arda gelen darbelerin ardından bu bölgede düşen domino taşlarından biridir. Bu noktada, bu bölgenin kara kıtayı kontrol etmek amacıyla büyük jeopolitik blokların mücadelesine girdiği söylenebilir.

Nijer, doğal kaynakları ne olursa olsun, coğrafi olarak bir odak noktası olduğu kadar, Kuzey ve Güney Afrika arasındaki bağlantı noktasıdır. Nijer düşerse bu, ABD’nin yanı sıra eski ve tarihi bir jeopolitik bloğun (Fransa) ülkeden çıkışı ve bu bölgeye yeni bir jeopolitik bloğun, yani Wagner üzerinden Rusya’nın girebileceği anlamına gelebilir. Wagner, Mali, Libya, Sudan, Orta Afrika ve Nijer’e çevreleyen diğer ülkelerde de mevcut.

Darbelere ilişkin savaş senaryoları

ECOWAS örgütünün Nijer’deki darbecilere karşı güç kullanabileceğini açıklamakta aceleci davrandığı söylenebilir. Peki ya darbeciler reddederse? ECOWAS askeri olarak tehdidi gerçekleştirmeye hazır mı? Diplomasi neden güç tehdidiyle örtüşmedi? Nijer’de güç kullanımına ilişkin uyarılar ne durumda?

Tarih, bize savaşların kâğıt üzerindeki bir şey ve gerçekte başka bir şey olduğunu öğretti. Ünlü Alman askeri lideri Helmuth von Moltke, en iyi savaş planlarının bile ilk kurşundan sonra gerçekleşmediğini söylememiş miydi? Bunun en önemli örneği Ukrayna savaşıdır.

Bu durum, birkaç soruyu gündeme getiriyor; ECOWAS ordusu hazır mı? Omurgasını kim oluşturacak? Ya savaş uzarsa ve jeopolitik bloklar bir tarafı diğerine karşı desteklemek için müdahale ederse?

Doğal olarak Nijerya, askeri gücün ana ağırlığını oluşturuyor. Peki Nijer ve Nijerya (Hausa kabileleri) arasındaki örtüşen etnik boyut ne olacak? Peki ya lojistik? Buna kim destek verecek? Fransa mı yoksa Amerika mı? Fransa müdahale ederse bu darbecileri güçlendirir. Eğer müdahale etmezse lojistik ikilem ECOWAS güçleri tarafından daha da kötüleşecek mi?

Askeri güç kullanılması durumunda ABD kuvvetlerinin Nijer’e katkısı ne olacak?

Sorgulamayla mı lojistik olarak mı? Başkan Biden, Demokrat Parti’nin adayı olduğu yaklaşan başkanlık seçimleri ışığında Ukrayna’da meydana gelen küresel savaşın gölgesinde bir yan savaşa mı dahil olmak istiyor?



Putin'in NATO karşısındaki mayınları, Almanya'ya tehdit ve Ukrayna'da ilerleme

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
TT

Putin'in NATO karşısındaki mayınları, Almanya'ya tehdit ve Ukrayna'da ilerleme

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Sami Ammara

Batılı kaynaklar arka arkaya ABD’nin Ukrayna'ya Patriot savunma sistemleri tedarik edilmesinin onaylandığına dair açıklamalar yaparken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu füzelerin gönderilmesinin sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Putin ayrıca Almanya'yı ve NATO üyesi ülkeleri, ‘Rusya ile savaşa doğrudan karışmakla’ suçlayarak tehdit etti.

Rusya, Ukrayna topraklarında ilerlemeye devam ederken ve başta başkent Kiev olmak üzere büyük şehirlerdeki hassas noktalara yönelik bombardımanını yoğunlaştırırken, ABD Başkanı Donald Trump, Moskova ve Kiev'in ateşkes ve barışçıl bir çözüme varmaları için 50 günlük süre tanıdığını açıkladı. Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Başkanı Jeffrey Sachs yaptığı değerlendirmede bu gelişmeyi ‘Trump'ın vatandaşlarından açıkça özür dilemesi gereken bir hata’ olarak nitelendirdi.

