Tutuklu İranlı aktivist Nergis Muhammedi: İran'daki değişimin geri dönüşü yok

Muhammedi, Batılı hükümetlerin izlediği yatıştırma politikasını, ülkedeki otoriter dini rejimi sürdürmeyi amaçlayan politikalarını eleştirdi

Muhammedi, protesto hareketinin İran'da demokrasi, özgürlük ve eşitlik arayışının hızlandırılmasına katkıda bulunduğuna inanıyor (Twitter)
Muhammedi, protesto hareketinin İran'da demokrasi, özgürlük ve eşitlik arayışının hızlandırılmasına katkıda bulunduğuna inanıyor (Twitter)
TT

Tutuklu İranlı aktivist Nergis Muhammedi: İran'daki değişimin geri dönüşü yok

Muhammedi, protesto hareketinin İran'da demokrasi, özgürlük ve eşitlik arayışının hızlandırılmasına katkıda bulunduğuna inanıyor (Twitter)
Muhammedi, protesto hareketinin İran'da demokrasi, özgürlük ve eşitlik arayışının hızlandırılmasına katkıda bulunduğuna inanıyor (Twitter)

Mahsa Amini'nin ölümünün birinci yıl dönümü ve "Kadın, Hayat, Özgürlük" hareketinin başlangıcı öncesinde, son yıllarının çoğunu hapiste geçiren insan hakları aktivisti Nergis Muhammedi, parmaklıklar ardında AFP muhabirine verdiği röportajda, İran'daki değişimin geri dönüşü olmadığını söylüyor. 

Geleceğe güven

İki çocuğunu 8 yıldır görmeyen Muhammedi'nin yakında özgür olacağına dair umudu yok.

Evin Cezaevi'ndeki hücresinden AFP'ye yazdığı yanıtlarda İran'daki halk hareketinin geleceğine olan güveninden, hapishanedeki günlük hayatından, iki çocuğundan ayrıldıktan sonra çektiği acılardan bahsediyor. 

Birçok uluslararası ödül kazanan İranlı insan hakları aktivisti, "İran rejimi hükümeti, halkın protestolarını bastıramadı. Toplum ise otoriter dini hükümetin temellerini sarsan ve zayıflatan şeyleri başardı" ifadelerini kullandı.

Sivil toplum kuruluşlarına göre yüzlerce kişinin ölümüne ve binlerce kişinin tutuklanmasına neden olan baskılara rağmen protesto hareketinin artık geri dönülemez hale gelen demokrasi, özgürlük ve eşitlik arayışı sürecinin hızlandırılmasına katkıda bulunduğunu belirtti. 

Kadınlar ön saflarda

İranlı genç Kürt kadın Mahsa Amini'nin kıyafet kuralına uymadığı için "ahlak polisi" tarafından tutuklanması ardından patlak veren protestoların artık düzenlenmediğini, ancak toplumda yayıldığını dile getirdi.

Artık ön saflarda yer alan kadınların kamusal ve kişisel yaşamlarında onlarca yıl süren ayrımcılık ve baskı nedeniyle rollerinin hayati olduğunu vurguladı. 

Günümüzde İran kadınları, bir yıl önce hayal dahi edilemeyecek sahnelerde, içerdiği risklere, Mahsa Amini'nin ölümüyle ilgili soruşturmaları yayımlayan kadın gazetecilerin hapse atılmasına rağmen halka açık yerlerde başörtüsü takmıyor. 

Devrimci hareketin genç seçkinler ve şehir sakinleriyle sınırlı olmadığını söyleyen Muhammedi, memnuniyetsizliğin ve protestoların banliyölere ve köylere kadar ulaştığını, işsizlik, enflasyon ve yolsuzluğun öfkeyi körükleyen faktörler olduğunu söylüyor. 

İnsanların hoşnutsuz ve düşman olduklarını dile getiren Muhammedi, İran'ı son yıllarda sarsan gösterilerin tekrar tekrar yaşandığına dikkat çekiyor.

Bilhassa ekonomik sıkıntıya yanıt olarak kaydedilenlerin, protestoların boyutunu ve geri döndürülemez niteliğini gösterdiğini belirtti. 

Batılı ülkelerin bu protestoları istemediğini veya önemsemediğini düşünen Muhammedi, İran'da ilerlemeyi sağlayan güçleri ve kişilikleri tanımayan Batılı hükümetlerin izlediği yatıştırma politikasını, ülkedeki otoriter dini rejimi sürdürmeyi amaçlayan politikalarını eleştirdi.

Batılı ülkeler, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden yürürlüğe konması için Tahran ile zorlu müzakereler yürütüyor.

Sık sık rehine diplomasisi uygulamakla suçlanan İran, onlarca yabancıyı cezaevlerinde tutuyor.

