İsrail Cumhurbaşkanı: 9 aydır ciddi anayasal ve toplumsal krizdeyiz

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, hükümetin tartışmalı yargı düzenlemesi nedeniyle ülkenin 9 aydır ciddi bir anayasal ve toplumsal krizden geçtiğini belirtti

Isaac Herzog (AA)
Isaac Herzog (AA)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: 9 aydır ciddi anayasal ve toplumsal krizdeyiz

Isaac Herzog (AA)
Isaac Herzog (AA)

Herzog, ülkenin 9. Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in yedinci ölüm yılı dolayısıyla Batı Kudüs’teki Herzl Dağı Mezarlığı’nda düzenlenen resmi anma törenine katıldı.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, burada yaptığı konuşmada, Başbakan Binyamin Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı koalisyon hükümetinin tartışmalı yargı düzenlemesine işaret ederek, “İsrail devleti neredeyse dokuz aydır ciddi bir anayasal ve toplumsal krizin ortasında bulunuyor" dedi.

Mevcut durumun, İsrail toplumunu, ekonomisini ve özellikle devletin güvenliğini tehlikeli şekilde sarstığını vurgulayan Herzog, şunları kaydetti:

Daha önce de söyledim ve tekrar edeceğim. Diyalog olmadan çözüme ulaşmanın yolu yok, dinlemeden ve karşılıklı saygı olmadan ilerlemenin yolu yok. Şunu anlamalıyız ki eğer bir taraf kazanır ve bir taraf mağlup olursa hepimiz kaybederiz.

İsrail lideri, ülkede “kutuplaşma ve bölünmenin had safhada olduğunu, bazılarının ortak ve umutlu bir gelecek hayal etmekte zorlandığı” günlerin yaşandığını ifade ederek, başta hükümet olmak üzere ilgili tarafları şu sözlerle uyardı:

“Burada derin bir kaygıyla duruyorum ve bir kez daha vurguluyorum: Devletin farklı organları arasındaki zorlu ve tehlikeli krizi çözmeli, aralarında sağlıklı ve doğru güç dengesini kurmalıyız. Herkes, eylemlerimizin sonuçları hakkında dikkatlice düşünmelidir. Seçilmiş yetkililere bir kez daha çağrıda bulunuyorum: Artık sorumluluk göstermenin, gerçeğe doğrudan bakmanın ve geniş bir fikir birliğine varmak için gereken her şekilde hareket etmenin zamanıdır.

Muhalefetten erken seçim çağrısı

Başbakan Netanyahu, muhalefete diyalog çağrısı yaparken muhalefet lideri Benny Gantz bu çağrıyı "şaşırtmaca" şeklinde niteledi ve erken seçime işaret etti.

Gantz, Netanyahu'nun partisi Likud ve partisinden isimlerin yargı düzenlemesine ilişkin müzakerelerde bir anlaşmaya varmak üzere oldukları haberleri üzerine sosyal medya hesabından bir konuşma yayımladı.

Gantz, "Açıkça görünüyor ki İsrail devleti bir grup fanatik azınlık tarafından ele geçirilmiş, ılımlılarsa sessiz kalıyor. Bu hükümet devleti yönetme becerisinden yoksun. Netanyahu, Meclisi lağvetmeli ve İsrail seçimlere gitmeli" ifadelerini kullandı.

Tartışmalı yargı düzenlemesi

İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin'in 5 Ocak'ta duyurduğu "yargı reformu" Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandırma ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olması gibi değişiklikler içeriyor.

Netanyahu hükümeti, Yüksek Mahkeme'nin hükümet üzerindeki denetimini kaldıracak yasa tasarısını ülke çapında kitlesel protestolar ve yoğun kamuoyu tartışmalarına rağmen 24 Temmuz'da Mecliste muhalefetin boykot ettiği oturumda kabul etmişti.

Hükümetin "yargı reformuna" karşı çıkan; aralarında savaş pilotları, denizaltı subayları ve diğer elit birliklerin yer aldığı binlerce İsrailli, gönüllü yedek askerlik görevini bırakma kararı almıştı.

İsrail'de siyaset, ordu, güvenlik, ekonomi ve yargıda üst düzey görevlerde bulunmuş isimler, hükümetin yargı düzenlemesine karşı çıkıyor.

Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesi karşıtı protesto hareketi, yaklaşık 9 aydır gösterilerine devam ediyor.



İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
TT

İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı dün İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani'nin hayatta olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Mehr’den aktardığı habere göre, 12 gün önce İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıların başında diğer üst düzey askeri komutanlarla birlikte öldürüldüğü bildirilen Kaani, dün öğleden sonra İran Silahlı Kuvvetleri’ne destek amacıyla başkent Tahran’ın merkezindeki İnkılap Meydanı’nda düzenlenen halk mitingine katıldı.

İsrail ordusu, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti İran'a düzenlediği saldırılarda 20'den fazla üst düzey askeri komutanı öldürdüğünü açıklamıştı.

Ardından ABD Başkanı Donald Trump, dün sabah İsrail ile İran arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiğini duyurdu.

İsrail, askeri operasyonların hedef aldığı İranlı yetkililerin listesini yayınladı. DMO'nun dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü Komutanı Kaani'nin akıbeti merak konusu oldu.

New York Times gazetesinin İran muhabiri, geçtiğimiz cuma günü İranlı kaynaklardan, Kaani'nin İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıda öldürüldüğünü aktarmıştı.

New York Times gazetesinin İsrail muhabiri Ronen Bergman pazar günü yayınlanan makalesinde şöyle yazdı:

“İsrail'in İran'a saldırısından bir ay önce, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst düzeylerinde, Mossad'ın “Tebş'in listesinde kimler yer alacak?” şeklindeki sorusuna ilişkin yoğun tartışmalar yaşandı.”

Mossad'ın pasif ooperasyonlar için kullandığı bir terim olan ‘tebş’ ifadesi, Bergman'ın X platformunda yayınladığı yazıya göre suikast, tasfiye veya hedefli engelleme için kullanılan kod ad.

‘Mutluluk’ olarak nitelendirilen listeye dikkati çeken Bergman, bu toplantılara katılanlardan biri tarafından da bu şekilde adlandırılan listeye İranlı liderlerin dahil edilmesinin ‘rütbeleri ve uygun bir fırsatın ortaya çıkması’ şeklindeki iki faktöre bağlı olduğunu belirtti.

Bergman, yazısını şöyle sürdürdü:

“Tartışma tek bir isim üzerine yapılmıyordu. Aksine, listeyi okuduğu takdirde en çok rahatsız olacak kişinin o olduğu kesindi, çünkü listeye alınmaması konusunda tam bir fikir birliği vardı, o kadar zahmete değmeyeceği düşünülüyordu.”

Bergman, Kaani’nin bilinmeyen akıbeti ve hava saldırılarında öldürülmüş olabileceği ihtimaliyle ilgili olarak “İsrail, onun yüksek konumuna rağmen etkisinin hissedilmediğini ve bu nedenle ölümünün önemli bir etkisi olmayacağını değerlendirdi” ifadelerini kullandı.