Üçüncü tur müzakereler

Rus kaynaklar, Ukrayna ile İstanbul'da üçüncü tur görüşmelerin dün yapıldığını duyurdu. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, Rusya'nın Ukrayna ile üçüncü tur müzakerelere hazır olduğunu söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, İstanbul müzakerelerinde Ukrayna heyetinin başkanı ve Ukrayna Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri Rustem Umerov'un, bu hafta yeni bir müzakere turu düzenlenmesi önerisini Rus tarafına ilettiğini duyurdu.

Alman Der Spiegel dergisi, Kiev'in İstanbul'da yeni bir müzakere turu düzenleme teklifinin, ABD'nin Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un Kiev'e yaptığı özel ziyaretin ardından ve Trump'ın Moskova'ya 50 günlük süre tanımasının ardından geldiğini belirtti.

Der Spiegel, Kiev ve Washington arasında Rusya ile müzakere sürecinin geleceği konusunda gizli bir koordinasyon olabileceğine dair işaretler olduğunu da ifade etti. Bazıları, Kellogg’un önceki tutumunu koruduğunu söylüyor. Kiev'in, krizin barışçıl çözümü için Rus güçlerinin ‘tanınmış uluslararası sınırlara’, yani Zelenskiy'nin daha önce talep ettiği 1991 sınırlarına çekilmesi gerektiğini savunan görüşünü destekliyor. Ancak bu durum, Rusya’nın Putin tarafından açıklanan şartlarıyla çelişiyor.

Putin, Almanya'yı uyardı

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, bu göreve gelmeden önce Ukrayna'yı desteklemek ve Avrupa Birliği'nin (AB) politikalarını desteklemek amacıyla Rusya ve siyasi liderlerine karşı siyasi söylemini sertleştirerek, İkinci Dünya Savaşı öncesi ortamı ve iç politikada Alman kimliğini destekleyen, Nazi ideolojisine yakınlaşan açıklamalar yapmaya başladı.

Merz, Almanya Başbakanı olarak göreve başladıktan sonra Batılı meslektaşlarıyla yaptığı birçok görüşme ve temasla politikalarını sürdürüyor. Bu durum Putin'i, Ukrayna'ya Patriot hava savunma sistemlerinin teslim edilmesi halinde, tehdit niteliğinde bir uyarıda bulunmaya zorladı.

Putin bunun, Almanya Silahlı Kuvvetleri’nin bu füze sistemlerinin çalıştırılmasına doğrudan katılımıyla birlikte olması gerektiğini birçok kez vurguladı. Bu da Berlin'in Kiev'in yanında savaşa doğrudan katılacağı anlamına geliyor. Almanya, Amerikan yapımı Patriot füzeleri için finansman sağlamaya ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin hazırlıklarına katkıda bulunmaya hazır olduğunu açıklamıştı. Öte yandan Putin, Ukrayna'ya silah tedarik etmenin uzlaşmayı engellediğini ve NATO ülkelerini doğrudan çatışmaya sürüklediğini belirterek, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine doğrudan tehdit niteliğinde bir uyarıda bulundu.

Moskova konumunu güçlendiriyor

Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki ilerleyişi devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) kaynakları, haziran ayında ölen Ukraynalıların sayısının üç yıldır süren savaş süresince herhangi bir ayda ölenlerin sayısından daha fazla olduğunu doğrularken, ABD gazetesi New York Times (NYT), Rusya ordusunun geçtiğimiz ay ‘özgürleştirilen topraklarda yıllık rekor kırdığını’ kabul etti.

Rusya ordusunun birçok cephede saldırılarını yoğunlaştırdığını belirten gazeteye göre Rusya, bu yılın başlarından beri rekor bir rakam olan 550 kilometrekareden fazla toprak ele geçirdi. Şarku’l Avsat’ın NYT’den aktardığına göre Rus ordusu, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine ağır kayıplar verdiren taktikler kullanıyor.

