Bakü’den Karabağ'daki patlama mağdurlarına tedavi teklifi

20 kişinin ölümüne yol açan patlamanın ardından Hankendi dışındaki bir yakıt deposunda da yangın çıktı (AFP)
20 kişinin ölümüne yol açan patlamanın ardından Hankendi dışındaki bir yakıt deposunda da yangın çıktı (AFP)
TT

Bakü’den Karabağ'daki patlama mağdurlarına tedavi teklifi

20 kişinin ölümüne yol açan patlamanın ardından Hankendi dışındaki bir yakıt deposunda da yangın çıktı (AFP)
20 kişinin ölümüne yol açan patlamanın ardından Hankendi dışındaki bir yakıt deposunda da yangın çıktı (AFP)

Azerbaycan, Dağlık Karabağ bölgesinde yaşanan patlamanın kurbanlarına tedavi sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, bir benzin istasyonunda meydana gelen ve en az 20 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına yol açan patlamanın ardından ülkenin farklı bölgelerindeki hastanelerde çok sayıda hastayı tedavi etmeye hazırlandığını söyledi. Patlamanın koşulları henüz netlik kazanmadı.

Patlamanın Dağlık Karabağ'ın merkezi Hankendi (Stepanakert) kentinden uzak olmadığı belirtildi. Bakü yakın zamanda Dağlık Karabağ üzerinde tam kontrol sağlamak amacıyla askeri operasyon başlatmıştı.

Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre binlerce bölge sakini şu anda komşu Ermenistan'a kaçarken, çoğu patlama sırasında benzin almak için sırada bekliyordu.

Azerbaycan'ın geçtiğimiz hafta başlattığı yıldırım askeri operasyonunda Ermeni milislerin yenilgiye uğratılmasının ardından binlerce Ermeni, ayrılıkçı, Dağlık Karabağ bölgesini terk etti. Bakü yönetimi ise sayıları 120 bin civarında olan ve Karabağ'ı vatanları olarak tanımlayan Ermenilerin Azerbaycan vatandaşı olduklarını hatırlatarak yerel halkın insan haklarını koruyacağına söz verdi. Ancak bölgedeki çok az kişi bu güvenceleri gerçekçi buluyor. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Ermenilerin güvenliğinin sağlanamamasından Rusya'yı sorumlu tuttu. Kitlesel göç, kafa karışıklığı ve korkunun ortasında sürüyor.

Dağlık Karabağ Sorunu nedir?

Petrol kaynaklarından ve doğal gaz boru hattından dolayı stratejik öneme sahip olan Dağlık Karabağ (Nagorno-Karabakh), Azerbaycan sınırları içerisinde, Ermenistan sınırında yer alan bir bölge. Dağlık ve ormanlık bir coğrafi yapıya sahip. Nüfusun yüzde 80'i Ermeni kökenli.

Uluslararası hukuka göre Dağlık Karabağ, Azerbaycan'ın bir parçası ancak nüfusun çoğunluğunu oluşturan Ermeniler, Azerbaycan yönetimine karşı çıkıyor. Özerklik statüsündeki paylaşılamayan bölgenin idaresi Ermenistan'ın da desteğiyle, 1990'lardaki savaştan bu yana Ermenilerin elinde. 1988’de başlayan olaylar sonrası çıkan çatışmaların ardından Ermenistan Rusya’nın da desteğiyle hem Karabağ’ı hem de Karabağ ve Ermenistan arasında yer alan 5 Azerbaycan bölgesini/reyonunu işgal etti.

Ermeni işgali 1994’te imzalanan ateşkesle de facto bir duruma dönüştü. Ermenistan, Karabağ’ın Artsakh Cumhuriyeti adında “bağımsız bir ülke” olduğunu savunsa da uluslararası hukuk açısından Karabağ, işgal altında Azerbaycan toprağı kabul edilmeye devam etti. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 1994’te sorunun çözülmesi için Minsk Grubu adında bir eşbaşkanlık oluşturdu. Fransa, Rusya ve ABD önderliğinde kurulan grubun üyeleri arasında Ermenistan ve Azerbaycan'ın yanı sıra Türkiye, Almanya, İtalya, Belarus, İsveç ve Finlandiya da bulunuyor.

