ABD ve İran tutuklu takası sonrası nükleer anlaşmaya yönelik bir adım atacaklar mı?

İran Cumhurbaşkanı Reisi, ABD’yi iyi niyet göstermeye çağırırken, DMO’ya yakın haber ajansları serbest bırakılan iki ABD’linin kimliğini açıkladı.

İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda hitap etmek üzere kürsüye yürürken (DPA)
İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda hitap etmek üzere kürsüye yürürken (DPA)
TT

ABD ve İran tutuklu takası sonrası nükleer anlaşmaya yönelik bir adım atacaklar mı?

İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda hitap etmek üzere kürsüye yürürken (DPA)
İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu'nda hitap etmek üzere kürsüye yürürken (DPA)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları eleştirdi. Bir yandan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu oturum aralarında iki taraf arasında geçtiğimiz yıldan bu yana ilerleme kaydedilemeyen nükleer müzakerelerdeki çıkmaza son vermeye yönelik diplomatik çabalar devam ederken, İran Cumhurbaşkanı, Washington'ı 2015 tarihli nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için ‘iyi niyetli ve kararlı’ olduğunu göstermeye çağırdı.

Reisi, salı günü akşam saatlerinde BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

ABD, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’dan (KOEP) çekilerek anlaşmayı ihlal etmiştir. ABD, iyi niyetini ve taahhütlerini yerine getirme ve süreci tamamlama konusundaki samimiyetini göstermek için güven inşa etmelidir.

BM Genel Kurulu'nda endişeye neden olan konuların başında gelen Rusya-Ukrayna savaşının yanında İran'ın nükleer çalışmaları da Ortadoğu'da güvenlik istikrarının üzerine gölge düşürmesi Batı'da endişe yaratıyor. Tahran, kesintisiz olarak yüksek seviyelerde uranyum zenginleştiriyor ve Rusya’ya askeri kullanıma uygun insansız hava araçları (İHA) sağlayarak arasını iyi tutuyor.

Bu dosyalar, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında yaptıkları görüşmenin başlıca gündem maddeleri idi. Borrell ve Abdullahiyan, görüşmede başta nükleer anlaşmaya ilişkin son gelişmeler olmak üzere, AB ile İran arasındaki ikili ilişkileri etkileyen öncelikli konuları ele aldılar.

dsfegrt
Abdullahiyan, BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell ve yardımcısı Enrique Mora ile görüştü (İran Dışişleri Bakanlığı)

Borrell, nükleer anlaşma müzakerelerinin koordinatörü sıfatıyla taraflar arasındaki gerilimi azaltma yönünde ilerlemenin önemini vurgularken, İran’ı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) deneyimli müfettişlerine verdiği resmi iznini geri çekme kararını yeniden gözden geçirmeye ve UAEA ile iş birliğini geliştirmeye çağırdı.

Borrell, İran’a Ukrayna’da devam eden savaşta Rusya ile askeri iş birliğini durdurma çağrısında bulundu.

Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) aktardığına göre AB tarafından yapılan açıklamada, Borrell Abdullahiyan'a, AB’nin, aralarında İran asıllıların da olduğu AB ülkeleri vatandaşlarının keyfi olarak tutuklanmasını güçlü bir şekilde kınadıklarını söylediği bildirildi.

Tökezleyen nükleer anlaşma müzakereleri

ABD eski Başkanı Donald Trump, 2018 yılında nükleer anlaşmanın İran'a çok cömert davrandığını, ülkeye balistik füze geliştirebilmesi için hareket alanı sağlayıp Orta Doğu'ya karışmasını kolaylaştırdığını söyleyerek, ülkesinin tek taraflı olarak resmi adıyla KOEP’ten çekildiğini belirtti. Trump ayrıca ABD'nin, İran'a yönelik kapsamlı ekonomik yaptırımlarını yeniden uygulamaya başladığını duyurmuştu. Bunun üzerine Tahran, nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerini ihlal etmeye başladı.

ABD Başkanı Joe Biden, 2021 yılının ocak ayında göreve başladıktan sonra ABD, AB ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından İran’a uygulanan yaptırımların hafifletilmesi karşılığında Tahran’ın nükleer programını yavaşlatmasını öngören KOEP’in yeniden canlandırılması için İran’la pazarlık yapmaya çalıştı.

