Netanyahu popülaritesini kısmen de olsa geri kazanıyor

Anketlere göre Likud, Gantz'ın partisiyle beş ay sonra ilk kez aynı seviyede.

Netanyahu popülaritesini kısmen de olsa geri kazanıyor
TT

Netanyahu popülaritesini kısmen de olsa geri kazanıyor

Netanyahu popülaritesini kısmen de olsa geri kazanıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ziyaretinden ve ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinden bu yana Tel Aviv'deki siyasi arenada, iktidardaki sağ kamp lehine değişiklikler yaşanıyor. Netanyahu'nun kamuoyu anketlerindeki durumu iyiye gidiyor. Muhalifleri ise bazı tutumlarından geri adım atıyor. Hatta Yüksek Mahkeme yargıçları bile bazılarının görüşüne göre ‘demokrasi karşıtı’ olsalar dahi yasalara müdahalelerini artırmayacaklarına dair mesajlar vermeye başladılar.

İsrail seçimlerinin yakın bir tarihte yapılması durumunda, sağ kampın iktidarı kaybedeceği yönündeki kamuoyu anketleri sonuçlarına rağmen, son anketler, sağ kampın lehine bir trendin başladığına işaret ediyor. Netanyahu'nun liderliğindeki Likud Partisi, mayıs ayından bu yana ilk kez Benny Gantz liderliğindeki Resmi Kamp Partisi ile eşit seviyeye geldi ve her biri 28 sandalye kazandı.

Fotoğraf Altı: Resmi Kamp partisinin başkanı Benny Gantz'ın Knesset'teki arşiv fotoğrafı. (DPA)
Resmi Kamp partisinin başkanı Benny Gantz'ın Knesset'teki arşiv fotoğrafı. (DPA)

Netanyahu Gantz'ı geride bıraktı

Ankette halkın görüşü soruldu. "İki isimden hangisinin başbakanlığında oy vereceksiniz?" sorusuna verilen yanıtlar, Netanyahu'nun Gantz'a yüzde 44'e yüzde 41'lik bir farkla üstün olduğunu gösterdi. Netanyahu'ya yakın kaynaklar, yeni anketlerin Netanyahu'nun ‘sağlam ve derin yapısal bir yönelime sahip olduğunu’ doğruladığını, bunun ‘devletin işlerini iyi yönetmesinden ve sola karşı komplosunu püskürtme yeteneğinden kaynaklandığını’ aktardı.

Diğer yandan muhalefet kanadından şu açıklama yapıldı:

“Bu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki konuşması, Başkan Biden ile görüşmesi ve ABD yönetiminin İsrail halkına verdiği hediye nedeniyle geçici bir görüntüdür. Netanyahu, bu hediyeyi kendisine kişisel bir hediye olarak anladı, ancak önceki hükümet döneminde vize muafiyeti verilmesinin yolunu tıkamıştı."

Netanyahu'nun popülaritesinin, gelecek ay ortasında Knesset'in yeniden açılmasıyla birlikte yeniden düşmesini bekleniyor.

Fotoğraf Altı: Tel Aviv'deki son seçimlerde Gantz'ın partisinin Netanyahu'yu hedef aldığını gösteren bir pankart. (AFP)
Tel Aviv'deki son seçimlerde Gantz'ın partisinin Netanyahu'yu hedef aldığını gösteren bir pankart. (AFP)

Muhalefet endişesi

Ancak muhalefet, kendi kampının da gerileme olasılığından endişesini gizleyemedi. Bu kampta belirgin anlaşmazlıklar baş göstermeye başladı. Medya, Gantz partisinde, liderliğindeki merkezi figür olan Gantz'ın, ‘Yeni Umut’ partisi grubuyla birlikte ayrılmayı planladığına dair haberler yayınladı. Ayrıca Gantz ile Lapid arasında bir çatlak var ve muhalefetteki üç parti ile bu yılın başından beri haftalık gösteriler düzenleyen kitlesel protestoların liderliği arasındaki uçurum derinleşiyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu duruma ek olarak hava kuvvetleri subayları arasında yedek hizmette gönüllü olmaktan kaçınması da var. Medyaya sızan bilgilere göre, Ordu Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve bir grup ordu komutanı, Netanyahu ile, planını durdurması ve yasaları çıkarmaması karşılığında pilotların eğitimlere geri dönmesi olasılığı üzerine gizli bir diyalog yürütüyor.

