İran'da eğitim "sadece zenginler" için... Okuldan ayrılan çocukların sayısı artıyor

Afgan çocuklar, yoksulluk ve başka yeni sorunlar nedeniyle okulu bırakmayla karşı karşıya

Kültür Devrimi Yüksek Konseyi'nin bir üyesi, üniversiteye giriş sınavını geçenlerin yüzde 80'inin varlıklı ailelerden geldiğini itiraf etti (AFP)
Kültür Devrimi Yüksek Konseyi'nin bir üyesi, üniversiteye giriş sınavını geçenlerin yüzde 80'inin varlıklı ailelerden geldiğini itiraf etti (AFP)
TT

İran'da eğitim "sadece zenginler" için... Okuldan ayrılan çocukların sayısı artıyor

Kültür Devrimi Yüksek Konseyi'nin bir üyesi, üniversiteye giriş sınavını geçenlerin yüzde 80'inin varlıklı ailelerden geldiğini itiraf etti (AFP)
Kültür Devrimi Yüksek Konseyi'nin bir üyesi, üniversiteye giriş sınavını geçenlerin yüzde 80'inin varlıklı ailelerden geldiğini itiraf etti (AFP)

Independent Farsça

İran rejim yetkilileri, henüz okula kaydolmamış öğrenci sayısındaki artışın 970 binden fazla erkek ve kız öğrenciye ulaştığını gösteren resmi istatistikleri sundu.

Bunun yanında ülkede en az 9 milyon kişi okuma yazma bilmiyor.

Raporlarda, yeni eğitim-öğretim yılı arifesinde farklı unvan ve isimler altında alınan kayıt ücretlerinin ve okulların öğrencilerden aldığı harç miktarlarının arttığı belirtiliyor.

Bu da binlerce öğrencinin okula gitmekte isteksiz olmasına neden oldu.

Bu maddi engellerden en çok etkilenenlerin ise İran'da yaşayan ve okula kaydolmak isteyen Afgan çocukları olduğuna dikkat çekildi.

El- Şark gazetesinin 10 Eylül Pazar günü yayımlanan sayısında "eğitimden ayrılan çocukların oranının yüksek olduğu" belirtildi.

Bu sayıda, "Eğitimden ayrılan çocukların sayısı her geçen yıl artıyor" ifadesi yer aldı.

Sayıda, "Bu durumun İran'da hükümetin benimsediği ve birbirini takip eden yanlış ekonomi ve eğitim politikalarının bir sonucu olduğu, bunun da anayasanın 30'uncu maddesinin ve çocukların temel haklarının göz ardı edilmesine yol açtığı" da belirtildi.

Söz konusu sayıda eğitimi bırakan çocuk sayısındaki artışla birlikte çalışan çocuk sayısında da artış yaşandığı kaydedildi.

Rapor, "mevcut istatistiklere göre 2021 yılında okuma-yazma bilmeme oranının toplam nüfusun yüzde 12'si olduğunu" doğruladı.

İstatistik Merkezi'nin bu eylül ayındaki raporuna göre İran'ın nüfusu 86 milyon 250 bin kişiye ulaştı.

Dolayısıyla 2021 yılında açıklanan yüzde 12 okuma-yazma bilmeme oranına göre İran'da okuma-yazma bilmeyenlerin sayısı 10 milyon 230 bin kişiden az değil.

Bu bağlamda İbrahim Reisi hükümetinin eski Milli Eğitim Bakanı Yusuf Nuri de geçen yıl 27 Ağustos'ta benzer istatistikler sunmuştu.

Nuri, "Ülkedeki okuma yazma bilmeyenlerin sayısına bakıldığında, 2016 nüfus sayımına ve İstatistik Merkezi'nin açıkladığı istatistiklere göre ülkede 8 milyon 795 bin okuma yazma bilmeyen insan var" açıklamasında bulunmuştu.

Nuri, ilköğretimde 160 bin öğrencinin eğitimden ayrıldığına dikkat çekerek, "Son bilgilere göre İran'da eğitimden ayrılan 970 bin kişi var ancak bu sayı yaklaşık 150 bin azaldı" dedi.

