İran ve ABD'nin mahkum takası, diğer meseleleri nasıl etkileyecek?

"Biden büyük risk aldı"

Siyamek Namazi (sağda), İmad Şarki (solda) ve Murad Tahbaz (ortada) dün Doha'ya indikten sonra ABD'ye döndü (Reuters)
Siyamek Namazi (sağda), İmad Şarki (solda) ve Murad Tahbaz (ortada) dün Doha'ya indikten sonra ABD'ye döndü (Reuters)
TT

İran ve ABD'nin mahkum takası, diğer meseleleri nasıl etkileyecek?

Siyamek Namazi (sağda), İmad Şarki (solda) ve Murad Tahbaz (ortada) dün Doha'ya indikten sonra ABD'ye döndü (Reuters)
Siyamek Namazi (sağda), İmad Şarki (solda) ve Murad Tahbaz (ortada) dün Doha'ya indikten sonra ABD'ye döndü (Reuters)

ABD ve İran arasında gerçekleşen mahkum takasının yankıları sürüyor. Uzmanlar, esir değişiminin daha büyük meselelerin konuşulmasının önünü açabileceğine dikkat çekiyor. 

Washington ve Tahran arasında bir süredir yapılan görüşmelerin ardından İran'da hapis tutulan 5 ABD yurttaşı serbest bırakıldı. Süreçte arabuluculuk rolünü üstlenen Katar, Tahran'dan uçakla gönderilen ABD yurttaşlarının bugün başkent Doha'ya ulaştığını aktardı.  

İran'ın serbest bıraktığı ABD vatandaşları Siyamek Namazi, İmad Şarki ve Murad Tahbaz'la kimlikleri paylaşılmayan iki kişiden oluşuyor.

Anlaşma kapsamında ABD, İran'ın Güney Kore'de dondurulmuş 6 milyar dolarını da İsveç'teki banka hesaplarına transfer etti. Ayrıca ABD'de hapis yatan 5 İranlı mahkum da serbest bırakıldı. İran resmi haber ajansı IRNA, bu kişilerden Rıza Serhengpur ve Mehrdad Muin Ensari'nin Tahran'a ulaştığını bildirdi. Diğer üç İranlınınsa ABD'de kalmayı tercih ettiği aktarıldı.

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour, analizinde "ABD Başkanı Joe Biden tutuklu takasıyla risk aldı ama Washington artık Tahran'la nükleer program konusunda görüşme yapma ihtimalini de değerlendirebilir" diye yazdı. 

Wintour, Cumhuriyetçilerin "İran'ın daha fazla ABD yurttaşını rehin almasını teşvik edeceği ve uzun vadede bir çözüm sağlamayacağı" gerekçesiyle takası eleştirdiğine dikkat çekti. 

Biden'ın böyle bir dönemde söz konusu takas hamlesiyle aldığı riskin, "Batı'nın İran'a dair diplomasisinde yeni bir yöne işaret edebileceğini" savunan Wintour, bunun Tahran'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarında tansiyonu düşürecek adımlar atmasını sağlayabileceğini yazdı. 

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post'taki (WP) analizde de takasın ardından nükleer programın yeniden devam ettirilmesinin gündeme gelebileceği ifade edildi. WP'nin Afganistan ve Pakistan Büro Şefi Susannah George, bunun ABD'de gelecek yıl yapılacak seçimlere de bağlı olduğunun altını çizdi. 

Brüksel merkezli sivil toplum kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu'ndan Ali Vaiz ise WP'yle şu değerlendirmeleri paylaştı: 

İranlılar, bir sonraki ABD başkanının kim olacağını bilmeden nükleer anlaşmayı yeniden tesis etmek için ellerindeki kozların çoğunu vermeye isteksiz görünüyor. Kimse gerçekten bir anlaşma istemiyor ama yine de bununla ilgili görüşmeler yapılacaktır.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da dünkü açıklamasında nükleer programın ele alınmasıyla ilgili açık kapı bırakarak "Şu anda bu konuyla ilgilenmiyoruz fakat gelecekte fırsatların çıkıp çıkmayacağını göreceğiz" dedi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby ise ABD'nin tanınmış medya kuruluşlarından CNN'de dün yayımlanan röportajında, takas anlaşmasıyla nükleer meselenin tamamen ayrı ele alındığını söyledi. 

Amaçlarının bu anlaşmayla "İran'la yakınlaşma sağlamak" olmadığını savunan Kirby, nükleer program konusunun diplomatik yollardan çözülmesini tercih edeceklerini ancak henüz herhangi bir müzakere yapılmadığını söyledi.

