Kanada Başbakanı Trudeau, Halistan hareketi liderinin öldürülmesinden Hindistan'ı sorumlu tuttu

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Hindistan'daki ayrılıkçı Sih örgütü Halistan Kurtuluş Gücü'nün (KLF) yöneticisi Hardeep Singh Nijjar'ın, Kanada'da öldürülmesinin arkasında Yeni Delhi hükümetinin olduğunu iddia etti

Justin Trudeau (AA)
Justin Trudeau (AA)
TT

Kanada Başbakanı Trudeau, Halistan hareketi liderinin öldürülmesinden Hindistan'ı sorumlu tuttu

Justin Trudeau (AA)
Justin Trudeau (AA)

CBC News'in haberine göre, Kanada'da parlamentonun alt meclisi olan Avam Kamarası'nda konuşan Trudeau, Nijjar'ın öldürülmesine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kanada vatandaşı olan Nijjar'ın öldürülmesinin arkasında Yeni Delhi hükümetinin olduğuna ilişkin "güvenilir iddialar"ın araştırıldığını söyleyen Trudeau, "Yabancı bir hükümetin Kanada topraklarında bir Kanada vatandaşının öldürülmesine karışması egemenliğimizin kabul edilemez bir ihlalidir" ifadelerini kullandı.

Hindistan'daki ayrılıkçı Sih örgütü KLF'nin yöneticisi Nijjar, 18 Haziran'da Kanada'da vurularak öldürülmüştü.

Nijjar'ın adı, Hindistan tarafından yayımlanan 40 teröristin isminin olduğu listede yer alıyordu.

Hindistan Ulusal Soruşturma Ajansı (NIA) tarafından 2022'de Pencap'ın Jalandhar şehrinde Hindu bir din adamını öldürmekten aranan Nijjar, Hint devletine karşı KLF üyelerini eğitmek, finansal destek sağlamak, komplo kurmak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek gibi suçlamalarla da karşı karşıyaydı.

Halistan Kurtuluş Gücü

"Sih ülkesi" anlamına gelen Halistan fikrini benimseyen örgüt, 1987'den bu yana Hindistan'da askeri ve diplomatik hedeflere saldırılar düzenlemekle birlikte Romanya'nın Yeni Delhi Maslahatgüzarı Liviu Radu'yu kaçırmasıyla tanınıyor.

Hindistan, örgütün Pakistan destekli olduğunu ve Pakistan'dan silah yardımı aldığını iddia etse de örgütün İngiltere, İspanya ve Malezya'daki Sih diasporasından bağış topladığı biliniyor.

Örgüt ayrıca Hindistan'ın Pencap eyaleti dışında, Pakistan'ın Pencap, Hayber Pahtunhva, Sindh, Belucistan ve Keşmir bölgelerinin de tamamını veya bir kısmını Halistan olarak görüyor.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times