Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan'dan HDK'nin "terörist grup" kabul edilmesi çağrısı

Çatışmaların sürdüğü Sudan'ın Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, uluslararası topluma, orduyla nisan ortasından beri çatışan Hızlı Destek Kuvvetleri'nin "terörist grup" olarak kabul edilmesi çağrısında bulundu

Burhan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu önünde konuştu (AP)
Burhan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu önünde konuştu (AP)
TT

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan'dan HDK'nin "terörist grup" kabul edilmesi çağrısı

Burhan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu önünde konuştu (AP)
Burhan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu önünde konuştu (AP)

Burhan, New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, ülkede 15 Nisan'dan beri ordu ve HDK arasında yaşanan çatışmalara değindi.

Abdulfettah el-Burhan, şöyle konuştu:

Sudan halkı, 15 Nisan'dan beri Hızlı Destek milisleri ve ona bağlı gruplarla karşı karşıyadır. Bu isyancı güçler, Sudan dışından getirdiği paralı askerlerden yardım alıyor. Bu gruplar, cinayet, yağma, hırsızlık, tecavüz gibi ağır suçlar işlediler. Vatandaşların evlerine ve mülklerine el koydular. Hizmet tesisleri, hastaneler, devlet daireleri dahil sivil nesneleri yok ettiler. Müzelere, antikalara, tapu, nüfus ve mahkeme kayıtlarına ve havaalanlarına saldırarak Sudan halkının tarihini ve kimliğini yok etmeye çalıştılar. Bankaları, kamu ve özel şirketleri yağmaladılar. Terör gibi suçlardan hapishanelerde tutuklananları serbest bıraktılar.

Burhan, HDK'nin Darfur'da "etnik temizlik, cinsel şiddet, ırka dayalı öldürme, işkence ve savaş suçu sayılabilecek her şeyi yaptığına" dikkati çekerek, "Bütün bunlar için uluslararası toplumu, bu güçleri terörist grup olarak tanımlamaya çağırıyoruz" dedi.

"Çatışmalar, tüm bölgeyi yakacak bir kıvılcım"

Bazılarının savaşın sadece iç çatışmalardan ibaret olduğunu düşündüğünü söyleyen Burhan, "Bu gruplara yardım eden bölgesel ve uluslararası güçlerin müdahalesi apaçık. Bu çatışmalar tüm bölgeyi yakacak bir kıvılcımdır" değerlendirmesini yaptı.

Burhan, ordunun, "isyancı güçler" hastaneleri, vatandaşların evlerini ve sivil tesisleri boşalttığı takdirde, Suudi Arabistan ve ABD'nin çözüm girişimi kapsamında müzakereleri sürdürmeye hazır olduğunu kaydetti.

"Savaşı durdurmak için her yola başvurduk"

Savaşı durdurmak için her yola başvurduklarını belirten Burhan, "Kardeşlerimizin sunduğu tüm girişimlere olumlu bakıyoruz. Halkımızın acılarının dindirilmesi için hala barış elimizi uzatıyoruz" ifadelerini kullandı.

Burhan, savaş bittikten sonra iktidarı, halk tarafından seçilen sivil bir hükümete devretme konusundaki kararlılıklarını vurguladı.

Sudan'da ordu ile HDK arasındaki çatışmalar

Doğu Afrika ülkesi Sudan'da, 15 Nisan'da ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında çatışmalar başlamıştı.

Birleşmiş Milletlere göre, en az 5 bin kişinin hayatını kaybettiği ve 12 bin kişinin yaralandığı çatışmalar nedeniyle 5 milyondan fazla kişi yerinden edildi.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Burhan, 6 Eylül'de, devlete karşı isyan ettiği, vatandaşlara karşı ağır ihlallerde bulunduğu ve ülkenin altyapısını kasıtlı olarak sabote ettiği gerekçesiyle HDK'yi feshetme kararı almıştı.