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal da ağustostaki haberinde, iki ülke arasındaki takas görüşmeleri sürerken Tahran'ın uranyum zenginleştirme operasyonlarını ciddi ölçüde yavaşlattığını öne sürmüştü. 

Washington, nükleer anlaşmasından çekilmişti

İran ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin ve Birleşik Krallık arasında 2015'te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) çerçevesinde, Tahran'a yüzde 3,67 oranında uranyum zenginleştirme izni verilmişti. KOEP'te Almanya ve Fransa da yer almıştı. 

Ancak eski ABD Başkanı Donald Trump'ın kararıyla Washington, 2018'te anlaşmadan tek taraflı çekilmiş, Tahran da taahhütlerini yerine getirmeyeceğini bildirmişti. 

Ayrıca İranlı bilim insanı Muhsin Fahrizade'nin Kasım 2020'de öldürülmesi de Tahran'ın nükleer programına ilişkin daha radikal kararlar almasının önünü açtı. 

Aynı yıl çıkarılan yasayla önce yüzde 20 saflıkta zenginleştirilmiş uranyum üretildi. Kısa süre sonra bu oran, yüzde 60 seviyesine yükseltildi. Atom bombası yapımı içinse yüzde 90 saflıkta parçalanabilir uranyuma ihtiyaç duyuluyor.

"6 milyar dolar Tahran'ı rahatlatabilir"

WP'nin analizinde, tutuklu takası sonrasında İran'ın Güney Kore'de dondurulmuş 6 milyar dolarının serbest bırakılmasının, yaptırımlar nedeniyle darbe alan Tahran ekonomisinin toparlanmasını sağlayabileceğine de işaret edildi. 

Ancak Kirby, söz konusu paranın doğrudan İran'ın eline geçmeyeceğini söylemişti. Beyaz Saray koordinatörü, paranın sadece tarım, gıda ve insani ihtiyaçların karşılanması için kullanılabileceğini, bunun dışındaki durumlarda fon akışının durdurulacağını ifade etmişti.

"Rusya'ya drone satmıyoruz"

Guardian'ın analizde mahkum takasının, Tahran'ın Ukrayna savaşında Rusya'ya drone sattığı iddialarının gündemden düşmediği bir döneme geldiğine de dikkat çekildi. 

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, dünkü açıklamasında ABD'nin iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, "Biz Ukrayna'daki savaşa karşıyız. Eğer ellerinde Rusya'ya silah ya da drone gönderdiğimize dair belge varsa göstersinler" dedi.

Independent Türkçe



Trump, Biden'ın affını otomatik imza kullanarak iptal etti

ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
TT

Trump, Biden'ın affını otomatik imza kullanarak iptal etti

ABD Başkanı Donald Trump (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, selefi Joe Biden'ın otomatik kalem kullanarak imzaladığını iddia ettiği af belgeleri de dahil olmak üzere tüm belgeleri iptal etme kararı aldığını söyledi.

Otomatik kalem, bir kişinin imzasını doğru bir şekilde kopyalamak için kullanılır ve genellikle büyük miktarda belge veya protokol niteliğindeki belgeler için kullanılır. Her iki partiden başkanlar da resmi mektupları ve bildirileri imzalamak için bu kalemi kullanmıştır.

Trump ve destekçileri, Biden'ın görevdeyken cihazı kullanmasının eylemlerini geçersiz kıldığı veya bunların tam olarak farkında olmadığını gösterdiği yönünde bir dizi asılsız iddiada bulundu. Biden'ın cihazı af kararlarında kullanıp kullanmadığı ise bilinmiyor.

Trump, Truth Social platformunda, "Bu şekilde imzalanmış af, ceza indirimi veya başka herhangi bir yasal belge alan herkes, bu belgenin tamamen geçersiz ve hiçbir yasal etkisi olmadığını bilmelidir" ifadelerini kullandı.

Biden, ocak ayında görevden ayrılmadan önce, siyasi amaçlı soruşturmalardan korumak istediği aile üyeleri de dahil olmak üzere bir dizi af çıkarmıştı.

Ayrıca şiddet içermeyen uyuşturucu suçları için de bazı suçlulara verilen cezaların azaltılmasını emretti.


