Pakistan, Afgan göçmenleri toplayıp ülkeden atıyor: "İhbarcılara para ödülü var"

"İmamlar, cemaatlerine ihbar tavsiyesinde bulunuyor"

Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmalar nedeniyle 2021'de Çaman'daki sınır kapısı bir süreliğine kapatılmıştı (Reuters)
Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmalar nedeniyle 2021'de Çaman'daki sınır kapısı bir süreliğine kapatılmıştı (Reuters)
TT

Pakistan, Afgan göçmenleri toplayıp ülkeden atıyor: "İhbarcılara para ödülü var"

Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmalar nedeniyle 2021'de Çaman'daki sınır kapısı bir süreliğine kapatılmıştı (Reuters)
Pakistan-Afganistan sınırındaki çatışmalar nedeniyle 2021'de Çaman'daki sınır kapısı bir süreliğine kapatılmıştı (Reuters)

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian, Pakistan'ın Afgan göçmenleri toplayıp sınırdışı etmeye başladığını yazdı.

İslamabad yönetiminden 4 Ekim'de yapılan açıklamada, ülkedeki kayıtdışı göçmenlerin 1 Kasım'a kadar Pakistan'ı terk etmeleri gerektiği belirtilmişti. 

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) verilerine göre Pakistan'da 1,7 milyonu kayıtdışı olmak üzere yaklaşık 3,7 milyon Afgan göçmen yaşıyor. Pakistan hükümetiyse bu sayının 4,4 milyonu bulduğunu savunuyor. 

Guardian'ın aktardığı resmi rakamlara göre şimdiye dek yaklaşık 2 bin 600 Afgan göçmen, Pakistan'ın Afganistan sınırındaki Belucistan eyaletinde yer alan Çaman kapısı üzerinden sınırdışı edildi. Binlerce göçmenin gözaltına alındığı, hatta yasal belgeleri bulunan Afganların bile ülkeden çıkarıldığı savunuldu. 

Haberde, kayıtdışı Afgan göçmenleri polise ihbar edenlere para ödülü verildiği de öne sürüldü. Ayrıca cami imamlarına cemaatlerinden, ülkede yasadışı yaşayan Afganları ihbar etmelerini istemelerinin söylendiği iddia edildi.

Belucistan eyaletinin yönetim merkezi Ketta'da yaşayan Afgan göçmen Hasam İddin, yasal belgeleri olmasına rağmen Pakistan polisi tarafından gözaltına alındığını savundu. 

20 yaşındaki inşaat işçisi, BM Uluslararası Göç Örgütü'nün araya girmesiyle serbest bırakıldığını iddia etti. İddin şunları söyledi: 

Polis bizi durdurdu ve belgelerimizi göstermemize rağmen bize 'Siz buraya ait değilsiniz, Pakistanlı değilsiniz' dedi. Bizi tutukladılar. Günün erken saatlerinde polis, Afganistan sınırına kamyonlarla insan gönderiyordu. Sıranın bize geleceğinden korktuk.

ABD'nin Ağustos 2021'de Afganistan'dan çekilmesiyle Taliban, ülkenin yönetimini ele geçirmişti. 47 yaşındaki Emir Muhammed, Taliban'dan korkup ailesinden ve akrabalarından 14 kişiyle Pakistan'a kaçtıklarını ve ülkede kayıtdışı şekilde yaşadıklarını söyledi. Muhammed, "Afganistan'da hayat kurmak mümkün değil" dedi. 

BMMYK verilerine göre Taliban yönetimi ele geçirdikten sonra yaklaşık 700 bin Afgan, Pakistan'a kaçtı.

Guardian, İslamabad'ın kayıtdışı göçmenleri ülkeden çıkarma hamlesini, son dönemde Taliban yönetimiyle yaşanan tartışmalarla ilişkili bir karşı hamle olarak yorumladı. 

İslamabad yönetimi, Afganistan'da Pakistan Talibanı (Tehrik-i-Taliban Pakistan/TTP) ve başka örgütlere ait sığınaklar olduğunu, Taliban'ın da bunlara karşı herhangi bir önlem almadığını savunuyor. Taliban ise iddiaları reddediyor.