Ancak aylar süren müzakereler, tarafların birbirini aşırı tavizler istemekle suçlamasıyla geçtiğimiz eylül ayında askıya alındı.

ABD’li ve Avrupalı ​​yetkililer, bir yıl önce çöken diplomatik sürecin ardından Tahran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlamak için başka yollar aramaya devam ediyor.

Tahran ve Washington, geçtiğimiz pazartesi günü İran asıllı ABD vatandaşı beş tutuklunun Tahran'ın Güney Kore'deki 6 milyar dolarına konan blokajın kaldırılması karşılığında serbest bırakılmasıyla sonuçlanan bir anlaşmaya vardılar.

sacd
Geçtiğimiz pazartesi serbest bırakıldıktan sonra Doha Uluslararası Havalimanı’na ulaşan Siamak Namazi (ortada), Murad Tahbaz ve İmad Şarki (AP)

İran basını dün (Salı), kimliklerinin gizli tutulmasını isteyen İran asıllı ABD vatandaşlarından ikisinin kimliklerini açıkladı. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Tesnim Haber Ajansı, Siamak Namazi, Murad Tahbaz ve İmad Şarki’nin yanı sıra Rıza Behruzi ve Fahir Sedat Moini'nin de serbest bırakıldıklarını bildirdi.

Katar’ın arabuluculuk çabaları

Reuters kaynaklarına dayandırdığı haberinde, tutuklu takası arabuluculuk yapan Katar’ın iki ezeli düşman arasında daha zorlu bir konu olan İran’ın nükleer programıyla ilgili anlaşmazlığa ilişkin ortak bir zemin bulmak için bu son gelişmeden yararlanmak istediğini aktardı.

ABD’de 2024 yılında yapılması planlanan başkanlık seçimleri, Trump'ın ülkesinin nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini duyurmasından beş yıl sonra nükleer anlaşmanın canlandırılmasına yönelik beklentilerin üzerine gölge düşürecek. Zira ABD Başkanı Joe Biden, İran'ın Güney Kore’de dondurulan 6 milyar dolarının üzerindeki blokajı tutuklu takası anlaşmasıyla kaldırması nedeniyle Cumhuriyetçiler tarafından yoğun bir şekilde eleştiriliyor.

Reuters’ın bölgeden üç kaynaktan aktardığına göre Katar, New York'taki BM Genel Kurul toplantıları oturum aralarında hem ABD hem de İran tarafları ile görüştü ve bazı anlaşmalara vardı.

Kaynaklar, söz konusu anlaşmaların ABD tarafından İran'ın petrol ihracatına uygulanan yaptırımlarından bazı muafiyetler verilmesi karşılığında, Tahran’daki uranyum zenginleştirme sürecini yavaşlatmayı, UAEA’nın İran’daki nükleer tesislerdeki denetimlerini artırmayı, İran yanlısı milislerin bölgedeki faaliyetlerini sınırlamayı ve İran'ın İHA ihracatını durdurmayı amaçladığını söylediler.

Doha’dan bir kaynak, görüşmelerde uranyum zenginleştirme ve İran üretimi İHA’ların müzakere edileceğini söyledi. Kaynak, Doha'nın, başkent Doha'daki iki farklı otelde kalan İranlı ve ABD’li müzakereciler arasında mekik diplomasisiyle tutuklu takası anlaşması taslağının hazırlanmasına yardımcı olmasının ardından, ilerleme olması durumunda Tahran ile Washington arasındaki dolaylı müzakerelere de ev sahipliği yapmayı istediğini belirtti.

İranlı yetkililer, son haftalarda, nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması amacıyla müzakere masasına dönmeyi istediklerini dile getirmişlerdi.

Gerilimi azaltma

Batılı ve İranlı yetkililer, ABD Kongresi’nin gözden geçirmesi gereken nükleer anlaşma yerine, gerilimi azaltmaya yönelik bir uzlaşıya varılması fikrinin daha önce de gündeme getirildiğini söylediler. Ancak ABD'li yetkililer böyle bir yaklaşımı hiçbir zaman kabul etmediler.

