Mali ordusu ile Azavad arasındaki çatışma Cezayir'in nefesini kesiyor

Wagner, hükümet güçlerini destekliyor ve barış anlaşmasının yakında sona ereceği konusunda uyarıyor

Sahel bölgesindeki kaostan tek kazançlı çıkan terör örgütleri oldu (Twitter)
Sahel bölgesindeki kaostan tek kazançlı çıkan terör örgütleri oldu (Twitter)
TT

Mali ordusu ile Azavad arasındaki çatışma Cezayir'in nefesini kesiyor

Sahel bölgesindeki kaostan tek kazançlı çıkan terör örgütleri oldu (Twitter)
Sahel bölgesindeki kaostan tek kazançlı çıkan terör örgütleri oldu (Twitter)

Ali Yahi 

Mali ordusu ile Azavad güçleri arasındaki silahlı çatışmalar, sponsor olduğu barış ve uzlaşma anlaşmasının Sahel'de istikrar sağlayacağına inanan Cezayir'in nefesini kesiyor.

Savaş alanının genişlemesi ve Rus Wagner militanlarının temsil ettiği yabancı unsurların gerilim hattına girmesi Kuzey Afrika ülkesinin kaygısını artırıyor.

Nijer ve Burkina Faso'da hızlanan olaylar ve artan terör faaliyetleri ortasında bu durum, bölgeyi kaosa sürükleyecek.

Savaş haberleri, beşeri ve maddi kayıplar Sahel bölgesinde, özellikle de Mali'nin kuzeyinde alışılmış haline geldi.

Zira Mali ordusunun, meseleyi belirli çıkarların elde edilmesi olarak gören taraflardan destek alan etnik ayrılıkçı bir ordu olduğu göz önüne alındığında belki de Cezayir'in güney sınırına yakın Azavad'da Mali ordusu ile silahlı cepheler arasında yaşanan çatışmalar, terör saldırılarından daha endişe verici. Bu da bölgeyi bir yol ayrımına getiriyor. 

Mali, ilk silahlı çatışmasına 11 Ağustos Cuma akşamı Azavad'daki silahlı cephelerle, Timbuktu yakınlarındaki Bir bölgesinde Rus Wagner güçlerinin yardım ve liderliğiyle girdi.

Bölge, özellikle El-Kaide'ye bağlı Cemaat Nusret el-İslam vel Müslimin (CNIM) örgütü ile Mali ordusu ve Wagner üyeleri arasındaki çatışmalardan sonra terör örgütlerinin olay yerine girmesi nedeniyle tehlikeli bir güvenlik durumuna tanık oluyor. 

Terör örgütü IŞİD ile Mali hükümet güçleri arasında başka çatışmalar da yaşanıyor. Bu durum, Azavad Hareketleri Koordinasyonu'nun terörist gruplarla herhangi bir ilişkiyi reddetmesine rağmen Azavad ile aşırılık yanlısı gruplar arasında bir ittifak olduğuna dair şüpheleri artırdı. 

Karşılıklı suçlamalar

Durum, sınırlı bölgelerde karşılıklı ateş açılmasıyla da bitmezken, daha ziyade kışlalara saldırmanın ve askeri güçlere saldırmanın ötesine geçti.

Ara sıra çatışmalar yaşanmasına ve çatışmaların ülkenin kuzeyini kapsamasına rağmen, her iki tarafın da Cezayir Anlaşması'ndaki konumuna ve açıklamalarına bağlılığı ortasında Mali ordusunun Gao şehrinin kuzeyinde hava kuvvetlerine ait bir helikopteri düşürdüğünü duyurması, güç dengelerindeki gelişmeleri endişe verici şekilde ortaya koyuyor.

Azavad hareketlerini temsil eden Kalıcı Stratejik Çerçeve, yaptığı yazılı açıklamada 
Bamako'daki geçiş hükümetinin barış ve uzlaşma anlaşmasını ihlal ettiğini belirtti.

Stratejik Çerçeve, Mali ordusunun üslere saldırısının, 2014 güvenlik düzenlemelerinin açık bir ihlali olduğunu söyledi. 

