İran'a her gün 10 bin Afgan mülteci geliyor

Polis mültecilere karşı tutuklama kampanyası başlattı ve onları sınır dışı edilmek üzere çeşitli şehirlerdeki sığınaklara nakletti

Afgan göçmenlerin İran'da tutuklanması durumu yeni değil, güvenlik güçleri yıllardır kimlik belgesi olmayan göçmenleri tutukluyor (Reuters)
Afgan göçmenlerin İran'da tutuklanması durumu yeni değil, güvenlik güçleri yıllardır kimlik belgesi olmayan göçmenleri tutukluyor (Reuters)
TT

İran'a her gün 10 bin Afgan mülteci geliyor

Afgan göçmenlerin İran'da tutuklanması durumu yeni değil, güvenlik güçleri yıllardır kimlik belgesi olmayan göçmenleri tutukluyor (Reuters)
Afgan göçmenlerin İran'da tutuklanması durumu yeni değil, güvenlik güçleri yıllardır kimlik belgesi olmayan göçmenleri tutukluyor (Reuters)

Ali Şir Şahir

İran'daki birçok Afgan göçmen, İran rejiminin çeşitli kentlerde kendilerine karşı tutuklama kampanyası başlattığını, güvenlik güçlerinin göçmen belgesi olan göçmenleri dahi tutukladığını aktardı.

İranlı yetkililer, İran'daki Afgan göçmen sayısının son dönemde benzeri görülmemiş bir şekilde arttığını, ülkeye günde 10 binden fazla göçmenin girdiğini bildirdi.

Sosyal medya kullanıcıları tarafından yayılan videolarda, İran polisinin Şiraz'daki bir kamp yakınında aralarında pasaport ve oturma izni gibi belgeleri tam olan göçmenlerin de bulunduğu çok sayıda göçmeni tutukladığı ve bu göçmenleri Şiraz'daki bir sığınma evine naklettiği görüldü.

Devlet medyası da Afgan göçmenlerin durumuna değindi. Fars Haber Ajansı, İran'da yaklaşık sekiz milyon Afgan göçmen olduğunu ve yaklaşık 10 bin göçmenin her gün yasa dışı ve yasal yollarla İran'a girdiğini belirten istatistikler yayımladı.

İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik Komitesi'nin eski başkanı Haşmetullah Felahtbişe, geçen cumartesi günü uzmanlardan elde ettiği istatistiklere dayanarak, Afgan göçmenlerin sayısının sürekli olarak arttığını ifade etti ve Afgan vatandaşlarının İran'a akışını "tehlikeli bir gelişme" olarak nitelendirdi.

Felahtbişe, şunları dile getirdi:

Bir uzmandan aldığım istatistiklere göre her gün İran'a 10 bin Afgan giriş yapıyor. Ben Afgan mültecilerin İran'a gelmesine karşı değilim, çünkü birçoğu İran-Irak savaşının ardından ülkemizin yeniden inşasında çalıştılar ve barış içinde bizimle yaşıyorlar, ancak kayıt altına alınmamaları tehlikeli bir durumdur.

Yerel İran medyası ve İranlı yetkililer, Afgan göçmenlerin İran'a gelişine ilişkin istatistikler yayımlıyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komitesi, ABD güçlerinin Afganistan'dan çekilmesi ve Taliban'ın ülke üzerindeki kontrolü sağlaması nedeniyle ilk aylarda İran'a her gün yasal ve yasadışı olarak yaklaşık beş bin Afgan göçmenin geldiğini açıkladı.

Ancak Şark Gazetesi, İran'daki hükümet medyasının çoğunluğundan farklı bir tutum benimsedi ve bu iddiaların doğru olmadığını belirtti.

Gazetenin bir yazarı, haberlerin ve videoların dolaşımının göçmenler hakkında korku yayma amacı güden dalganın bir parçası olduğunu öne sürdü.

İran güvenlik servislerine bağlı Fars Haber Ajansı, ülkede büyük bir Afgan göçmen akışının yaşandığını, bu göçmenlerin çoğunun kaçak yollarla ülkeye giriş yaptığını ve çoğunun büyük şehirlerin kenar bölgelerinde yaşadığını aktardı.

Ayrıca bu göçmenlerin "İran vatandaşları için birçok soruna neden olduğuna" dikkat çekti.

İran'da Afgan göçmenlerin tutuklanması süreci yeni değil, yıllardır kimlik belgesi olmayan göçmenler tutuklanıp farklı şehirlerdeki özel sığınaklara taşınıp bir süre sonra ülkelerine geri gönderiliyorlar.

Ancak Taliban'ın yeniden ortaya çıkmasının ardından özellikle İran'a yeni bir Afgan göçmen dalgası geldi ve İran polisi, bazı gruplarla iş birliği yaparak bu göçmenlerle sürekli olarak mücadele ediyor.

Şiraz'daki bir sığınağın yakınında kaydedilen bir videoda, bazı Afgan göçmenler, İran'ın göçmenleri tehdit etmek ve İran'dan sınır dışı etmek amacıyla yeni bir tutuklama dalgası başlattığını söyledi.

Afgan mültecilerin İran'da sahip oldukları belgelere dayalı olarak farklı hizmetler aldıkları belirtiliyor, bu belgeler arasında oturum izinleri, pasaportlar ve İran'a seyahat vizeleri bulunuyor.

İran'da göçmenler ve özellikle Afgan göçmenler hakkında artan tartışmalarla eşzamanlı olarak, İbrahim Reisi hükümetinin İçişleri Bakanı olan Ahmad Vahidi, ülkedeki göçmen sorununu düzenlemek için çalışacağını açıkladı.

Hükümet toplantısı sırasında Vahidi, göçmenler ve yabancı vatandaşlar konusunun son derece önemli olduğunu ve ilgili makamların bu sorunu çözmek için ciddi bir şekilde çalıştıklarını belirtti.

İçişleri Bakanı, medyada dolaşan göçmen sayısı istatistiklerini "uydurma" olarak nitelendirdi ve bu istatistiklerin hiçbir hükümet kurumu tarafından desteklenmediğini vurguladı.

Ayrıca İran'da yaşayan yabancı vatandaş sayısının beş milyon kişiye ulaştığını ifade etti.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Gazze ateşkesi: ‘Kapsamlı anlaşma’ konuşmaları, durgunlaşan müzakereleri harekete geçirebilir mi?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: ‘Kapsamlı anlaşma’ konuşmaları, durgunlaşan müzakereleri harekete geçirebilir mi?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)

ABD’li yetkililerin, müzakerelerin gidişatını Gazze Şeridi'nde kısmi ateşkesten tüm esirlerin geri getirilmesini öngören ‘kapsamlı anlaşma’ çabalarına çevirme konusundaki açıklamaları, Washington ve İsrail'in istişare için geri çekilmesinden bu yana bir haftadan fazla süredir devam eden çıkmazın gölgesinde bunun mümkün olup olmadığına dair soruları yeniden gündeme getirdi.

Geçtiğimiz perşembe günü İsrail'e gelen ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilci Steve Witkoff'un önerdiği görüşme, müzakerelerdeki çıkmazı kırmanın başlangıcı gibi görünebilir. Ancak, Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, müzakerelerin zaman alacağını ve Hamas'ın silahsızlanmayı reddetmesi veya İsrail'in Gazze Şeridi'nin geniş bölgelerinden çekilmeye karşı çıkması gibi engellerle karşılaşacağını tahmin ediyor.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, perşembe ve cuma günleri, Gazze Şeridi'ndeki mevcut insani durumu yansıtan, yorgun ve zayıf iki esiri gösteren iki video yayınladı ve bu, İsrail'de büyük yankı uyandırdı.

Dün, çoğu siyah kıyafetler giymiş yüzlerce esir yakını Tel Aviv'de bir meydanda toplandı. Sosyal medyada yayınlanan ve İsrail medyasında yer alan fotoğraflara göre Witkoff da onlara katıldı.

İsrail'in Haaretz gazetesi, Witkoff'un ailelerle yaptığı görüşmede, “Binyamin Netanyahu savaşı sona erdirmeye kararlı ve Hamas silahlarını teslim etmeyi kabul etti” dediğini aktardı.

Gösteriye katılan bir aile üyesi, Witkoff'un ‘Donald Trump yönetiminin, Arap ülkeleri ve ABD'nin tüm gücünü içeren, savaşı sona erdirecek yeni bir çözüm üzerinde çalıştığını’ söylediğini bildirdi.

İsrail Yayın Kurumu, Witkoff'un gösteri sırasında “Müzakerelerin gidişatı ya hep ya hiç şeklinde değişti. Herkes evine dönmeli” dediğini aktardı.

Bu, perşembe günü Witkoff ve Netanyahu'nun görüşmesinin ardından üst düzey bir İsrailli yetkilinin, İsrail ve ABD'nin bazı esirlerin serbest bırakılması planından tüm esirlerin serbest bırakılması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi'nin silahtan arındırılması planına geçilmesi gerektiğini anladığını söylemesiyle örtüşüyor.

Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, iki gün önce Gazze Şeridi'ne yaptığı saha ziyaretinin ardından savaşa ilişkin tutumuyla ilgili olarak AFP’ye şunları söyledi: “Tahminimce, önümüzdeki günlerde esirlerimizin serbest bırakılması için bir anlaşmaya varıp varamayacağımızı öğreneceğiz, aksi takdirde savaş acımasızca devam edecek.”

hyu7ı
Gazze'nin er-Rimal mahallesinde annesiyle birlikte yerde oturan yetersiz beslenmeden mustarip Filistinli çocuk (AFP)

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde İsrail uzmanı olan Dr. Said Ukkaşe, İsrail'in şu anda saldırılarını şiddetlendirmesinin mümkün olmadığını düşünüyor. Ukkaşe, Witkoff'un anlaşma hakkındaki açıklamalarının, iki aşamalı müzakerelerin yeniden başlamasına yol açacağını tahmin ediyor; Birincisi, esirler karşılığında savaşın sona erdirilmesi, ikincisi ise Hamas’ın silahsızlandırılmasıyla Filistin devletinin kurulmasına giden yolda ilerlemek. Kuşkusuz bu, istişareler için zaman alacak.

Filistinli siyasi analist Dr. Abdulmehdi Mutava, İsrail'in şu anda operasyonlarını genişletmek istemediğini düşünüyor. Zira bu, müzakerelerin fiilen çökmesi ve yakın zamanda yeniden başlamaması anlamına gelir. Witkoff'un önerisi, Knesset'in tatilde olduğu bu dönemde Netanyahu için uygun olabilir. Çünkü rakipleri şu anda hükümetini devirme gücüne sahip değil ve Netanyahu şehirlerden çekilme ve diğer bölgelerde kontrolü elinde tutma konusunda ısrarcı.

Mutava, Trump'ın İran'ın şu anda Hamas'ı yönlendirdiğinin farkında olduğunu ve Gazze meselesini bir kerede bitirmek istediğini düşünüyor; bu nedenle, manevra yapmak, Hamas'ı ifşa etmek ve ona baskı uygulamak için bu konuyla ilgili konuşmalar artacak. Mutava, “Netanyahu ve Hamas, müzakerelerin tıkanmasının ve kapsamlı anlaşma görüşmelerinin tehlikeye girmesinin iki ana nedeni olmaya devam ediyorlar. Çünkü Hamas silahlarını teslim etmiyor ve İsrail de Gazze Şeridi'nin birçok bölgesinden çekilmiyor” ifadelerini kullandı.

Silah bırakmayı kabul ettiklerine ilişkin iddiaları yalanlayan Hamas, son aylarda ısrarla talep ettiği kapsamlı anlaşma konusuna değinmedi. Hamas tarafından dün yayınlanan açıklamada, “Bazı medya kuruluşlarının Witkoff'un sözlerini aktararak, hareketin silahlarını teslim etmeye hazır olduğunu yayınladığı haberlere ilişkin olarak, işgal devam ettiği sürece direniş ve silahların ulusal ve yasal bir hak olduğunu bir kez daha yineliyoruz. Bu, sözleşmeler ve uluslararası normlarla onaylanmıştır” denildi.

cdfvdc
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de İsrail'in hava saldırısı sonucu hasar gören binanın enkazı arasında hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Washington ve İsrail, yaklaşık bir hafta önce, 6 Temmuz'dan beri Doha'da süren müzakerelerden heyetlerini çekeceklerini açıklamışlardı. Bu açıklama, Hamas ile ABD ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında karşılıklı suçlamaların yaşandığı bir dönemde geldi.

Hamas’tan bir kaynak cuma günü Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hareketin Gazze Şeridi'nde ateşkes konusunda sunduğu teklife İsrail'in verdiği yanıtın ‘cesaret verici olmadığını’ söyledi. Kaynak, ‘arabulucuların Hamas’a İsrail'in sözlü yanıtını ilettiğini, ancak İsrail'in Filistinliler tarafından reddedilen Amerikan yardım kurumunun kurulmasını ve güçlerinin Gazze Şeridi'nde konuşlandığı güvenlik noktalarının kalmasını ısrarla talep ettiğini’ belirtti. Kaynak, İsrail'in yanıtının ‘savaşı sona erdirme konusunda gerçek bir niyetinin olmadığını gösterdiğini’ vurguladı.

Müzakerelerin gidişatına aşina olan Mısırlı bir kaynak da cuma günü Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, İsrail ve Washington'un bir haftadan fazla bir süre önce istişare için çekilmesinden bu yana müzakerelerde bir kriz olduğunu söyledi. Kaynak, baskı altında müzakerelerle ilgili toplantılar yapılsa bile, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki kontrol bölgelerinde kalma eğiliminin, müzakerelerin yine sonuçsuz kalacağını gösterdiğini belirtti.

Ukkaşe, Hamas'ın gelecekteki varlığını güvence altına almak amacıyla yeni şartlar bahanesiyle talep ettiği kapsamlı anlaşmayı reddetmesi halinde, kendisini dünyanın karşısına koymuş olacağına inanıyor ve Hamas'ın silahsızlanmayı reddetmesinin uzlaşma yoluyla aşılacağını öngörüyor. Ukkaşe, “Hamas ve İsrail, sanki her iki tarafın da galip gelmek istediği bir maçta olduğu gibi, anlaşmayı bozmaya çalışacak” dedi.

Mutava ise Hamas'ın silahlarına sarılmasının, zaman kazanmak ve Gazze savaşının ertesi günü için kendine bir yer aramak amacıyla olduğunu düşünüyor. Mutava, “İran'a sadık olan radikal kanat halen söz sahibi ve hareketin silahsızlandırılması konusunda Arap ve uluslararası konsensüsün boyutlarını ve bunun kesinleştiğini anlamıyor” dedi. Hareketin iki seçeneği olduğunu belirten Mutava, ‘ya baskı altında bu seçeneği kabul edeceğini ya da risk alıp silah ve iktidarı elinde tutacağını’ söyledi.