Hapse atılan Uygur akademisyenin kızından Çin’e baskı çağrısı

İstanbul’daki Pekin Konsolosluğu yakınında, 1 Ekim 2023’te kutlanan Çin Ulusal Günü’nde Pekin karşıtı protesto düzenlendi. (Reuters)
İstanbul’daki Pekin Konsolosluğu yakınında, 1 Ekim 2023’te kutlanan Çin Ulusal Günü’nde Pekin karşıtı protesto düzenlendi. (Reuters)
TT

Hapse atılan Uygur akademisyenin kızından Çin’e baskı çağrısı

İstanbul’daki Pekin Konsolosluğu yakınında, 1 Ekim 2023’te kutlanan Çin Ulusal Günü’nde Pekin karşıtı protesto düzenlendi. (Reuters)
İstanbul’daki Pekin Konsolosluğu yakınında, 1 Ekim 2023’te kutlanan Çin Ulusal Günü’nde Pekin karşıtı protesto düzenlendi. (Reuters)

Çin, Uygur Müslüman bir akademisyeni ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Fransız haber ajansı AFP’ye göre söz konusu Uygurun kızı, Çinli yetkililerin merhamet göstermediğini vurgulayarak tüm akademisyenlere annesini desteklemeleri için çağrıda bulundu.

İnsan hakları grubu Dui Hua geçen ay, Çin’in akademisyen Rahil Davut’u ‘devlet güvenliğini tehlikeye atma’ suçlamasıyla ömür boyu hapis cezasına çarptırdığını, hükümetin ise bu konuda sessiz kaldığını duyurdu.

Çin’in Sincan eyaletinde yaşayan Uygurlardan olan Davut, Uygur kültürü üzerine kapsamlı yazılar kaleme alan tanınmış bir araştırmacı. Hükümet, insan hakları gruplarının ‘insanlığa karşı suçlar’ içerdiğini öne sürdüğü, uzun yıllardır devam eden uygulama kapsamında bir milyondan fazla kişiyi ve Müslüman azınlıkları baskı altında tutmakla suçlanıyor.

Fotoğraf Altı: İstanbul’daki Çin konsolosluğu yakınında, 1 Ekim 2023’te Çin karşıtı protesto gösterisi düzenlendi. (AFP)
İstanbul’daki Çin konsolosluğu yakınında, 1 Ekim 2023’te Çin karşıtı protesto gösterisi düzenlendi. (AFP)

Tutuklanan akademisyenin şu an ABD’de ikamet eden kızı Akide Bolati, AFP’ye yaptığı açıklamada nyanın dört bir yanından akademisyenlerin Pekin üzerinde baskı oluşturmaya yardımcı olmasını umduğunu belirtti. “Umarım sessiz kalmaya devam etmezler” diyen Bolati “Tüm dünyanın ve insani kuruluşların Uygur halkını asla unutmamasını istiyorum. Halen acı çekiyorlar” ifadelerini kullandı.

Bolati, Radio Free Asia’nın dört yılın ardından gerçekleştiğini doğruladığı iddia edilen tutuklama öncesinde, Aralık 2017’deki son görüşmesinden bu yana annesiyle temasının kesildiğini aktardı.

Çin Dışişleri Bakanlığı ise geçen ay bu konuyla ilgili bir soruya yanıt olarak, verecek herhangi bir bilgi olmadığını bildirdi.

Fotoğraf Altı: Çin’in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin Kızılsu Kırgız Özerk ilindeki Atuş’ta bulunan bir gözaltı tesisinin kontrol kulesi. (AFP)
Çin’in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin Kızılsu Kırgız Özerk ilindeki Atuş’ta bulunan bir gözaltı tesisinin kontrol kulesi. (AFP)

Bolati, Sincan’daki ailesiyle iletişimi sürdürdüğünü, annesinin halen hayatta olduğunu söylediklerini ancak daha fazla ayrıntı alamadığını belirtti. “Güvende olduklarından emin olmak istiyorum. Onlara sorun çıkarmak istemiyorum” diyen Bolati, kararın yanı sıra Çinli yetkililerin bilgi vermemesi nedeniyle öfkeli ve hayal kırıklığına uğradığını vurguladı.

