ABD'den Sudan'daki Hızlı Destek Kuvvetleri komutanlarına yaptırım kararı

ABD Dışişleri Bakanlığı, Sudan Hızlı Destek Kuvvetlerinin (HDK) iki üst düzey komutanına yönelik yaptırım kararı aldığını duyurdu

Kuzey Darfur'un başkenti El Fasher'de Eylül başında yaşanan çatışmaların yol açtığı yıkımın fotoğrafı (AFP)
Kuzey Darfur'un başkenti El Fasher'de Eylül başında yaşanan çatışmaların yol açtığı yıkımın fotoğrafı (AFP)
TT

ABD'den Sudan'daki Hızlı Destek Kuvvetleri komutanlarına yaptırım kararı

Kuzey Darfur'un başkenti El Fasher'de Eylül başında yaşanan çatışmaların yol açtığı yıkımın fotoğrafı (AFP)
Kuzey Darfur'un başkenti El Fasher'de Eylül başında yaşanan çatışmaların yol açtığı yıkımın fotoğrafı (AFP)

ABD Dışişleri Bakanlığı, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, HDK üyelerinin Darfur'da zulüm, taciz, etnik temelli cinayet, yağmalama ve kundaklama gibi insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiği kaydedildi.

Bu suçlar nedeniyle bakanlığın HDK Batı Darfur Bölge Komutanı Abdul Rahman Juma'ya vize kısıtlaması uygulama kararı aldığı aktarıldı. Ayrıca, Hazine Bakanlığının da HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu'ya yönelik yaptırım kararı aldığı ifade edildi.

Açıklamada "tüm dış aktörlere" çatışmayı tetikleyecek faaliyetlerden kaçınma çağrısı yapılırken, ABD'nin savaşın uzamasını engellemek için gerekli caydırıcı araçları kullanmaktan kaçınmayacağı vurgulandı.

İnsani yardım

Diğer taraftan ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield Sudan'a acil durum yardımı için 163 milyon dolar fon aktarılacağını duyurdu.

Greenfield, yaptığı açıklamada, Sudan'da yaklaşık 25 milyon kişinin insani yardıma muhtaç olduğuna işaret etti.

Çatışmaya askeri bir çözüm bulunmasının mümkün olmayacağını vurgulayan Greenfield, Sudan'da taraflara çatışmaya son verme çağrısını yineledi.

Sudan'da ordu ile HDK arasındaki çatışmalar

Sudan ordusu, bir zamanlar desteklediği ancak bağımsız ve paralel bir ordu gibi davranması nedeniyle tehdit olarak gördüğü HDK'nin 2 yıl içinde tamamen orduya entegrasyonunu istemişti.

HDK'nin ise sivil hükümetin ardından yaklaşık 10 yıla yayılan bir süreçte bunu kabul edebileceğini açıklamasıyla başlayan sözlü savaş ve gerginlik, 15 Nisan sabahı taraflar arasında başkent Hartum ve çeşitli kentlerde silahlı çatışmaya dönüşmüştü.

Hartum ve çevresiyle özellikle batıdaki kentlerde süren şiddetli çatışmalarda, çoğu sivil 3 binden fazla kişi hayatını kaybetti, on binlerce kişi yaralandı.



Hindistan, Pakistan'ın nükleer cephaneliğinin Uluslararası Atom Enerji Ajansı'nın denetimine alınmasını istiyor

Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh (Reuters)
Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh (Reuters)
TT

Hindistan, Pakistan'ın nükleer cephaneliğinin Uluslararası Atom Enerji Ajansı'nın denetimine alınmasını istiyor

Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh (Reuters)
Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh (Reuters)

Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh, geçen hafta iki ülke arasında yaşanan açık askeri çatışmanın ardından Pakistan'ın nükleer silahlarının Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) denetimine alınması gerektiğini söyledi.

Singh, Hindistan yönetimindeki Keşmir'in en büyük şehri olan Srinagar'daki silahlı kuvvetler karargahını ziyaretinde, "Pakistan'ın nükleer cephaneliği Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın denetimine alınmalı" dedi.

Singh'in açıklamaları, nükleer silahlı rakipler arasındaki yaklaşık otuz yıldır yaşanan en kötü askeri çatışmanın cumartesi günü ilan edilen ateşkesle sona ermesinin sonrasında geldi.

İki ülke arasındaki çatışmanın alevlenmesi, çatışmanın tam ölçekli bir savaşa dönüşebileceği yönündeki küresel korkuları artırdı.

Pakistan, iki nükleer güç arasındaki dört günlük çatışmanın ateşkesle sona ermesinin ardından iki ülke arasındaki ilişkilerde yumuşamanın yeni bir işareti olarak, çarşamba günü yakaladığı bir sınır muhafızını iade etti.

Nisan ayında Hindistan'ın kontrolündeki Keşmir bölgesinde 26 kişinin hayatını kaybettiği saldırının ardından, bir gün sonra güvenlik görevlisi gözaltına alındı. Saldırı, iki ülke arasında füze, insansız hava aracı ve savaş uçaklarının kullanıldığı çatışmalara yol açtı.

22 Nisan saldırısının sorumluluğunu üstlenen kimse olmadı, ancak Hindistan, Pakistan merkezli “Leşker-i Tayyibe” örgütünün saldırıya karıştığını iddia etti ve İslamabad'ı örgüte destek vermekle suçladı. İslamabad ise suçlamaları reddetti ve bağımsız soruşturma yapılması çağrısında bulundu.

Hindistan Sınır Güvenlik Gücü, 23 Nisan 2025'ten bu yana Pakistan'da gözaltında tutulan Purnam Kumar Shaw'un Hindistan'a teslim edildiğini bildirdi. Hindistan, Pakistan'ı, nisan ayında Hindistan yönetimindeki Keşmir'de 26 kişinin ölümüne yol açan saldırıyı gerçekleştirdiğini iddia ettiği militanları desteklemekle suçlarken, İslamabad bu iddiayı reddediyor. Hindistan, son çatışmalar sırasında Pakistan'ın nükleer tesislerini hedef aldığı iddialarını reddetti.

Hindistan Hava Kuvvetleri Komutanı A.K. Bharti gazetecilere yaptığı açıklamada, “Kiran tepelerini vurmadık” dedi. Bu sözler, Hindistan basınının Pakistan'ın nükleer silahlarını sakladığı geniş bir kayalık dağ silsilesine atıfta bulunuyor.