Blinken ve Aliyev, Karabağ'daki durumu telefonda görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, telefonda Karabağ'daki durumu görüştü

(AA)
(AA)
TT

Blinken ve Aliyev, Karabağ'daki durumu telefonda görüştü

(AA)
(AA)

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, Blinken'in Aliyev'i telefonla aradığı, görüşmede Ermenistan silahlı kuvvetlerine yönelik antiterör operasyonunun ardından Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki mevcut durumuna ilişkin görüş alışverişinde bulunulduğu bildirildi.

Aliyev görüşmede, 24 saatten kısa sürede tamamlanan operasyonda sadece askeri tesislerin hedef alındığını, sivil halkın zarar görmediğini bildirdi.

Yasa dışı Ermeni silahlı kuvvetlerinin silahsızlandırıldığı ve Azerbaycan topraklarından çıkarıldığını belirten Aliyev, son 5 günde yüzlerce askeri teçhizat, silah ve mühimmata el konulduğunu hatırlattı.

Aliyev, Azerbaycan'daki yabancı misyon temsilcileri ile Birleşmiş Milletler (BM) Mukim Koordinatörlüğünün temsilcisinin el konulan silahları yerinde incelediğini kaydetti.

Ülkedeki diğer azınlıklar gibi Karabağ'da yaşanan Ermenilerin haklarının da ülke yasaları ve uluslararası yükümlülükler çerçevesinde sağlanması amacıyla çalışmaların yapıldığını bildiren Aliyev, Azerbaycanlı devlet yetkilileri ve Ermeni nüfusunun temsilcileri arasında entegrasyon konularında müzakerelerin yürütüldüğünü, Ermeni sakinlere Azerbaycan devleti tarafından yardım gönderildiğini ve bölgedeki altyapının onarıldığını bildirdi.

Aliyev, Ermeni sakinlere yardım sağlanması yönünde Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ile işbirliği yürütüldüğü, BM Mukim Koordinatörlüğünün yakın zamanda Azerbaycan'ın Karabağ bölgesine ziyaretini organize etmeye hazır olduklarını belirtti.

Blinken ise durumdan duyduğu endişeyi dile getirerek bölgede istikrarın sağlanmasının ve yerel Ermenilerle diyalog kurulmasının önemli olduğunu söyledi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP