İranlı yetkililer Belucistan'da çok sayıda protestocuyu gözaltına aldı

'Kanlı Cuma'nın yıl dönümünde

Bir gösterici, İran Lideri Ali Hamaney'e hitaben, Zahedan'daki Kanlı Cuma kurbanlarını unutmayacaklarını belirten bir pankart açtı. (Haalvsh)
Bir gösterici, İran Lideri Ali Hamaney'e hitaben, Zahedan'daki Kanlı Cuma kurbanlarını unutmayacaklarını belirten bir pankart açtı. (Haalvsh)
TT

İranlı yetkililer Belucistan'da çok sayıda protestocuyu gözaltına aldı

Bir gösterici, İran Lideri Ali Hamaney'e hitaben, Zahedan'daki Kanlı Cuma kurbanlarını unutmayacaklarını belirten bir pankart açtı. (Haalvsh)
Bir gösterici, İran Lideri Ali Hamaney'e hitaben, Zahedan'daki Kanlı Cuma kurbanlarını unutmayacaklarını belirten bir pankart açtı. (Haalvsh)

İnsan hakları örgütlerinin bildirdiğine göre İran güvenlik güçleri, bir yıl önce bölgedeki göstericilerin öldürülmesinin yıldönümü münasebetiyle ülkenin güneydoğusunda gerçekleştirilen anma etkinlikleri sırasında geçtiğimiz cumartesi günü onlarca protestocuyu hedef alan bir gözaltı furyası başlattı.

Merkezi Norveç'te bulunan ‘İran'daki İnsan Hakları Örgütü’ne göre, 30 Eylül 2022'de Belucistan eyaletinin merkezi Zahidan şehrinde güvenlik güçlerinin protestocuları dağıtmak için gerçek mermi kullandığı ‘Kanlı Cuma’da en az 104 kişi hayatını kaybetmişti.

Eyaletin ileri gelenleri geçen yıl İran'da patlak veren protestolardaki en kanlı olayların soruşturulmasını talep ederken, Devrim Muhafızları da protestoculara ateş açmakla suçlanıyor.

Zahidan'daki olaylar, genç kadın Mahsa Amini'nin başörtüsünü düzgün örtmediği nedeniyle ahlak polisi tarafından tutuklanması sonucu hayatını kaybetmesinin ardından ülkenin çeşitli yerlerinde patlak veren protestolardan günler sonra meydana geldi.

Aktivistler uzun süredir Belucistan'daki Sünni Beluc nüfusunun ayrımcılığa maruz kaldığından şikayetçiydi.

AFP’nin haberine göre Belucistan sorunlarına odaklanan Haalvsh web sitesi,  İnsan Hakları Örgütü’nden, güvenlik güçlerinin, Zahidan'da protestolarının birinci yıl dönümünü anmak için gösteri yapanları dağıtmak için ikinci gün üst üste gaz bombaları ve canlı mermi kullandığını aktardı.

Haalvsh web sitesi, yetkililerin Zahidan, Haş ve Mircave şehirlerinde en az 128 protestocuyu tutukladığını bildirdi ve Pazar günü itibarıyla 31 kişinin kimliğinin doğrulandığını kaydetti.

İran yargısı veya polisi, gözaltı furyasına ilişkin haberlere yanıt olarak herhangi bir yorumda bulunmadı.

Haalvsh sitesi X platformunda paylaşılan bir videoyu yayınlayarak şehrin merkezindeki ‘Rasuli Kavşağı da dahil olmak üzere Zahidan'ın çeşitli yerlerinde askeri güçlerin hala mevcut olduğunu’ aktardı.

Zahidan ve diğer bölgelerde Cumartesi günü genel greve tanık olunduğu ve ‘onlarca’ kişinin gözaltına alındığını bildirildi.

Örgüt, kentteki yoğun güvenlik önlemlerinin ortasında silah seslerini açıkça gösteren bir video klip yayınladı.