Pakistan İçişleri Bakanı Sarfaraz Bugti, geçen haftaki açıklamasında, ocaktan bu yana ülke genelinde 24 intihar saldırısı düzenlendiğini, saldırganlar arasında TTP militanlarının da yer aldığını öne sürmüştü. 

Pakistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mümtaz Zehra Beluç da kayıtdışı göçmenlerin gönderilmesi kararına ilişkin "Bu, Pakistan'da yasadışı yaşayan tüm yabancılara yönelik bir karar. Bu kişiler arasında Afganların sayısı çok. Bu sebeple sanki sadece onlar gönderilecekmiş gibi algı oluşturuluyor" demişti. 

Taliban Savunma Bakanı Vekili Molla Yakub Mücahid ise sınırdışı kararına tepki göstererek, bunun "insanlık dışı ve adaletsiz" olduğunu savunmuştu. 

Independent Türkçe, Guardian, AA



Fransa'dan İsrail'e Kudüs konusunda sert uyarı

Kudüs'teki Fransa Başkonsolosluğu, 20 Mart 2018. (AFP)
Kudüs'teki Fransa Başkonsolosluğu, 20 Mart 2018. (AFP)
TT

Fransa'dan İsrail'e Kudüs konusunda sert uyarı

Kudüs'teki Fransa Başkonsolosluğu, 20 Mart 2018. (AFP)
Kudüs'teki Fransa Başkonsolosluğu, 20 Mart 2018. (AFP)

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot bugün (Salı) yaptığı açıklamada, İsrail büyükelçisinin geri çağrılması öncesinde sert bir uyarıda bulunarak, İsrail güvenlik güçlerinin Fransa’ya ait alana girdiği olayın bir daha asla yaşanmaması gerektiğini söyledi.

Diplomatik statüye sahip iki Fransız güvenlik görevlisi 7 Kasım'da Barrot'un Zeytin Dağı'ndaki Eleona Kilisesi’ni ziyaret edeceği sırada kısa süreliğine gözaltına alınmıştı.

Kudüs'te Paris'in mülkiyetinde ve yönetiminde bulunan dört alandan biri olan Eleona Kilisesi’nde meydana gelen hadise, kutsal şehirdeki Fransız tarihi mülkleri konusunda ortaya çıkan ilk sorun değil.

Şarku’l Avsat’ın France 24'ten aktardığına göre Barrot, büyükelçiye ne söyleneceğine ilişkin bir soruya cevaben şu yanıtı verdi: “Bu, Fransa'nın sorumlu olduğu ve korunmasını garanti ettiği bölgelere İsrail silahlı kuvvetlerinin girmesine müsamaha göstermeyeceğini yeniden teyit etmesi için bir fırsattır.”

sxcd
İsrail polisleri perşembe günü Kudüs'teki Eleona Kilisesi’nin girişinde bir Fransız güvenlik görevlisine saldırdı. (AFP)

Barrot görüşmede, ‘bu olayın bir daha yaşanmaması gerektiğinin, yani İsrail güçlerinin silahlı ve izinsiz olarak Fransa’ya ait mülklere girmesinin doğru olmadığının bir kez daha vurgulanacağını’ belirtti.

İsrail Büyükelçisi’nin bugün Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda Barrot'un özel kalem müdürüyle bir araya gelmesi planlanıyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, İsrail'i ziyaret eden her yabancı lidere güvenlik personelinin eşlik ettiğini ve bu konunun ‘İsrail'deki Fransız Büyükelçiliği ile yapılan hazırlık diyaloğunda önceden açıklığa kavuşturulduğunu’ söyledi.

Fransa ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İsrail'in Gazze Şeridi'nde kullandığı saldırı silahlarının tedarikinin durdurulması çağrısında bulunmasından bu yana kötüleşti.

İsrailli silah şirketlerinin Paris'teki bir ticaret fuarına katılmasını engellemeye çalışan Fransız hükümeti ayrıca, İsrail'in Gazze Şeridi ve Lübnan savaşlarındaki tutumundan giderek daha fazla endişe duymaya başladı.