Fotoğraf Altı: Çin karşıtı protestolara devam ediyor. (Reuters)
Çin karşıtı protestolara devam ediyor. (Reuters)

Uygur akademisyenin kızı açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Çin hükümetinin Uygur halkına ve anneme karşı merhameti olmadığını biliyorum ama bunun tersini umut ediyorum. Annemin hayatını hapiste geçirmesi gerekirse bu, ömrümün geri kalanı boyunca hayal bile edilemeyecek ve dayanılmaz bir acı olur.”

Yetkililerin sessizliği söz konusu akademisyenin akıbetiyle ilgili korkularını derinleştiriyor. Kızı açıklamasında “Durumun kötü olduğunu varsayıyorum. Çünkü eğer o iyiyse neden onunla konuşamıyorum?” diye sordu.

Fotoğraf Altı: Çin’in kuzeybatısında, Sincan’ın Yengisar bölgesindeki bir Uygur Müslüman mezarlığı. (AFP)
Çin’in kuzeybatısında, Sincan’ın Yengisar bölgesindeki bir Uygur Müslüman mezarlığı. (AFP)

Kültürün korunması

Davut, herhangi bir Çin vatandaşı gibiydi. Uluslararası alanda tanınan bir araştırmacı, görünüşe göre Çin Komünist Partisi’nin bir üyesi ve kendi alanında kadınlar için çığır açan bir isimdi.

Bolati’ye göre annesi ‘kadınların neler başarabileceğini gösterdi’ ve tek yaptığı yalnızca kültürü incelemek ve korumaktı.

Bolati, annesinin cezalandırılmasının Sincan’daki tüm entelektüelleri hedef alan daha geniş bir baskı kampanyası çerçevesinde geldiğini ve insan hakları örgütlerinin yüzlerce doktor, araştırmacı, gazeteci ve diğerlerinin tutuklandığını doğruladığını belirtti.

 “Çin hükümeti Uygurlara zulmetmek istiyor ve Uygur aydınlarına zulmederek ve hapsederek Uygurların kültürel kimliğini silmek istiyor” ifadesini kullandı.

Fotoğraf Altı: 1 Ekim 2023’te İstanbul’daki Çin konsolosluğu yakınında düzenlenen Çin karşıtı bir protesto. (AFP)
1 Ekim 2023’te İstanbul’daki Çin konsolosluğu yakınında düzenlenen Çin karşıtı bir protesto. (AFP)

Çin, ülkenin kuzeybatısındaki Sincan bölgesindeki tesislerde Uygur Müslüman bir milyondan fazla kişiyi gözaltına almakla suçlanıyor. Ancak Pekin, bu kampların insanların ‘mezun oldukları’, istikrarlı işler ve daha iyi bir yaşam aramaya başladıkları için gönüllü olarak ikamet yerleri olduğunu savunuyor.

Analistler bazı kampların gerçekten kapatıldığını, diğerlerinin ise farklı bir görünümle yerinde kaldığını vurguluyor.

Çin kendisine yöneltilen suçlamaları ‘yüzyılın yalanı’ olarak nitelendirerek reddediyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ABD, Davut’un aldığı belirtilen cezayı kınadı ve Pekin’e, haksız yere tutuklanan diğer kişilerle birlikte onu ‘derhal’ serbest bırakması çağrısında bulundu.

Fotoğraf Altı: Çin karşıtı protestolar hız kazandı. (AFP)
Çin karşıtı protestolar hız kazandı. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM), insan hakları gruplarının krize yönelik ‘son derece yetersiz’ tepkisini eleştirmesinin ardından, Sincan’daki suiistimallerle konusunda sorumluluk alınmasını talep etti.

Washington, bölgede zorla çalıştırmaya karıştığı iddia edilen Çinli şirketlerin ABD pazarına girmesini engellemeye çalıştı.

Bolati ise dünyanın Sincan’daki durumu umursamayı bıraktığından korkuyor ve daha fazlasının yapılmasını istediği açıklamasının sonunda. “Ne zaman büyük bir olay olsa, uluslararası toplum genellikle Uygur halkını unutuyor” dedi.



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.