Ordu komutanlarının, pilotların protestosunun İsrail'e karşı düşmanca güçleri, özellikle İran, İran'ın milisleri ve Hamas ve İslami Cihad gibi Filistinli örgütleri cesaretlendirdiğin değerlendirmesi yapıldı. Söz konusu örgütler, İsrail ordusundaki çatlakları kendi savaş hazırlıklarını artırmak için kullanıyor. Halevi'nin şu açıklamayı yaptığı kaydedildi:

"Düşman saflarındaki sıcak kafaları serinletmek için gerekli önlemleri almamız gerekiyor ki, İsrail'in iç anlaşmazlıklarının kendisine karşı savaş planlarına yem olmasını engellesinler."

Fotoğraf Altı: İsrail Parlamentosu. (AFP)
 İsrail Parlamentosu. (AFP)

Hakimlerin tutumu

Mahkeme Yüksek Kurulu'nun Perşembe günkü oturumunda ortaya çıkan tutumu, durumu daha da kötüleştirdi. Bu tutum, Netanyahu'nun görevden alınması görüşüne karşı durma ve bu konudaki yasanın iptaline itiraz etme şeklinde ortaya çıktı. Mahkeme üyeleri, en iyi ihtimalle yasanın uygulamasını gelecek Knesset dönemine erteleyeceklerini söylediler. Gözlemciler bu tutumun, hükümetin iktidar sistemine ve yargı sistemine yönelik darbe planı kapsamında Knesset'in çoğunluk hükümeti tarafından kabul edilen diğer yasalara ilişkin mahkemeye açılan tüm davaları etkileyebileceğini görüşünde. Hukuk uzmanları ise yargıçların hükümetin karşısındaki tavrını yumuşatmak ve sağdan gelen saldırıları püskürtmek amacıyla sokak desteğini kazanmak için böyle bir karar vermiş olabileceğinden şüpheleniyor.

 Söz konusu hükümetin başındaki Adalet Bakanı Yariv Levin, yargıçlara yönelik sert açıklamalarda bulunarak, onları yetkilerini aşmakla ve bu hükümeti seçen halkın iradesinin üstüne çıkmakla suçladı. Mahkemelerde yaşanan her şeyin, seçimlerin sonuçlarını iptal etmek için yapıldığını savundu.

Fotoğraf Altı: Itamar Ben Gvir, Knesset'teki oturumda Başbakan Binyamin Netanyahu ile görüştü. (EPA)
 Itamar Ben Gvir, Knesset'teki oturumda Başbakan Binyamin Netanyahu ile görüştü. (EPA)

Seçilmiş hükümet başkanı

Bu suçlamaya diğer bakanların da katılması ve hükümetin yargıya yönelik sert tutumunun etkili olması, Yüksek Mahkeme'yi geri adım atmaya zorladı. Mahkeme Başkanı Esther Hayut şu açıklamada bulundu:

"Seçilmiş bir başbakanın görevden alınmasını engelleyen yasa, genel olarak iyi bir yasadır ancak Netanyahu'ya kişisel olarak hizmet ediyormuş gibi bir izlenim uyandırıyor. Bu nedenle, yasanın uygulamasını ertelemeliyiz, böylece dava sona erer ve mahkemenin müdahalesine gerek kalmaz."

Bu tutum, yargı sisteminin Netanyahu aleyhine sergilediği sert tavırdan bir geri adım olarak görülüyor. Bu ortamda, tüm taraflar, kaybetmemeleri gereken yeni bir kamuoyu sınavına girdiklerini hissediyorlar. Bu nedenle Netanyahu bir yandan sükûnet sağlamaya, bir yandan da muhalefetinin bir kısmı çatışmanın şiddetini azaltmaya çalışıyor. Ancak hükümet koalisyonundaki radikaller hükümetin planından geri adım atılmasından endişe duyuyor, muhalefetteki radikaller ise protestonun şiddetinden geri adım atılmasından endişe ediyor. Her iki taraf da ipini daha da sert ve daha güçlü bir şekilde kendi tarafına çekiyor.



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.