Stratejik Çerçeve, Wagner grubunun, Birleşmiş Milletler (BM) pahasına inşa edilen stratejik tesisleri, esas olarak bu özel paralı asker şirketini terör örgütlerinin kara listesinde sınıflandıran ülkelerin desteğiyle sömürmesini kınarken, bu durumun uluslararası sözleşmelerin ihlali olduğuna dikkat çekti.

Şu anda Mali'de iktidardaki Askeri Geçiş Konseyi ile savaş döneminde olduklarını açıklayan Stratejik Çerçeve ayrıca, Azavad bölgesi sakinlerini savaş çabalarına katkıda bulunmak ve vatanı savunmak ve korumak için yardım etmeye ve sahaya çıkmaya çağırdı.

Barış anlaşması

Bölgedeki duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunan Uluslararası ilişkiler konusunda uzman Amerikalı araştırmacı Irina Zuckerman, anlaşmazlıkların Mali'nin kuzeyinde bir çatışmaya yol açabileceği, bunun da Sahel bölgesini ve Batı Afrika'yı etkileyeceği ve teröristlere genişleme fırsatı verebileceği konusunda uyardı.

Zuckerman, çeşitli yönlerden sorunlarla çevrili olması durumunda hükümetin, Azavad bölgesini kaybedebileceğini dile getirdi. 

ABD RAND Güvenlik Danışmanlığı Merkezi'nde araştırmacı olan Michael Shurkin, bu görüşe destek verdi. Çatışmayı kim kazanırsa kazansın kaybedenin Mali Devleti olduğuna dikkati çeken Shurkin, iki tarafın da gerilimi azaltmak için çalışmasının beklendiğini, çünkü Mali'nin, kafasında yarık açmak gibi bir kavgaya ihtiyacı olmadığını vurguladı. 

Devam eden çatışmalar karşısında ve barış ve uzlaşma anlaşmasını koruma çabası içerisinde Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Mali'deki tüm tarafları Mayıs 2015'te imzalanan barış anlaşmasını uygulamaya devam etmeye çağırdı.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Mali, ülkede Cezayir sürecinden kaynaklanan barış ve uzlaşı anlaşmasını iyi niyetle, hiçbir tereddüt ve çekince olmadan bir siyasi irade temelinde hayata geçirerek, ülkenin ve tüm bölgenin maruz kaldığı terör saldırılarına direnebilecek bir iç cephe kurabilir" dedi. 

Cezayir'in, bu anlaşmanın uygulanmasında ilerlemek için Mali ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu yineleyen Attaf, çünkü bunun bu ülkenin güvenliğini, egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve istikrarını koruyan bariyeri oluşturduğunu vurguladı. 

Garantör Cezayir

Bu bağlamda Afrika meseleleriyle ilgilenen Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Mebruk Kahi, Cezayir Anlaşması'nın Mali hükümeti ile Mali'nin kuzeyindeki Azavad hareketlerini bir araya getiren bir çerçeve anlaşma olduğunu söylerken, "Cezayir, bu anlaşmanın garantörüdür" dedi. 

Anlaşmanın meşruiyetini, ciddiyetini ve uygulanabilirliğini sahada kanıtladığını belirten Kahi, Mali'nin, Bamako'daki geçici iktidar otoritesinin, Moskova'ya yaklaşması ve güvenlik koordinasyonunun yanı sıra aralarında en üst düzeyde ziyaret alışverişinde bulunmasıyla uluslararası çatışma modeli haline geldiğine dikkat çekti.

Profesörü Mebruk Kahi ayrıca, "Buna, bölgesel ve uluslararası istihbarat servisleriyle uğraşan işlevsel terörist grupların hareketinin yanı sıra, Fransız tarafıyla ilişkilerdeki gerilim de eşlik ediyor" dedi. 

Profesör, Cezayir'in komşu ülke olduğunu ve çatışmanın sonuçlarından doğrudan etkilendiğini, bu nedenle krizin çözümü için her türlü çabayı gösterdiğini ve Malilileri bu sarmaldan çıkmak için diyaloga teşvik ettiğini vurguladı.

Ayrıca bir ülkede merkezi otoritenin çökmesi ve kaosun yayılması durumunda uluslararası hukukun, komşu ülkeye belirli sınırlar dahilinde güvenli bir askeri bölge dayatmasına izin verdiğini açıkladı.