Mücadelenin bedeli

İki çocuğunu sekiz yıldır görmediğini dile getiren Muhammedi, bir buçuk yıldır ise seslerini duymadığını ifade etti.

Bunun dayanılmaz ve tarif edilemez bir acı olduğunu vurguladı. Muhammedi'nin eşi ve 16 yaşındaki ikiz çocukları Fransa'da yaşıyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler'e (RSF) göre bazen hücre hapsine gönderilen veya telefon görüşmesi yapma talepleri reddedilen Muhammedi, yargının ve polisin baskısına maruz kalıyor.

Muhammed, söz konusu ifadelerinde "Özgürlüğe dair neredeyse hiç umudum yok" vurgusunda bulundu. 

Aynı zamanda, "Evin Kadın Hapishanesi, İran'ın en aktif ve en dirençli kadın siyasi mahkumlarına ev sahipliği yapıyor. Cezaevinde kaldığım yıllarda en az 600 kadınla aynı hücreyi paylaştım. Her biriyle gurur duyuyorum" ifadelerine değindi. 

Nobel Barış Ödülü adayı olduğu söylenen Muhammedi, "İran'da hapishane her zaman muhalefetin ve direnişin kalbi niteliğinde. Benim için aynı zamanda hayatın özünü de tüm güzelliğiyle bünyesinde barındırıyor" vurgusunda bulundu.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Trump, kendi adını taşıyan yeni bir savaş gemisinin lansmanını yaptı: 15 denizaltı ve 3 uçak gemisi inşa edeceğiz

ABD Başkanı, Florida'daki Mar-a-Lago konutundan düzenlediği basın toplantısında, kendi adını taşıyacak yeni bir savaş gemisi sınıfının lansmanını duyurdu (AFP)
ABD Başkanı, Florida'daki Mar-a-Lago konutundan düzenlediği basın toplantısında, kendi adını taşıyacak yeni bir savaş gemisi sınıfının lansmanını duyurdu (AFP)
TT

Trump, kendi adını taşıyan yeni bir savaş gemisinin lansmanını yaptı: 15 denizaltı ve 3 uçak gemisi inşa edeceğiz

ABD Başkanı, Florida'daki Mar-a-Lago konutundan düzenlediği basın toplantısında, kendi adını taşıyacak yeni bir savaş gemisi sınıfının lansmanını duyurdu (AFP)
ABD Başkanı, Florida'daki Mar-a-Lago konutundan düzenlediği basın toplantısında, kendi adını taşıyacak yeni bir savaş gemisi sınıfının lansmanını duyurdu (AFP)

Donald Trump, dün görevdeki bir başkan için alışılmadık bir hareketle, kendi adını taşıyacak yeni bir savaş gemisi sınıfının lansmanını duyurdu. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nin 15 denizaltı ve üç uçak gemisi inşa ettiğini de açıkladı.

ABD Başkanı Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde düzenlediği basın toplantısında, geminin "ülkemizin tarihindeki en büyük savaş gemisi ve dünya tarihinde inşa edilen en büyük savaş gemisi" olacağını iddia etti.

Yapılacak geminin görüntüleri denizde ve yapım aşamasındayken bir platformun etrafındaki standlarda sergilendi. Trump, ilk iki geminin inşasının "yaklaşık iki buçuk yıl" süreceğini tahmin ederek, bu yeni gemi sınıfının "yakında" 10 gemiyi, nihayetinde ise 20 ila 25 gemiyi içereceğini belirtti.

Bu gemilerin toplar ve lazerlerle donatılacağını, hipersonik ve nükleer silahlar taşıyabileceğini açıkladı. Trump, "çok estetik bir insan olduğum için" yeni gemilerin tasarımına bizzat dahil olmak istediğini söyledi. Bu yeni gemi sınıfının "sadece Çin'e değil, herkese bir mesaj" olarak tasarlandığını belirtti ve "Çin ile çok iyi ilişkilerimiz var," diyerek, Çin'in donanmasını güçlendirdiğini ve modernize ettiğini vurguladı.


Amerika ve müttefikleri, Gazze'nin yeniden inşası konusunda bir konferans düzenleme çabalarını yeniledi

Gazze şehrindeki İslam Üniversitesi'nde bulunan yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze şehrindeki İslam Üniversitesi'nde bulunan yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Amerika ve müttefikleri, Gazze'nin yeniden inşası konusunda bir konferans düzenleme çabalarını yeniledi

Gazze şehrindeki İslam Üniversitesi'nde bulunan yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze şehrindeki İslam Üniversitesi'nde bulunan yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

Bloomberg News, bilgili kaynaklara dayandırdığı dünkü haberinde, ABD ve müttefiklerinin Gazze Şeridi'nin yeniden inşası konusunda bir konferans düzenleme çabalarını yenilediklerini ve Trump yönetiminin İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasına yeni bir ivme kazandırmaya çalıştığını bildirdi.

