Eğer bu İsrail'in 11 Eylül'üyse Usame bin Ladin tuzağına düşmemeliler

İsrail'in Gazze'ye yönelik misillemesi, kazanılamaz bir kültür çatışmasını ve tam da Usame bin Ladin'in hayalini kurduğu, dönüm noktası niteliğindeki bir "Batı – İslam" savaşını tetikleme riskini taşıyor

George W. Bush, 11 Eylül 2001'de New York'taki İkiz Kuleler'e yönelik ikinci saldırının haberini aldığında böyle görüntülenmişti (AFP)
George W. Bush, 11 Eylül 2001'de New York'taki İkiz Kuleler'e yönelik ikinci saldırının haberini aldığında böyle görüntülenmişti (AFP)
TT

Eğer bu İsrail'in 11 Eylül'üyse Usame bin Ladin tuzağına düşmemeliler

George W. Bush, 11 Eylül 2001'de New York'taki İkiz Kuleler'e yönelik ikinci saldırının haberini aldığında böyle görüntülenmişti (AFP)
George W. Bush, 11 Eylül 2001'de New York'taki İkiz Kuleler'e yönelik ikinci saldırının haberini aldığında böyle görüntülenmişti (AFP)

Sean O'Grady

Buna İsrail'in 11 Eylül'ü deniyor ve nedeni de açık şekilde ortada. Hamas'ın İsrail topraklarına yönelik emsalsiz istilası, Holokost'tan bu yana tek bir günde en fazla sayıda Yahudi'nin öldürülmesi, istihbarat servislerinin ve savunma gücünün halkı el yapımı silahlara sahip teröristlere karşı korumadaki başarısızlığı...

Fakat dostlarının da istediği gibi, İsrail'in ayakta kalması, gelişmesi ve güven içinde yaşaması için; liderlerinin, 2001'de Usame bin Ladin ve El Kaide tarafından ABD'ye kurulan aynı kinik tuzaklara düşme lüksü yok.

İsrail sadece intikam için saldırmamalı; savaş kuralları ve sivillere yönelik muameleye ilişkin uluslararası sözleşmeler dahilinde kalmalı ve bu saldırılar ne kadar iğrenç ve barbarca olursa olsun, yanıtının hem kararlı hem de orantılı olmasını sağlamalıdır. İsrail'in sadece bu savaşı kazanmaya değil, aynı zamanda ahlaki üstünlüğünü ve müttefiklerinin desteğini de korumaya ihtiyacı var.

Bin Ladin'in sadece kişileri öldürmek ve Amerika'yı küçük düşürmek istemediği neredeyse unutulmuş gibi görünüyor. Batı'yla İslam arasında dönüm noktası niteliğindeki bir savaşı, küresel bir kültür çatışmasını kışkırtmak istedi. Ve ne yazık ki Başkan George W. Bush, bin Ladin'e tam olarak istediğini verdi.

Halihazırda İsrail'de olduğu gibi, New York ve Washington'a yapılan saldırılar o zaman da neredeyse tüm dünyada kınanmıştı. Birleşmiş Milletler birlik halinde Amerika'ya destek vermişti. NATO, bir üyeye yönelik saldırının herkesi hedef aldığı anlamına gelen, 5. madde prosedürlerini devreye sokmuştu. Günümüzde İsrail'de olduğu gibi, Amerika şok ve kederin yanı sıra intikam arzusunda birleşmişti.

Yine de Amerika tuzaklara düşmüştü ve sadece iki yıl önce sona eren, kazanılması imkansız ve başarısızlık olarak görülebilecek bir savaşa girmişti.

Asimetrik savaş (yeryüzündeki en pahalı ve teknik olarak en gelişmiş sistemlere karşı mobiletli ve RPG'leri olan Toyota kamyonetli adamlar) asla başarılı olamayacaktı. ABD Hava Kuvvetleri, Tora Bora dağlarını nükleer savaş dışında en yıkıcı özelliğe sahip "daisy-cutter" (papatya biçen) mühimmatıyla bombaladığında bin Ladin, El Kaide ve onları koruyan Talibanlar çoktan kaçıp kayıplara karışmışlardı.

BM destekli kara kuvvetleri operasyonları bir süre başarılı oldu fakat yıpratma savaşı, Britanyalıların Helmand'da keşfettiği gibi, Taliban'ın lehine bir hal aldı. BM onaylı Afgan savaşı, bazılarının zihninde daha sonra gerçekleşen yasadışı Irak istilasıyla karıştırıldı. Kamuoyu yoruldu, siyasi kararlılık zayıfladı. Nihayetinde Başkan Trump onlarla bir anlaşma yaparak pratikte yenilgiyi kabul etmiş oldu. Başkan Biden geri çekilmeyi tamamladı.