Netanyahu'ya yakın bir milletvekili, güvenlik liderlerinin 7 Ekim'de "infaz edilmesi" çağrısında bulundu

Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
TT

Netanyahu'ya yakın bir milletvekili, güvenlik liderlerinin 7 Ekim'de "infaz edilmesi" çağrısında bulundu

Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)
Geçtiğimiz ekim ayında “El-Aksa Tufanı” operasyonu kapsamında ele geçirilen İsrail askeri aracının üzerinde bulunan Han Yunus'taki Filistinliler (DPA)

İsrail'de 7 Ekim 2023'te Hamas'ın düzenlediği saldırıya ilişkin komplo teorileri tehlikeli bir boyuta ulaştı. İktidardaki Likud partisinden Knesset üyesi Tali Gottlieb, saldırı sırasında güvenlik güçlerinin (ordu, istihbarat ve polis) başındaki kişileri, Başbakan Binyamin Netanyahu'yu devirmek için komplo kurmakla suçladı ve tutuklanıp idam edilmelerini istedi.

Netanyahu'nun yakın çevresinden biri olarak bilinen Gottlieb, güvenlik teşkilatlarının başkanlarının Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırı planından haberdar olduğunu ve bu saldırıyı önleyebilecekleri halde önlemediklerini belirtti.

Güvenlik şeflerinin bunu "ülkeyi Netanyahu'ya karşı öfkeyle doldurmak ve bunun sonucunda halkın sokaklara çıkıp onu devirene kadar yürümesini sağlamak" için yaptıkları suçlamasını sürdürdü. Bu nedenle, "vatana ihanet" suçlamasıyla tutuklanmalarını ve idam edilmelerini talep etti.

Şarku’l Avsat’ın Maariv gazetesinden aktardığına göre Gottlieb, Genel İstihbarat Servisi (Şin Bet) başkanı Ronen Bar'ın "kronik ve son derece tehlikeli bir komplocu" ve "Korkutucu yalanlar yaymada usta" olduğunu söyledi.

Savaşın ikinci günü, yukarıda bahsi geçen 8 Ekim'de Netanyahu'ya "bu kurumların tüm liderlerini görevden alması gerektiğini" söylediğini açıkladı; "Herhangi bir başkan: Genelkurmay, Mossad, Şin Bet ve Ulusal Güvenlik. İhanet ettiler” ifadelerini kullandı.

Gazetecinin “Sence hainlerin cezası nedir?” sorusuna, “ölüm cezası” diye cevap verdi.

Milletvekili, suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulmasını reddetti, çünkü “bu askeri liderler yargıçlar üzerinde çok büyük bir nüfuza sahip ve kimse onlara suçlama yöneltmeye cesaret edemez” iddiasında bulundu.

Ona göre “tek çözüm”, “hükümet kararıyla onları görevlerinden uzaklaştırmak. Hükümet herkesten üstündür.”

Komplo teorileri İsrail'de, özellikle de iktidardaki sağ kesim arasında yaygın.

Bazı sağcı destekçiler, “İsrail istihbarat ve ordu mensupları Gazze'de karıncaların bile hareketini biliyorlar, (Hamas'ın) neredeyse alenen planladığı saldırıdan haberi olmamaları mantıklı değil” diyorlar.

Bu kişiler, “gözetleme görevlileri uyarıda bulunmuş ve tatbikatlarla ilgili fotoğraf ve bilgiler sunmuş” olduğunu iddia ediyorlar. Bu nedenle, “7 Ekim'deki saldırıya şaşırmış olmaları mantıklı değil. Ancak haberleri gizlediler ve (Hamas'ı) serbest bıraktılar” iddiasını dile getiriyorlar.

Bu teoriyi savunanlar arasında Netanyahu'nun en büyük oğlu Yair ve Netanyahu'nun hizmetinde çalışan internet ordusu da bulunuyor.