‘Rastgele şiddet’

Güvenlik güçleri, Cuma göstericilerine karşı gerçek mermi kullandı. Belucistan Aktivistler Kampanyası adlı gruba göre bu müdahale sonucunda aralarında çocukların da bulunduğu 25 kişi yaralandı. Cumartesi günü meydana gelen kargaşada ise henüz can kaybına dair bir haber gelmedi.

Öte yandan 7 önde gelen kadın siyasi mahkum, Zahedan'da onlarca protestocunun vurulmasının yıldönümü dolayısıyla Evin Cezaevi'nden mesaj gönderdi.

Evin Hapishanesi'nde tutuklu olan aktivist Nergis Muhammedi’nin Instagram hesabından mesajın bazı bölümleri paylaşıldı. Mesajda, geçen yılki protestoların sloganına atıfta bulunularak, "Kanlı Cuma, Kadın, Hayat, Özgürlük protestolarının önemli ve etkili bir dönüm noktasıydı" denildi. 

Mesajda şu ifadelere yer verildi: "Bu kanlı suçun yıldönümünde dayanışma içinde olmak ve Belucistan'ın savunmasına katılmak her İranlının görevidir."

Geçen yılki protestoların yıl dönümünden bir gün önce, İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib, bir dizi suikast girişimini engellediğini duyurdu. Bu girişimler, Belucistan eyaletinde yaşayan Sünni din adamları, yargıçlar ve Devrim Muhafızları mensuplarına yönelikti. Hatib, bu suikastların önümüzdeki Cumartesi günü gerçekleşmesinin planlandığını, "çeşitli partilerin etnik ve dini farklılıkları alevlendirmek amacıyla kendi aralarında karşılıklı suçlamalarda bulunacağını" söyledi.

Devrim Muhafızlarına bağlı Fars Ajansı, Hatib'in şu sözlerini aktardı: "Düşmanlar ülkenin doğu sınırlarını güvensiz hale getirmeye çalışıyor ve Şii ve Sünni din alimleri ve yetkilileri bu konuda uyanık olmalı."

Zahidan sakinleri, İran'ın başka yerlerindeki protesto hareketinin ivmesindeki düşüşe rağmen yıl boyunca Cuma günleri düzenli protestolar düzenledi.

Cuma İmamı ve ülkenin en önde gelen Sünni din adamı Molla Abdulhamid, geçen yılki protestoları açıkça desteklemişti. Bu yıl, Kanlı Cuma olaylarıyla ilgili adaletin sağlanması için yeni bir çağrıda bulundu. Molla Abdulhamid, Cuma namazı hutbesinde, "Kanlı Cuma, İran'da insan haklarının ihlallerinin bir kanıtıdır. Bu olayın sorumluları yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır" dedi. Molla Abdulhamid, ayrıca, Müslümanların haklarını bilmeleri ve bunları savunmaları gerektiğini söyledi.

Cuma günü sosyal medyada yayınlanan görüntülerde, aralarında çocukların da bulunduğu yaralılarla dolu hastanelerin olduğu kaos sahneleri görülüyordu; protestocular ise yoğun silah sesleri arasında sokaklarda saklanmak istiyordu.

İnsan Hakları İran Örgütü, Zahidan ve diğer şehirlerdeki protestoların ‘vahşice bastırıldığını’ açıkladı. Örgüt, güvenlik güçlerinin ‘silahsız göstericilere karşı canlı mermi, fişek ve gaz bombaları kullandığını’ söyledi.

New York merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin yöneticisi Hadi Kaimi, "Bu, İran İslam Cumhuriyeti'nin keyfi şiddetinin korkunç bir göstergesidir. Devlet, barışçıl gösterileri bastırmaya çalışıyor" dedi.

Uluslararası toplumun bu şiddete ışık tutması ve İranlı yetkilileri uluslararası mahkemelerde sorumlu tutması gerektiğini vurguladı.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.