Azerbaycan yönetimi 1994’ten bu yana ilerleme sağlanamaması üzerine Eylül 2020’de düzenlediği askeri operasyonla işgal altındaki 5 bölgesini ve Karabağ’ın güney kesimini geri aldı. Ermenistan ile Azerbaycan arasında Ekim 2020’de kalıcı barış anlaşması imzalandı. Üç yılın ardından Bakü, 21 Eylül 2023’te Karabağ’a yönelik başlattığı “Anti Terör Operasyonu” ile uluslararası toplum tarafından tanınmayan sözde “Artsakh Cumhuriyeti” milislerini etkisiz hale getirerek bölgede tam hakimiyetini 1988’den sonra ilk kez sağlamış oldu. Karabağ’daki Ermeni yetkililer silahsızlanmayı kabul etmesinin ardından binlerce Karabağlı Ermeni, Ermenistan’a göç akını başlattı.



Arakçi: Nükleer silah peşinde değiliz ve İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemeli

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

Arakçi: Nükleer silah peşinde değiliz ve İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemeli

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün yaptığı açıklamada ABD’nin İran'la müzakerelerdeki amacının İran'ı ‘nükleer haklarından’ mahrum bırakmak olması halinde Tahran'ın bu haklarından asla vazgeçmeyeceğini söyledi.

Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen Arap-İran Diyalog Forumu'nda konuşan Arakçi, ülkesinin nükleer silah sahibi olmayı bir tabu olarak gördüğünü, ancak uranyumu barışçıl yollarla zenginleştirme hakkı konusunda ısrarcı olduğunu belirtti. Aynı zamanda İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan İranlı Bakan, ülkesinin diyalog ilkesine inandığını ve bölge ülkeleri arasında diyalog çağrısında bulunduğunu vurguladı. İran'ın bölgesel diyalogda daha üst bir aşamaya geçtiğini belirten Arakçi, “bölge ülkeleriyle ilk konferansı gerçekleştirmeyi başardık” dedi.

İran’ın resmi haber ajanslarının aktardığına göre İran ve ABD arasında Umman’da yapılması planlanan yeni müzakere turunun başlamasına bir gün kala yaptığı açıklamada Arakçi, İran'ın ABD ile görüşmelerini ‘iyi niyetle’ sürdürdüğünü söyledi.

İran Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak müzakerelerin amacının İran'ı nükleer haklarından mahrum bırakmaksa, İran'ın hiçbir hakkından vazgeçmeyeceğini açıkça vurguluyorum.”

İran defalarca kez uranyum zenginleştirme hakkının müzakere edilemez olduğunu ileri sürerek bazı ABD’li yetkililer tarafından dile getirilen ‘sıfır uranyum zenginleştirme’ talebini reddetti.

Fakat ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff cuma günü verdiği bir röportajda, ABD ile yapılacak herhangi bir anlaşma kapsamında İran'ın uranyum zenginleştirme tesislerinin lağvedilebileceğini belirtti.

rfgthyju
Arakçi ve Witkoff (AP)

Trump, İran'ın nükleer programına ilişkin uzun süredir devam eden anlaşmazlığı çözecek yeni bir anlaşmaya varılmaması halinde İran'ı bombalamakla tehdit etti. Göreve geldiği ilk dönemde Trump, ülkesinin Tahran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında imzalanan ve İran'ın nükleer faaliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini açıklamıştı.

Batılı ülkeler, ABD'nin 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından Tahran'ın hız verdiği nükleer programının nükleer silah üretmeye yönelik olduğunu söylerken, İran bu çalışmaların sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

Arakçi, sözlerini şöyle noktaladı:

“İran, ABD ile yaptığı dolaylı müzakerelerde nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması hakkını vurguluyor ve nükleer silah edinmenin peşinde olmadığını açıkça ifade ediyor. İran müzakereleri iyi niyetle sürdürüyor. Eğer bu görüşmelerin amacı nükleerleşmemeyi sağlamaksa bir anlaşmaya varılabilir. Eğer amaç İran'ın nükleer haklarını kısıtlamaksa, İran bu haklarından asla vazgeçmeyecektir.”