BMGK: Biden dört süper güç liderinin yokluğunu fırsata çevirebilir

Şarku’l Avsat, G7, G20 ve BRICS’in yükselişi ortasında BM’nin zayıflığını gözlemledi

New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi (EPA)
New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi (EPA)
TT

BMGK: Biden dört süper güç liderinin yokluğunu fırsata çevirebilir

New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi (EPA)
New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi (EPA)

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) 78. yıllık oturumunun üst düzey toplantılarının 2016 sonbaharında sona ermesinden kısa bir süre sonra Suriye savaşı zirveye ulaştı. O gün Fransız yetkililer, Halep kentindeki şiddetli çatışmaların Birleşmiş Milletler (BM) için mezarlık görevi görüp görmediğini merak ediyordu. Şimdiye kadarki en büyük uluslararası forumun 78. yıllık oturumunun bu yılki toplantıları, Ukrayna savaşının yarattığı büyük etkiler nedeniyle çifte kaygıyı beraberinde getiriyor.

Bu iki savaşta merkezi rolü göz önüne alındığında bazı Batılı diplomatlara göre Nazi Almanyası’nın 20. yüzyılda Milletler Cemiyeti’nin rolünü ortadan kaldırdığı gibi Rusya’nın eylemleri de 21. yüzyılda BM’nin tabutuna birbiri ardına çivi çakıyor. Ancak Rus yetkililer, Batı’nın bu benzetmesiyle alay ediyor.

Göze çarpan yokluklar

Büyük güçlerin liderlerinin çarpıcı yokluğu, geçtiğimiz on yıldır BM’yi etkileyen zayıflıkları yansıtıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, New York’taki BM Genel Kurulu’nun yüksek kubbesi altındaki ünlü yeşil mermer podyumun yıllık patronları olmazken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın da bu yıl devamsızlık listesine katılması, BMGK’nın beş daimi üyesinin temsilcileri arasında ABD Başkanı Joe Biden’ı yalnız bıraktı.

Putin, Mart 2023’te Kremlin’de Şi’yi kabul etti (DPA)
Putin, Mart 2023’te Kremlin’de Şi’yi kabul etti (DPA)

Şarku’l Avsat’ın Fransız bir diplomattan edindiği bilgilere göre Macron’un Eylül ayındaki gündemi yoğun. Paris ve diğer şehirlerde yaşanan şiddetli protestolar nedeniyle gezisi ertelenen Kral III. Charles’ı, İngiliz hükümdarı olarak 22 Eylül’de Fransa’ya yapacağı ilk ziyarette kabul edecek.

Uzun bir geleneği de bozan Sunak, Genel Kurul’un açılışını kaçıracak ve on yıl içinde bunu yapan ilk İngiliz lider olacak. Bu önemli etkinlikte İngiliz heyetine İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden ve Dışişleri Bakanı James Cleverly liderlik edecek.

New York’taki üst düzey haftanın en etkili liderlerinden bazılarının yokluğu, örgütün küresel zorluklarla mücadelede çok taraflı bir forum olarak konumunu koruma konusunda karşılaştığı zorlukları yansıtıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Küresel Adalet Merkezi Başkanı Akila Radhakrishnan “Bugünlerde BM’de her şeyin ne kadar bölünmüş olduğu göz önüne alındığında, BM Genel Kurulu anlamlı bir diplomasi alanından çok bir gösteri mekânı haline gelebilir” dedi.

BM’nin sekiz yıl önce küresel yoksulluğu, cinsiyet eşitliğini, iklim değişikliğini ve diğer acil küresel kaygıları 2030’a kadar ele almaya yönelik bir dizi iddialı hedef belirlemesi de bunun bir kanıtı. Ancak şu ana kadar dünya bu hedeflere ulaşmaktan hâlâ çok uzakta.

Çoğulculuk ve denge

Ancak BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu etkinlikte önemli liderlerin yokluğunu önemsiz gibi gösteriyor ve uluslararası örgütle ilgili en önemli şeyin taahhütlerini yerine getirmek olduğuna inanıyor. Guterres, bugün üst düzey haftaya kalkınma konulu bir zirveyle başladı ve en çok ihtiyaç duyan ülkelere yardım etme yönündeki geniş kapsamlı hedeflere ulaşmaya odaklanmayı sürdürmeyi umuyor.