ABD, Tahran’ın nükleer silah yapmak için gerekli olan teknolojiyi elde etmeyi istediğinden şüphelenirken İran, kesinlikle nükleer silah elde etme gibi bir çabası olmadığı konusunda ısrar ediyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, son anlaşmanın ardından yaptığı bir açıklamada, ‘belki de bir numaralı endişe kaynağı’ olarak tanımladığı nükleer meselesinin ele alınması için diplomasiye kapıyı açık bıraksa da yakın bir gelecekte bu konuda herhangi bir gelişme beklemediğini de sözlerine ekledi.

Blinken, New York'ta gazetecilerin kendisine yönelttikleri, İran’la dolaylı müzakerelerin yakında yapılıp yapılamayacağıyla ilgili soruya, “Şu an bu konuyu ele almadık, ancak gelecekte konuyu ele almak için fırsatlar olup olmadığını göreceğiz” yanıtını verdi.

Reuters’a konuşan iki kaynak, New York'ta ABD’li ve İranlı yetkililer arasında nükleer anlaşmaya ilişkin görüşmelerin yapılmasının önünü açabilecek dolaylı toplantılar yapılacağını açıkladılar. Kaynaklar, İran'ın nükleer anlaşmayla ilgili diplomasi kapısını hiçbir zaman kapatmadığının da altını çizdiler.

Şu ana kadar Katar arabuluculuğunda yürütülen görüşmeleri yakından takip eden İranlı bir başka kaynak ise ABD’de başkanlık seçimlerinin yaklaştığı dikkate alındığında, iki taraf arasında İran'ın şu an için yaptırımlar kapsamında yasak olan petrol ihracatını özgürce yapmasına ve başka ülkelerde dondurulan fonlarını uluslararası bankacılık sistemi üzerinden geri almasına olanak sağlayan muafiyetlerin yer aldığı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olduğunu söyledi.

ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili geçtiğimiz pazar günü yaptığı bir açıklamada, “Bu hafta planlanmış herhangi bir görüşme olup olmadığını soruyorsanız, kesinlikle olmadığını söyleyebilirim” dedi.

Yetkilinin dolaylı görüşmelerin mi olmayacağını, yoksa kasıtlı olarak mı şüphelere kapıyı açık mı bıraktığı netleştirilemedi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ise bu konuyla ilgili sorulan sorulara yanıt verilmedi.

Uzlaşı

ABD’nin Tahran Büyükelçiliği binasına 1979 yılında düzenlenen baskında 52 ABD’linin 444 gün boyunca rehin tutulması olayı halen Washington ile Tahran ilişkilerine gölge düşürdüğünden, İran'la herhangi bir anlaşmayla ilgili görüşmeler yapılması ABD içinde hassas bir mesele olmaya devam ediyor.

Daha önce Reuters'a konuşan kaynaklar, Katar’da yapılan ve tutuklu takasıyla sonuçlanan dolaylı görüşmelerin, İran’ın nükleer programıyla ilgili daha geniş kapsamlı görüşmelerin tökezlemesinin ardından yapıldığını, daha sonra Tahran’ın olası yeni bir anlaşmanın tekrar feshedilmeyeceğine dair garanti talep ettiğini açıklamışlardı. İranlı bir kaynak, bu talebin reddedildiğini belirtti.

Bölgeden üç kaynak, İranlı yetkililerin görüşmeler sırasında, ABD tarafından İran’a uygulanan ve ülke ekonomisini felç eden yaptırımların hafifletilmesi durumunda taviz vermeye hazır olduklarını gösterdiklerini ifade etti.

Aynı kaynaklar, Tahran’ın halihazırda uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60'a, yani nükleer silah elde etmek için gereken yüzde 90 oranının altına düşürmeye söz verdiğini ve nükleer çalışmalarını denetleyen UAEA ile iş birliğini sürdürmeye hazır olduğunu ifade ettiğini aktardılar.

Reuters'ın UAEA tarafından bu ay yayınlanan raporlardan aktardığına göre İran, uranyum zenginleştirme oranını şimdiden yüzde 60'a düşürdü. Fakat zenginleştirilmiş uranyum stokları büyümeye devam ediyor. İran’ın şu an 121 kilogram yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumu var. Bu stok, eğer İran uranyum zenginleştirme oranını yüzde 90'a çıkarırsa, neredeyse üç atom bombası üretmeye yeter.