Burada NYT’nin Ukrayna'da ‘Rusya'nın yaz saldırısı’ olarak nitelendirdiği olayın her geçen gün ivme kazandığını ve Ukrayna ordusunun birçok cephede güvenle ilerlediğini kabul etmesi dikkati çekti. Rusya'nın geçtiğimiz haziran ayında, insan ve hava gücü alanlarındaki üstünlüğü, ocak ayından bu yana en büyük aylık bölgesel kazanımını sağladı.

Moskova'nın hedeflerinin yeni bölgelerle sınırlı olmadığını ve Kremlin’in Ukrayna ordusunu sistematik olarak yok etmeye çalıştığını, askerlerini yavaş ama istikrarlı bir şekilde batıya doğru ilerlettiğini belirten NYT, asıl sorunun Rus güçlerinin idari sınırlardan uzak durması olduğunu, çünkü Rus ekonomisinin ordunun artan ihtiyaçlarını karşılayamadığını’ vurguladı.

Askeri kaynaklar, Moskova'nın ‘kara savaşlarının ana sahnesi olan Donetsk Halk Cumhuriyeti'nin (DHC) üçte ikisinden fazlasını fiilen kontrol ettiğini’, bunun yanında Rusya ordusunun bugün Konstantinovka şehrini 16 kilometrelik bir çemberle kuşatarak, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin doğu, güney ve batı yönlerinden lojistik erişimini kısmen engellediğini söylediler.

Rusya'nın, 2022 şubatında silahlı çatışmanın başlamasından bu yana kayda değer bir askeri operasyonun yaşanmadığı Dnipropetrovsk bölgesinde ilerleme kaydederken, Moskova'nın güneydeki Zaporijya ve Moskova'nın Kuzey Kore güçlerinin yardımıyla tamamen kurtardığı, Rusya’ya bağlı Kursk bölgesine komşu Sumi bölgesinde zaferler elde etti. Moskova, Kuzey Kore'nin yardımıyla bu eyaleti tamamen ‘özgürleştirmeyi’ başardı. Ukrayna ordusu ise 2024 yazında bu eyaletin bazı bölgelerini ele geçirmişti.

Tüm bunlar, Rusya ordusunun daha önce Rusya'nın güney sınırına komşu Harkiv bölgesinde ilerleme kaydettiği bir dönemde gerçekleşti. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Rus resmi kaynakları, Rusya ordusunun Harkiv ve Sumi bölgelerinde bir tampon bölge oluşturmak üzere olduğunu doğruladı.

Arapça yayın yapan RT Arabic, haftalık Argumenty i Fakty dergisinin, Rusya’nın ‘Kuzey’ güçlerine bağlı hücum birliklerinin, Ambarnoye'nin kontrolü için çatışmalar sürerken, Degtyarnoye ve Milovye kasabalarını işgal ettiğini bildirdiğini aktardı. Bu durum, askeri gözlemcilerin ‘yüksek rütbeli komutanların’ Velykyi Burluk bölgesine doğru ilerleme emri verdiği yönündeki değerlendirmelerini doğruluyor.

Askeri analist Yarbay Gennady Alyokhin'e göre Rusya ordusunun bu yönde yapacağı herhangi bir saldırı, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Harkiv bölgesindeki en önemli askeri ikmal yollarından birini kesecek ve düşman şehir dışında başka bir ‘kuvvetli kale’ kurmaya karar verirse bu, Kupyansk'ı uzun süre savunma olasılığını azaltacaktır.

Trump ve Patriot anlaşması

Belki de yukarıda bahsedilenler, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna ordusuna silah sağlamaya devam etme ve Amerikan yapımı Patriot hava savunma sistemleri tedarik etme kararının gerekçeleri arasında yer alıyor olabilir. Washington'ın üretim ve teslimattan doğrudan sorumlu olduğunu vurgulayan Trump, bunun Washington'a çok fazla para kazandıracağını ve bunun ülkesi için kârlı bir Anlaşma olduğunu belirtti.