Şark gazetesi, eğitimi bırakan insan sayısındaki artış nedeniyle "önümüzdeki on yılda İran toplumunun zarar göreceği" uyarısında bulundu.

Gazete, "Devlet okullarında çocukların eğitim ücretinin ödenmesinin, okul yardımı ya da kayıt ücreti adı altında farklı başlık ve isimler altında gerçekleştiğini" vurguladı.

Eğitim için yapılması gereken bu tür ödemeler, aileleri toplumun en alt gelir kesiminden olduğu düşünülen bazı çocukların okulu bırakmasına yol açan en önemli nedenlerden biri.

Afgan çocuklar

Geçen birkaç hafta içinde, İran'da yaşayan Afgan çocukların kayıt altına alınmasına yönelik engellerin arttığına dair çeşitli raporlar geldi.

Şark gazetesi bu çocukların "her gün daha fazla karmaşıklıkla karşı karşıya kaldıklarını" kaydetti.

Gazete, okul yılının başlamasına rağmen bu çocukların çoğunun şu ana kadar kayıt yaptıramadığını da sözlerine ekledi.

Bazı çocuk hakları savunucuları da çoğu zaman, tüm kayıt belgeleri tamamlandıktan sonra bile okul müdürlerinin onları kaydetmeyi reddettiğini söyledi.

İran Avukatlar Derneği'nin avukat ve insan hakları yetkilisi Muhammad Salih Nograkar, gazeteye yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Afgan vatandaşlarının İran'a göçünün artmasına ve sınırların yönetiminde karşılaştıkları zorluklara rağmen, İran'da Afgan çocukların sayısı eskisinden daha fazla artmış, bu durumla eş zamanlı olarak karşılaştıkları engeller de artmış ve bu çocukların aileleri çocuklarını nüfusa kaydettirememiş durumda. STK'lar da Afgan çocuklarını İran okullarına kaydetme olanağı bulamadı.

Nograkar, başkent Tahran'da en az üç bölgede yabancı uyruklu kişilerin çocuklarının eğitimine yardımcı olmak amacıyla kurulan hayır kurumlarıyla temas kurduğunu belirtti.

Nograkar, bu kurumların yeni eğitim-öğretim yılının başlamasına 15 gün kala kapasitelerine ulaştıklarını kaydetti.

Afgan çocukların sayısı çok arttığı için, örneğin sadece 30 öğrenci kapasiteli okula 300 öğrencinin kayıt yaptırmak için başvurduğunu da sözlerine ekledi.

Eğitim açığı

1982 yılında yüksek öğrenim için Özgür Üniversite'nin (Azad) kurulmasıyla İran'da eğitim artık ücretsiz olmaktan çıktı.

Okul düzeyinde Temsilciler Meclisi, 1988'de yayınlanan bir kararla, kâr amaçlı (özel) üniversitelerin kurulmasını resmileştirdi.

Parlamento bu kararı onaylarken, hükümet yetkilileri amacın eğitimin geliştirilmesi için özel sektör fonlarından yararlanmak olduğunu açıkladı.

Aslında son 30 yılda özel okulların kurulması, bazı yetkililer ve rejime yakın kişiler için gelir sağlayan mali projelere dönüştü.

Durum, rejimin bazı üst düzey yetkililerinin kendi okullarını kurmak için hükümet olanaklarını kullanmaları noktasına geldi.

Özel okul ücretleri astronomik boyutlara ulaştı ve uygulamada bu okullar, ücretleri on milyonlarca tümene ulaştığı için yüksek gelirli ailelerin çocuklarına özel hale geldi.

Aynı bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı okul eğitimi ve sivil toplum eğitim merkezleri başkanı, bir televizyon programı aracılığıyla özel okulların 2023-2024 eğitim-öğretim yılı harç ücretlerinin 48 ila 50 milyon tümen arasında değiştiğini duyurdu.