Bölgeden diplomatlar, İran’ın vekillerinin son aylarda ABD'nin ya da bölgedeki müttefiklerinin çıkarlarına yönelik büyük saldırılar düzenlememelerini de bir diğer ‘olumlu gösterge’ olarak gördüler. Son olarak geçtiğimiz mart ayında Suriye’de ABD askerleri hedef alınmış, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) olaydan Tahran destekli milisleri sorumlu tutmuştu.

Öte yandan birçok konu, Demokrat Partili Başkan Biden'ın şu an Cumhuriyetçi Parti'nin adaylık yarışında önde olan Trump'la yeniden yarışacağı gelecek yıl yapılması planlanan ABD seçimlerine bağlı olabilir.

Diplomatlardan biri, “Washington'ın seçimlerden önce Tahran’ı ayartmasının, özellikle de Cumhuriyetçilerin ABD’nin çıkarlarına zarar veren her türlü anlaşmaya saldıracakları kıyasıya bir yarışta ne gibi bir faydası olabilir?” değerlendirmesinde bulundu.

Ancak Tahran’ın nükleer faaliyetleri Batı ülkelerini endişelendirmeye devam ediyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı uzmanlar, Trump'ın ‘şimdiye kadarki en kötü anlaşma’ olarak tanımladığı 2015 tarihli nükleer anlaşmanın İran'ı nükleer bomba yapmak için gereken teknolojiden sadece bir yıl kadar uzaklaştırabildiği söylediler.

Diplomatlardan bir diğeri ise kimsenin kriz istemediğini belirterek, şu andan ABD seçimlerine kadarki süreci müzakerelerin yapılabileceği ‘en uygun zaman’ olarak niteledi.



Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki stratejik ortaklığa vurgu yaptı

TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki stratejik ortaklığa vurgu yaptı

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki stratejik ortaklığa vurgu yaptı

ABD ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasında, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz'in daveti üzerine düzenlenen Beşinci KİK-ABD Zirvesi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti kapsamında bugün Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da başladı.

Zirvede başta ekonomi, ticaret ve yatırım olmak üzere bölgesel güvenlik ve siyasi durumla ilgili çeşitli dosyalar ele alınıyor.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, bu zirvenin ABD ile iş birliğinin bir uzantısı olduğunu ve ABD ile Körfez ilişkilerinin stratejik bir ortaklık teşkil ettiğini vurguladı. Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki stratejik ortaklığa vurgu yapan Muhammed bin Selman, 2024 yılında KİK ülkeleri ile ABD arasındaki ticaret hacminin yaklaşık 120 milyar dolara ulaştığını belirtti.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, “Bu zirve bizi ABD'ye bağlayan stratejik ilişkinin bir uzantısıdır. Ülkelerimizin ve halklarımızın arzularını karşılamak üzere ilişkilerimizi güçlendirmek ve geliştirmek için birlikte çalışma isteğimizi yansıtmaktadır” ifadelerini kullandı.

7u8
Körfez liderleri ve temsilcilerinin Riyad'daki KİK-ABD Zirvesi sırasında ABD Başkanı Donald Trump'la çektirdikleri toplu fotoğraf (Reuters)

Bölgedeki zorlukların büyüklüğünden bahseden Muhammed bin Selman, “Bölgemizin yaşadığı zorlukların büyüklüğünün farkındayız… Gazze Şeridi'ndeki savaşı durdurmak için kalıcı bir çözüm bulunmalı” dedi.

Muhammed bin Selman, Filistin sorununa Arap Barış Girişimi ve uluslararası kararlar doğrultusunda bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

Veliaht Prens bölgedeki zorluklara da değinerek, bölgedeki zorlukların büyüklüğünün farkında olduğunu vurguladı. “Yemen'de kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşılması için Yemenli taraflar arasında diyaloğu teşvik ediyoruz” diyen Muhammed bin Selman, Suriye'nin toprak bütünlüğünün önemini vurgulayarak ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'ye uygulanan yaptırımları kaldırma kararını övdü.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, bölgenin istikrarı için ABD ile iş birliği ve koordinasyonu sürdürmek istediklerini söyledi.