Kahi, "Cezayir, herhangi bir işlevsel rol oynamayacak ve herhangi bir gücün yerini almayacak veya değiştirmeyecek. Ayrıca komşu ülkeye veya başka bir ülkeye zarar verecek hiçbir askeri harekata da katılmayacak. Ancak uluslararası meşruiyet çerçevesinde bölgesel bir güç ve bölgenin güvenliğinin garantörü olarak tüm sorumluluklarını taşıyor" dedi. 

Tek arabulucu Cezayir

Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi'ndan siyasi aktivist P. Ag Mahmud ise Azavad hareketlerinden bir heyetin Cezayir'e yaptığı ziyarette, Bir bölgesi olayı öncesinde, bir süredir duraksayan ve artık umulduğu gibi ilerlemeyen barış ve uzlaşı anlaşmasının geleceğine değindiğini söyledi. 

Cezayir'i Sahel'de çok sayıda dostu olduğuna, ancak artık durumun değiştiğine ve kuzey komşusunun da kıyıdaki yeni politikayı kabul etmesi ve ona eşlik etmesi gerektiğine dikkati çeken Mahmud, "Sahel bölgesinde neler olduğunu yalnızca Cezayir biliyor" dedi. 

Aktivist, Bir bölgesindeki durumun Azavad hareketleri ile Mali hükümeti arasındaki sorunlar nedeniyle karmaşık hale geldiğini söylerken, "Mali ordusu, MINUSMA güçlerinin çekildiği üsleri ele geçirme girişimi sonrasında ortaya çıkan gergin durumun sorumluluğunu üstleniyor" şeklinde konuştu. 

"Daha önceki güvenlik anlaşmalarına göre Azavad'a ait olduğu için Mali ordusunun giremediği alanlar var" diyen Mahmud, Wagner grubundan Rus askerlerinin varlığına dair ise bunların Azavad hareketlerine karşı Mali ordusuna eşlik eden güçler olduğunu söyledi.

Ayrıca bunun, durumu zorlaştırdığını ve kıyıdaki vatandaşları ve güvenliği tehdit ettiğini dile getirdi.

P. Ag Mahmud, bölgeyi istikrara kavuşturmak için her bir tarafın kendi sorumluluklarını üstlenmesi ve Cezayir Barış ve Uzlaşma Anlaşması yürürlüğe girene kadar kendi pozisyonlarında kalması gerektiğini vurguladı.

Ayrıca yeni yöneticilerin müzakerelere katılmadığına, barış belgesini imzalayanın ise eski rejim olduğuna dikkati çekti. 

Siyasi aktivist ayrıca, "Cezayir'in bölgede olup bitenlere uzak durması mantıksız. Tüm anlaşmanın taraflarıyla iletişim kanallarını açmak onun görevidir" şeklinde konuştu.

Her iki tarafın da müttefiklerinden destek beklemesi karşısında müzakerelerin yapılmamasını eleştiren Mahmud, arabulucu olduğu için Cezayir'in tek başına krize müdahale edebileceğini dile getirdi.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Türk yargısı, Netanyahu hakkında "soykırım" suçlamasıyla tutuklama emri çıkardı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
TT

Türk yargısı, Netanyahu hakkında "soykırım" suçlamasıyla tutuklama emri çıkardı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)

Türk yargısı, dün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz ile Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir de dahil olmak üzere birçok İsrailli yetkili hakkında "soykırım" suçlamasıyla tutuklama emri çıkardı.

Şarku'l Avsat'ın AP'den aktardığına göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı açıklamada, tutuklama emirlerinin 37 şüpheliyi hedef aldığını belirtti, ancak isimlerinin tam listesini açıklamadı.

Başsavcılığı'nın açıklamasına göre hedef alınanlar arasında İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de bulunuyor. Savcılık, "İsrail devletinin Gazze'de sistematik olarak işlediği soykırım ve insanlığa karşı suçları" kınadı.

