Polonya'dan Almanya lideri Scholz'a eleştiri: Seçimlerimize karışma

"Polonya'nın 21. yüzyıldaki en büyük skandalı" üzerine ilişkiler gerildi

Polonya, göçmen akınını durdurmak için Belarus sınırına tel örgü çekmişti (Reuters)
Polonya, göçmen akınını durdurmak için Belarus sınırına tel örgü çekmişti (Reuters)
TT

Polonya'dan Almanya lideri Scholz'a eleştiri: Seçimlerimize karışma

Polonya, göçmen akınını durdurmak için Belarus sınırına tel örgü çekmişti (Reuters)
Polonya, göçmen akınını durdurmak için Belarus sınırına tel örgü çekmişti (Reuters)

Polonya Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau, ülkesini karıştıran vize skandalına dair yorumu nedeniyle Almanya Başbakanı Olaf Scholz'u eleştirdi. 

Rau, dün X'ten yaptığı paylaşımda Scholz'un açıklamasını "Polonya devletinin içişlerine ve ülkede devam eden seçim kampanyasına müdahale etme girişimi" diye niteledi. 

Polonya Dışişleri Bakanı, Scholz'un "Polonya'nın egemenliğine saygı göstermesi ve karşılıklı ilişkilere zarar vermekten kaçınması gerektiğini" de söyledi. 

15 Eylül'de Polonya medyasında yayımlanan haberlerde, başta Afrika ve Asya'da olmak üzere tüm dünyadaki Polonya konsolosluklarının rüşvet karşılığı vize sattığı ve Avrupa Birliği'ne erişim imkanı sunduğu ortaya çıkmıştı. 

Ana muhalefetteki Sivil Koalisyon'un lideri Donald Tusk, olayı "Polonya'nın 21. yüzyıldaki en büyük skandalı" diye tanımlamış, hükümetse konuyla ilgili gerekli adımların atılacağını açıklamıştı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Piotr Wawrzyk de görevden alınmıştı.

Scholz ise cumartesi günü yaptığı açıklamada, ülkesinde düzensiz göçmenlerin sayısının artmasında Polonya'daki skandalın da rol oynadığını savunarak, "İnsanlar Polonya'dan ellerini kollarını sallayarak geçip buraya geldiler" demişti. 

Almanya lideri, gerekli adımların atılmaması durumunda Polonya sınırında "ek önlemler" alınabileceğini söylemiş fakat bu tedbirlere ilişkin detay paylaşmamıştı.

Vize skandalı, 15 Ekim'de yapılacak parlamento seçimi sürecini de etkiledi. Olay, göçmen akışını kontrol altına almayı vaat eden iktidardaki muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi'ni (PiS) zor durumda bırakırken, muhalefet ise skandal üzerinden iktidara yükleniyor.  

Tusk, 17 Eylül'deki açıklamasında Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki'yi eleştirerek, "Ne zamandır bunu biliyordunuz? Aranızdan kimler bundan kazanç sağladı?" demişti. 

Independent Türkçe



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times