Hindistan ile Pakistan arasındaki ateşkesi de memnuniyetle karşıladığını ifade eden Muhammed bin Selman, “Bunun gerilimin kontrol altına alınmasına ve sükûnetin sağlanmasına katkıda bulunacağını umuyoruz” dedi.

Ukrayna konusunda ise “Ukrayna krizinin çözümüne yardımcı olmak için çabalarımızı sürdürmeye hazırız” şeklinde konuştu.

KİK ülkeleri ABD ile yakın ticaret ve yatırım bağlarına sahip; aralarındaki ticaret hacminin 2025 yılında 180 milyar doları aşması öngörülüyor.

Kral Abdulaziz Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen zirvede, bölgedeki ve dünyadaki ekonomik durumun yanı sıra İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı, ateşkes ve yardım girişi ele alınacak. Gazze Şeridi’ne yardım girişi için yeni bir mekanizma önerilecek. Ayrıca ABD'nin İran'la yürüttüğü nükleer müzakereler ve iki taraf arasında yaşananların ayrıntıları ile bölgeye barış getirmenin yolları da ele alınacak.

Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump, KİK-ABD Zirvesi sırasında yaptığı açıklamada, Körfez ülkelerinin gelişmiş ve müreffeh ülkelerin başında geldiğini ve dünyanın Körfez ülkelerindeki fırsatları takip ettiğini söyledi.

İran konusuna da değinen Trump, İran'ın bölgedeki vekalet savaşlarını durdurması gerektiğini belirterek, Tahran’ın nükleer silah elde edemeyeceğini, İran'la bir anlaşma yapmak istediğini, ancak İran'ın terörü desteklemeyi bırakması gerektiğini vurguladı.

gthyjuık
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ev sahipliğinde ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldi. (AFP)

Suriye konusunda ise Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile yaptığı istişarelerin ardından Suriye'ye yönelik tüm yaptırımların kaldırılması talimatını vereceğini bildirdi ve ülkesinin yeni Suriye hükümetiyle tüm ilişkileri normalleştirmek için çalışacağını kaydetti. Trump, “Suriye ile ilişkileri normalleştirmek Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Riyad'da yaptığımız görüşmeyle başladı” dedi.

dfrgthy
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ev sahipliğinde ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldi. (AFP)

Trump Lübnan'la ilgili olarak, Lübnan'ın yeni cumhurbaşkanı ve başbakanla birlikte bir fırsata sahip olduğunu ve Lübnan'da Hizbullah'tan arınmış bir gelecek için gerçek bir şans olduğunu belirtti.

Mevcut zirve, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı, İran-ABD müzakereleri, ‘İran ekseni’ olarak adlandırılan yapının gerilemesi ve ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yönetimi arasındaki perde arkası gerilimler gibi bölgedeki önemli değişikliklerin arka planında gerçekleşiyor.

KİK ülkeleri ile ABD arasındaki stratejik ortaklık, çeşitli siyasi, ekonomik, ticari ve yatırım alanlarında iş birliğinin geliştirilmesine katkıda bulunan güçlü ilişkilere ve ortak çıkarlara dayanıyor. Siyasi, askeri, ekonomik ve diğer yönler de dahil olmak üzere uzmanlık alanlarındaki uygulamaları takip etmek üzere ortak çalışma grupları için örgütsel bir çerçeve oluşturulmuş ve söz konusu ortaklık bu yönlerin ötesine geçerek kültür ve eğitim alanlarını da kapsamıştır.

Suudi Arabistan daha önce dört zirveye ev sahipliği yaptı. Zirvelerin ilki Mayıs 2015'te Camp David'de gerçekleşti. İkincisi Nisan 2016'da, üçüncüsü ise Trump'ın ilk döneminde katılımıyla Mayıs 2017'de Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da gerçekleştirildi. Dördüncüsü ise Temmuz 2022'de Mısır, Ürdün ve Irak'ın da aralarında bulunduğu Arap ülkelerinin katılımıyla gerçekleşti.