Havana’da düzenlenen G77+Çin zirvesinde BM Genel Sekreteri, eski Küba Devlet Başkanı Raul Castro’ya eşlik etti (AFP)
Havana’da düzenlenen G77+Çin zirvesinde BM Genel Sekreteri, eski Küba Devlet Başkanı Raul Castro’ya eşlik etti (AFP)

Birkaç gün önce Guterres, “İnsanlığın derinleşen iklim acil durumundan artan çatışmalara, küresel yaşam maliyeti krizine, artan eşitsizliğe ve büyük teknolojik bozulmaya kadar çok büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu bir zamanda bir araya geleceğiz” dedi. “İnsanlar bu karmaşadan çıkmanın bir yolunu bulmak için liderlerine bakıyor. Ancak tüm bunlar ve daha fazlası karşısında jeopolitik bölünmeler yanıt verme yeteneğimizi baltalıyor” diyen Guterres, çok kutuplu bir dünyanın doğduğuna dikkati çekti. Guterres, “Çok kutupluluk dengeleyici bir faktör olabilir. Ama aynı zamanda gerilimin artmasına, parçalanmaya ve daha kötü durumlara da yol açabilir” şeklinde konuştu.

Bu tür açıklamalar, Guterres’in, BM’nin artık 1945’teki kuruluşuna benzemeyen bir dünyada önemini yitirdiği yönündeki endişesini yansıtıyor.

Geçen ay BRICS zirvesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Brezilyalı mevkidaşı Luiz Inacio Lula da Silva, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi (AFP)
Geçen ay BRICS zirvesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Brezilyalı mevkidaşı Luiz Inacio Lula da Silva, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi (AFP)

Yedi Büyük Sanayi Ülkesi Grubu (G7-ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya) ve Yirmi Zengin Ülke Grubu (G20-ABD, Çini Rusya, İngiltere, Fransa, Hindistan, Suudi Arabistan Krallığı, Kanada, Avustralya, Almanya, İtalya, İspanya, Türkiye, Brezilya ve Arjantin, Meksika, Güney Afrika, Endonezya, Japonya ve Güney Kore ve BRICKS Grubu (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika.

Eşsiz bir fırsat

Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana BM ilke ve tüzüklerinin ve kurallara dayalı uluslararası düzenin en büyük savunucularından bazılarının yokluğu, Başkan Biden’ın uluslararası arenadaki bu olağanüstü olayın tüm ilgi odağında olacağı anlamına gelmiyor. Hiç şüphesiz ki uluslararası örgütün genel merkezine ev sahipliği yapan ülkesinin, Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre’in ‘uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehditlerle mücadelede işbirliği, küresel refahı teşvik ve insan haklarını koruma’ olarak ifade ettiği konuyu ele almak üzere dünya liderleriyle buluşmak için sunduğu eşsiz fırsatı değerlendirecek.

Beyaz Saray Sözcüsü, Çin’in nüfuzunun yalnızca bölgesel çevresinde değil, dünyanın her yerindeki büyük artışının yanı sıra, özellikle Rusya’nın 1980’li- 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle ​​birlikte büyük uluslararası dengeleri etkileyen Amerikan- Batı tek taraflılığını kırma girişimi nedeniyle uluslararası sistemin karşı karşıya olduğu birçok zorluğa atıfta bulundu.

Zelenskiy’nin katılımı

Dünyanın sadece Ukrayna savaşı konusundaki kutuplaşmanın değil, sayısız krize ve giderek keskinleşen bölünmelere tanık olduğu, ayrıca savaşın artan gıda fiyatları, iklim krizi, eşitsizlik ve insani yardım operasyonları için finansmana erişim yoluyla yoksulları da etkilediği bir dönemde Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, salı sabahından itibaren önemli aleni tartışmalara katılmak üzere New York’a akın edeceklerini açıklayan 140 lider arasında büyük ilgi görüyor. Ama aynı zamanda Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya gibi yarı tarafsız pozisyonlar almaya çalışan ülkeler arasında Zelenski’nin esas olarak ABD ve Batılı ülkelerden aldığı büyük desteğin yansımaları da var.

Zelenskiy, Aralık 2022’de ABD Kongresi’nde konuşurken (AFP)
Zelenskiy, Aralık 2022’de ABD Kongresi’nde konuşurken (AFP)

Bununla birlikte Zelenski, müttefikler tarafından memnuniyetle karşılanacak ve onurlandırılacak. Özellikle çarşamba günkü Güvenlik Konseyi (BMGK) oturumunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan birkaç adım uzakta oturması bekleniyor. Ukrayna lideri, daha sonra Ukrayna için Kongre’de daha fazla destek toplamak amacıyla Beyaz Saray ve Capitol Hill’i ziyaret etmek üzere Washington'a gidecek.