Trump, Avrupa’nın bu tedariklerin bedelini ödemesi halinde Kiev'e silah ve askeri teçhizat sevkiyatına devam etme kararı aldığını açıkladı. Trump’ın açıklamasında göre bu operasyonun koordinasyonu NATO tarafından üstlenilecek. ABD Başkanı, Washington ve Moskova'nın 50 gün içinde Ukrayna'daki anlaşmazlık konusunda bir uzlaşıya varamaması halinde, ABD'nin Rusya ve ticaret ortaklarına yaklaşık yüzde 100 gümrük vergisi uygulayacağını söyledi. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent daha sonra, ABD'nin Rus petrolü satın alanlara yüzde 100 gümrük vergisi uyguladığı takdirde, Avrupa müttefiklerini de Washington'ın yaklaşımını izlemeye teşvik edeceğini açıkladı.

Öte yandan Çek Cumhuriyeti ve Macaristan, ABD-AB girişimine katılmayı reddettiklerini belirtti. Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala yaptığı açıklamada, ‘Ülkesinin Ukrayna'ya desteğinin başka yollarla sağlanacağını’ belirtirken Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, “Macaristan'ın parası ve silahları Ukrayna'ya gönderilmeyecek” dedi. Bu bağlamda Almanya, İsveç ve Danimarka girişime katılma isteklerini dile getirdiler.

Tüm bu girişimler ve bunlarla ilgili açıklama ve kararlar, Başkan Trump'ın Kiev'e NATO ülkeleri aracılığıyla Patriot hava savunma sistemleri tedarik etme planını açıklaması sonrasında gerçekleşirken, Trump’ın planı ülkesine çok fazla para kazandıracak. Zira Trump'ın belirttiğine göre ABD, AB ülkelerine milyarlarca dolarlık büyük bir silah satışı gerçekleştirecek. Bu satış füzeler, hava savunma sistemleri ve mühimmatı kapsayacak ve müttefikler aracılığıyla Ukrayna'ya nakledilecek. Müttefikler, ABD'li üreticilerden yeni alımlar yaparak stoklarını yenileyecekler.

Jeffrey Sachs, Trump'tan hata yaptığını kabul etmesini istedi

Diğer taraftan TASS ajansı, Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Başkanı Jeffrey Sachs'ın, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki çatışmanın sona erdirilmesi konusunda ABD'nin hatasını açıkça kabul etmesi gerektiğini söylediğini aktardı.

Trump'ın vatandaşlarına Washington'un Kiev'e verdiği desteğin bir hata olduğunu söylemesi ve Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirmek için siyasi bedeli kabul etmesi gerektiğini söyleyen Sachs, Başkan’ın savaşı durdurmak isteyebileceğini, ancak bunu sona erdirmek için açık şartları kabul etmeye hazır olmadığını ifade etti.

Sachs’a göre Trump sadece Rusya ve Ukrayna'ya değil, Amerikan halkına da NATO'nun genişlemeyeceğini, bunun bir hata ve bir provokasyon olduğunu ve artık bunu desteklemeyeceklerini söylemeli. Ayrıca Trump, barışın siyasi bedelini üstlenmek istemiyor.

Bunun son derece zor bir iş olduğunu düşünen Sachs, “Yine de Trump bunu çok iyi yapıyor, çünkü basitçe ‘Barack Obama hata yaptı, Joe Biden hata yaptı ama ben asla hata yapmam ve şimdi önceki başkanların hatalarını düzelteceğim’ diyebiliyor” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı’nın vatandaşlarına savaşın sona ermesi için gerekli koşullar konusunda dürüst olması gerektiğine inandığını söyleyen Sachs, “Ukrayna'ya, ‘Üzgünüz, artık bu ilkeler için mücadele etmiyoruz ve NATO'ya üye olamayacaksınız, bu olmayacak, bu kötü bir fikir. Çünkü Rusya'nın Meksika'da bir askeri üs kurmasına asla izin vermeyeceğiz’ demesi gerekiyor” yorumunda bulundu.

Sovyetler Birliği Küba'ya füze yerleştirmeye çalıştığında, nükleer savaşın eşiğine gelindiğini hatırlatan Sachs, Trump'ı ‘zayıf bir başkan’ olarak nitelendirerek, barışı sağlamak için güçlü bir liderin gerekli olduğunu, çünkü ‘barışın sadece savaşın olmaması anlamına gelmediğini’ vurguladı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.