(500 milyon İran riyali: bin ABD dolarına eşdeğer. -10 riyal 1 tümen galiba-)

İran Parlamentosu üyesi Muhammed Hasan Asfari yaptığı açıklamada, birçok okulda öğrenim ücretlerinin 70 ile 100 milyon tümen arasında değiştiğini söyledi.

Ücretlere spor ve dil eğitiminin yanında eğlence aktivitelerinin dahil olduğunu da sözlerine ekledi.

Özel okullarda öğrenim ücretlerinin artması, devlet okullarının çeşitli bahane, argüman ve başlıklarla öğrencilerin ailelerinden ücret talep etmelerini teşvik etti.

Bu, Şark gazetesinin ister devlet ister özel okullar tarafından alınan ücretlerin okul terkinin artmasına neden olan en önemli faktörler arasında yer aldığını belirttiği bir raporda yer aldı.

Ücretlerin okul terkini azaltmasının nedeni birçok ailenin en alt ve alt gelir grubundan olup bu yüksek masrafları karşılayamaması.

Rapor, yukarıda belirtilenlere ek olarak, ailelerin diplomayı almak için bile mali ücret ödemesi gerektiğini doğruluyor.

Bu nedenle bazı öğrenciler bir üst sınıfa geçiş için diplomayı alamadılar.

Çalışma ve Sosyal Refah Bakanlığı Sosyal Araştırmalar Dairesi'nin son on yılda üniversitelere giriş konusunda yaptığı araştırmaya göre, yüksek gelirlilerin (İran toplumunun en üst üç kesimi), orta ve düşük gelirlilere kıyasla Beheshti Üniversitesi ve Allame Tabatabai Üniversitesi'ne girme ihtimalinin altı kat daha fazla olduğu ortaya çıktı.

Resalat gazetesi geçen yıl 20 Temmuz'da yayımladığı rapora göre, resmi hükümet istatistiklerine göre, 2023 üniversite giriş sınavında ülke çapında ilk 40'a giren öğrenciler arasında devlet okullarında okuyan yalnızca üç öğrenci vardı.

Gazete, Milli Eğitim Bakanlığı orta öğretim dairesi eski başkanı İbrahim Saharkhiz'in, "bu istatistiklerin bize üniversiteye giriş sınavında başarı şansının ailelerin mali kapasitesi ile ekonomik ve sosyal durumları ile doğrudan ilişkili olduğunu gösterdiğini, ayrıca dezavantajlı aile ve kesimlerden gelen çocukların üniversite sınavında başarılı olup prestijli üniversitelere yerleşebilme şanslarının çok zayıf olduğunu" söylediğini aktardı.

Kültür Devrimi Yüksek Konseyi üyesi Mansur Kabaghanian, bir televizyon röportajında üniversiteye giriş sınavını geçen öğrencilerin yüzde 80'inin yüksek gelirli ailelerden geldiğini itiraf etti.

Ayrıca sınavı geçenler arasında ön sıralarda yer alan 3 bin öğrenciden yüzde 2'sinin ülkedeki dezavantajlı ve en düşük gelirli ailelerden geldiğini de sözlerine ekledi.

İbrahim Reisi hükümeti, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında eğitim sektöründeki hedeflerini ve şehir, köy ve kasabalardaki okulları geliştirme arzusunu açıkladı. Hükümet, "Buna dayanarak okulların, Milli Eğitim Bakanlığı, İlahiyat okulları yönetimi, İslami Davet Örgütü ve Mazlumlar Örgütü ile işbirliği içinde yerel yönetimlerin, devrimci kurumların ve bunları yönetmeye yetkili grupların temsilcilerine devredilmesine karar verildiğini" kaydetti.

Aslında İbrahim Reisi hükümeti de diğer İran hükümetleri gibi farklı unvan ve isimler altında özel okulların açılmasını kolaylaştırdı.

Reisi hükümeti, "okulların özel sektöre devredilmesi ve yönetiminin mütevelli heyetine devredilmesindeki amacın, ailelerin ve öğretmenlerin okul yönetimindeki rolünü artırmak olduğunu" iddia ediyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.