Türk yargı makamları ayrıca, Türkiye tarafından Gazze Şeridi'nde inşa edilen ve İsrail ordusunun, hastanenin Hamas savaşçılarının üssü olarak kullanıldığı iddiasıyla mart ayında bombaladığı "Türk-Filistin Dostluk Hastanesi" vakasını da örnek olarak gösterdi.

İsrail, Türkiye'nin tutuklama emirlerinin ardından "propaganda gösterisi" olarak nitelendirdiği eylemi kınadı. Dışişleri Bakanı Gideon Saar, X platformunda yaptığı paylaşımda, "İsrail, zalim (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan'ın son propaganda gösterisini şiddetle reddediyor ve küçümsüyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye, İsrail'in Hamas'ın 7 Ekim 2023'te Yahudi devletine yönelik eşi benzeri görülmemiş saldırısına yanıt olarak Gazze'de başlattığı savaşın en kritik ülkelerinden biridir. Geçtiğimiz yıl Türkiye, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'e karşı açtığı ve Pretorya'nın Yahudi devletini soykırım yapmakla suçladığı davaya da katılmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen barış planı, yıkıcı savaşın patlak vermesinden iki yıl sonra, 10 Ekim'de Gazze Şeridi'nde kırılgan bir ateşkes sağladı.


Ukrayna’da Pokrovsk krizi: Askerler geri çekilecek mi direnecek mi?

Bir yıldan uzun süredir devam eden çatışmalar Pokrovsk adeta hayalet şehire dönüştü (Reuters)
Bir yıldan uzun süredir devam eden çatışmalar Pokrovsk adeta hayalet şehire dönüştü (Reuters)
TT

Ukrayna’da Pokrovsk krizi: Askerler geri çekilecek mi direnecek mi?

Bir yıldan uzun süredir devam eden çatışmalar Pokrovsk adeta hayalet şehire dönüştü (Reuters)
Bir yıldan uzun süredir devam eden çatışmalar Pokrovsk adeta hayalet şehire dönüştü (Reuters)

Rus askerleri, Ukrayna'nın doğusundaki stratejik Pokrovsk şehrinde ilerlemeye devam ediyor. 

New York Times'ın haberinde, bir yıldan fazla süren çatışmaların ardından şehrin büyük ölçüde enkaza dönüştüğü, savaş öncesi 60 bin olan nüfusun 1300'ün altına indiği belirtiliyor. 

Şehri savunan Ukraynalı askerler yoğun çatışmaların yaşandığını bildiriyor. Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, pazartesi günkü açıklamasında şehirdeki durumun zor olduğunu kabul etmiş ancak direnişin sürdüğünü söylemişti. 

Kremlin şehrin kuşatıldığını öne sürerken Kiev yönetimiyse iddiaları reddetmişti. 

NYT'nin aktardığına göre Rus birlikleri şehir merkezine yakın bazı noktaları ele geçirdi. Rus ordusu Mayıs 2023'te yoğun çatışmaların ardından Bahmut'un kontrolünü sağlamıştı. Haberde, Pokrovsk'un düşmesi halinde Rus ordusunun Bahmut'un ardından bölgedeki en büyük şehri ele geçireceğine dikkat çekiliyor. 

Rus ordusu, Donetsk bölgesinde Pokrovsk'u ele geçirdikten sonra kalan iki büyük şehir Sloviansk ve Kramatorsk'a daha fazla yaklaşmış olacak. 

Ayrıca Rusya lideri Vladimir Putin'in "savaş alanında ilerleme kaydedildiğine" dair anlatısının kuvvetleneceğine dikkat çekiliyor. Moskova'nın Washington'ın ateşkes çağrılarını görmezden geldiği ve Kiev üzerindeki baskıyı artırmak istediği belirtiliyor. 

Wall Street Journal da Ukrayna birliklerinin sayıca dezavantajlı konumda kaldığını, Rus ordusuna ait drone'ların hava hakimiyetini sürdürdüğünü aktarıyor. 

Analizde, Pokrovsk cephesinde her iki tarafın da rakibi yıpratma stratejisi izlediğine işaret ediliyor. 

Ukrayna birliklerinin Pokrovsk'tan çekilmesi halinde, yakındaki Mironhrad kentinin de Rusların eline geçeceği ifade ediliyor. Zelenski'nin geri çekilme emri verip vermeyeceğiyse henüz belli değil.