Kaynaklar, konferans için Washington'un olası bir mekan olarak değerlendirildiğini ve konferansın önümüzdeki ay gibi erken bir tarihte yapılabileceğini, Mısır'ın ise değerlendirilen diğer birkaç yer arasında olduğunu belirtti.

Bir kaynak, konferansın muhtemelen yetkililer, ekim ayında İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkes anlaşması uyarınca geçiş hükümetini denetlemek üzere kurulan Trump liderliğindeki "barış konseyinin" oluşumunu tamamlayana kadar gerçekleşmeyeceğini ifade etti.

sdf
Trump, Şarm el-Şeyh'te imzaladığı Gazze anlaşmasının metnini gösteriyor (Arşiv- AFP)

Şarku’l Avsat’ın Bloomberg’ten aktardığına göre ABD elçisi Steve Wittkoff hafta sonu Florida'da Mısır, Türkiye ve Katar yetkilileriyle bir araya gelerek ateşkesin uygulanmasını görüştü.

Konferansın, ABD başkanı tarafından hazırlanan ve iki aşamaya ayrılan 20 maddelik barış planının ivmesini korumaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğunu da belirtti. Birinci aşama, çatışmaları durdurmayı ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamayı amaçlarken, ikinci ve daha zorlu aşama ise Hamas'ın silahsızlandırılması ve uluslararası bir istikrar gücünün oluşturulmasıyla Gazze'nin uzun vadeli yönetimine geçmeyi içeriyor.

Bloomberg'in haberine göre, ABD'li yetkililer ikinci aşamanın zorluğunu kabul etti; zira Barış Konseyi, üyelerinin belirlenmesi de dahil olmak üzere birçok soruyla karşı karşıya ve uluslararası istikrar gücü henüz kurulmamış durumda. Belki de ikinci aşamanın en zor görevi, Hamas'ın silahsızlandırılması olacak.


İran balistik füzeleri ABD ve İsrail'in incelemesi altında

Yargı organlarına bağlı Mizan haber ajansının yayınladığı, füze tatbikatlarını gösteren bir fotoğraf
Yargı organlarına bağlı Mizan haber ajansının yayınladığı, füze tatbikatlarını gösteren bir fotoğraf
TT

İran balistik füzeleri ABD ve İsrail'in incelemesi altında

Yargı organlarına bağlı Mizan haber ajansının yayınladığı, füze tatbikatlarını gösteren bir fotoğraf
Yargı organlarına bağlı Mizan haber ajansının yayınladığı, füze tatbikatlarını gösteren bir fotoğraf

Bölgesel gerilimlerin artması ve İran içindeki askeri faaliyetlere ilişkin çelişkili raporlar nedeniyle ABD ve İsrail, İran'ın füze programını yoğun bir şekilde inceleme altına aldı. Batılı değerlendirmeler, Tahran'ın Haziran Savaşı'nın ardından füze ve nükleer yeteneklerini yeniden inşa etmeye çalıştığını öne sürerken, İran programının "tamamen savunma amaçlı" ve herhangi bir müzakerenin kapsamı dışında olduğunu savunuyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, İran'ın son zamanlarda "tatbikatlar" yaptığının farkında olduklarını belirterek, İran'ın nükleer faaliyetlerinin ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmede ele alınacağını söyledi. İran'ın herhangi bir hamlesinin güçlü bir şekilde karşılanacağı uyarısında bulunan Netanyahu, İsrail'in bir çatışma arayışında olmadığını da vurguladı.

ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee ise Tahran'ın Haziran Savaşı sırasında Fordo tesisinin bombalanmasının ardından "mesajı tam olarak kavrayamadığını" söyledi. Tel Aviv'de Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, İran'a karşı saldırıları desteklediğini açıklayarak, füze cephaneliğini yeniden inşa etmesinin artık nükleer programıyla kıyaslanabilecek bir tehdit oluşturduğunu savundu.

Buna karşılık, İran Dışişleri Bakanlığı balistik füze programının "müzakere masasının dışında" olduğunu vurgularken, İran ordu komutanı Emir Hatemi, silahlı kuvvetlerin rakiplerinin hareketlerini "yakından izlediğini" ve herhangi bir saldırıya "kararlı bir şekilde" karşılık vereceğini vurguladı.

İran içinde, olası füze tatbikatlarına ilişkin haberlerde bir tutarsızlık yaşandı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre  Devrim Muhafızlarına yakın medya kuruluşları birkaç ilde hareket ve testlerden bahsederken, resmi televizyon herhangi bir tatbikat yapılmadığını ve dolaşan görüntülerin "yanlış" olduğunu vurguladı.