Rubio: Trump, Sudan savaş dosyasıyla bizzat ilgileniyor

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (solda), Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Kabine Odası'nda solunda Başkan Donald Trump ile kabine toplantısı sırasında... 2 Aralık 2025 (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (solda), Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Kabine Odası'nda solunda Başkan Donald Trump ile kabine toplantısı sırasında... 2 Aralık 2025 (AFP)
TT

Rubio: Trump, Sudan savaş dosyasıyla bizzat ilgileniyor

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (solda), Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Kabine Odası'nda solunda Başkan Donald Trump ile kabine toplantısı sırasında... 2 Aralık 2025 (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (solda), Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Kabine Odası'nda solunda Başkan Donald Trump ile kabine toplantısı sırasında... 2 Aralık 2025 (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı bizzat takip ettiğini söyledi.

Trump, geçen kasım ayında düzenlenen ABD-Suudi Yatırım Forumu'nda, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın çatışmayı çözmek için kendisinden müdahale etmesini istemesinin ardından Sudan'daki savaşı sona erdirmek için çalışacağını açıklamış, Sudan ise Suudi Arabistan ve ABD'nin barışa yönelik çabalarını memnuniyetle karşılamıştı.

ABD-Suudi Arabistan Zirvesi kapsamında düzenlenen ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin de katıldığı ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'nda konuşan Trump, "Veliaht Prens Sudan'dan bahsederek, 'Efendim, çok sayıda savaştan bahsediyorsunuz ama dünyada Sudan adında bir yer var ve orada olanlar korkunç' dediğini" belirtti.

ABD Başkanı, "Biz zaten bunun üzerinde çalışmaya başladık" dedi. Suudi Veliaht Prensi'nin konunun önemini açıklamasından yarım saat sonra yönetiminin konuyu incelemeye başladığını belirten Trump, "Bu vahşete son vermek için Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Ortadoğu'daki diğer ortaklarımızla birlikte çalışacağız" ifadelerini kullandı.


Papa, Amerika'yı Venezuela Devlet Başkanı'nı askeri güç kullanarak devirmeye çalışmamaya çağırdı

Papa 14. Leo, Roma'ya giden uçakta gazetecilere seçimi ve ABD ile Venezuela arasındaki ilişkiler hakkında konuşuyor (Reuters)
Papa 14. Leo, Roma'ya giden uçakta gazetecilere seçimi ve ABD ile Venezuela arasındaki ilişkiler hakkında konuşuyor (Reuters)
TT

Papa, Amerika'yı Venezuela Devlet Başkanı'nı askeri güç kullanarak devirmeye çalışmamaya çağırdı

Papa 14. Leo, Roma'ya giden uçakta gazetecilere seçimi ve ABD ile Venezuela arasındaki ilişkiler hakkında konuşuyor (Reuters)
Papa 14. Leo, Roma'ya giden uçakta gazetecilere seçimi ve ABD ile Venezuela arasındaki ilişkiler hakkında konuşuyor (Reuters)

Reuters'ın haberine göre Papa Leo, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yu askeri güç kullanarak devirmeye çalışmamaları çağrısında bulundu.

Katolik Kilisesi'nin başına geçen ilk Amerikalı olan Papa, Washington'ın Venezuela'da değişim yaratmak istemesi halinde diyalog yolunu denemesinin veya ekonomik baskı uygulamasının daha iyi olacağını söyledi.

Trump yönetimi, Amerikalıların ölümüne yol açan uyuşturucuların tedarikinde Maduro'nun rolü olduğunu iddia ettiği durumla mücadele etmek için seçenekleri değerlendiriyor. Sosyalist Venezuela Devlet Başkanı, uyuşturucu ticaretinde herhangi bir rolü olduğunu reddetti.

Trump'ın Maduro'yu zorla görevden alma tehditleri hakkında basın toplantısında sorulan soruya Papa Leo, "Diyalog veya belki de ekonomik baskı da dahil olmak üzere baskı yolları aramak daha iyidir" dedi.

Papa, papalık görevine başladıktan sonra ilk yurtdışı seyahatini gerçekleştirdiği Türkiye ve Lübnan ziyaretinden dönüşünde yaptığı açıklamada, Washington'un " Venezuela’da değişim yaratmak istiyorsa" başka yollar araması gerektiğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre ajans geçen ay, ABD'nin değerlendirdiği seçenekler arasında Venezuela Devlet Başkanı'nı devirmeye çalışmanın da olduğu ve ABD ordusunun Karayipler'de gerçekleştirdiği büyük çaplı askeri yığınak ve üç ay önce Venezuela açıklarında uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı düşünülen teknelere yönelik saldırıların ardından yeni bir operasyon aşamasına hazırlandığını bildirmişti.

Aslen Chicago'lu olan Leo, geçen mayıs ayında seçildi, Peru'da uzun yıllar dini görevlerde bulunduğu için Latin Amerika hakkında da bilgi sahibi.