Ukrayna ordusuna bağlı 68. Tugay'dan bir subay, şehirden çekilme zamanının geldiğini savunuyor:

Verdiğimiz kayıplar buna değmez. Bunlar manasız kayıplar. Çok sayıda takviye kuvvet gelse bile şehri geri alamayız.

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal


ABD, askeri yığınağı artırıyor: Savaş uçakları gönderildi

ABD ordusu, Ghostrider uçaklarından Porto Riko'ya da konuşlandırmıştı (Reuters)
ABD ordusu, Ghostrider uçaklarından Porto Riko'ya da konuşlandırmıştı (Reuters)
TT

ABD, askeri yığınağı artırıyor: Savaş uçakları gönderildi

ABD ordusu, Ghostrider uçaklarından Porto Riko'ya da konuşlandırmıştı (Reuters)
ABD ordusu, Ghostrider uçaklarından Porto Riko'ya da konuşlandırmıştı (Reuters)

Venezuela'ya askeri operasyon düzenlenme ihtimali dünya kamuoyunda konuşulurken ABD'nin El Salvador'a savaş uçakları gönderdiği ortaya çıktı. 

New York Times'ın (NYT) incelediği uydu görüntüleri ve uçak takip verilerine göre ABD ordusuna ait en az üç savaş uçağı, El Salvador'un başkenti San Salvador'daki uluslararası havalimanına konuşlandırıldı.  

Havalimanında AC-130J Ghostrider saldırı uçağı, P-8 Poseidon keşif ve istihbarat uçağı ve C-40 Clipper saldırı jeti yer alıyor. Haberde, çeşitli özelliklere sahip uçakların ekim ortasından beri havalimanında bulunduğu aktarılıyor. 

Kargo ve yolcu taşımak için kullanılan Boeing 737'nin askeri versiyonu olan C-40 Clipper hakkında çok az bilgi bulunduğu, aracın saldırı uçaklarıyla birlikte konuşlandırılmasının "epey sıradışı olduğu" yazılıyor.

P-8A'nın istihbarat toplama ve keşif özelliklerine ek olarak torpido ve gemisavar füzeleri ateşleyebildiği belirtiliyor. 

AC-130J Ghostrider'ın da füze ve makineli tüfeklerle donatıldığı, karada veya denizdeki hedefleri imha etmek için tasarlandığı ifade ediliyor. Bu uçağın ABD Hava Kuvvetleri Özel Harekat Komutanlığı tarafından hassas görevlerde kullanıldığı aktarılıyor. 

Haberde, uçakların ABD ordusunun Karayipler ve Pasifik'teki askeri yığınağının bir parçası olduğu ifade ediliyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla NYT'ye konuşan iki askeri yetkili, uçakların bölgedeki "uyuşturucuyla mücadele" operasyonları kapsamında konuşlandırıldığını doğruluyor. 

ABD ordusu, El Salvador'daki uluslararası havalimanı arazisinde Cooperative Security Location Comalapa adlı bir askeri karargaha sahip. Uçakların da uyuşturucuyla mücadele operasyonları için 2000'de kurulan bu karargaha gönderildiği aktarılıyor. 

ABD Başkanı Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığını durdurma gerekçesiyle Latin Amerika'ya askeri yığınak talimatı vermişti. Eylülün başından bu yana bölgede en az 17 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 69'dan fazla kişiyi öldürdü. 

NYT'nin aktardığına göre bu operasyon kapsamında ilk kez ABD ordusuna ait uçaklar başka bir ülkeye konuşlandırıldı.

Karayipler ve Pasifik'teki askeri yığınak Venezuela yönetimini hedef alıyor. Trump, Venezuela lideri Nicolas Maduro'nun uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu olduğunu savunmuş, CIA'e ülkede operasyon talimatı verdiğini duyurmuştu. Washington, Maduro'nun başındaki para ödülünü de 50 milyon dolara çıkarmıştı.

Venezuela lideriyse ABD'nin Karayipler bölgesindeki askeri hareketliliğine ilişkin "Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olduğumuz için bizi hedef alıyorlar" demişti.

Independent Türkçe, New York Times, Economist