ABD ve Filipinler, tartışmalı Güney Çin Denizi’nde ortak deniz tatbikatına başladı

Japon destroyeri (JMSDF), deniz tatbikatına katılmak üzere Manila Limanı’na yanaşmaya hazırlanıyor (EPA)
Japon destroyeri (JMSDF), deniz tatbikatına katılmak üzere Manila Limanı’na yanaşmaya hazırlanıyor (EPA)
TT

ABD ve Filipinler, tartışmalı Güney Çin Denizi’nde ortak deniz tatbikatına başladı

Japon destroyeri (JMSDF), deniz tatbikatına katılmak üzere Manila Limanı’na yanaşmaya hazırlanıyor (EPA)
Japon destroyeri (JMSDF), deniz tatbikatına katılmak üzere Manila Limanı’na yanaşmaya hazırlanıyor (EPA)

ABD ve Filipinler, Manila ile Pekin arasında tartışmalı Güney Çin Denizi konusunda yaşanan son diplomatik anlaşmazlığın ardından, bugün yıllık ortak deniz tatbikatlarına başladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Güney Çin Denizi’ndeki Luzon adası açıklarında her yıl düzenlenen ‘Samasama’ tatbikatlarına iki ülkeden binden fazla denizci katılıyor.

Pekin, 2016’da bu tutumunun hukuki bir dayanağı olmadığı yönündeki uluslararası mahkeme kararına rağmen, her yıl milyarlarca dolarlık ticari yükün geçtiği Güney Çin Denizi üzerinde neredeyse tam egemenlik iddiasında bulunuyor.

ABD 7. Filo Komutanı Koramiral Carl Thomas, Manila’da tatbikatlar başlamadan önce yaptığı açıklamada, tüm ülkelerin ulusal egemenliklerini garanti altına alma haklarının ‘açık denizlerde her gün saldırı altında’ olduğunu söyledi.

Koramiral. onlarca yıldır bölgesel barışı sağlayan ‘kurallara dayalı uluslararası düzenin’ parçalandığını ve tüm ülkeler değil, tek bir ülke lehine test edildiğini vurguladı. Koramiral Thomas, “Egemenliği ve güvenliği sağlamanın yelken açmaktan ve birlikte çalışmaktan daha iyi bir yolu yoktur” dedi.

Thomas, gazetecilerin ‘kimden bahsettiği’ yönündeki bir soruya net bir yanıt vermeden, saldırıya uğrama korkusu olmadan veya gözdağı verilmeden bölgede gezinme hakkını korumanın önemli olduğunu söyledi.

Filipin Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Toribio Adachi ise, Samasama tatbikatının kendilerini ‘çeşitli tehditlerle yüzleşmeye hazırladığını’ ifade etti.

ABD Donanması yetkilileri, 12 gün sürecek bu tatbikatlara, güdümlü füze destroyeri USS Dewey, bir mühimmat ve kargo gemisi ile P-8 Poseidon deniz gözetleme uçağının katılacağını bildirdi.

Tatbikatlara ayrıca Filipinler Donanması’na ait güdümlü füze firkateyni, bir Japonya Deniz Öz Savunma Kuvvetleri destroyeri ve Kanada Kraliyet Donanması firkateyni HMCS Vancouver da katılacak.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.