KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan Kıbrıs'ta "iki devletli çözüm ve egemenlik ilkesi" vurgusu

Tatar, "Türk halkının da Rumlar kadar adada yaşama hakkı var. 60 yıldır Kıbrıs Türk halkı büyük bir haksızlıkla karşı karşıyadır" dedi

Ersin Tatar (AA)
Ersin Tatar (AA)
TT

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan Kıbrıs'ta "iki devletli çözüm ve egemenlik ilkesi" vurgusu

Ersin Tatar (AA)
Ersin Tatar (AA)

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu temasları kapsamında bulunduğu New York'ta, adada yeni sürecin "ancak iki tarafın da kabul edeceği bir düzeyde devam edeceğini" ve "egemenlik ilkesinden taviz vermeyeceklerini" söyledi.

Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Antonio Guterres ile yaptığı görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamada bulundu.

Guterres ile görüşmesinin hemen ardından konuşan Tatar, Genel Sekretere, "adada tarafların, yenilenebilir enerji, AB'ye eşit erişim, düzensiz göç, mayınların temizlenmesi gibi konularda ortak çalışma yapılabilmesi için KKTC'nin eşit iki devletli yapı ve egemenlik isteklerinin dikkate alınması" taleplerini ilettiğini belirtti.

Tatar, Rum tarafının engellemesi nedeniyle, Ercan Havalimanı'na hala doğrudan uçuş yapılamadığını hatırlattı.

KKTC'nin amacının "barış ve huzur içinde yaşamak" olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, "Türk halkının da Rumlar kadar adada yaşama hakkı var. 60 yıldır Kıbrıs Türk halkı büyük bir haksızlıkla karşı karşıyadır" diye konuştu.

Tatar, 78. Genel Kurul konuşmasında Kıbrıs Türklerinin bağımsızlığını savunan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkürlerini dile getirirken, "Türkiye Cumhuriyeti'nin de gayretleriyle haklı mücadelemizi sonuna kadar sürdürme gayretindeyiz" ifadesine yer verdi.

Rumların, Türk halını asimile etmeyi ve Kıbrıs'ı tamamen bir Yunan adası yapmaya çalıştıklarını ifade eden Ersin Tatar, BM'deki görüşmelerde Rum kesiminin oluşturduğu izolasyonu Türkiye'nin sayesinde aşabildiklerini ve seslerini duyurabildiklerini belirtti.

Egemenlik ve eşitlik ilkelerinin ön koşul olduğunu söyledi

BM Genel Sekreteri Guterres ile Cenevre'de yaptığı görüşmeyi hatırlatan Ersin Tatar şunları söyledi:

Daha önce Cenevre'deki görüşmede Genel Sekretere, ada iki tarafın da kabul edebileceği, egemenlik ve eşitlik şartlarımız kabul olmadan bir müzakere sürecine girmeyeceğimizi Sayın Genel Sekretere tekrar ifade ettik. O da bunlara anlayış gösterdiğini, yaşananları dikkatle izlediğini, her iki tarafın da özgür iradesiyle kabul edebileceği bir anlaşmaya gidilebileceği noktasında bize katıldığını ve hiç bir zaman baskı yapmayacağını söylemiştir.

Kıbrıs Türklerinin adadaki tarihine işaret eden Tatar, Kıbrıs Türkü'nün, "1571'den Lozan Antlaşması'na kadar adanın sahibi olduğunu, silah zoruyla dışlandığını ve zoru başararak sıfırdan kendi devletini kurduğunu" vurguladı.

Ersin Tatar, "Bu başarılar muhakkak ki Türkiye Cumhuriyeti'nin desteğiyle olmuştu. Şimdi önemli olan bunu iki devletli çözümle taçlandırmaktır" dedi.

Kıbrıs Türklerinin "Büyük Türk Milletinin bir parçası" olduğunu söyleyen Tatar, Türk Devletler Teşkilatının da gözlemci üyesi olarak, "Bütün Türk dünyasının bir bakıma, Doğu Akdeniz'de temsilcileriyiz" değerlendirmesinde bulundu.



İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)

Londra merkezli Silahlı Şiddete Karşı Eylem (Action on Armed Violence-AOAV) adlı kuruluş tarafından yayınlanan bir rapor, Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlamasından bu yana İsrail askerleri tarafından işlenen savaş suçları ya da suiistimallerle ilgili olarak İsrail ordusu tarafından açılan her 10 soruşturmadan yaklaşık 9'unun herhangi bir suçlama yöneltilmeden kapatıldığını ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığına göre AOAV, Ekim 2023 ile Haziran 2025 sonu arasında İsrail ordusunun Gazze Şeridi veya Batı Şeria'daki güçleri tarafından sivillere zarar verildiği iddiaları üzerine bir soruşturma yürüttüğünü veya yürüteceğini söylediği 52 vakaya ilişkin İngilizce medyada haberler bulduğunu bildirdi. Söz konusu vakalar bin 303 Filistinlinin öldürülmesi ve bin 880 kişinin yaralanmasını içeriyor.

frgty
Yardım dağıtım noktasında vurularak öldürülen oğlu için gözyaşı döken Filistinli bir anne (EPA)

AOAV, soruşturmaların yüzde 88'inin çözülemediğini ve herhangi bir suçlama getirilmediğini kaydetti. Bunlar arasında Şubat 2024'te Gazze Şeridi'nde un kuyruğunda bekleyen en az 112 Filistinlinin öldürülmesi ve Mayıs 2024'te Refah'taki bir kampta 45 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısı da yer alıyor.

Refah'taki bir dağıtım noktasından yiyecek almaya giden 31 Filistinlinin 1 Haziran'da İsrail güçlerinin ateş açması sonucu öldürülmesiyle ilgili soruşturma ise halen sonuçlanmadı.

AOAV ekibinden Iain Overton ve Lucas Tsantzouris, “İstatistikler, İsrail'in, güçlerinin savaşla ilgili ihlal suçlamalarını içeren davaların büyük çoğunluğunda sonuca ulaşamayarak ya da suçsuz olduğunu kanıtlayamayarak bir ‘cezasızlık modeli’ yaratmaya çalıştığını gösteriyor” dedi.

cvdfgt
Gazze Şeridi'ndeki bir yardım dağıtım noktasında yaşanan ölüm vakasının ardından Şifa Hastanesi’nin önünde kanlar içindeki bir ambulans sedyesini taşıyan Filistinliler (EPA)

İsrail ordusu, ‘askeri polis tarafından onlarca soruşturma açıldığını ve bu soruşturmaların çoğunun halen devam ettiğini’ bildirdi.

Ordu tarafından yapılan açıklamada, “Kuvvetlerimizin görevi kötüye kullandığına dair her türlü ihbar, şikâyet ya da iddia, kaynağı ne olursa olsun bir ön inceleme sürecinden geçer. Bazı durumlarda kanıtlar askeri polis tarafından cezai soruşturma başlatılması için yeterli olurken, diğer durumlarda sadece bir ön soruşturma yürütülür” ifadeleri yer aldı.

Açıklama şöyle devam etti: “Bu vakalar, İsrail Genelkurmay Başkanlığı Gerçekleri Araştırma ve Değerlendirme Mekanizması olarak bilinen bir mekanizma tarafından, kuvvetlerin suç teşkil eden bir suiistimalde bulunduğuna dair makul bir şüphe olup olmadığının belirlenmesi için değerlendirmeye sevk edilir.”

İnsan hakları örgütleri bu sistemi eleştirerek soruşturmaların yıllar sürebileceğini söylüyor.