İsrail bu hatalardan ve hatta Filistin operasyonlarında başarıya ulaşsa da hiçbir zaman terör tehdidini kalıcı olarak ortadan kaldırmayan ve İsrail halkına güvenlik sağlamayan önceki tüm operasyonlardan ders almalıdır.

Birleşik Devletler gibi (ve kısmen Amerika'nın İsrail'e geleneksel desteği nedeniyle) İsrail de Hamas gibiler tarafından yok edilemez ancak kaynaklarını ve moralini tüketen, halkının bir daha asla yıkımla karşı karşıya kalmayacağı kadar cesur ve kararlı, maliyetli, bitmeyen bir çatışmaya çekilebilir. Fakat Hamas'ın "yenilgisi" Filistinlileri halı bombardımanına tutup aç bırakarak gerçekleşmeyecektir.

İsrail'in büyük çapta şiddetle yanıt verme dürtüsüne itiraz, bunun zalimce olması veya uluslararası insani hukuku çiğnemesinden değil, basitçe işe yaramamasından ve aslında Hamas'la İranlı destekçilerinin ekmeğine yağ sürmesinden kaynaklanmakta. Filistinlileri aç bırakarak onlara boyun eğdiremezsiniz çünkü ne Hamas'ın topraklarını ne de rehineleri teslim etmeleri mümkün değildir. Teslim bile olamazlar.

Filistinlileri ve davalarını ne Hamas ne de İran'ın ayetullahları ve Devrim Muhafızları pek umursuyor. Başka jeopolitik ve ideolojik amaçlar için kullanılıyorlar. Hamas liderleri büyük olasılıkla İsrail bombardımanından iyi korunuyor ve muhtemelen Gazze'de bulunmuyorlar. Filistinliler onlar adına savaşıp ölürken İranlılar Tahran'daki ve diğer üslerdeki yataklarında güven içinde uyuyabilirler.

Gazze enkaza dönerse İsrail'in bombardıman uçakları, tankları ve topları işe yaramaz hale gelecek ve savaş uzayacak. İran'ın bir başka kuklası olan Hizbullah yeni cepheler açmak için doğru zamanın geldiğine karar verdiğinde İsrail'in kuzeyine ve Batı Şeria'ya yayılacaktır. İsrail'in Ortadoğu'da daha geniş bir diplomatik mimari inşa etme amacıyla Arap ve Müslüman ülkelerle (son olarak BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan'la) barış sağlamaya yönelik başarılı girişimleri paramparça olacak. İran, İsrail - Suudi Arabistan uzlaşmasını ve dolayısıyla potansiyel olarak güçlü bir Tahran karşıtı ittifakı önlemeyi nihayet başaracaktır.

Fakat an itibarıyla bile BM'de, İşçi Partisi konferansında, Londra sokaklarında ve başka yerlerde, Hamas tarafından desteklenen çarpık İslam yorumuyla Batı değerleriyle arasındaki bu çatışmanın gerçekleştiğini görüyoruz.

Bu, bin Ladin'in hayalini kurduğu çatışmanın aynısı. Bu sefer İran ve Hamas tarafından tırmandırılıyor çünkü onların işi bu. Batı ve Suudi Arabistan gibi bölgesel rakipleriyle çatışma peşindeler ve bedelini başkalarının ödediği savaşlar çıkarıyorlar. Tercih ettikleri savaş yöntemleri; acımasız terör, barbarca yönetim, rehin alma ve fasit, açık propaganda.

Sözümona İslam Devleti için de durum aynı. Afganistan'da, Irak'la Suriye'de ve Yemen'de de vekalet savaşları gerçekleştirildi. İsrail gibi uygar bir demokrasi onların seviyesine inemez.

Bin Ladin'in Afganistan'da aranmasının başarısızlıkla sonuçlandığını ve dijital gözetimle istihbarat çalışmaları sayesinde yıllar sonra Pakistan'da "göz önünde" saklanırken yakalandığını hatırlamakta fayda var. İsrail'in pek de barıştan anlamadığını, kavradığı zamanlardaysa tarihi barış anlaşmalarının şiddet döngüsünü kırdığını da unutmamak önemli.

İsrail kalıcı anlaşmalar yaptı ve bir zamanlar imkansız gibi görünse de eski düşmanlarının (Mısır, Ürdün ve son İbrahim Anlaşmaları'yla BAE ve diğerleri de eklendi) kendisini tanımasını ve ticari işbirliğine girmesini sağladı.

Binyamin Netanyahu, barışa dayalı bu tür ilişkiler ağına dayanan bölgesel refah vizyonunu göstermek için geçen ay BM'ye gitmişti. Er ya da geç aynı şeyi, Hamas'la olmasa da, Filistin halkıyla yapmak zorunda kalacak.

Independent Türkçe



Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)
TT

Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)

Münih savcılığı, Almanya'nın güneyindeki bir Noel pazarına saldırı planlamakla suçlanan beş kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Alman Haber Ajansı'na (DPA) göre savcılık, bu kişilerden dördü hakkında resmi tutuklama emri çıkarıldığını, beşinci kişinin ise Bavyera'nın güneyindeki Dingolfing'deki bir Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle önleyici gözaltına alındığını belirtti.

Savcılar, saldırının arkasında İslamcı bir motif olduğundan şüpheleniyor.

Geniş çapta tanınan Bild gazetesi daha önce olayla ilgili haber yapmıştı.

Gözaltıların cuma günü gerçekleştiği ve zanlıların dün soruşturma hakimi önüne çıkarıldığı düşünülüyor.


Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'de bir silahlı saldırgan tarafından üç ABD askerinin öldürülmesiyle ilgili olarak, tekrar saldırılması halinde ABD'nin DEAŞ güçlerine karşılık vereceğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Trump, Beyaz Saray dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, üç Amerikalının bir pusu sonucu öldürüldüğünü belirtti.

Trump ayrıca Truth Social platformunda "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara bu saldırıdan dolayı çok öfkeli ve üzgün" ifadelerini kullandı.

ABD ordusu, dün bir DEAŞ militanının ABD ve Suriye güçlerinden oluşan bir konvoya düzenlediği saldırıda üç personelinin (iki asker ve bir sivil tercüman) öldüğünü açıkladı.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), üç ABD askeri personelinin de yaralandığını bildirdi.

Açıklamada, tek başına hareket eden bir silahlı saldırgan tarafından gerçekleştirilen saldırının, Suriye'nin merkezindeki Palmira şehrinde "askerlerin önemli bir komutanla çatışma halinde olduğu sırada" meydana geldiği belirtildi.

ABD Savunma Bakanı Pete Higseth ise "müttefik güçlerin" saldırganı öldürdüğünü ifade etti.


ABD: Brown Üniversitesi'nde meydana gelen silahlı saldırıda iki kişi öldü, çok sayıda yaralı var

Olay yerine ambulanslar ve polis ekipleri hızla intikal etti (AP)
Olay yerine ambulanslar ve polis ekipleri hızla intikal etti (AP)
TT

ABD: Brown Üniversitesi'nde meydana gelen silahlı saldırıda iki kişi öldü, çok sayıda yaralı var

Olay yerine ambulanslar ve polis ekipleri hızla intikal etti (AP)
Olay yerine ambulanslar ve polis ekipleri hızla intikal etti (AP)

Yetkililerin açıklamasına göre, dün Rhode Island'daki Brown Üniversitesi'nde meydana gelen silahlı saldırıda iki kişi öldü, sekiz kişi de ağır yaralandı; saldırgan henüz yakalanmadı.

Providence Belediye Başkanı Brett Smiley basın toplantısında, "Bugün öğleden sonra iki kişinin öldüğünü ve sekiz kişinin de ağır yaralandığını doğrulayabilirim. Şu anda saldırganı gözaltına almadık" dedi.

ABD Başkanı Donald Trump ise Rhode Island'daki Brown Üniversitesi'nde yaşanan silahlı saldırıyla ilgili bir rapor aldığını söyledi.

Trump, FBI ajanlarının olay yerinde olduğunu ve şüphelinin şu anda gözaltında olduğunu belirtti.

dfrgt
Providence'daki Brown Üniversitesi'nde Waterman Caddesi'nde ambulanslar ve kurtarma ekipleri (AP)

Brown Üniversitesi, "Barrows ve Holly bölgelerinin yakınında aktif bir silahlı saldırgan var" şeklinde bir açıklama yayınladı. Brown ve Providence polis memurlarının yanı sıra sağlık ekiplerinin de olay yerinde olduğunu belirtti. Öğrenciler ve personel güvenli bir yere sığınmaya çağrıldı.

Yaklaşık 11 bin öğrencisi bulunan üniversite, "Bir şüpheli yakalandı. Kapılarınızı kilitleyin, telefonlarınızı kapatın ve bir sonraki duyuruya kadar saklanın" uyarısında bulundu.