Uluslararası Kriz Grubu Birleşmiş Milletler Direktörü Richard Gowen, BM toplantılarında ilgi odağı olmasına rağmen Zelenski’nin varlığının diplomatik krize dönüşmemesi için dikkatli davranılması gerektiğini söyledi.

Netanyahu ve Reisi

ABD’nin Ukrayna Devlet Başkanı’na gösterdiği bu konukseverliğin karşılığında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Likud lideri olarak yeniden seçilmesinden bu yana New York’taki Genel Kurul toplantılarının oturum aralarında ilk kez kendisiyle görüşecek olan Biden’dan Beyaz Saray’a böyle bir davet almaması dikkat çekici. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Biden’in çarşamba günü Netanyahu ile bir araya gelerek, İran’la etkili bir şekilde mücadele etme ve caydırmaya ilişkin notların yanı sıra ABD ile İsrail arasında ortak demokratik değerlere ve daha istikrarlı, müreffeh ve entegre bir bölge vizyonuna odaklanan bir dizi ikili ve bölgesel konuyu ele alacağını belirtti.

Netanyahu ve Biden, 21 Ocak 2016’da Davos Ekonomik Forumu’nun oturum aralarında konuşuyor (AP)
Netanyahu ve Biden, 21 Ocak 2016’da Davos Ekonomik Forumu’nun oturum aralarında konuşuyor (AP)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de Tahran’ın Washington ile esir takası anlaşmasını tamamlaması nedeniyle toplantıya katılacak. Ancak Biden ile Reisi arasında herhangi bir görüşme gerçekleşmesi beklenmiyor.

Güney Yarımküre

Bu kalabalığın ortasında Gowen, Biden ile görüşecek olan Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva gibi liderlerin ‘diplomasi zamanının geldiğine inandıklarını’ açıkça belirttiklerine dikkati çekti. Gowen’e göre Ukraynalılar ile Güney Yarımküre ülkeleri arasında büyük bir iletişim bekleniyor.

Bu bağlamda Haiti konusunda da yoğun diplomasi yapılması bekleniyor. Öyle ki toplantılar, çete şiddetiyle parçalanan yoksul ülkeye uluslararası bir güç gönderme çabalarını yeniden başlatmaya hazırlanıyor. Pek çok kişi, dünyanın birçok bölgesindeki sorunlu ülkeleri temsil edecek birini beklerken, özellikle Gabon, Nijer, Burkina Faso, Mali gibi bazı ülkeleri askeri darbelere sahne olan Afrika’nın yanı sıra Sudan’daki kanlı çatışma, Orta Amerika’daki göç krizi ve iklim kaynaklı birçok felakete de tanık oluyor.

New York semalarındaki ışık gösterisi, Genel Kurul toplantıları arifesinde iklim değişikliğinin etkilerine karşı uyarıyor (Reuters)
New York semalarındaki ışık gösterisi, Genel Kurul toplantıları arifesinde iklim değişikliğinin etkilerine karşı uyarıyor (Reuters)

Pek çok uluslararası diplomatın hayal kırıklığına rağmen Estonya’nın BM Temsilcisi Rin Tamsar, “BM, hala çok taraflılığın ve kurallara dayalı düzenin merkezinde yer alıyor. Ancak özellikle Güvenlik Konseyi’nden edinilen izlenim, artık amacıyla pek uyumlu olmadığı yönünde” dedi. Tamsar, “Bu açık gerçek, BMGK’nin, BM’nin ve onun otoritesinin güvenilirliğini doğrudan baltalıyor” ifadelerini kullandı.

Aynı şekilde birçok yetkili ve uzman da BM’nin değişen zamana uyum sağlama yeteneğinden şüphe ediyor. Uzmanlar, BM’nin İkinci Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld’ün “BM, bizi cennete götürmek için değil, cehennemden kurtarmak için yaratıldı” sözlerini hatırlattı.

Bu anlamda BM, küçük ülkelerin seslerini büyük ülkelere duyurmasında önemli bir yer olmaya devam ediyor. Her yıl düzenlenen zirve, dünya liderlerinin önümüzdeki yıllarda neyi hedeflediklerini gösteren önemli bir barometre ve BM’nin iddialı sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik ivmeyi yeniden canlandırıp canlandıramayacağına dair kritik bir test niteliğinde.

Öte yandan Suriye’nden başlayarak, Ukrayna’ya, oradan da Sudan’a kadar, uluslararası barış ve güvenliğin tesis edilememesi ve başarısızlık nedeniyle BM’nin de bir gün, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yüz yılı aşkın bir süre önce kurulan Milletler Cemiyeti’nin sonuçlarına benzer hale geleceğine dair korkular devam ediyor.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.