WSJ: Azerbaycan tüm bölgeyi geri alırsa, Paşinyan için korkunç sonuçları olur

Rus medyası ateşkesin Moskova'nın çabalarıyla sağlandığını öne sürdü

Azerbaycan'ın Karabağ'a yönelik operasyon başlatmasının ardından Erivan'da yüzlerce kişi sokağa çıkarak Paşinyan'ı istifaya çağırdı (Reuters)
Azerbaycan'ın Karabağ'a yönelik operasyon başlatmasının ardından Erivan'da yüzlerce kişi sokağa çıkarak Paşinyan'ı istifaya çağırdı (Reuters)
TT

WSJ: Azerbaycan tüm bölgeyi geri alırsa, Paşinyan için korkunç sonuçları olur

Azerbaycan'ın Karabağ'a yönelik operasyon başlatmasının ardından Erivan'da yüzlerce kişi sokağa çıkarak Paşinyan'ı istifaya çağırdı (Reuters)
Azerbaycan'ın Karabağ'a yönelik operasyon başlatmasının ardından Erivan'da yüzlerce kişi sokağa çıkarak Paşinyan'ı istifaya çağırdı (Reuters)

Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'daki ayrılıkçılara yönelik başlattığı operasyon tüm dünyada geniş yankı buldu.

Konuyu gündemine alan ABD merkezli Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, operasyonun iki eski Sovyet ülkesini yeniden çatışmanın eşiğine getirdiğini belirtirken, ABD'nin bölgede daha fazla etki arayışında olduğuna dikkat çekti.

Gazete, "Bu hamle, Ukrayna'yı işgal harekatına girişen Moskova'nın dikkati dağılmışken, Rusya'nın arka bahçesindeki güç dengelerinin değiştiğine işaret ediyor" yorumunu yaptı.

Haberde, operasyonun zamanlamasının Moskova'nın bölgedeki kabiliyetinin sınırlarını gösterdiği vurgulanırken, ABD, İran ve Türkiye'nin ise bir etki yarışına girdiği ifade edildi.

Ermenistan'ın son dönemde Rusya'dan uzaklaşarak Batı'yla yakınlaşma sürecine girdiğini savunan gazete, Bakü yönetiminin de Türkiye tarafından giderek daha fazla desteklendiğinin altını çizdi.

Uluslararası Kriz Grubu isimli sivil toplum örgütünde kıdemli Rusya analisti olarak görev yapan Oleg Ignatov, "Bugünkü saldırı Rusya'nın Güney Kafkasya'daki durumu değiştirme kabiliyetinin sınırlarını gösteriyor. Artık Moskova'nın yapabilecekleri sınırlı ve günün sonunda buradaki bir çatışmayı engelleyemiyor" diye konuştu.

"Paşinyan için korkunç sonuçları olur"

Azerbaycan'ın Karabağ'a yönelik başlattığı operasyonun ardından Ermenistan'ın başkenti Erivan'da yüzlerce kişinin sokağa çıktığını hatırlatan gazete, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın baskı altında olduğunu belirtti.

Haberde, "Azerbaycan tüm bölgeyi geri alırsa, Paşinyan için korkunç sonuçları olur" ifadesi kullanıldı.

Erivan merkezli düşünce kuruluşu Güvenlik Politikaları Araştırma Merkezi'nin başkanı Areg Kochinyan, Rusya'nın muhtemelen Paşinyan'ın istifası durumunda Kremlin'e daha yakın siyasi partilerle çalışmak üzere pozisyon aldığını savundu.

WSJ'nin haberinde Rusya'nın Ermenistan'la ilişkisinde kazanç sağlayabileceği çok az alan kaldığını ve Putin'in bunun için Erdoğan'la yakın ilişkisini tehlikeye atmak istemeyeceği öne sürüldü.

RT: Ateşkesi Moskova sağladı

Rusya merkezli RT'nin konuyla ilgili haberindeyse, operasyonun başlamasından bir gün sonra ilan edilen ateşkesin Moskova'nın çabalarıyla tesis edildiği öne sürüldü.

RT'nin haberinde Rusya'nın Ermenistan'ın geleneksel bir müttefiki olduğuna ve önceki çatışmalarda da arabulucu rolü üstlendiğine dikkat çekildi.

Haberde, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Moskova'yı birçok kez Erivan'ın çıkarlarına ihanet etmekle suçladığı hatırlatıldı.

Karabağ'da ateşkesin Rusya tarafından sağlandığı iddiası bölgedeki ayrılıkçı yönetime dayandırıldı.

Independent Türkçe



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP